Oryantalist Edebiyat: Aslında o benim değil

  • Oryantalizmin en çok etkilediği alanlardan biri de edebiyattır. Batıda üretilmiş eserlerin içeriğinde oryantalizm izlerine sıklıkla rastlanır. Bu durum özellikle, oryantalizmin ve Doğu incelemelerinin arttığı 17. ve 18. yüzyılda kendini gösterir.

 

BÜŞRA ŞAHİN

 

En basit tanımıyla Batı’nın Doğu’ya bakışı, onu ele alış şekli ve mistik unsurlarla bezenmiş yaklaşımı şeklinde ifade edilebilecek oryantalizmin, aslında antik çağlardan beri süregeldiğini söylemek yanlış olmaz. Bu yaklaşımda Batı üstün=beyaz=erkek, Doğu ise aşağıda=siyah=dişi olarak konumlanır. Beyazın siyahtan veya erkeğin kadından üstün olduğu kurgusuna benzer Batı’nın da Doğu’dan üstün olduğu fikrine yaslanır. Öte yandan yüzyıllar boyunca bir toplumun zihnine kazınmış oryantalist görüşlerin etkilerinin sadece siyasi veya ekonomik alanda kısıtlı kalması da beklenemez. Bu görüş felsefeyi, düşünce tarzlarını etkilemiş ve edebiyattan resme, sinemadan müziğe tüm sanat dallarına sıçramıştır. Batı …Şarkiyat çalışmalarıyla kendi Doğusunu oluşturmuş, bu çalışmalar neticesinde ortaya çıkan ve akla gelen bütün olumsuzlukların yüklendiği doğu imajını günlük hayattan siyasete, sosyal bilimlerden güzel sanatlara kadar hemen hemen hayatın her sahasında kullanıma sokmuştur.” (Çoruk, 2007: 194).

Batı uygarlıklarındaki oryantalist hareketlerin önemli bir sonucu da kültür emperyalizmini ortaya çıkarmıştır. Kültür emperyalizmi, bir topluluğun kendisinden zayıf gördüğü bir halka kendi gelenek göreneklerini, düşüncesini, alışkanlıklarını benimsetmesidir. Batı da Doğu toplumlarına bunu uygulayarak, onları kültürel anlamda bir değişime zorlamıştır. Kültürü değişmeye başlayan toplumun ise pek çok alanda değiştiği gözlenebilir. Edward Said, Şarkiyatçılık kitabının yöntemini açıklarken, oryantalizmin diğer alanlarla ilişkisini inceleyen çalışmaların eksik olduğunu ve tamamlanmaları gerektiğini belirtir. “Şarkiyatçılık” adlı eserinin de bazı alanlarda eksik kaldığını söyler ve uyguladığı yöntem hakkında şu açıklamayı yapar: “Şarkiyatçılık herhangi bir düşünceden fazla bir şey olageldi. Bundan ötürü, yalnız araştırmaya dayalı yapıtları değil, yazınsal yapıtları, siyasal yazıları, gazetecilerin metinlerini, gezi kitaplarını, din ve filoloji çalışmalarını incelemekle başladım işe.” (Said, 2013: 32).

Oryantalizmin en çok etkilediği alanlardan biri de edebiyattır. Batıda üretilmiş eserlerin içeriğinde oryantalizm izlerine sıklıkla rastlanır. Bu durum özellikle, oryantalizmin ve Doğu incelemelerinin arttığı 17. ve 18. yüzyılda kendini gösterir. “17. Yüzyılın sonundan itibaren, edebiyatı bir Doğu zevkinin sardığı ve bundan nasibini almayan hemen hemen hiçbir edebi türün kalmadığı artık ispata hacet kalmayan bir gerçek.” (Hentsch, 2008: 150). Bu durumun oluşmasında, çeşitli doğu eserlerinin ve özellikle Binbir Gece Masalları’nın Batı dillerine çevrilmesi en büyük etkiye sahiptir. Binbir Gece Masalları sayesinde Doğu edebiyatı tanınmaya başlamış, gidip görmeye gerek kalmadan da doğu halkları hakkında bilgi edinilmesine yol açmıştır. Doğuyu eserlerine konu edinen Batılı yazarların başında Lord Byron (1788- 1824), Victor Hugo (1802-1885), Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832), Gerard de Nerval (1808-1855), Alphonse de Lamartine (1790-1869), Gustave Flaubert (1821-1880) gibi yazar ve gezginler gelir. Said bu isimlere Chateaubriand (1768-1848), Alexander William Kinglake (1809-1891), Edward William Lane (1801-1876), Richard Francis Burton (1821-1890), Alfred de Vigny (1797-1863), Benjamin Disraeli (1804-1881), George Eliot (1819-1880), Walter Scott (1771-1832) ve Thèophile Gautier'yi (1811-1872) de ekler ve bu yazarların Asya gizemini belirginleştirdiklerini belirtir (Said, 2013: 109).

Oryantalizm çalışmaları sadece doğuya ilişkin bilgiler yığını üretmekle kalmaz, aynı zamanda doğunun masalları, anlatıları ve mitolojisi temelinde bir dinamik de üretir Batı için. Bu üretimin sonucu olarak on dokuzuncu yüzyılın önemli yazarları Doğu hayranı olur. Ancak bu yazarların eserlerine yansıyan Doğu, araştırmacıların kibrinden türeyen bir şark mitolojisidir. Kimisi Doğuyu görmemiştir bile. Bu romantik yazarların hayallerindeki Doğu, gerçekle uyuşmadığında ise hayal kırıklıklarına sebep olmuştur. Bu hayal kırıklıklarına dair Paul Valèry (1871- 1945) şöyle bir tespitte bulunur: “Bu adın [Doğu] bir insan zihninde tam anlamıyla bir etki uyandırması için, her şeyden önce, onun işaret ettiği iyi belirlenmemiş diyarlara hiç ayak basmamış olmak şarttır. Onu hayallerden, anlatılanlardan, okuduklarımızdan ve birkaç parça nesneden; ve ancak en az bilimsel, gerçeğe en aykırı, hatta en belirsiz çizgileriyle tanımalıyız. Bir düş malzemesi oluşturabilmek ancak bu yoldan mümkün olabilir” (aktaran Hentsch, 2008: 220). 

Tüm hayal kırıklıklarının kıyısından sıyrılıp oryantalizmin antik çağlardan beri süregeldiğine dair iddiaya dönecek olursak, Antik Yunan eserlerindeki ötekileştirilmiş/dışlanmış Doğu imajına da dikkat çekmemiz gerekir. Bugünkü kadar açık bir şekilde olmasa da (Pers İmparatorluğu’nun hakimiyet alanı ve gücünden dolayı) Antik Yunan da kendisini Doğudan ayırmıştır ve Doğuyu yazılı metinlerde kötülemiştir. “Antikitede Yunanlı yazarlar ve düşünürler, Avrupa kavramını, Akdeniz’in kendi taraflarındaki kısmını Asya’dan ayırmak için kullanmıştır. Dolayısıyla, Avrupa kavramının kökeninde bir “ayırma” düşüncesi yatar.” (Kula, 2011: 2). Yunan mitolojisine göre çapkın tanrı Zeus, Europa adlı güzel bir kadına sahip olmak için bir boğa kılığına girmiştir ve Europa’yı yaşadığı Asya topraklarından alıp Girit adasına götürmüştür. Europa’nın sayısız kız kardeşinin arasında Asia da vardır. Asia’nın Doğuda kalması, Europa’nın Batıya getirilmesi geniş bir simge zenginliği yaratmış olabilir. (Hentsch, 2008: 29) Persler (M.Ö. 472) adlı oyunda Kral Kserkses, Yunanlılar tarafından yenilmiştir ve bu yenilgi sonucunda Aiskhylos, Perslerin ağıtlarını kendi ağzından söylemiştir. Diğer bir deyişle Doğulular yine bir Batılının bakış açısıyla konuşmuştur. Aiskhylos, oyunun alt metninde Atina demokrasisiyle Pers monarşisini karşı karşıya getirir (Hentsch, 2008: 31). Oyunun sonunda Asya’ya yıkım atfedilmiş, Avrupa ise düşman Asya’yı yenmesiyle tanımlanmıştır.

Bakkhalar (Euripides tarafından kaleme alınmış bir Antik Yunan tragedyası) isimli eserle Doğu ile Batı, üstünlük-düşkünlük karşıtlığına yerleştirilmiş ve aralarında hayali bir sınır çizilmiştir. Avrupa “güçlü”, Asya “bozguna uğrayan” konumlarına oturtulmuştur. Eserde Aiskhylos, istilacı Persler’i överek ne kadar güçlü olduklarından bahsederken aslında kendi uygarlığını göklere çıkarmaktadır. Atina demokrasisi ile Med monarşisini karşı karşıya getirerek demokrasinin üstünlüğünü satır aralarında vurgular. Oyundaki koro da Yunanlıların özgürlüğe düşkün bir halk olduğunu şöyle dile getirir: “Onlar hiç kimsenin ne kölesi ne de uyruklarıdır” (aktaran Hentsch, 2008: 31). 

Haçlı seferlerinin izlerini taşıyan mektup, günce, gezi yazıları ve vaazlardan oluşan, yaklaşık üç yüz elli yıl süren (1100-1450) Haçlı edebiyatına etkin olan görüş de Doğunun öteki ve kötü olması, Batının ise doğru, mükemmel olarak gösterilmesidir. “Haçlı edebiyatını oluşturan yazılı ve yazınsal metinlerdeki Müslüman Doğu veya Doğulu imgesi son derece ötekileştirici, dışlayıcı ve kötüleyici bir anlayışı yansıtır.” (Kula, 2011: XXXIV). Anılardan, şiirlerden, günlüklerden, vaazlardan oluşan bu edebiyat, doğal olarak yansıttıkları ile Avrupa’yı etkilemiş, savunduğu görüşler felsefe ve ekonomi gibi alanlara sıçramıştır. Bu yayılma, etkisi uzun yıllar devam edecek Doğunun Batıdan aşağı olduğu ve üzerinde egemenlik kurulması gerektiği, Doğuda despot hükümdarların hüküm sürdüğü görüşünü zihinlere kazımış, kalıcılaştırmıştır. Bu görüş de zamanla oryantalizmi oluşturmuştur.

Nihayetinde Batı’nın Doğu’ya üstünlük arzusu ve hayali aşağılama, hor görme, öteleme ve insandışılaştırmaya dayanmaktadır. Bu da bizi oryantalizmin dünyayı iki kutuplu, ancak sanılanın aksine Kuzey-Güney değil, Doğu-Batı kutuplarında gördüğü sonucuna ulaştırır. Bunun bir egemen politika olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu politika görmediği, bilmediği her coğrafyayı “bakir topraklar” diye tanımlar. Tıpkı iktidar sahibi erkeğin bakire tutkusu gibi… 

 

Ali Şükrü Çoruk, Oryantalizm Üzerine Notlar, 2007, Sosyal Bilimler Dergisi, cilt 9, sayı 2, Aralık, İstanbul

HENTSCH, Thierry, 2008, Hayali Doğu, Batı’nın Akdenizli Doğu’ya Politik Bakışı, Metis Yayınları, İstanbul. 

SAİD, E. W. (2013), Şarkiyatçılık, Batı’nın Şark Anlayışları, Metis Yayınları

KULA, Onur Bilge, Batı Edebiyatında Oryantalizm I-II, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.