Sağlık üzerinden de tecrit
- Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, cezaevlerindeki tecrit mekanizmasının ‘e-doktor’ uygulaması ile sağlığa erişim üzerinden de işleyeceğini söyledi.
Küresel salgının etkili olduğu dönemde Adalet Bakanlığının önlem olarak attığı adımlardan biri Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu (ACEP) projesi ile cezaevlerindeki koğuşlara telefon kabinleri yerleştirmek oldu. Bu sistem ile o dönem açık ve kapalı görüşe çıkartılmayan tutsakların, yakınları ile elektronik sistem üzerinden görüntülü görüşmesi sağlandı. Bu sistem, şimdi tutsakların sağlığa erişim hakkını ortadan kaldıracak bir uygulamaya dönüştü. Sincan Cezaevi'ndeki tutsakların cezaevi psikologu ile birlikte cezaevi kampüsü içerisinde yer alan hastanenin dahiliye bölümündeki muayeneleri görüntülü telefon sistemi üzerinden yapılmaya başlandı. Acil durumlarda ya da ciddi sağlık sorunlarının bulunduğu durumlarda bile hastaneye sevk için en az bir ay beklemek zorunda kalan tutsakların devreye konulan bu “e-doktor” uygulaması ile muayene olma hakları ellerinden alınmış oldu.
Sağlığa erişim hakkı
MA'ya konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, görüntülü telefon görüşmesi yapılabilen tüm cezaevlerinde devreye konulması planlanan “e-doktor” uygulamasının sağlığa erişim hakkıyla ilgili sorun yaratacağını söyledi. Fincancı, “Birincisi hekimle yüz yüze görüşmek, yakınmalarını paylaşmak ve bu yakınmalar ışığında muayenesinden sonra revirden gerekiyorsa hastaneye sevk süreci atlanabilir bir süreç değil. Özellikle de sağlık okur-yazarlığının yeterli düzeyde olmadığı koşullarda, kendini ifade edebilmesi ve hekimin paylaştıkları konusunda da yeterli bir karar verebilme mekanizması mümkün olmayacak” diye konuştu.
Tecrit mekanizmasının parçası
Uygulamanın hayata geçirilmesi konusunda kaygılı olduğunu belirten Fincancı, tecridin cezaevlerinde derinleştiği bir süreçte "e-doktor" uygulamasıyla sağlığa erişim üzerinden de tecrit mekanizmasının işlemiş olacağının altını çizdi. Fincancı, “Tutsakların yüz yüze ya da hapishaneden hastaneye götürülme süreci yerine, kendi bulunduğu yerden görüntülü görüşme ile sağlık hizmeti aldığı varsayılacak” dedi.
Tartışmalı ve belirsiz
Fincancı, “e-doktor” uygulamasının tüm dünyada tartışılan bir durum olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti: “Hastanın kendini görüntülü bir ortamda ifade edebilme yeterliliğinin olması gerekiyor. Hekimin de aktardığı bilgileri anlayabilmesi ve bu bilgiler ışığında davranabilmesi gerekiyor ama hele hapishanede böyle bir durum söz konusu olmayacaktır. Cezaevi dışındakilerin dahi sağlık hizmetine erişimi ile ilgili aksaklıklar var. Randevu alınamaması, randevu almak isteseler bile yaşadıkları yerde ilgili ya da yan dal uzmanının olmaması gibi birtakım sınırlılıklar da var. Hekimler, özellikle her gün şiddetle burun buruna yaşamak zorunda kalmaları nedeniyle kamuda görev almak istemiyorlar. Meslektaşlarımız bir yandan şiddete maruz kalırken, bir yandan da inanılmaz bir iş yüküyle karşı karşıya. Dolayısıyla hangi arada görüntülü görüşmeyle sağlık hizmeti sunabilecekleri de meçhul.”
Birinci basamak güçlendirilmeli
Sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunların “e-doktor” gibi uygulamalarla çözülemeyeceğini belirten Fincancı, öncelikle kışkırtılmış sağlık talebinden vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizdi. Fincancı, şöyle konuştu: “Birinci basamağın güçlendirilmesi gerekiyor. Basamaklandırılmış bir sağlık sisteminde sevkler üzerinden sağlığın işlemesi gerekiyor. Koruyucu sağlık hizmetlerinin devrede olması gerekiyor. Hapishanede görev yapan meslektaşlarımızın da özel bir alanda çalıştıkları dikkate alınarak hapishanelerdeki koruyucu sağlık hizmetleri konusunda kapsamlı çalışmaları olan TTB’nin eğitim programlarından yararlanmaları için olanak yaratmaları gerekiyor ki tutsaklar hastalanmasın, hastalanan tutsakların da sağlık hizmetine erişimi yüz yüze olabilsin.”