Tutulmayan sözler

Forum Haberleri —

Katledilen Afganistanlı Zohra Mohammed Gul anma

Katledilen Afganistanlı Zohra Mohammed Gul anma

  • Almanya’da 2022’de tam 240 bin 547 kişi aile içi şiddete maruz kaldı. Bunların yüzde 71,2’si kadın. Her saat başı 14 kadın partneri tarafından şiddet görüyor. Aile içi şiddet sonucu hayatını kaybeden kadınların sayısı ise 454. 

GÖZDE GÜLER

Kadınlar yardım arıyor ve mücadele ediyor ancak duyulmuyor, görülmüyor. Susturuluyor ve pes ettiriliyorlar. Almanya’da beş yılın ardından İstanbul Sözleşmesi’nin geldiği aşama bir utanç tablosu.

Almanya’nın 12 Ekim 2017’de imzaladığı İstanbul Sözleşmesi 2 Şubat 2018’de yasal hak kazandı. O günden bugüne ne değişti? Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu’nun (GREVIO) sunduğu rapora göre; Almanya, İstanbul Sözleşmesi’ni yerine getirmekte tam anlamıyla sınıfta kaldı. Sözleşmenin gereklerini yerine getirmemenin yanı sıra 59. paragrafın 2 ve 3. maddelerini de kabul etmeyi reddediyor. 

454 kadın katledildi

Almanya federal polisinin sunduğu bilgilere göre 2022’de 240 bin 547 kişi aile içi şiddete maruz kaldı. Bunların yüzde 71,2’si (171 bin 269) kadın. Aile içi şiddet sonucu hayatını kaybeden kadınların sayısı ise 454.Yine polis verilerine göre; Her saat başı 14 kadın partneri tarafından şiddete maruz kalıyor. (*) Bunlar yalnızca resmi başvuruları içeriyor. Sayıların daha yüksek ve durumun daha vahim olduğu varsayılıyor. Almanya’nın eyalet politikaları ve yerel kolluk kuruluşlarının kadına yönelik şiddet konusunda yürüttüğü uygulamaların eksikliği sebebiyle çoğu kadın ya şikâyette bulunamıyor ya da yapılan şikâyet takip edilmiyor. 

 

Katledilen Afganistanlı Zohra Mohammed Gul anma

 

Afganistanlı Zohra 

Geçtiğimiz yıl Nisan ayında Berlin’de sokak ortasında evli olduğu erkek tarafından katledilen altı çocuk annesi mülteci bir kadın olan Afganistanlı Zohra Mohammed Gul’un örneğini vermek istiyorum. Zohra, Almanya’ya geleli iki yıl olmuştu. Evli olduğu erkeğin şiddetine boyun eğmemeye karar vermişti. Polise tam üç defa şikâyette bulunmuş, ikisinde tutanak tutulmuş, uzaklaştırma kararı hazırlanmış ancak harekete geçilmemişti. Zohra, mülteci yurdunda yaşıyordu, dolayısıyla orada çalışanların Zohra’nın durumdan habersiz olmaları mümkün değildi. Polisin müdahale etmemesi bir yana en büyüğü 13 yaşında olan altı çocuğunun güvenliği için Almanya Aile, Yaşlılar, Kadınlar ve Gençlik Bakanlığı’na (BMFSFJ) haber dahi verilmemişti. Süreç, Zohra mülteci diye böyle gelişmedi. Bu, GREVIO’nun da eleştirdiği gibi kolluk kuruluşlarının kadına yönelik şiddet noktasında yeteri kadar eğitim almamış olmaları ve bu eğitimsizliğin sonucu olarak gelişebilecek tehlikeleri öngörememeleri sonucu oluşan koordinasyon sorunu. Yani polis, Zohra’nın ilk şikayetinde durumu değerlendirip onu ve altı çocuğunu güvenli bir kadın evine yerleştirebilirdi ve hatta yerleştirmeliydi. Çünkü imzalanmış bir sözleşme ve bu sözleşmenin şartları bunu söylüyor. 

Şiddet mi gördün? İspatla…

Aynı şekilde yapılan şikayetlerin aile mahkemelerine ulaştırılıp karar çıkartılması süreci de yavaş ilerliyor. Kişi ancak şiddet gördüğünü ispat ederse mahkemenin karar verme süreci hızlanıyor. Savcılık dosyayı, doktor veya polis raporunu dikkate alarak sevk ediyor. Sözlü tehdit durumlarında ise fiziksel şiddet uygulanmadığından tehditler çoğu zaman mahkemelere varmıyor bile. Değerlendirme ise hâkimin kişisel kararına kalmış, herhangi bir ölçü söz konusu değil. Tüm bu işlemler hayli zaman alıyor ve birçok kadın ya yasal yolla kendini savunmaktan vazgeçiyor ya da geçen zaman içeresinde katlediliyor. Yani Zohra mahkemeye başvurup “Tehdit ediliyorum ama raporum yok” deseydi başarılı olamayacaktı ya da prosedür uzun sürdüğü için o esnada katledilecekti. 

 

Her saat başı 14 kadın partneri tarafından şiddete maruz kalıyor

 

14 bin kadın evine ihtiyaç var

Engelli kadınların durumu ise tahmin edersiniz ki daha vahim. Kadın evleri hastalığın ve engelin getirdiği ekstra bakımı karşılamıyor. Bu koşullarda barınamayan engelli kadınlar iş bulamadıkları ve sokakta kalmaktan korktukları için geri dönüyorlar. Terre des Femmes’in verilerine göre Almanya’da 14 bin kadın evine (frauenhaus) daha ihtiyaç var. Devlet bu konuda da sözleşmenin gereğini yerine getirmeyerek kadın evlerine ve kadına karşı şiddet programlarına yatırım yapmıyor. Çoğu kadın evi maddi sorunlardan kaynaklı düzenli geliri olmayan kadınları alamıyor. Bu sebeple örneğin mülteci ya da üniversiteli kadınlar bu haktan faydalanamıyor. Çok sayıda çocuklu kadın korunmaya muhtaç ve kadın evleri çocuk sayısına göre karar vermek zorunda. Yani polis Zohra’yı kadın evine götürseydi bile hem mülteci hem de altı çocuğu olduğu için -ki 12 yaşını geçmiş erkek çocukları kadın evlerine alınmıyor ve Zohra’nın en büyük oğlu o dönem 13 yaşında- kadın evine yerleşemezdi. Birçok kadın bu deneyimi yaşadığı için çaresizlikten evine geri dönüp kaderine razı olmayı seçiyor.

Utanç tablosu

Gelelim Almanya’nın İstanbul Sözleşmesi’nin 59’uncu paragrafın 2 ve 3. maddesini kabul etmemesine. Aile birleşiminden ilticaya başvuranlar üç yıl Almanya’da evli kalarak oturum hakkına sahip olabiliyor. Fakat eğer evlilik şiddetten dolayı üç yıldan önce sonlanırsa, kadınlar ne iltica sürecini sürdürebiliyor (Madde 2) ne de birey olarak yeniden iltica için başvurusu yapabiliyor (Madde 3). Eğer Zohra ayrılsaydı, altı çocuğuyla Taliban’ın işgal ettiği ülkesine geri dönmek zorunda kalacaktı. Alman hükümeti ise bu durumu şöyle açıklıyor: “Şiddet uygulayan bir zanlı zaten oturum alamaz. Dolayısıyla iltica başvurusu yapamadığı için ailesini de getiremez.”

Beş yılın ardından İstanbul Sözleşmesi’nin geldiği aşama bu. En temel yönetim mekanizmaları hala işletilmiyor. İyi yönetilen durumlar elbette oluyor ancak okyanusta bir damla. Gurur duyulan uygulamalar aslında olması gereken asgari yaşam şartları.

Yaşadığımız ülke bir Avrupa ülkesi ve yıl 2023. Hala her gün bir kadın öldürülüyorsa bu bir utanç tablosudur. Kadınlar yardım arıyor, talep ediyor ve mücadele ediyor ancak duyulmuyor, görülmüyor ve susturuluyorlar. Pes ettiriliyorlar. Almanya’da 25 Kasım’ın anlamı hala 14 Şubat gibi bilince çıkarılamadı. Bunun değişmesi şart. Zohra, İstanbul Sözleşmesi’ne rağmen Almanya’nın başkentinde herkesin gözü önünde katledildi. Sorumlular suskun.

* https://www.bundesregierung.de/breg-de/aktuelles/lagebild-haeusliche-gewalt-2201488

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.