Tanık susturuldu, failler korundu

İbrahim Baran

İbrahim Baran

  • Bedlîs’in Tetwan ilçesine bağlı Karukan (Sütlü) köyünde 31 yıl önce yapılan katliamın susturulan tek tanığı, bir daha konuşmadı. Failler yargılanmadı. Katliam yerine ilk gidenlerden  İbrahim Baran, o vahşeti hala unutamadığını söyledi.  

MEDİNE MAMEDOĞLU / BİTLİS

Bedlîs’in Tetwan ilçesine bağlı Karukan (Sütlü) köyünde 10 Haziran 1992’de yaşanan katliamda aralarında köyün imamı ve iki çocuğun da olduğu 13 kişi katledildi. Tanık olan Sabri adlı bir çobanın anlatımlarıyla açığa çıkan katliam, o dönem Özgür Gündem gazetesinde ‘‘Bitlis Katliamı kontra-korucu işi” manşetiyle verildi. Katliamın ardından köy boşaltılırken, evleri yakılan köylüler ise zorla göç ettirildi. Katliamın sorumlularına dair net ifadeler bulunmasına rağmen tanık ifadelerini göz önüne almayan jandarma, olay yerinde herhangi bir incelemede bulunmadı. Katliamın yaşandığı günlerde Bitlis Valisi ise bir gazetecinin “Olayı PKK mı yaptı?” sorusuna, “Bilmiyorum, kesin bir şey söyleyemeyiz. Kendi kişisel görüşüm PKK'nın yapmadığı yönünde. Olayda kontrgerilla parmağı var” sözleriyle yanıt verdi. 

Katliamın ardından Tetwan'da faaliyet yürüten Halkın Emek Partisi (HEP), Doğru Yol Partisi (DYP) ve Refah Partisi (RP) ilçe başkanları ile Anavatan Partisi (ANAP) il encümen üyesinin de aralarında bulunduğu siyasi parti ve kitle örgütü temsilcileri ortak bir rapor yayımladı. Raporda olaydan “Bitlis Katliamı” şeklinde söz edilirken, olay yerinde bulunan mermilerin Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) yapımı olduğu belirtildi. Öte yandan raporda, ne mermilerin ne de Karukan'a komşu Sak köyünde bulunan korucuların silahlarının balistik incelemelerin yapıldığına dikkat çekildi.

Katiller helikopterle alınmış

Karukan köyünde yapılan incelemelerin sonucu ise raporda şu şekilde aktarıldı: “Katliamın, plakası yarı yarıya kamufle edilmiş Renault marka beyaz bir otomobille olay yerine giden 5 kişi tarafından gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Araçla Reşadiye köyünün içinden geçerek olay yerine ulaşan kişiler, orada bulunan bir ağaç altında beklemişler. Ağacın altında bulunan konservelerden, bu kişilerin uzun süre beklediği anlaşılıyor. Konserveler yeni ve son kullanma tarihleri 1994. Beyaz Renault araba, içindekileri indirdikten sonra olay yerinden ayrılmış. Köylüler, saldırganların katliamı gerçekleştirdikten sonra Apaçi helikopterle iki kilometre ötedeki bir tepeden alınarak komşu Arpet köyü yakınlarına götürüldüğünü söylüyor. Olayın tek görgü tanığı bir çoban. Onu Bitlis İl Alay Komutanlığına götürdüklerini öğrendik. Devlet yetkilileri çobanın ismini ve şu an nerede bulunduğunu açıklamıyor.”

İbrahim Baran anlattı

Üzerinden 31 yıl geçen katliamı, köye ilk giden Özgür Gündem Gazetesi çalışanı İbrahim Baran’dan dinledik. Baran, katliama dair şunları paylaştı: “Köyde ikamet eden Hacı Mehmet Şişman, bir hafta önce yardım ve yataklık yaptığı gerekçesiyle jandarma tarafından gözaltına alındı. Bırakıldığı gün, kendisi için ilçe merkezine gelen kardeşleri ve köylülerle beraber bayram alışverişlerini yaptıktan sonra komşu köyün minibüsüyle dönüş yoluna çıktılar. Ana yolu geçtikten sonra minibüsün önü Renault marka beyaz bir otomobil tarafından kesiliyor. Aracın içinden çıkan 5 kişi, köylüleri yolun kenarında bulunan boş bir araziye götürüyor. Herhangi bir konuşma gerçekleşmeksizin aralarında iki çocuk, bayram namazı için köye gelen imamın da olduğu 13 kişi katlediliyor.

 

Karukan (Sütlü) köyü

 

Köylüler taranmış

Bêriye giden kadınlar gelen silah seslerinden köyde bir çatışmanın yaşandığını düşünüyor. Olay yerine geldiklerinde ise katledilen 13 kişi ile karşılaşıyorlar. Bir gün sonra, bayram sabahı, olay yerine gittik. İlk giden kişilerden biriyim. Vardığımızda cenazeler hala yerdeydi. Ne olduğundan tam olarak haberimiz yoktu, bir vahşetle karşılaştık. Katledilen 13 köylünün vücudunda onlarca mermi izi vardı. Vücutları parçalanmıştı. Karşılaştığımız manzara bize köylülerin tarandığını gösteriyordu.

O vahşeti unutmadım

Taramadan kaçmak isteyen 12 yaşında bir çocuk biraz ileride, kayalıkların orada vurulmuştu. Diğerlerinin göğüs kısmında oluşan büyük açıklıklar bu çocuğun da sırtında oluşmuştu. Bir gazeteci olarak 90’lı yıllarda çok fazla katliam ve faili meçhule tanık oldum, ancak bu çok ayrı bir şeydi. Aradan geçen zamana rağmen hiç unutmadım.” 

Tek tanık susturuldu

İlk şoku atlattıktan sonra olayı gören bir tanık aradık ve bulduk da. Katliamın yaşandığı yerin biraz uzağında hayvanlarını otlatan Sabri adlı bir çoban, yaşananları görüyor. Araçtan inen kişilerin kendisini görmesiyle kendisine de ateş edilmeye başlanıyor. Açılan ateşle 6 koyunu telef olurken 10 koyunu da yaralanıyor. Kendisi ise koyunların arasına saklanarak kurtuluyor. Sabri, olayı bizlere anlattıktan sonra gözaltına alındı. Bırakıldıktan sonra da bir daha ne bizlere ne de kimseye konuştu. Sonra öğrendik ki kendisine gördüklerini unutması için işkence yapılmış, ailesiyle tehdit edilmiş. Katliamdan dolayı bir kişi dahi yargılanmadı.

 

Karukan (Sütlü) köyü

 

Köylerini yaktılar

Cenazelerini defneden köylüler, daha Tetwan merkeze varmadan köydeki evleri, bahçeleri, her şeyleri yakıldı. Köylüler yaşanan katliamdan dolayı uzun süre köylerine gelemedi. Son yıllarda dönüşler başlasa da köylüler hala yaşamlarını o günlerin acısıyla sürdürüyor. 

Aynı aileden 8 kişi katledildi! 

Katliamda yaşamını yitiren 13 köylünün isimleri ise şöyle: Dönemin RP İl Genel Meclis Üyesi İmam Hikmetullah Diksin (55), Hacı Mehmet Şişman (70), Ahmet Şişman (36), Mahmut Şişman (33), Adil Şişman (30), İbrahim Işık (32), Mahmut Üzer (35), Abdullah Özbaş (35), Yaşar Alayumat (27), Mehmet Ali Şili (80), Kemal Şili (18), Mahmut Güreş (12) ve Aziz Taşoğlu (45). 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.