Kayyumla barış olmaz

Kadın Haberleri —

Neslihan Şedal

Neslihan Şedal

  • Kayyum uygulamalarının kadın kazanımlarına sistematik bir saldırı olduğunu belirten Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, “Kadına dair her şey ya pasifize edildi ya da tamamen yok sayıldı” dedi.
  • Yerine kayyum atanan Şedal, barış sürecinin kayyum gölgesinde yürütülemeyeceğine dikkat çekerek ekledi: “İradesi yok sayılan bir halkla barış sağlanamaz. Barış, ancak halkların iradesine saygı gösterilerek inşa edilebilir.”

MEDİNE MAMEDOĞLU

Türkiye’de barış ve çözüm süreçlerinin yeniden tartışılmaya başlandığı bir dönemde, kayyum atamaları halkın sandıktan çıkan iradesine müdahale etmeyi sürdürüyor. Bu uygulamalar, kamu hizmetlerinde ciddi aksamalara ve yolsuzluklara neden olurken, en çok da kadınları etkiliyor. Kadınlara dönük sosyal, ekonomik ve kurumsal kazanımlar hedef alınıyor. Wan (Van) Büyükşehir Belediyesi, 8 yıl süren kayyum yönetiminin ardından 31 Mart 2024 seçimlerinde yeniden DEM Parti’ye geçmiş, ancak 15 Şubat 2025’te yeniden kayyum atanmıştı. Kentte yaşanan bu süreç, halk iradesine ve kadın mücadelesine yönelik baskının en somut örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. DEM Partili Wan Büyükükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, kayyum uygulamalarının yarattığı tahribatı, kadınların yaşadığı hak kayıplarını ve barış sürecine etkilerini gazetemize değerlendirdi.

 

 

Seçim sonrası belediyede nasıl bir tabloyla karşılaştınız? Özellikle kadınlara yönelik hangi tahribatlar öne çıktı?

Daha önce de birçok kez ifade ettik; kayyumlar, doğrudan kadın iradesine ve kadın bakış açısıyla yürütülen tüm çalışmalara, en temelde ise eşbaşkanlık sistemimize yönelik bir saldırıydı. Kürdistan’da kadın kırım politikalarının ve kadın yoksulluğunun bilinçli olarak derinleştirildiğini gördük.

Belediyeler kayyum eliyle gasp edildiğinde, ilk hedef alınan kadın kazanımları oldu. Bu uygulamalar, kadınların kamusal alandaki varlığını azaltmayı ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini zayıflatmayı hedefliyordu. Bu konuda pek çok rapor hazırladık, kamuoyuna duyurular yaptık. Yıllar geçtikçe bu politikaların toplumsal etkileri daha görünür hale geldi.

Kayyum meselesi sadece idari değil, aynı zamanda sistemsel bir meseledir. Kadın belediyeciliğini esas alan DEM Partili belediyelerin, tam da bu nedenle kayyum uygulamalarıyla karşı karşıya kaldığını düşünüyoruz. Burada yaratılmak istenen şey; kadına dönük kurumsal kazanımların tasfiyesiyle birlikte göç, yoksulluk ve bağımlılık döngüsünü derinleştirmektir.

Belediyeyi devraldıktan sonra ilk olarak hangi adımları attınız?

Belediyeyi devraldığımızda, özellikle kadın alanında ciddi bir yıkımla karşılaştık. Kadınların kamusal alandaki görünürlüğü neredeyse tamamen silinmişti. Belediyeler, kadınlardan ve onların ihtiyaçlarından bütünüyle soyutlanmıştı. Kayyum zihniyeti, kadını sadece yardıma muhtaç olarak tanımlıyor; toplumu, üretmeyen ve azla yetinen kitle olarak şekillendirmeye çalışıyordu. Biz bu anlayışı reddederek çeşitli projeleri hayata geçirmeye çalıştık. Kadın Stratejik Planı kapsamında, kadınları yönetimin öncüleri haline getirmeyi amaçladık. Ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda birçok çalışma başlattık. Kentteki birçok soruna kadın özgürlükçü fikriyatla yaklaşmaya çalıştık. Her adımda toplumu dönüştürmeyi hedefleyen, demokratik, katılımcı ve kadın özgürlükçü bir belediyecilik anlayışıyla hareket ettik.

 

 

Kayyum atamalarının ardından projelerinize ne tür müdahaleler oldu?

Kayyum yönetimi, özgür kadın yaşam alanlarını hedef alarak, kadını toplumsal alandan uzaklaştırmayı ve sisteme bağımlı hale getirmeyi amaçladı. Kadınlar için açılan atölyeler, projeler, kütüphaneler iptal edildi. Kadın çalışanlar belediye dışına itildi. Kadına yönelik şiddetle mücadelenin dahi önü kesildi. Tüm bunlar, kayyum yönetiminin bölgede adeta özel savaş politikayürüttüğünü gösteriyor. Bugün de hala yapmak istedikleri ama başaramadıkları girişimler olduğunu biliyoruz. Bu da bize, kayyum zihniyetinin ne anlama geldiğini açıkça gösteriyor.

Bu politikalarla asıl hedeflenen nedir? Toplumu ve kadınları nasıl bir noktaya çekmek istiyorlar?

Bu politikaların temel amacı, kadınların kamusal alandaki varlığını azaltmak ve toplumu yeniden merkeziyetçi, otoriter bir yapıya yönlendirmektir. Kadınların siyasette ve toplumsal yaşamda daha görünür hale gelmesi, mevcut iktidarı rahatsız ediyor. Bu nedenle, kadınlara yönelik kazanımlar sistematik biçimde hedef alınıyor. Yürütülen saldırılar ideolojiktir. Yerel yönetimler alanını kadından soyutlamak istiyorlar. Çünkü yerelde güçlü kadın, güçlü bir itirazdır.

 

 

Kayyuma rağmen çalışmalarınızı sürdürebildiniz mi? Önümüzdeki dönemde neler planlıyorsunuz?

Kayyum atandıktan sonra “her şey bitti” psikolojisiyle hareket etmedik. Bizim gündemimizi hiçbir zaman kayyumlar belirlemedi. Kayyum sürecinden sonra da halkın sorunlarını çözmeye odaklı bir yaklaşım benimsedik. İlçe belediyelerimizle kurduğumuz koordinasyon sayesinde halkla bağımızı koparmadık. Bununla birlikte, bizler de kadın kurumlarıyla ortak şekilde, projelerimizi aksatmadan yürütmeye devam ediyoruz. Daha önce planladığımız tüm çalışmaları, ilçe belediyelerimiz üzerinden yürütmeyi sürdüreceğiz.

Sayın Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ardından gelişecek demokratik süreçle kayyum uygulamalarının da son bulacağına inanıyoruz. Bu gerçekleştikten sonra belediye çalışmalarına kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Barış sürecinin yeniden konuşulmaya başladığı bu dönemde, kayyum atamalarının geri çekilmesi neden bu kadar önemli?

Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrıyla birlikte barış umutları yeniden filizlendi. Ancak gerçek bir barışın sağlanabilmesi için bu halkın yüz yılı aşkın süredir maruz kaldığı inkâr ve imha politikalarının son verilmesi, hasta tutsakların durumunun netleşmesi ve diyalog yollarının açılması gerektiğini her zaman dile getirdik. Bu aşamada yerel iradenin tanınması, yani kayyum uygulamalarının sonlandırılması, noktasında yüksek bir beklenti mevcut. İradesi yok sayılan bir halkla barış sağlanamaz. Barış, ancak halkların iradesine saygı gösterilerek inşa edilebilir. Özellikle kadınların ve toplumun tüm kesimlerinin karar alma mekanizmalarına katılımı, barış ve çözüm sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için hayati önemdedir.

 

* * *

Bütün projeler iptal edildi!

Wan Büyükşehir Belediyesi, seçimlerden hemen sonra kadın odaklı projeler başlattı. Hukuki destek, yüzen kütüphane ve dayanışma evleri gibi çalışmalar 10 ayda hayata geçti. Ancak 15 Şubat’ta atanan kayyum, bu projeleri iptal ederek kadın kazanımlarını hedef aldı.

DEM Parti döneminde yürütülen çalışma ve projeler:

* Wan Barosu ile işbirliği yapılarak kadınlara hukuki destek sağlandı.

* Sağlık sendikalarıyla ortak projeler yürütülerek binlerce kadına sağlık alanında bilinçlendirme yapıldı.

* Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Araştırma Merkezi ile işbirliği içinde belediyeye ait protokol gemisi, Jin Kadın Kütüphanesi adıyla yüzen bir kütüphaneye dönüştürüldü.

* Neredeyse tüm ilçelerde kadın dayanışma evleri ve kadınlara özel sosyal alanlar açıldı.

* Kadınları yönetimin öncüleri haline getirmeyi hedefleyen bir plan hazırlandı; kentteki kadın kurumlarıyla doğrudan iletişim kuruldu.

* Kayyum döneminde kapatılan kadın odaklı kurumlar yeniden faaliyete geçirildi.

* İlçelerde kadın dinlenme merkezleri açıldı.

* Kentin ihtiyacı olan Kadın Eserleri Kütüphanesi faaliyete geçirildi.

* Daha önce kayyum döneminde yarım bırakılan projeler tamamlandı.

* Demokratik, katılımcı ve kadın özgürlükçü bir yönetim anlayışıyla ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda çalışmalar başlatıldı.

Kayyum döneminde iptal edilen çalışmalar:

* Kurslar için temin edilen masa ve sandalyeler taşındı, faaliyetler durduruldu.

* Kadınlara yönelik Gümüş Atölyesi  ve Kilim Atölyesi projeleri iptal edildi.

* Kadınlara özel olarak tasarlanan yüzen kütüphane kapatıldı.

* İlçelerde kurulan kadın merkezleri işlevsiz hale getirildi.

* Kadın çalışanlar belediye dışına itildi, mobbing ve sürgün uygulamalarıyla karşılaştı.

* Kadınlara sağlanan sosyal kartlar, “kişisel bakım ürünü alınıyor” gerekçesiyle iptal edildi.

* Kadınlara ekonomik destek sağlayan Jin Kart uygulaması kaldırıldı.

* Wan Barosu ile imzalanan, kadına yönelik şiddete karşı hukuki destek protokolü iptal edildi.

* Kadına yönelik şiddetle mücadele için kurulan Alo Şiddet hattı kapatıldı.

* 6 bin aileye yemek desteği sağlayan Aşevi, Kızılay’a bağlandı.

* Özgür Kadın Köyü projesi iptal edildi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.