Soykırımın “kadın izleri" sergide
Kadın Haberleri —

“Ermeni Kadın: Soykırımın Mağduru ve Kahramanı” sergi
- Ermeni Soykırımı’nın 110. yıl dönümü kapsamında, Bükreş ve Erivan’da açılan “Ermeni Kadın: Soykırımın Mağduru ve Kahramanı” sergileri, soykırım sırasında Ermeni kadınların cesaretini ve acılarını gözler önüne seriyor.
Ermeni Soykırımı’nın 110. yıl dönümü, dünya genelinde çeşitli etkinliklerle anılıyor. Bu çerçevede, Ermeni Soykırımı Müzesi-Enstitüsü (AGMI) öncülüğünde, Romanya’nın başkenti Bükreş ve Ermenistan’ın başkenti Erivan’da “Ermeni Kadın: Soykırımın Mağduru ve Kahramanı” başlıklı sergiler açıldı. Fotoğraflar, hikayeler ve kişisel eşyalarla zenginleştirilen sergiler, 1915 soykırımı sırasında Ermeni kadınlarının yaşadığı acıyı ve direniş ruhunu vurguluyor. Bükreş’teki sergi bir ay, Erivan’daki ise Nisan 2026’ya kadar ziyaret edilebilecek. Ayrıca, “Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü” Vakfı, “Kadınlar: Ayrımcılıktan Güçlenmeye" başlıklı bir sergi hazırladı. Vakıf başkanı Edita Gzoyan, serginin Kanada, ABD ve Brezilya'da da gezileceğini ve sunulacağını bildirdi.
‘Bir bakış yeter anlamaya’
Romanya’daki sergi, Bükreş Ulusal Tiyatrosu’nun “Rotonda” Salonu’nda, Romanya Ermenileri Birliği, Ermenistan Büyükelçiliği, Ermeni Kilisesi Piskoposluğu ve AGMI işbirliğiyle düzenlendi. Bükreş’teki sergiye, “Strunga: Ermeni Yetimler İçin Yeni Bir Yuva” başlıklı bir başka sergi de eşlik ediyor. Sergi açılışında konuşan Ermenistan’ın Romanya Büyükelçisi Tigran Galstyan, soykırımdan kurtulanların Romanya dahil birçok ülkeye dağıldığını, her Ermeni ailesinin “bir kurtulan” hikayesi taşıdığını belirtti. Romanya Ermeni Piskoposluğu Başpiskoposu Tatev Hakobyan ise 1915’te, Ermeni nüfusunun dörtte üçünün öldürüldüğünü vurguladı. Bükreş’teki açılışta konuşan yazar ve Romanya Ermenileri Birliği Başkanı Varujan Vosganian, Ermenilerin dünyanın her köşesinde birbirine bağlılığını, “Bir Ermeniyi tanımak için bir bakış yeter” sözleriyle ifade etti. Vosganian, “Fısıltılar Kitabı” çeşitli ülkelerin konsoloslarının Ermeni kadınlara yönelik katliamlar hakkındaki tanıklıklarını içeren bölümler okudu.
Kadınların cesareti tarihe yansıyor
Erivan’daki sergi, 23 Nisan 2025’te AGMI’nin geçici sergi salonunda açıldı. Açılışa Ermenistan İnsan Hakları Savunucusu Anahit Manasyan, Suriye ve Polonya büyükelçileri, din insanları ve diaspora temsilcileri katıldı. AGMI Müdürü Edita Gzoyan, serginin soykırım sırasında kadınların yaşadığı insanlık dışı muameleleri ve olağanüstü cesaretlerini yansıttığını belirtti. Erivan sergisi, Ermenistan’daki müze ve kültürel kurumların işbirliğiyle, soykırımın tarihsel ve insani boyutlarını derinlemesine aktarıyor. Sergide bir Ermeni kadının yaşamı ve yaşam tarzına ilişkin çok sayıda kişisel eşyalar, orijinal fotoğraflar, belgeler ve bir belgesel film yer alıyor. Her iki sergi, soykırımda Ermeni kadınların hem acılarını hem de direncini gözler önüne seriyor. HABER MERKEZİ
* * *
Soykırımda kadına dair dipnot
Osmanlı İmparatorluğu tarafından düzenlenen Ermeni Soykırımı, 20. yüzyılın başlarındaki büyük ölçekli katliamlardan biriydi. Soykırımlar, etkilerini en üst düzeye çıkarmak için sıklıkla cinsiyete dayalı şiddet (GBV) kullanır. Ermeni Soykırımı sırasında cinsiyete dayalı şiddet yalnızca tesadüfi değil, Ermeni toplumsal yapısını parçalamak için kasıtlı bir strateji olarak kullanıldı. Kadın ve kız çocuklarına yönelik gerçekleştirilen tecavüz suçunun kimileri belgelendi. Pek çok kaynakta bu suçun işlendiğine yer verildi. Dönemin önde gelen isimleri farklı ülkelerin yetkililerine kadın ve çocukların korunmasını talep ettiği onlarca mektup gönderdi. Görgü tanıkları kadınların tecavüze maruz bırakıldıktan sonra katledildiklerini anlattı. Kimileri ise gerçekleşen eylemin ardından intihar etti.
Kadınlar sistematik hedef
Kadınlar kültür, kimlik ve gelecek nesillerin taşıyıcıları olarak oynadıkları rol nedeniyle sistematik olarak hedef alındı. Soykırım sırasında Ermeni kadınların kaçırılması ve zorla asimile edilmesi, en savunmasız üyelerinin manipülasyonu yoluyla Ermeni kimliğini yok etmek için hesaplanmış bir çabayı yansıtıyordu. Kadınlar ve çocuklar Şam’da kurulan pazarlarda çıplak olarak sergilendi ve açık arttırmaya çıkarıldı. Türk veya Kürt erkeklerle zorla evlendirildi. Bu eylemler yalnızca kadınları özerkliklerinden mahrum etmekle kalmadı, aynı zamanda Ermeni kimliğini silerek Osmanlı rejiminin kültürel soykırım amacına da hizmet etti. Kimliklerinden soyulan ve zorla İslam dinine döndürülen bu kadınlar asimilasyonun araçları haline geldi.
* * *
‘Aurora’nın Şafağı’
Ermeni Soykırımı’na dair anlatılan ya da anlatılamayan binlerce kadın hikayesi var. Bunlardan biri ise, Aurora Mardiganyan’dır.
1901’de Dêrsim - Çemişgezekli çiftçi ve ipek üreticisi varlıklı bir ailenin sekiz çocuğundan üçüncüsü olarak Arshaluys Martikyan adıyla dünyaya gözlerini açtı. Soykırım başladığında gelecek vaat eden bir öğrenci ve ilerleme kaydeden bir kemancıydı. 14 yaşında, babasının ve erkek kardeşinin öldürülmesine tanık oldu. Annesi ve kız kardeşleriyle birlikte Ermeni kadınlarının Suriye çöllerine doğru tehcirine katılmaya zorlandı. Bu yolda bir aşiret reisinin haremine satıldı. Kaçtı; yakalandı yeniden satıldı, yeniden kaçtı. Son kaçışında 18 ay bitki köklerini yiyerek beslendi. Çıplak ayak yürüyerek en sonunda Erzurum’a ulaştı. ABD’de yaşayan bir aileye evlatlık verilen kardeşini bulabilmek için gazete ilanları verdi. Bu ilanla gazetecilerin ilgisini çekti ve hikayesini herkes öğrendi. ABD’ye ulaşan Aurora’nın hikayesi Henry L. Gates tarafından kitaplaştırılarak yayımlandı. Daha sonra "Aurora'nın Şafağı" adlı filmle hikayesi tüm dünyaya duyuruldu. Aurora, Ermeni Soykırımı'nın korkunç görüntülerinin canlandırıldığı filmde kendi rolünü oynayarak, filmde rol alan ilk Ermeni sinema oyuncusu oldu. Aurora Mardiganyan, 93 yaşında Kaliforniya’daki bir huzurevinde yaşamını yitirdi.
* * *
Khalapyan kadınların dönüşümünü anlatıyor
Dr. Hasmik Khalapyan’ın “Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Ermeni Kadın Hareketi: Modernite, Milliyetçilik ve Toplumsal Cinsiyet” başlıklı kitabını yayımladı. Kitap, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında Ermeni kadınlarının sosyo-ekonomik, politik ve kültürel dönüşümünü inceliyor. Khalapyan, Ermeni kadınların milliyetçi hareketler ve reformlar ışığında nasıl hem şekillendiğini hem de toplumu şekillendirdiğini ortaya koyuyor. Zengin arşiv kaynaklarına dayanan çalışma, Ermeni kadınlarının gelenek ile modernite arasındaki gerginlikte nasıl yol aldığını gözler önüne seriyor. Dr. Hasmik Khalapyan, kitabın uzun yıllara dayanan bir araştırma projesinin ürünü olduğunu belirterek, “Bu kitabın, Osmanlı’daki Ermeni kadın hareketini evrensel kadın tarihi bağlamında ele alarak bu alana katkı sağlayacağına inanıyorum” dedi.