Newroz’un hayal gücüne inanalım
Dosya Haberleri —

Newroz
Üniversitelerde Newroz ile ilgili yapılan ilk bilimsel çalışmalardan birine imza atan Cenevre Yüksek Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden akademisyen Delal Aydın, sorularımızı yanıtladı
- Newroz, Kürtler için direniş ve yenilenmenin simgesidir. Modern ulus-devlet ilişkilerinde ise Newroz, inkâr ve asimilasyon politikalarına karşı bir direniş biçimi olarak siyasallaşmıştır. 20. yüzyılın başından itibaren, Kürt hareketleri Newroz’a, büyük anlam yüklemişlerdir.
- Diasporada, Newroz, Kürt kimliğinin sembolü olarak, kültürel temsil alanı haline gelmiştir. Avrupa’da binlerce insanın katıldığı Newroz festivalleri, coğrafi sınırları aşan bir ulusal birlik duygusunu deneyimlemelerini sağlamakta ve nesiller arası bağlantılar kurmaktadır.
BARIŞ BALSEÇER
Cenevre Yüksek Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden Delal Aydın, Newroz’un Kürt mitolojik köklerinden sıyrılıp bir direniş sembolüne dönüştüğüne dikkat çekerek, Kürt hareketlerinin 20. yüzyılın başından itibaren, Newroz’a, Kürtlerin ayrı bir kimliğe sahip olduklarının bir göstergesi olarak büyük anlam yüklediklerini ifade etti. Özellikle PKK’nin Mazlum Doğan’ı “Çağdaş Kawa”, Newroz’u da “direniş ideolojisinin sembolü” olarak öne çıkarmasının 1990’larla beraber Kürt halkında büyük bir yankı bulduğuna işaret eden Delal Aydın, günümüzde ise direnişin yanı sıra Newroz’un artık çok yönlü bir müzakere alanı özelliği de taşıdığına vurgu yaptı.
Üniversitelerde Newroz ile ilgili yapılan ilk bilimsel çalışmalardan birini kaleme alan akademisyen Delal Aydın’la Newroz’un Kürtler arasında zaman içinde yaşadığı değişim ve dönüşümü konuştuk.
Newroz'un Kürt halkı için taşıdığı anlam nedir? Bu anlam, modern ulus-devlet ilişkilerinde hangi ideolojik mekanizmalarla siyasallaşarak yeniden kurgulanmıştır?
Newroz, Kürtler için direniş ve yenilenmenin simgesidir. Bu geleneksel ve kültürel anlam, halkın doğa ve tarihle kurduğu güçlü bağları yansıtır. Modern ulus-devlet ilişkilerinde ise Newroz, inkâr ve asimilasyon politikalarına karşı bir direniş biçimi olarak siyasallaşmıştır. 20. yüzyılın başından itibaren, Kürt hareketleri Newroz’a, Kürtlerin ayrı bir kimliğe sahip olduklarının bir göstergesi olarak büyük anlam yüklemişlerdir. Zamanla, sadece Kürt halkının ve kültürünün varlığını simgeleyen bir gelenek olmanın ötesine geçerek, toplumsal özgürlük mücadelesinin bir aracı haline gelmiştir. Kürtlerin yaşadıkları topraklardaki devletlerin Kürtlere yönelik baskıları ve bu çerçevede Newroz’u bastırmaya yönelik ideolojik ve siyasi mekanizmaları, Newroz’un sürekli olarak yeniden doğmasıyla sonuçlanmıştır.
Türk ulus-devlet inşası sürecinde, Newroz'un Kürt kimliğiyle özdeşleşmesi hangi pratik ve ideolojik politikalarla engellenmeye çalışıldı?
Newroz, 1980'lerin sonuna kadar bugünkü yoğun katılımla kutlanmıyordu. Newroz ve Kawa efsanesi, Kürt kültüründe varlığını sürdürse de, bugünkü gibi geniş katılımlı kutlamalar yapılmıyordu. Ancak, özellikle 1990’ların ilk yıllarında Newroz, bir serhildan/başkaldırı biçiminde Türkiye siyaset sahnesini derinden sarsan bir olgu haline geldi. Devlet, Newroz’u ulusal güvenliği tehdit eden bir mesele olarak ele aldı. Newroz ayaklanmaları, bir yandan devletin şiddetli müdahalesiyle bastırılmaya çalışıldı ve bu süreçte onlarca kişi hayatını kaybetti. Diğer yandan, Newroz’a karşı ideolojik bir savaş açıldı. Bu savaşın baş aktörleri Kültür Bakanlığı ve Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu olurken, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan üniversitelere kadar birçok devlet kurumu bu ideolojik savaşta aktif rol aldı. Ancak, büyük bir rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu savaşı Newroz kazanmıştır.
Newroz'un siyasallaşmasıyla beraber estetik-ritüel boyutlar (müzik, dans, ateş sembolizmi) siyasal mesajların iletilmesinde nasıl bir işlev gördü?
Newroz’un siyasallaşmasını en iyi şekilde Walter Benjamin’in takvimler üzerine söylediği sözler ifade eder. Benjamin şöyle der: “Her takvimin ilk günü, tarih içinde zamanın akışını değiştiren makine işlevi görür. Bayram günleri, anma günleri olarak tekrar tekrar karşımıza çıkan aslında hep aynı gündür.” Newroz, sürekli yenilenen bir direniş takviminin ilk günüdür. Benjamin’in ifadesiyle, Newroz, “tek bir felaket”ten ibaret olan “tarihin sürekliliğini parçalama” girişimi olarak da okunabilir. Estetik ve ritüel boyutlar bu siyasallaşmış kutlamaların birer parçasıdır. Müzik ve dans, toplumsal dayanışmayı, özgürlük ve eşitlik taleplerini simgelerken, ateş ise yenilenme, direniş ve özgürlük anlamlarını taşır. Bu sembolizmle birlikte Newroz tarihsellikte kökleşmiş olan ama şu anda inşa ediliyor olan “yeni bir günü” performe eder.
1980'ler ve 1990'larda Newroz'un Kürt siyasi hareketlerinde bir direniş sembolü olarak yükselişi hangi sosyo-politik dinamiklerle açıklanabilir? Bu süreç Newroz'un anlamında kalıcı bir dönüşüme neden oldu mu?
1980'ler ve 1990'larda Newroz, Kürt siyasi hareketlerinde güçlü bir direniş sembolü haline gelmiştir. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında Diyarbakır Cezaevi, Kürtlüğü yok etme girişiminin merkezi haline gelirken, burada yaşanan direniş, Kürt kimliğinin yeniden doğduğu bir alan oluşturmuştur. Cezaevindeki tutsakların direnişi, sadece devletin baskılarına karşı değildi, aynı zamanda Kürt halkının kimliğinin yok edilmesini engellemeye çalışıyordu. PKK, Mazlum Doğan’la başlayan bu direnişe büyük bir önem verdi ve Mazlum Doğan’ı “Çağdaş Kawa”, Newroz’u da “direniş ideolojisinin sembolü” olarak kabul etti. Bu yaklaşım özellikle de 1990’ların başında Kürt halkında büyük bir yankı buldu. Bu süreç, Newroz’un anlamını kalıcı bir şekilde dönüştürmüş ve onu Kürt halkının özgürlük mücadelesinin temel araçlarından biri haline getirmiştir. Örneğin bu değişime paralel olarak PKK, 1995 yılında bayrağına Newroz meşalesini eklemiştir.
Post-kolonyal perspektiften yorumladığınızda, Newroz'un siyasal direniş aracı olarak yeniden anlamlandırılması, hegemonik ulus-devlet söylemine sizce meydan okuyor mu?
Evet. Post-kolonyal perspektiften bakıldığında, Newroz’un siyasal direniş aracı olarak yeniden anlamlandırılması, hegemonik ulus-devlet söylemine kesinlikle meydan okumaktadır. Kolonyal ve post-kolonyal bağlamlarda, ulus-devletler genellikle egemen kültürleri dayatırken, azınlıklar ve yerli halklar kendi kimliklerini bastırmaya çalışan bu söyleme karşı direnirler. Newroz, Kürtler için sadece bir kültürel kutlama değil, aynı zamanda devletin asimilasyonist politikalarına karşı bir direniş alanı ve bir özgürlük mücadelesi olmuştur. Bu bağlamda, Newroz’un siyasal direniş olarak anlamlandırılması, hegemonik ulus-devlet söyleminin dışına çıkma ve bu söyleme karşı bir kimlik savunusu olarak şekillenmiştir.
Newroz'un diasporadaki Kürtler arasında anavatanla bağları güçlendirme ve yeni kimlik formları yaratmadaki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu süreç, dijital medya ile küresel ağlar aracılığıyla genç nesillerde nasıl bir dönüşüm sağlıyor?
Newroz, Kürt halkı için sadece bir bayram değil, aynı zamanda kültürel mirası kutlama ve siyasi mobilizasyon için bir platformdur. Anavatanla bağları güçlendirme ve yeni kimlik formları yaratma açısından, Newroz özellikle Kürt diasporasında önemli bir rol oynamaktadır. Diasporada, Newroz, Kürt kimliğinin ve direnişinin sembolü olarak, kültürel temsil ve aktivizmin önemli bir alanı haline gelmiştir. Avrupa’daki şehirlerde, binlerce insanın katıldığı Newroz festivalleri, coğrafi sınırları aşan bir ulusal birlik duygusunu deneyimlemelerini sağlamakta ve nesiller arası bağlantılar kurmaktadır. Bu kutlamalar, hem neşeyi hem direnişi içerir ve Kürt kimliğini ifade etmenin, alternatif gelecekleri hayal etmenin ve kültürel ile siyasi kimlikleri müzakere etmenin canlı bir alanını sunar.
Dijital medya üzerine bir çalışmam olmasa da, şunu tahmin edebiliriz ki, dijital medya ve küresel ağlar, genç nesillerin bu sürece katılımını büyük ölçüde etkilemektedir. Sosyal medya sayesinde, gençler yalnızca kendi bulundukları şehirlerdeki Newroz kutlamalarını değil, Kürdistan’ın her yerindeki ve Avrupa şehirlerindeki kutlamaları da takip edebiliyorlar. Bu kutlamalar gerçekten de büyük bir görsel şölen sunuyor ve Kürt halkının gücüne ve birliğine olan inancı artırıyor olmalı. Dijital medya, aynı zamanda genç nesillerin farklı kültürlerle etkileşime girmelerini ve bu etkileşimler üzerinden yeni kimlik formları yaratmalarını sağlıyor. Bu süreç, Newroz’un anlamını daha da derinleştiriyor ve diaspora içinde güçlü bir kolektif hafıza oluşturulmasına olanak tanıyor olmalı.
Çözüm süreçleri sırasında Newroz kutlamalarının sembolik ve pratik işlevini ele almanız mümkün mü? Keza Sayın Abdullah Öcalan’ın son açıklaması sonrasındaki Newroz kutlamalarını değerlendirdiğinizde Newroz'un devlet ve Kürtler arasındaki rolü nedir?
Newroz'un Kürt direnişinde kazandığı güç, onun bir müzakere alanı olmasına da olanak sağlamıştır. Öcalan’ın 2013'teki mesajını Newroz’da vermesi bunun önemli bir örneğidir. Son Newroz kutlamaları, her zamankinden bile daha fazla katılım ve coşkuya sahne oldu. Bence bu kutlamalarda barış sürecine olan desteğin yanı sıra Kürt ulusal birliği de vurgulandı ve böylece Kürt halkı kendi siyasetçilerine mesaj iletti. Newroz çok yönlü bir müzakere alanı olma özelliği sunuyor.
Kadınların mücadelesi ve kesişimsel yaklaşımlar açısından, Newroz kutlamalarında kadınların seçimi ve toplumsal cinsiyet rolleri nasıl bir siyasal alan yaratıyor? Bu dinamiklerin, Newroz'un anlamına kattığı zenginlikler nelerdir?
Newroz’un kitlesel olarak kutlandığı 1990'lı yıllardan itibaren kadınlar, önemli bir rol üstlenmişlerdir. Serhildanlarda kadınlar hep ön saflarda yer almıştı ve hatta dönemin olağanüstü hal valisi Ünal Erkan, "Analarımızın, bacılarımızın yeri sokaklar değildir" diyerek Kürt erkeklerine seslenmişti. Newroz’un sembolizminin önemli bir parçası olan ikonik kadın figürleri de burada büyük bir rol oynamıştır. Örneğin, İzmir Kadifekale’de Rahşan Demirel, Cizre’deki Berivan, Avrupa’daki Ronahi ve Berivan gibi kadınlar bu sürecin sembollerindendir. Ayrıca, Newroz kutlamalarındaki Kürt kimliğinin kültürel ifadesi kadınların giysilerinde daha görünür olagelmiştir.
Burada şunu vurgulamak istiyorum, Newroz, hem kapsayıcı bir nitelik taşır hem de kısa dönemli politik tartışmaları aşan bir şekilde, Kürt birliğine olduğu kadar, Kürt halkının çeşitliliğine de alan açar. Ben, hiçbir Kürt’ün diğerini Newroz alanından dışlamaya hakkı olmadığını düşünüyorum. Farklı şekillerde kendini ifade etmek isteyen Kürt kadınları ve LGBTI+ bireyleri, bu kutlamaların ayrılmaz bir parçasıdır. Newroz, hepimizindir.