Kürtler olmadan İran şekillenmez

Dünya Haberleri —

Fûad Bêrîtan

Fûad Bêrîtan

  • PJAK Yönetim Konseyi Üyesi Fûad Bêrîtan: “İran, Rusya ve Çin aracılığıyla içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmaya çalışıyor. Halkın kaderi üzerine kumar oynamayı asla kabul etmiyoruz. Bu rejimin kaderiyle ilgilenmiyoruz; bizi kaygılandıran, bu gidişatın halk üzerinde yaratacağı yıkımdır.”
  • “Kürtlerin katılımı olmadan yeni Ortadoğu şekillenemez ve hiçbir proje kesin sonuca ulaşamaz. Her senaryoya hazırız. Ne bir kurtarıcı bekliyoruz ne de kimsenin lütfuna göz dikiyoruz. İran’da hiçbir proje, Kürdistan halkının hak mücadelesiyle işbirliği ve uyum olmadan başarıya ulaşamaz.”

İran-İsrail arasında 12 gün süren savaşının ardından yeni bir döneme girilirken; Batı, nükleer anlaşma yükümlülüklerini ihlal ettiği gerekçesiyle İran’a yönelik baskısını arttırıyor. En son Almanya, İngiltere ve Fransa’dan oluşan E3 ülkeleri İran’a karşı “snapback mekanizmasını” devreye koydu. Bu hamle, İran rejiminin yönetim ve diplomasi başarısızlığını ortaya koyuyor.

PJAK Yönetim Konseyi üyesi Fuad Bêrîtan, rejimin başarısızlığının halk için ciddi bedellere neden olacağına işaret ederek, İran’ın önünde tek bir yol olduğunu vurguladı: “Avrupa ve Amerika’yı, gizlilik ve çatışma yerine işbirliği arayışında olduğuna ikna edecek bir esneklik ve geri adım formülü bulmak.”

ANF’ye konuşan Fûad Bêrîtan, İran’ın Batılı ülkeler ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı (UAEA) ikna etmeye yoğunlaşmaktan çok, Rusya ve Çin’in kapasitelerinden yararlanarak içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmaya çalıştığını söyledi ve ekledi:

“Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinin sonuç bildirgesi, İran yönetimi lehine güçlü, caydırıcı ve belirleyici bir inisiyatifi akla getirmiyor. İran’ın bu örgüte bağladığı azami umut, muhtemelen Amerika, Avrupa ve İsrail ile olan daha derin krizlerini çözmeye yetmeyecektir. Açıktır ki, Çin ve Rusya’nın Amerika ve Avrupa ülkelerine karşı İran İslam Cumhuriyeti’ni desteklemek için sahip oldukları siyasi ve hukuki araçlar sınırlıdır.”

Çözüm dışarıda değil

Çözümün Moskova, Pekin, Brüksel veya Washington’da değil, Tahran’da olduğunun altını çizen Bêrîtan, “İranlı yetkililer, onlarca yıldır milyonlarca insanın kaderini, insan kaynaklarını ve mali imkanlarını şüpheli ve tehlikeli bir programa bağlamışlardır. Yine bu yetkililer, güvenlik ve askeri doktrinlerini nükleer program, füze programı ve benzeri projelerde tanımlarken; toplumu yoksullaştırmayı, baskı ve demir yumruğu, yapısal yolsuzluğu ve halkın taleplerini görmezden gelmeyi yönetim karakterlerinin ayrılmaz parçası haline getirmişlerdir” dedi.

“Halkın kaderi üzerine kumar oynamayı asla kabul etmiyoruz” diyen Bêrîtan, şunları ekledi: “Bu rejimin kaderiyle ilgilenmiyoruz; bizi kaygılandıran, bu gidişatın halk üzerinde yaratacağı yıkımdır. Halkın ekmeği yok, suyu yok, elektriği yok; özgürlük ve insani onuru yok. Dış politika daima iç politikanın uzantısıdır; birbirinden ayrı değildir. İran İslam Cumhuriyeti, içeride köklü bir dönüşüm gerçekleştirmeden dış krizlerini çözemez.”

Taleplerimiz yok sayılamaz

PJAK’ın mevcut sorunların çözümü ve rejimin baskılarını durdurması için defalarca uyarılarda bulunduğunu, öneriler sunduğunu ve yol haritası çizdiğini ifade eden Bêrîtan, devamla şunları söyledi: “İçeride değişim olmadan dış politikada kalıcı bir sonuç elde edilemez. Olası bir nükleer anlaşma, halkla diyalog olmadan, özgürlük, demokrasi ve eşitlik sorunları çözülmeden, İslam Cumhuriyeti’nin yarattığı çok katmanlı felaketlerin sorumluluğu üstlenilmeden bir yere varmayacaktır. Çözümler ciddi, derin ve stratejik olmalıdır. Çünkü sorunlar gerçektir, köklüdür. Çözümler de kaçınılmaz olarak öyle olmalıdır.”

Bêrîtan, önceliklerinin rejimin bekası değil; özgür ve demokratik bir yaşam olduğunu kaydederek, “Bu varlığın özü şudur; kimse bizim çıkarlarımızı, taleplerimizi ve önceliklerimizi yok sayarak anlaşma yapamaz. Ne bomba istiyoruz ne de diktatörlük. Özgürlük, eşitlik ve onurlu bir yaşam istiyoruz. Halk her fırsatta, her yerde ve her şekilde bu ruhu güçlendirmeli ve bu mesajı yaymalıdır. Dolayısıyla hiç kimse toplum ve halkı muhatap almadan karar verilebileceğini düşünmemelidir” dedi.

 

 

Her senaryoya hazırız

Öte yandan, Ortadoğu’da yeni bir dönemin başladığına ve Kürdistan’ın Ortadoğu’nun demokratikleşmesi ve bölgede yeni düzenin yeniden tanımlanması için fırsat olduğuna dikkat çeken Bêrîtan, şunları sıraladı: “Kürtler ‘üçüncü çizgi’yi temsil etmektedir. Bu açıdan, toplumumuzun yaklaşımı, Ortadoğu’daki savaş ve kriz ortamında bir fırsattır. Kürtlerin katılımı olmadan yeni Ortadoğu şekillenemez ve Ortadoğu’daki hiçbir proje kesin sonuca ulaşamaz. Defalarca belirttiğimiz gibi; her senaryoya hazırız. Ne bir kurtarıcı bekliyoruz ne de kimsenin lütfuna göz dikiyoruz. Kürdistan halkının özgürlük mücadelesi, demokratik modernite temelinde ve toplumun kendi iç dinamikleriyle sürüyor. Elbette bu aşamanın hassasiyetleri çok farklıdır. Halkımız saflarını daha sıkı birleştirmeli, siyasi akımlar daha uyumlu çalışmalı, stratejik işbirlikleri geliştirmelidir. Kürdistan’ın gücü ve enerjisi daha bütünlüklü ve hazırlıklı olmalıdır. Bu konuda herkes sorumlulukla hareket etmelidir. İran’da hiçbir proje, Kürdistan halkının hak mücadelesiyle işbirliği ve uyum olmadan başarıya ulaşamaz. Bundan herkes emin olmalıdır.” 

Azeri Türklerini tehdit olarak görmedik

Fûad Bêrîtan, son haftalarda Azeri Türkleri üzerinden kendilerine yönelik yürütülen karalama kampanyalarına dair net tutumlarını açıkladı. Bêrîtan, “Defalarca İran Türk toplumuna karşı iyi niyetimizi gösterdik. Ne Türkleri tehdit olarak görüyoruz ne de biz onlar için bir tehdit olacağız. Dolayısıyla İran Türk toplumuna dostluk elini uzatıyor ve İran’da Kürt–Türk stratejik ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmasını istiyoruz. İyi niyetle ilan ediyoruz; eğer Türkler tarafından özel bir kaygı varsa, doğrudan diyaloğa hazırız. Demokratik diyalog platformları kurulsun. Her zaman Azerbaycan toplumunun temsilcileriyle samimi, dostane ve karşılıklı saygıya dayalı görüşmelere hazır olduk. Onlarla dostluk ve işbirliği bizim için bir değerdir. Bu işbirliğinin temeli toprak genişletmek değil; ortak bir demokrasi modelini geliştirmek ve ortak coğrafyada adil bir yaşamı paylaşmaktır” dedi.

Yaşam için bir felsefedir

“Jin, Jiyan, Azadî” isyanının yıldönümü yaklaşırken Bêrîtan, bu hareketin değerli bir miras ortaya çıkardığının altını çizdi: “’Jin, Jiyan, Azadî’ yalnızca bir slogan değildir; yaşam için bir yol ve mücadelede derin bir felsefedir. Bu felsefe canlı ve dinamiktir. İran’da hiçbir fikir veya yaklaşım, bu hareketin yaptığı gibi halkı birbirine bağlayamamış, umut ve coşku yaratamamıştır. Bu hareketi ilerletmenin yollarından biri, yaşamını feda edenlerin anısını diri tutmak, onunla yaratılan değerleri yaşamak ve bireysel ve kolektif mücadeleleri derinleştirmektir. Buradan halkımızı -Kürdistan’da, tüm İran’da ve yurtdışında- her yerde, her şekilde birbirine katılmaya; ‘Jin, Jiyan, Azadî’ hareketinin demokratik değerlerini temsil etmeye; onun görkemli ruhuyla birlik, dayanışma ve işbirliğini temel almaya davet ediyoruz.” HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.