Kayyumla gaspın bilançosu

  •  HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, belediyelerin gaspıyla başlayan kayyum politikasının, giderek yayıldığını ve otoriter rejiminin tesisi için bir silaha dönüştürüldüğünü söyledi.
  •  3’ü büyükşehir, 5’i il, 33’ü ilçe ve 7’si belde belediyesi olmak üzere toplam 48 HDP’li belediye AKP-MHP-Ergenekon iktidarı tarafından gasp edildi. 72 belediye eşbaşkanı gözaltına alındı.
  •  Kayyum atanan 48 belediyenin sınırları içerisinde yaşayan, “seçilmiş” bir belediye yönetimi tarafından yönetilmesi için oy kullanan 4 milyon 356 bin 819 seçmenin iradeleri gasp edildi.

HDP, iktidarın tüm baskı, tutuklama ve zorba yöntemlerine karşın alternatif yerel yönetimler modelini hayata geçirmekten bir adım dahi geri durmayacağını vurgulayarak, ”Sistemin iktidarcı, tekçi, cinsiyetçi ve rantçı belediyecilik anlayışına karşı; demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü ve toplumcu belediyecilik anlayışımızı sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu Eşsözcüleri Hediye Karaaslan ve Salim Kaplan, “İrade Gaspı ve Kayyım Gerçekleri” raporunu açıkladı. Eşsözcü Hediye Karaaslan, “Bildiğinizi üzere siyasal iktidar ve İçişleri Bakanlığı özellikle bir süredir partimize, belediye eşbaşkanlarımıza, belediye faaliyetlerimize dönük bir kara propaganda yürütüyor. İlk kayyum atamasanın başladığı 2016 sürecinden bugüne kadar neredeyse kesintisiz bir şekilde bu kara propaganda devam ediyor. Telaş içindeler, çünkü her gün kayyumların yolsuzluk, usulsüzlükleri halk düşmanı politikaları basına ve kamuoyuna yansımaktadır. Şunu bilsinler ki ne irade gaspını meşrulaştırabilecekler ne de hakikati çarpıtmalarına bizler izin vereceğiz” dedi.

Seçmen iradesinin gaspi

 Kayyum atanan 48 belediyede 4 milyon 356 bin 819 seçmenin iradesinin gasp edildiğini vurgulayan Karaaslan, şu ayrıntıları paylaştı: “Bu dönem siyasal iktidarın hiç olmadığı kadar kadın kazanımlarına ve eşbaşkanlığına yöneldiğini görüyoruz. Kadın kazanımları kayyum vasıtasıyla yok edildi. Kadın kazanımlarına yönelik çok ciddi saldırılar yaşandı. Yok edemediklerini de kendi makul ölçülerine dönüştürme çabası içerisine girdiler. Kadınların yerel yönetime, yerel siyasete katılımın en temel mekanizması olan eşbaşkanlık kriminalize edilmeye çalışıldı. Oysa iktidarların, iktidar adacıkları olan belediyelerin önü eşbaşkanlık sistemi ile açılmıştı. Uygulamalarımızı meşruluğunu öncelikle toplumdan alıyoruz. Toplum eşbaşkanlık sistemimizi 2014’ten başlamak üzere onaylamıştır. Geri kalan meşruluk kısmını anayasa ve yasalardan ve uluslararası sözleşmelerden alıyoruz. Bunun detaylarını raporumuzda paylaştık. HDP’nin kazandığı belediyelerde yüzde 55 oranında kadın belediye eşbaşkanı temsiliyeti var. Eşbaşkanlık sisteminde ısrarcıyız. Özgür ve eşit yaşamda ısrar ettiğimiz sürece eşbaşkanlık sisteminde de ısrar edeceğiz.

İktidar partisi 2014 seçimine giderken, nüfusun yüzde 67,2’sinde yerel yönetimlerde söz sahibiydi. Kayyumlarla başlayan geriye gidiş, 2019 seçimlerinde kendisini net bir şekilde ortaya koydu. İktidar yüzde 50’lik kayıpla nüfusun yüzde 39’luk kısmında belediyelerde söz sahibi olabildi. Görüldüğü gibi kayyum sistemi halkın vicdanında, toplumun vicdanında ve seçim sandıklarında mahkum edilmiş bir sistemdir. Kayyum sistemi mitolojik bir canavardır. Nasıl ki 2019’da sizi vurduysa iktidarı sandığa gömdüyse bu mitolojik canavar er geç bu sistemi, sizi vuracaktır.”

Otoriter rejimin tesisi

Raporun sonuç kısmında, bugün Türkiye’nin her tarafına yayılmaya başlayan kayyum rejiminin, Kürt illeri özelinde yürürlüğe konuldu, ancak diğer şehirlerin belediye ve yerel yönetim yapılarına müdahale edilmesi yönünde adeta bir altyapı çalışması olduğunu belirtildi. Bu açıdan iktidarın bütün Türkiye’ye yaymak istediği otoriter rejimini tesis ederken HDP belediyelerini bir laboratuvar olarak kurguladığı vurgulanan raporda, Boğaziçi Üniversitesi’nin de yer aldığı 5 üniversiteye kayyum atamasına evrilmesinin bu hakikati doğruladığı kaydedildi. Ayrıca STK’lere de kayyumların atamasının yasal alt yapısının geçtiğimiz ay Meclis onayından geçtiği hatırlatılan raporun sonuç kısmında, şunlar ifade edildi: ”Bu gerçeği görmeden iktidarın baskıcı ve otoriter politikaları karşısında durmak ve Türkiye demokrasisini korumak mümkün değildir. Ayrıca kayyum rejimi, AKP-MHP iktidarının Kürt halkı ve demokrasi güçleriyle düşmanlık hukukunun açık göstergesidir.

100 yıllık devlet politikası

Bu bağlamda kayyum atamalarını, belediye ve irade gasplarını anlık, sadece bugüne ait bir uygulama olarak görmek eksik bir okuma olacaktır. Uygulamaların arka planı son derece ideolojik, tarihsel ve uzun erimlidir. Kürt halkına yönelik yüz yıldır tesis edilen geleneksel devlet politikalarının devamıdır.

Bu, benzer şekilde Türkiye’de uzun yıllardır inşa edilmeye çalışılan demokratik yönetim talebini yok sayma politikasıdır.

Kayyum atamalarında iktidarın iştahını kabartan diğer motivasyonun ise ihaleler, fetih arzusu, rant paylaşımı ve belediyelerin kaynaklarını talan etmek olduğunu belirtmek gerekir. İktidar HDP’li belediyeler özelinde yerel yönetimleri rantın, talanın ve yolsuzluğun merkezi haline getirmektedir.

Kürtlerin demokratik kazanımlarını gasp etmek söz konusu olduğunda, hukuk dışı tüm saldırılar kılıfına uydurulmaktadır. Kadınların kazanımlarına yönelik kırım politikası; ekolojik toplum anlayışına dayalı politikalarımıza yönelik rant yaklaşımı, sosyal politika adı altında girişilen asimilasyon uygulamaları, Kürt kimliğini ve kültürünü Türkleştirme politikaları, muhtaç kılma anlayışı ve ekonomi aracılığıyla yoksulun daha da yoksullaştırılması, devasa bir eşitsizlik girdabının yartılması gibi uygulamalar, kayyum atamalarıyla yaygın bir politika haline geldi.

Kayyum gasplarıyla HDP’nin Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü Paradigması’nın halkla buluşmasının önüne geçilmek istenmektedir. Nitekim bugün Türkiye’de radikal demokrasinin önündeki en büyük engel, merkezi otoriter yönetim anlayışıdır. Tek bir merkezden ve tek bir insanın aldığı kararlar ile tüm Türkiye yönetilmek istenmektedir.

HDP olarak güçlendirilmiş yerel yönetimleri esas alıp savunmaktayız. Bunun gerçekleşmesi için de öncelikle kayyuım rejiminin ortadan kaldırılması ve halk iradesine saygı duyulması gerekmektedir.

İktidar ortaklarının tüm baskı, tutuklama ve zorba yöntemlerine karşın alternatif yerel yönetimler modelini hayata geçirmekten bir adım dahi geri durmayacağız. Sistemin iktidarcı, tekçi, cinsiyetçi ve rantçı belediyecilik anlayışına karşı; demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü ve toplumcu belediyecilik anlayışımızı sürdürmeye devam edeceğiz.  ANKARA

 

Çoğunluğu sağlamak için

AKP’nin belediye başkanlığını aldığı fakat meclis çoğunluğunu HDP’nin kazandığı belediyelerde, HDP’nin çoğunluğunu ortadan kaldırmak için HDP’li belediye meclis üyelerinin üyelikleri düşürüldü. Halkın iradesi ile seçilen belediye meclis üyeleri AKP/MHP eliyle yok sayıldı. İşte iki örnek:

Tatvan Belediye Meclisi

Bitlis’in Tatvan ilçesinde, 31 Mart Yerel Seçimlerinde belediye başkanlığını yüzde 45,61 oyla AKP’nin adayı aldı. Belediye Meclis Üyeliği Seçimi’nde ise HDP yüzde 43,37 oy alarak birinci parti oldu. Bu sonuçlara göre HDP 14 belediye meclis üyeliği, AKP ise 11 belediye meclis üyeliği kazandı. Ancak 21 Mayıs 2019 günü Bitlis-Tatvan belediyesi meclis üyelerinden 9’u, “eş zamanlı” olarak görevden uzaklaştırıldı. HDP’nin meclis çoğunluğu açıkça ve hukuksuzca gasp edildi.

Muş İl Genel Meclisi

31 Mart 2019 Seçimlerinde, Muş İl Genel Meclis Üyeliği seçim türü sonuçlarına göre; HDP yüzde 44.4, AKP yüzde 35.9, MHP yüzde 6, CHP yüzde 5,8 oranında oy aldılar. Bu sonuçlara göre; toplam 24 üyelikten oluşan il genel meclis üyeliklerinin partilere dağılımı; HDP 15 üye, AKP 8 üye ve MHP 1 üye şeklindeydi. İl genel meclisi çoğunluğu HDP’li üyelerdeydi. Muş’taki 7 HDP’li il genel meclis üyesi, İçişleri Bakanlığı talimatıyla 9 Eylül 2019 günü “eş zamanlı” olarak görevden uzaklaştırıldı. Böylece HDP’nin meclis çoğunluğu bir kez daha gasp edildi.

 

Önce YSK gasp etti

KHK’li oldukları gerekçesiyle 6 belediye eşbaşkanına mazbataları verilmedi ve mazbatalar, seçimi kaybeden AKP’nin adaylarına verildi:

* Amed-Bağlar Belediye Eşbaşkanı Zeyyat Ceylan,

* Van-Çaldıran Belediye Eşbaşkanı Leyla Atsak,

*  Van-Edremit Belediye Eşbaşkanı Gülcan Kaçmaz Sağyiğit,

*  Van-Tuşba Belediye Eşbaşkanı Yılmaz Berki,

*  Erzurum-Tekman Belediye Eşbaşkanı Müzahit Karakuş,

*  Kars-Digor-Dağpınar Belde Belediye Eşbaşkanı Abubekir Erkmen.

YSK’nin aynı hukuksuz kararıyla, seçilmiş (ilgili yasalarda henüz belediye eşbaşkanlığı resmen tanınmadığından fiilen uygulanan eşbaşkanlık modeli kapsamında seçilen ) 8 belediye eşbaşkanının mazbataları gasp edildi:

* l Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Hülya Alökmen Uyanık,

*  Amed-Yenişehir Belediye Eşbaşkanı İbrahim Çiçek,

*  Amed-Kayapınar Belediye Eşbaşkanı Necati Pirinççioğlu,

*  Hakkari Belediye Eşbaşkanı Seher Kadiroğlu Ataş,

*  Mardin-Kızıltepe Belediye Eşbaşkanı Salih Kuday,

*  Mardin-Savur Belediye Eşbaşkanı Mehmet Yasin Kalkan,

*  Siirt Belediye Eşbaşkanı Resul Kaçar,

*  Van-Erciş Belediye Eşbaşkanı Mahmut Pala.

48 meclis üyesi

* YSK’nin aynı hukuksuz kararıyla, seçilmiş 45 belediye meclis üyesi, 3 il genel meclisi üyesi olmak üzere toplam 48 meclis üyesinin mazbataları gasp edildi.

 

65 belediye kazanmıştı

İradesi gasp edilen milyonlarca yurttaş iradesini yeniden tescillemek için 31 Mart 2019 Seçimlerinde sandıklara gidip oy kullandı. Halkın coşkusu ve morali sandıklara yansıdı. AKP’nin her türlü engelleme ve çalma çabasına rağmen, HDP; 3 büyükşehir, 5 il, 45 ilçe ve 12 belde belediyesi olmak üzere toplamda 65 belediyenin başkanlığını kazandı. 65 belediyenin yanı sıra bin 230 belediye meclis üyesi ve 101 il genel meclis üyesi HDP listelerinden seçildi.

 

Kayyum panoraması

19 Ağustos’tan bugüne kadar 3’ü büyükşehir, 5’i il, 33’ü ilçe ve 7’si belde belediyesi olmak üzere toplam 48 HDP’li belediye AKP-MHP-Ergenekon iktidarı tarafından gasp edildi. Kayyum atamalarıyla birlikte 48 yerelde halkın iradesi iktidar ortakları tarafında görmezden gelindi ve yok sayıldı. İktidar, bir kez daha Kürt halkının iradesini tanımadığını beyan etti. Belediye eşbaşkanları görevden alınarak, halkın kendi kendini yönetme hakkı elinden alındı. 19 Ağustos 2019’dan 15 Ocak 2021’e kadar gerçekleşen hak gaspı ve ihlaller:

*  72 belediye eşbaşkanı çeşitli tarihlerde gözaltına alındı. 19’u kadın olmak üzere 37 belediye eşbaşkanı hapsedildi. Halen 7’si kadın belediye eşbaşkanı olmak üzere 15 belediye eşbaşkanı rehin tutuluyor. Bu süre içerisinde 7 belediye eşbaşkanına ise ev hapsi verildi.

*  Farklı tarihlerde olmak üzere toplam 122 belediye meclis üyesi gözaltına alındı. Gözaltına alınan meclis üyelerinden 22’si tutuklandı. Ayrıca il genel meclis üyelerinden 11’i çeşitli tarihlerde gözaltına alındı. Gözaltına alınan il genel meclis üyelerinden dördü tutuklanarak cezaevine atıldı.

*  Toplam 88 belediye meclis üyesi, 17 il genel meclis üyesi görevden uzaklaştırıldı.

*  Kayyum atamaları sonucunda toplam bin 139, HDP’li 807 belediye meclis üyesinin iradeleri (belediye meclisleri feshedildiği için) fiilen gasp edildi. Kayyum atamalarıyla birlikte belediye meclislerinde sadece HDP’li üyelerin iradeleri değil, diğer partilerden seçilen belediye meclis üyelerinin iradeleri de gasp edildi.

* Kayyum atanan 48 belediyenin sınırları içerisinde yaşayan, hangi partiye veya adaya oy verdiği fark etmeksizin, kentin “seçilmiş” bir belediye yönetimi tarafından yönetilmesi için oy kullanmış 4 milyon 356 bin 819 seçmenin iradeleri kayyum uygulaması yoluyla gasp edildi.

 

Belediyelerin ‘fethedilmesi’

Türk İçişleri Bakanlığı tarafından belediyelere kayyum olarak atanan mülki amirler, ilk iş olarak “düşman işgalinden” kurtarılan bir toprak parçası gibi davrandı. Savaş anlayışı, atanan kayyumlar tarafından da benimsendi ve gasp edilen belediyelere “fetih edildiği” anlayışıyla yaklaşıldı. Söz konusu bu anlayışın en büyük dışa vurumu ise kayyumların belediyeye geldikten sonra ilk iş olarak belediye binalarının dışına devasa büyüklükteki Türk bayraklarını asmaları oldu. Belediyelerin gasp edilmesinden sonra yaşanan en çarpıcı olaylardan bir diğeri ise Kars kayyumu tarafından gerçekleştirildi. Kars Belediyesi kayyumu Türker Öksüz, Kars Belediyesi önünde fetih namazı kıldı. Belediye binası önünde kılınan namaz, Kürtlere düşman hukuku uyguladığının ispatı niteliğindedir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.