Özgürlüğe koşan kadınlar

Kadın Haberleri —

YPJ

YPJ

  • YPJ, 3. Dünya Savaşı’nda erkek-devlet paradigmasına karşı savaşıyor. Kadın devrimi ve cephesi, devlet-iktidar çıkarlarını güden bu savaşta taraftır. Kölelik-egemenlik dayatmasına karşı özgürlük savaşı veriyoruz. 21. yüzyılı “kadın devrimlerinin yüzyılı” olarak tanımlamamız ve bunu Rojava kadın devriminde ortaya çıkarmamız önemlidir.

* Rohilat EFRÎN

Rojava Devrimi bir kadın devrimi olarak gelişti. Kürt kadınları ve halkı yurtseverlik bilinciyle Ceyş el-Hur, Ehrar El Şam, El Nusra, DAİŞ gibi çetelere, Türk ve Suriye devletinin saldırılarına karşı hem topraklarını hem bu topraklardaki halkları savundu. Varlık ve özgürlük mücadelesinde yer alışları yeni değildi. Kürdistan özgürlük mücadelesi Rojava’da önemli bir etkide bulunduğu gibi, kadınların bu mücadeleye katılımı yıllarca öncesine dayanıyor. 2011’de Tunus’ta başlayan, Ortadoğu halkları ve kadınlarını etkileyen “Halkların Baharı” sürecinde Suriye’ye müdahale ile Kürt halkına karşı çete ve devlet saldırılarının yoğunlaşması meşru özsavunmayı zorunlu kıldı. Bu süreçte Halep’ten Til Koçer’e kadar başta yerel gönüllü birlikler biçiminde, giderek daha sistemli ve örgütlü bir ordulaşmayla savaş yürütüldü. YPG ve YPJ böyle bir zorunluluğun sonucu olarak örgütlendi, QSD ile bir ‘halklar ordusuna’ dönüştü.

YPJ, 4 Nisan 2013’te kuruldu. Ancak 2012 yılında Serêkaniyê savaşı, ardından Rojava genelinde çete saldırılarına karşı gerçekleştirilen direniş, aslında bu kuruluşun temelini attı. Sömürgeci devletlerin örgütleyip Kürt halkı ve kadınlar üzerine sürdüğü çetelerin yenilgiye uğratılmasında yer almasının önemli sonuçları oldu. Meşru ve özsavunma temelinde tarih, kültür, toplumsal gerçeklik ve toprak savunurken aynı zamanda yaşam alanlarının özgür eş yaşam temelinde yeniden inşa edilmesine hizmet eden bir öncülük düzeyi açığa çıktı.

DAİŞ saldırılarında sadece Kürtlerin değil Asuri-Süryani, Ermeni, Türkmen, Çerkez ve Arap halkının toplumsal değerlerini, inançlarını yok etmeyi amaçladığı net görüldü. YPJ de bu bağlamda kuruluşundan bu yana hem Kürt kadınlarının ordusu hem de diğer halklardan kadınların içinde yer aldığı ortak savunma gücü olma ilkesini esas alan bir çizgiye sahip oldu.

Örneğin; bugün Arap kadınlarının YPJ içinde yer alması ve Ermeni kadınların askeri örgütlenmesi demokratik ulus çizgisinin yaşam bulmasıyla ilgilidir. Kadınlar, özsavunma sistemleri içinde özgür düşünce, irade ve örgütlülüğüyle halkların özerk örgütlenme ve demokratik katılımına öncülük etmenin yolunu açıyor.

Kadınlar, topraklarını ve ulus olarak varlığını güvenceye almasıyla toplumsal yaşam alanlarında yer edindi, özgür iradeleriyle Özerk Yönetim’in temelini attı. Özerk örgütlenme, eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sisteminin tüm karar mekanizmalarında Toplumsal Sözleşme’nin olmazsa olmaz ilkesine dönüşmesini sağladı. Aynı direniş ve örgütlülük, DAİŞ’in yenilgiye uğratılması ardından TC’nin doğrudan ve BAAS rejiminin farklı biçimde süren saldırılarına karşı devam ediyor.

Halklarda kadın özgürlüğü temelinde önemli bir aydınlanma, kabul düzeyi gelişiyor. Erkek, eski egemenliğini dayatmanın kendi kimliğinde de nasıl bir yarılmaya yol açtığını sorgulamaya başlıyor, ailede hiyerarşik ilişkileri aşma, sevgi, saygı ve karşılıklı irade kabulüne dönük demokratik ilişkileri anne-baba-çocuklar arasında geliştirme arayışı güçleniyor. Kadın da eski dogma, kalıp, namus, köleliği dayatan şiddet yüklü yaşamı aşma arayışında kendini ve özgür varoluşunu yeniden tanımlama çabasında. Doğal toplum kültürü ve inancının önemli oranda canlılığını koruduğu bu topraklarda erkek egemen sistemin kadına, erkeğe ve halklara çizdiği sınırları aşan bir toplumsallığı yeniden yakalamak devrimimizin amacıdır.

Rojava kadın devriminin açığa çıkardığı kadın ve toplum enerjisi, özgür yaşam umudunu canlandırıyor, yeni bir enternasyonalizm ve demokratik konfederalizmin temelini atıyor. Öyle ki devrime enternasyonalist katılımlar, Kobanê ve Rojava Devrimi’ni sahiplenme ekseninde gelişen iradeleşme bunun göstergesidir. Önder Apo’nun 50 yıllık emeği, demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmayı krizlere çözüm olarak sunması ve bu topraklarda sınırlı düzeyde uygulanmasının açığa çıkardığı etki tarihseldir. Artık bizim dışımızda 3. Dünya Savaşı’nın yaşandığını başka kesimler de belirtiyor. Bu savaşta kadın özgürlük paradigması ile erkek-devlet paradigması yoğun bir çatışma içinde. 21. yüzyılı “kadın devrimlerinin yüzyılı” olarak tanımlamamız, Kurdistan özgürlük mücadelesi ve Rojava kadın devriminin bunu bir hakikat olarak ortaya çıkarması önemlidir. Kadın devrimi ve cephesi, devlet-iktidar çıkarlarını güden bu savaşta taraftır. Kölelik-egemenlik dayatmasına karşı özgürlük savaşı veriyoruz.

Bugüne kadar geliştirdiğimiz mücadele ve elde ettiğimiz sonuçlar doğru yolda olduğumuzu gösteriyor ve yeni bir dünya devriminin tetikleyici gücü, merkezi kadın özgürlük çizgisi oluyor. Bu yeni tarih ise toplum, yaşam ve sistem anlayışına dayalı gelişiyor ve iradeleşiyor. ‘Jin, Jiyan, Azadi’ sihirli formülünün tüm kadınlar ve halklarda yarattığı etkiye bakarak kadın devriminin nelere kadir olduğunu, olacağını kestirmek zor değil. Önemli olan başarılarımızı süreklileştirmek, başarısızlığa yol açan nedenleri ortadan kaldırarak devrim yolunda ilerlemektir. YPJ-kadın ordulaşması ve kadın konfederal sisteminin örgütlenme düzeyi bu yolun güvencesidir. Bu yol, kadının ve halkların varlık ve özgürlüklerinin güvencesidir. Bir 8 Mart’ı daha devrim ruhu, coşkusu ve direnişi ile karşılarken herkesin 8 Mart’ını kutluyor, kadın özgürlük devrimini yükselterek her günü 8 Mart’a çevirme iddia, ısrar ve inancını paylaşıyorum.

*Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) Genel Komutanlık Üyesi Rohilat Efrîn, Yeni Özgür Politika için yazdı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.