Suçumuzu kabul ediyoruz

Kadın Haberleri —

.

.

  • Ayşe Gökkan, kadınların örgütlü kimlik mücadelesine ve demokratik siyasette kadının söz-eylem-örgüt gücüne inanmış bir kadındır. Saldırıları nafile! 21. yüzyıl kadın özgürlük çağı olarak, bir kadın yüzyılı olarak gelişmeye örgütlenmeye ve yaşamı özgürleştirmeye doğru ilerliyor. Kürt kadınları da bu yolun yolcuları olarak her zaman yeni bir yol ya bulurlar ya da açarlar. Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın. 

SONGÜL ÖMÜRCAN

Türkiye’de mücadele edebilmenin tüm kanalları, totaliter bir sistemden beklendiği gibi zorlu hatta imkansız hale getirilmiştir. Oligarkların elinde olan rejim, çete devlet sistemiyle mafyavari yöntemlerle düşünce, ifade etme, örgütlenme, eylem ve gösteri hakkını tümden gasp etmiştir. Türkiye’deki rejimin ırkçı-tekçi ve eril bir sistem olduğu artık herkesin kabulü haline gelmiştir.
Bu sistemin ivedilikle karşı durduğu ve oldukça rahatsız olduğu bir kesim var ki, o kesim toplumun yarısını oluşturan kadınları kapsamaktadır. Kadınsan baskı, şiddet, soruşturma-kovuşturma, ayrımcılık, gözden düşürme, marjinalleştirme ve terörize etme iki dudak arasına kalmıştır. Bu nedenle iktidar ve iktidarın temel aktörleri olan Erdoğan-Bahçeli-Soylu ve erkek tayfasının diğer eril temsilcileri, kadın onurunu itibarsızlaştırma gayesiyle verilen mücadeleyi teşhir etmekte ve kadın çalışmalarını değersizleştirerek ipliğini pazara çıkarmanın bezirganlığına soyunmuşlardır.
Bezirganlık siyasette bir sanat haline gelince, ortaya karaborsadan nemalanan bir yığın çıkıyor. Bu yığın devletin başı olan reislere bakıyor. Reisler kadının adını anne ve eş olarak itaatkar kaldığı sürece kendi alanında kendine hizmet  ettiği sürece her zamanki gibi algı bükme söylemleri ile kah dövüyor, kah sövüyor, kah seviyor… Artık çarkı felek ibresi nerede durursa…

Devlet tacizidir

Türkiye ve Kürdistanlı kadınlar, “itaat etmiyoruz, susmuyoruz, korkmuyoruz” dedikçe, irade beyanlarını açıkça dile getirdikçe karşılarına çıkarılan yasaların sopaları oluyor. Bu sopalar ceza kesme, soruşturma açma, gözaltına alma hapse tıkma ile gözdağına dönüşürken diğer yandan örgütlü kimlikleri-kurumları kapatılarak, yasaklı ilan edilerek terörize ediliyorlar.
Ayşe Gökhan bir kadındır. Kürt’tür ve kadın aktivisti olarak siyasetçidir. Feministtir. Özgürlük-eşitlik ve kadınların örgütlü kimlik mücadelesi ve demokratik siyasette kadının söz-eylem-örgüt gücüne inanmış bir kadındır. Hakkında şimdiye kadar 200 kez soruşturma açılmış 84 kez gözaltına alınmıştır. Alın size devlet tacizi. Alın size devlet sopasıyla bir kadının iradesine, bedenine, ruhuna ve onuruna açıkça yöneltilmiş saldırı ve baskı…
Ayşeler, Leylalar, Gültanlar, Sebahatlar, Figenler, Ayseller ve diğer niceleri siyasette kadının söz söyleme, eylem ve örgütlenme hakkı için boyun eğmedikleri ve hakikati savundukları için cezalandırılmışlardır. 

Cins kırımdır

Kürt kadınlar, yıllardır cins kırım ile karşı karşıya kaldığını anlatmakta ve dile getirmektedir. Cins kırım salt fiziksel bir ölüm değildir. İnsanın zihinsel, bedensel, ekonomik, sosyal, duygusal maddi-manevi bir bütün karşı karşıya kaldığı saldırılardır. Sömürüdür. Egemenin ezileni vurduğu çarmıhtır.  Kürt kadınlarının başvurduğu siyaset demokratik kolektif ve kadın toplumsallığını bağrında taşır. Bireyciliği reddeder. Bireyciliği kadın toplumsallığının yıkımı olarak görür. O yüzden tüm saldırı, baskı ve tehditlere rağmen marjinalleştirilemedi ve liberalize edilemedi. 
Birçok yetenekli Kürt kadın siyasetçi, birey-toplum dengesinde yerini aldı. Bu konuda kışkırtılmış bireyciliğin liberalizm muğlaklığında önce ben ve benim kişisel çıkarlarım demediği için kolektif eril erkek mantığının büründüğü devlet aygıtının hedefi haline getirilerek cezaevlerinde tutulmaktadır. Bu sayı binleri bulmaktadır. Konuşan, düşünen, yazan-çizen, örgütlenen, itiraz eden, hakkını arayan ve hak arayışında toplumsallığı önceleyen bütün bu kadınların atıldığı yer kodes olmuştur. Kürt kadınları artık binlere varan sayıyla bu kodeste tutulmaktadır. 

TJA örgütlü kadın kimliğidir

Kürtlerin örgütlü kadın kimliğini temsil eden TJA, Kobanê soruşturmasıyla hazırlanan iddianamede yasadışı ilan edilmiş buna gerekçede ana soy talebiyle anayasayı değiştirmek veya devirmek istedikleri gibi bir suçlama yer almaktadır. Ana soyun sözcüsü Ayşe Gökhan bu mantığa göre cezalandırılıyor. Yani bu iddianame ile eril zihniyete sahip olduklarını ve erkek egemen düzenin bekçileri olarak görevlerini yerine getirdiklerini ve bu düzenin bekçileri olarak zulmettiklerini kabul etmiş oluyorlar. Bir halkın haksızlığa ve işgale karşı verdiği tepkinin en örgütlü ve güzel dayanışması olan Kobanê eylemselliği iktidarı o kadar çok ürkütmüş ki, şimdi intikamını almak ve kinini kusmak üzere bir engizisyon klasörünü ortalığa fırlatmış. Artık kim nemalanırsa… Ne de olsa iktidarın yağmuruna göre tarlasını serecek bir eril şebeke yargı ağı emirlerine amade. 
KJA da 15 Temmuz darbesini Allahın bir lütfu gibi gören Erdoğan ve onun emrindeki yargı tarafından yasadışı ilan edilmişti. Her ne hikmetse kadınların ve özelde de Kürt kadınlarının yaptığı çalışmaları ifadelendirme ve bunları dile getirmek için oluşturdukları tüm kurumlar bir taraftan yasadışı ilan ediliyor, diğer yandan kayyumlarla gasp edilerek erkek egemen mührüyle devletçi tekçi politikaların gübreliğine dönüştürülüyor. 

Kadınlar her zaman bir yol bulur

Bu tesadüf mü? Hayır! Kadınların yaşamsal bir mücadele verdiklerini biliyorlar. Yaşamsal mücadelelerin ideolojik, felsefik, paradigmasal olduklarını görüyorlar. Kürtçede atılan sloganın Jin-Jiyan-Azadî döngüsündeki hakikati, değişim-dönüşüm dinamiklerinin başat gücü olarak kadının varlığının esas olduğunu biliyor, bu nedenle saldırıyorlar. 
Saldırıları nafile! 21. yüzyıl kadın özgürlük çağı olarak, bir kadın yüzyılı olarak gelişmeye örgütlenmeye ve yaşamı özgürleştirmeye doğru ilerliyor. Kürt kadınları da bu yolun yolcuları olarak her zaman yeni bir yol ya bulurlar ya da açarlar. Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.