Kayyumlar halka karşı

  • AKP’nin kayyum atadığı belediyeler, kaynakları halka değil, polis, asker ve dinci yapılara; usulsüz ihalelerle de yandaşlarına para aktarıyor. Kayyumların emek düşmanı pratiği, dışarıdan getirdiği bürokratlara çifter maaş ve eş dost kayırmacılığı da cabası. 

 

AYŞE SÜRME - MA/AMED

Kürt siyasetinin 2014 yılı yerel seçimlerinde kazandığı belediyeleri gasp etmenin ilk adımı olarak Amed, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine yapılan kayyım atamalarının üzerinden 5 yıl geçti. Halk iradesini tanımamanın adı olan kayyum atamaları, 11 Eylül 2016’da Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) bağlı belediyelerle başladı ve partinin 102 belediyesinden 96’sına kayyumlar atandı. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde iktidarın tüm baskı politikalarına rağmen üçü büyükşehir, 5’i il, 45’i ilçe, 12’si belde olmak üzere toplam 65 belediye kazandı. Halk iradesine dönük tanımazlık seçimin hemen ardından 6 belediye eşbaşkanı ve 56 meclis üyesinin mazbatalarının Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilmeleri gerekçe gösterilerek iptal edilmesiyle kendisini gösterdi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bu kararla mazbataları sandıklardan ikinci parti olarak çıkan AKP’li adaylara verdi. 

Akabinde de 19 Ağustos 2019’da İçişleri Bakanlığı kararıyla görevlerinden alınan Amed, Mardin ve Van büyükşehir belediye eşbaşkanlarının yerlerine kayyumların atanmasıyla aynı politika tekrar devreye konuldu. Son olarak 2 Ekim 2020’de Kars Belediyesi’ne kayyum atanması ile yerel seçimlerinde 65 belediye kazanan HDP’li 48 belediyeye kayyum atandı. 6 belediye başkanının mazbatası seçimlerin hemen ardından KHK gerekçesi ile gasp edildi. Dört belediye başkanının ihraç ya da istifa yoluyla ayrıldığı HDP’de ittifakla seçilen 1 belediye başkanı da kendi partisine geçti. Böylece HDP’nin elinde 65 belediyeden dördü ilçe, ikisi belde olmak üzere 6 belediye kaldı.

Belediye eşbaşkanlarının görevden alınmasına haklarında yürütülen soruşturma ile açılan davalar gerekçe gösterilirken, birçok kentte protestolara neden olan uygulama HDP tarafından “sivil darbe” olarak tanımlandı.  

Cezaevinde veya evde hapis

 Tutuklu bulunan Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’ya, kendisini tanımayan bir tanığın ifadesi doğrultusunda 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildi. Benzer soruşturma ve davalar nedeniyle hala birçok belediye eşbaşkanı tutuklu. Haklarında yürütülen bir soruşturma gerekçe gösterilerek İçişleri Bakanlığı’nca 15 Mayıs 2020’de görevden alınan ve yerlerine kayyum atanan Siirt Belediyesi Eşbaşkanları Berivan Helen Işık ve Peymandara Turhan, Baykan Belediyesi Eşbaşkanları Ramazan Sarsılmaz, Özden Gülmez, Kurtalan Belediyesi Eşbaşkanı Baran Akgül ise bir yıldır ev hapsinde. Eşbaşkanlar hakkında hala iddianame hazırlanmış değil. 

Beraat etmesine rağmen

Ergani Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Kaya, 23 Mart 2020’de görevden alınmasına neden olan DTK soruşturması nedeniyle Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davadan beraat etti. Avukatları Kaya’nın göreve iadesi için başvuruda bulundu. Kesinleşen mahkeme kararından sonra Kaya’nın görevine iadesini beklenirken, aynı mahkemeye başvuran Diyarbakır Valiliği, ”karardan haberlerinin olmadığı, davaya müdahil olma durumlarının olabileceği ve kamu zararı oluşması ihtimali bulunduğu” gerekçeleriyle kesinleşme şerhinin kaldırılmasını istedi. Bu başvuru üzerine kararın ”kesinleşme şerhini” kaldıran mahkeme, İstinaf Mahkemesi’nin yolunu açtı. Dosyanın İstinaf Mahkemesi’ndeki incelemesi sürüyor.

Devlete ve iş birlikçilere hizmet

HDP’nin yaptığı araştırmalar sonucunda, 2016’dan 31 Mart 2019’a kadar 96 belediyeye atanan kayyumların toplam 5 milyar 700 milyon borç bıraktığı tespit edildi. Borç artışının sürdüğü son iki yıl içinde ise kayyumlar daha çok asker ve polislere karakol inşa etme, Kürtçenin kaldırılması ve tabelaların değiştirilmesi, yüksek meblağlarla tasarlanan ve tepki çeken heykelleri dikme, ihalelerin çoğunun rekabeti önlediği gerekçesiyle eleştirilen pazarlık usulüyle yapılması ve yandaş şirketlere verilmesi, ihalesiz işlemler, kadın kurumlarının kapatılması, park ve caddelerin isimlerinin değiştirilmesi, ithal bürokratların belediyelerin tüm birimlerine getirilmesi, personellerin çeşitli iddialarla ihraç edilmesi veya işten çıkarılması, mahkeme kararına karşı işçilerin işe alınmaması ve tazminatların ödenmemesi, yandaşların işe alınması ve kadro verilmesi, AKP’lilerle birlikte karar alma ve denetlemeler yapılması, belediyelerde örgütlü sendika ve üyelerine mobbing uygulanması, aynı yol, park, köprülerin belli aralıklarla tekrar tekrar ihaleye verilerek yenilenmesi ile gündeme geldi. 

Belediye kasasına çökmenin filmi

Bunun örneklerinden biri Amed Büyükşehir Belediyesi’nin online düzenlediği “Dengbej Divanları” konserlerinin içerik ve görsel tasarım hazırlama hizmet alımı ihalesi oldu. Bu ihale kayyum Vali Münir Karaloğlu’nun “dostum” dediği ve oğlunun nikah şahitliğini yapacak kadar yakından tanıdığı İsak Baydaroğlu’nun sahibi olduğu, merkezi İstanbul’da olan RNA İletişim Danışmanlık ve Reklam şirketine verildi. 

Kayyum Karaloğlu, Amed surlarının tanıtımı için de yine bir firmayla 400 bin TL’ye pazarlık usulüyle anlaştı. Tutuklu belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı, bu duruma “Kayyum iftiharla sunar; Amed belediyesinin öz kaynakları ile sıfır maliyet ile hazırlayabilecekleri tanıtım filmini, 400 bin liraya mal ederek belediye kasasına nasıl çökülürün filmini çekiyorlar” sözleriyle tepki gösterdi.

Sıfır sanatsal nitelikli heykeller

 Büyüyen ekonomik krizden kaynaklı kentteki insanlar yoklukla boğuşurken, kaymakamlıkların, sosyal hizmetlerin önü bir gıda kolisi almak için bekleyenlerle doluyken belediye kaynaklarının nerelere harcandığını gösteren örneklerden bir diğeri, havalimanı girişine dikilen heykeller oldu. Hiçbir sanatsal nitelik barındırmayan kadayıf tepsisini gösteren adam, hasır bileziği ve zincirle karpuzun içindeki çocuk şeklinde tarif edilebilecek heykeller kent halkı kadar geniş bir toplumsal kesimin de tepkisine neden oldu.

Belediyenin kaynakları bu şekilde yandaşlara aktarılıp israf edilirken emek düşmanı politikalardan da geri durulmadı. Salgın döneminde yasak olmasına rağmen 84 belediye işçisi işten çıkarıldı.

İthal bürokratlara çoklu maaş

Kayyum politikasının yansımalarından biri bürokratların aldığı birden fazla maaşlar oldu. Öyle ki Amed Büyükşehir Belediyesi’ne atanan ithal bürokratların belediyeden 2-3 maaş aldıkları ortaya çıktı. Amed’e atanmadan önce bulundukları görevlerde 5 ile 7 bin 500 TL ücret alan ithal bürokratlar, belediyede birden çok birimde görevlendirilmeleri nedeniyle aldıkları aylık ücret 12 bin TL ile 26 bin 500 TL’ye kadar yükseldi. 

Bismil’e gelmeden maaş aldı

AKP Adıyaman 24, 25 ve 26’ncı dönem Milletvekili Salih Fırat’ın kızı Berfu Didem Fırat, bu yılın başında kayyum yönetimindeki Bismil Belediyesi’ne Özel Kalem Müdürü olarak işe alındı. Bismil’e ayak basmadan 3 ay boyunca maaşını alan Fırat, sınavsız memurluğa atanmanın en kolay yolu olarak bilinen özel kalem müdürlüğünden İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile kadro aldı. Fırat kadrosunu aldıktan sonra Ankara İl Tarım Müdürlüğü’ne memur olarak atandı.

Seçilmişler yerine teknik ekip

Kayyım politikasının amacı ve pratiklerini değerlendiren Van Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Hatice Kiye, kayyum atamalarıyla birlikte halkın iradesine el konulduğunu dile getirdi. Kayyum atandıktan sonra HDP’li Belediye Meclisi üyelerinin üyeliklerinin feshedildiğini belirten Kiye, bütün yetkilerin teknik personellere verildiğini söyledi. Kiye, “Şehrin rengi bir anda değişti. Kayyumlar şehrimize kabus gibi çöktü. Kadın, gençlik, kültür, sanat, spor kurumları ve kadınların ekonomik gelirlerini sağlamak için açılan kooperatiflere bir anda el konuldu. Halk için yapılan her şeyi kayyum yakın çevresiyle birlikte bitirdi” dedi.

Belediyeler halka kapalı

 Etrafı beton duvarlarla çevrili olan belediyelerin önünde zırhlı araçlarla polislerin nöbet tuttuğunu, kayyumların ise bir yere onlarca korumalarıyla gittiğine dikkat çeken Kiye, “Zaten baktığımızda amaçları halkın içinde olmak değil. Biz belediyede olduğumuzda halk sorunlarını rahatlıkla gelip aktarıyordu. Şimdi ise halk hiçbir şekilde belediyeye ayak basmıyor” diye konuştu.  

Devletin gasp politikası

Yerine kayyum atanan Nusaybin Belediyesi Eşbaşkanı Semire Nergiz de demokrasiye olan saygı gereği seçilmiş bir bireyin halka hizmet etmesinin en doğal hak olduğunu ifade etti. Seçme ve seçilme hakkı açısından kayyumları “gasp” olarak değerlendirdiklerini vurgulayan Nergiz, “Kayyumu devlet bir politika haline getirdi. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Aynı zamanda kayyum atamalarıyla beraber bizler için cezaevleri süreçleri işletiliyor. Gerçeği yansıtmayan iddialar ve suçlamalarla adeta bir senaryo devreye koyuluyor. Bu yönüyle de ebetteki yerel yönetimlerin ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için devlette bu mekanizmayı bertaraf ederek esasında kendi sistemini tekçi, iktidarcı yönetim şeklini uyguluyor. Yanlıştır, hatadır, esasında halka verilen en büyük zararda budur” dedi.

Nusaybin’de bugüne dek dört kayyum değişikliği yaşandığını belirten Nergiz, şunları söyledi: “Kayyumun halkın içine girebilme gibi bir şansı yok. Kayyum aynı zamanda şehrin kaymakamı ve çok geniş bir koruma ekibiyle birlikte dolaşıyor. Ne kadar halkla temas edebilir ki. Bizler her yönüyle halkın içerisindeydik. Halkın ihtiyaçlarını, dünyasını en fazla bilen bizlerdik. Bizim gibi olması, hissetmesi çaba göstermesi mümkün değil. Bizim o toplumcu belediyecilik adımlarını atması mümkün değil. Hiç kayyum atanmamış gibi halkın içerisinde iyi günde, kötü günde derler ya sürekli beraberiz. Halkımızla birlikte aynı yerdeyiz.” 

Kocaeli’den firma getiriliyor

Amed Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Mehmet Şaban Karataş ise hiçbir gerekçe gösterilmeden belediyeye alınmadıklarını söyledi. Kayyumların ilk atamalardan itibaren halkı sömürerek talan ve yıkım yaratıklarını belirten Karataş, Büyükşehir Belediyesi’ne ait bütün ihalelerin usulsüz bir şekilde kendilerine yakın olan il dışındaki firmalara verildiğini ifade etti. Kocaeli’ne (İzmit) verilen ihalelere dikkat çeken Karataş, “Genelde bütün ihaleler İzmit firmalarına veriliyor. Bu ihaleler sosyal hizmetler ve park bahçeler daire başkanlıkları üzerinden yapılıyor. HDP döneminde yapılan ve onarıma ihtiyacı olmayan parklar var. 12 park, bakım ve onarım adı altında 600 bin TL’ye direk İzmit firmalarına verilmiş. Hatta ihale yapılmadan malzemeler alınıyor, malzemelerin sonradan listesi yapılıp ihaleye çıkarılıyor. Bu parklarda bakım ve onarım adı altında sadece panosunu değiştiriyorlar” dedi. 

DSİ’nin içinde özel bir yer 

Sokak ve yollarda herhangi bir onarım yapılmadığını, halkın bu anlamda çok şikayetleri olduğunu dile getiren Karataş, “Kentteki yol ve kaldırımlar içler acısı durumda. Fakat kendilerine yakın olan kişilerin kırsal alanlardaki evler ve mahalle yollarına özel asfalt yapıyorlar. Böyle şeylerde duyuyoruz. Elazığ yolunda bulunan Devlet Su İşleri içinde Büyükşehir Belediyesi’nin geçen yıl devraldığı arazide inşa edilen sarayda, daire başkanları kalıyor. Büyükşehir Belediyesinin içine yaptıkları saray gibi bir şey. Orada konaklayarak toplantı yapıyorlar, misafirlerini ağırlıyorlar, yiyip içiyorlar. Büyükşehir Belediyesi’nin daire başkanlarına verdiği sınırsız kartlarından harcama yapıyorlar” şeklinde konuştu.  

Yarın da seçim olsa iradesine sahip çıkar

Kürtlerin mücadelesinin çok ileriye taşındığını, bunun için kayyım ve ekibinin elleri kollarının birbirine girdiğini, çok korktuklarını kaydeden Karataş, halkın baskıları kabul etmediğini ifade eti. Karataş, şunları ekledi: “Bu halk 90’lı yıllardan bu yana zulmü kabul etmedi. Kayyumları da kabul etmedi. Halk kendi iradesine şimdi de sahi çıkıyor, yarın da seçim olsa kendi iradesine sahip çıkacak.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.