Rojava ile diyaloğu kurumsallaştırın

Tülay Hatimoğulları

Tülay Hatimoğulları

  • Kürt tarafının attığı adımları hatırlatan DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, toplumun artık somut adımlar beklediğini böylece güvenin artacağını ve soru işaretlerinin azalacağını söyledi.
  • Rojava ve Suriye'de yaşananlara dikkat çeken Hatimoğulları, Şam'daki geçiş yönetimini uyararak, "Kürtlerle çatışma değil, müzakere şarttır. Provokasyonlara, saldırılara derhal son verilmelidir" diye seslendi.
  • Kuzey ve Doğu Suriye'nin Türkiye için bir tehlike olmadığını belirten Hatimoğulları, Türkiye’nin sivil hayatı koruyan, barışı önceleyen, diyaloğu kurumsallaştıran bir çizgiyi izlemesinin herkese kazandıracağını vurguladı.

Ekonomik geçim, adalet, barış, demokrasi ve özgürlük meselesinin, 86 milyon yurttaşın hayati ihtiyaçları ve beklentisi olduğunu vurgulayan DEM Parti Eşbaşkanı Hatimoğulları, Meclis'in sorumluluğunun altını çizdi. Toplumun sürece olan güven ve desteği için acil olarak Komisyon'un Rêber Apo ile görüşmesi, 'umut hakkı'nın düzenlenmesi, tutsakların serbest bırakılması ve ana muhalefete yönelik operasyonların durdurulmasını isteyen Hatimoğulları, muhalefeti de barış için daha fazla sorumluluk ve inisiyatif almaya davet etti.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda konuştu. Toplantıya Amed'den Ankara'ya yürüyen Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri de katıldı. Türkiye’nin çoklu krizlerle, çözüm bekleyen sorunlarla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, “Adaletsiz yargı, kayyum rejimi, muhalefet belediyelerine saldırılar; dil, kültür, sanat ve yaşam tarzlarımız üzerindeki baskılar, derin yoksulluk hali, kadın cinayetleri, genç işsizliği, deprem kentlerinin bitmeyen bekleyişleri, tarımın bitişi, doğanın ve suyun feryadı yankılanıyor. Bu yaraları görmeyen bir Meclis, kendi varlık nedenini unutmuş demektir. Türkiye belirsizliklerle dolu ve ne yazık ki her şey son derece kırılgan. Siyasete düşen görev, ülkenin ve toplumun bütün düğümlerini tek tek çözmektir" dedi.

5 temel mesele

Ekonomik geçim, adalet, barış, demokrasi ve özgürlük meselesinin, 86 milyon yurttaşın hayati ihtiyaçları ve beklentisi olduğunu vurgulayan Hatimoğulları, "Meclis bunun için gece gündüz çalışmalıdır. Barış, toplumun onurudur. Demokratik Cumhuriyetin inşasının kapılarını ardına kadar açacak olan barıştır. Demokrasi bir yönetim işi değil. Birlikte eşit ve ortak yaşamın inşasının ta kendisidir" diye konuştu.

Durgun suyu bulandırılar

Kürt tarafının 27 Şubat'tan itibaren attığı adımları hatırlatan, Komisyon'un çalışmalarını da önemseyen Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Toplum artık somut adımlar bekliyor. Durgun suyu daha çok bulandırmak isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Somut adım atılmadığı için bu sürece ilişkin toplumda yeterince bir güvenin oluşamadığının hepimiz farkındayız. Çözüm konusunda adımlar atıldıkça soru işaretleri kesinlikle ortadan kalkacaktır. Güven artacaktır. Toplum sürece çok daha fazla sahip çıkacaktır.  Hem demokrasinin gereği hem de barışın daha da toplumsallaşabilmesi için ana muhalefet partisine dönük operasyonların derhal son bulmasını talep ediyoruz. Muhalefeti de barış için daha fazla sorumluluk ve inisiyatif almaya davet ediyoruz."

Cevap bekleyen kritik soru

"İktidar ve devlet barış için ne zaman eyleme geçecek?" sorusunun, artık en kritik ve en can alıcı soru olduğunu kaydeden Hatimoğulları, "Artık siyasi ve hukuki eşiği atlama zamanı gelmiştir. Demokratik entegrasyon için demokratik yasaları yapmak lazım. Komisyon zaman kaybetmeksizin Sayın Öcalan'ı dinlemeli. Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş'un inisiyatif kullanmasını bekliyoruz. Bu, barışın ciddiyetinin ve devlet aklının kurumsallığının gereğidir. Siyaset kurumu kararlı oldukça toplum çözüme daha çok inanır, daha çok destek verir" şeklinde konuştu.

'Umut hakkı' düzenlemesi

27 Şubat çağrısının, 9 Ekim'de başlatılan komployu boşa çıkarmanın en güçlü adımı olduğunu savunan Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Sayın Öcalan 27 yıldır kesintisiz bir biçimde halkları karşı karşıya getirmeye çalışanlara karşı çözümü ve barışı inatla savundu, savunmaya devam ediyor. Sayın Öcalan'ın 'umut hakkı' mutlaka tanınmalıdır. Toplumsal barış süreçleri yeniden düşünme, yeniden düzenleme ve bu perspektife sahip çıkmakla sağlanır. 'Umut hakkı' düzenlemesi acil bir biçimde gündeme alınmalıdır.

Kobanê tutsakları bırakılmalı

Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bütün Kobanê kumpas Davası tutsakları derhal serbest bırakılmalıdır. Siyasete kelepçe vurulamaz. AİHM kararının gereklilikleri yerine getirilerek bu sürecin rahatlatılmasını hep birlikte bekliyoruz."

Kürtlerle çatışma değil, müzakere

Rojava ve Suriye'de yaşananlara dikkat çeken Hatimoğulları, Şam'daki geçiş yönetiminin Halep'deki Kürt mahallelerine ablukayı kaldırması ve güçleri geri çekmesini isteyerek, "Suriye'deki kırılgan dengeyi daha fazla bozmamalılar. Kürtlerle çatışma değil, müzakere şarttır. Provokasyonlara, saldırılara derhal son verilmelidir" dedi.

Türkiye diyaloğu kurumsallaştırsın

Kuzey ve Doğu Suriye'nin Türkiye için hiçbir zaman bir tehlike olmadığını, tehlike olarak görülmemesi gerektiğini belirten Hatimoğulları, şöyle konuştu: "Tam tersi barışın ve kardeşliğin gelişeceği topraklar gözüyle bakmalıyız oraya. Rojava halkı karşılıklı saygı, diyalog ve yerel demokrasi, diyor. Bu, Türkiye halklarını güçlendirecek demokratik bir toplum modelidir. Bundan dolayı Türkiye’nin sivil hayatı koruyan, barışı önceleyen, Kuzey ve Doğu Suriye ile diyaloğu kurumsallaştıran bir çizgiyi izlemesi, herkese pozitif olarak yansır, herkese kazandırır." ANKARA

 

* * *

Süreci silaha kilitlemeyin

 

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, sürecin silah bırakma gündemine kilitlenmesinin çözüm olmadığını söyledi.

DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına ve Türkiye’nin izlediği politikaya karşı başlayan Kobanê eylemlerinin yıl dönümü dolayısıyla Pirsûs’ta yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşün ardından ilçe meydanında yapılan açıklamada ilk olarak Ömer Öcalan söz aldı. Öcalan, "Türkiye artık bazı şeyleri gözden geçirmelidir. 2014 yılı HDP yönetiminin neredeyse tamamı şu an cezaevinde. Cezaevindeki arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalıdır. Halkımız onurlu bir barış için mücadele ediyor. Bunun için Türkiye hükümetinin, DAİŞ üyeleriyle değil Mazlum Ebdî ile diyalog kurmalı. 13 yıl dır kapalı olan Pirsûs – Kobanê kapısı açılmalıdır. Pirsûs neyse Kobanê odur. Qamişlo neyse Nisêbin odur. Sürecin artık güçlendirilmesi gerekiyor. Önderliğin başlattığı bu sürecin en hassas noktası Kobanê davasıdır, Rojava’dır, Kürt birliğidir” şeklinde konuştu. 

Ardından konuşan Sezai Temelli, Kobanê’de insanlık tarihini değiştiren bir direnişin gerçekleştiğini belirtti. Türkiye siyaseti için 27 Şubat’tan itibaren yeni bir dönem açıldığına dikkati çeken Temelli, “Buradan iktidara bir kez daha sesleniyoruz, artık yeni bir dönemdeyiz. Şimdi barış zamanıdır. Kürt ve Türk kardeşliği denen söyleminin hukuka kavuşma zamanı gelmiştir" dedi. Sürecin silah bırakma gündemine kilitlenmesinin çözüm olmadığını vurgulayan Temelli, şunları söyledi: “Çatışmalar bitecek evet ancak bunun hukuki zemini var edilmelidir. Kobanê’den bugüne kaybettiğimiz zamanı kazanmanın eşiğindeyiz. Bu eşiği geçmek bütün herkesin hep birlikte dayanışma ile ortaya koyacağı barış ve demokrasi mücadelesiyle mümkün olacaktır. Tüm Türkiye halkı samimiyetinizi görmek istiyor. Ne bizi ne de  Sayın Öcalan’ı araçsallaştırabilirsiniz. Sayın Öcalan baş aktördür, baş müzakerecidir. Gereken adımları bir an önce atın.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.