‘Umut hakkı’ lütuf değil

Erdem Kaya
- Amed Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Kaya, 'umut hakkı'nın uygulanmasının tercih ya da lütuf değil, tamamen zorunluluk olduğunu söyledi.
AİHM'in 2014’te verdiği 'umut hakkı'nın ihlal edildiğine dair kararına rağmen Türk hükümeti, 11 yıldır hiçbir adım atmadı. MA'ya konuşan Amed Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Kaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 46. Maddesi çerçevesinde, AİHM’nin vermiş olduğu kararlar yönünden yapılacak düzenlemelerin bir tercih değil, yükümlülük olduğunu vurguladı. Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’ye yasada gerekli düzenlemeleri yapması için 2026'ya kadar süre verdiği ve yapılacak düzenlemeleri Komite'ye bildirmesini istediğini hatırlattı.
Engel maddeler var
Kaya, iç hukukta 'umut hakkı'na engel teşkil eden maddeler olduğunu savunarak, şöyle sıraladı:
* Ceza İnfaz Kanunu’nun 107. Maddesi'nin 16. fıkrası, anayasal düzene karşı ya da devletin güvenliğine karşı bir örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda koşullu salıverme hükümlerinin uygulanmayacağını söylüyor. Aslında başlı başına bu maddenin çıkarılması bile ‘umut hakkı’ kavramını yürürlüğe sokacaktır.
* Aynı kanunun geçici ikinci maddesinde de benzer bir düzenleme var. Buna ilişkin değişiklik de yine mevcut engeli kaldıracaktır.
* Terörle Mücadele Kanunu’nda da benzer bir düzenleme var.
Düzeltmelerle kalkar
Özellikle bu metinlerin kanundan çıkarılmasıyla zaten ‘umut hakkı’na yönelik engellerin de ortadan kalkacağını vurgulayan Kaya, "Aslında ‘umut hakkı’na ilişkin somut adımlar atılması, yasada bununla ilgili düzenlemelerin yapılması barış ihtimalini daha da güçlendirecektir” dedi. Sürecin başlamasından bağımsız olarak Türkiye’nin 'umut hakkı'nı yerine getirmekle yükümlü olduğunu belirten Kaya, AİHS’nin 46. Maddesi ile Anayasa'nın 90. Maddesi'nin bu yükümlülüğü Türkiye’ye yüklediğine dikkat çekti. Kaya, “Bu kararları uygulamakla mükellef ama maalesef AİHM’nin hem ‘umut hakkı’yla ilgili hem de son dönemlerde Selahattin Demirtaş yönünden verdiği kararlar uygulanmıyor. Temennimiz bu kararların uygulanmasını kolaylaştıracak yasal düzenlemelerin yapılması. ‘Umut hakkı’ çerçevesinde bir an önce adımların atılması gerekiyor. Bu tercih ya da lütuf değil, tamamen zorunluluktur. Baromuz bu atılacak adımların takipçisi olacak” şeklinde konuştu. AMED
* * *
İstisna hukuk son bulmalı
ÖHD'den avukat Mustafa Özoral, Türkiye'de bir istisna hukukunun uygulandığını belirterek, artık buna son verilmesi gerektiğini söyledi.
MA'ya konuşan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkez Yöneticisi Av. Mustafa Özoral, Rêber Apo'nun 'umut hakkı'nın tanınması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini belirtti. Bugüne kadar hükümetin sürece hizmet edecek herhangi somut bir adım atmamış olmasının süreci olumsuz etkilediğini dile getiren Özoral, artık adım atılmasını istedi.
Türkiye'de bir istisna hukukunun uygulandığını söyleyen Özoral, “TMK, İnfaz Kanunu, CMK ve Yerel Yönetimler Yasası ile Anayasa'nın değişmesi gerekiyor. Tüm bu hususlarda somut adımlar atılarak istisna hukuku yaratan düzeltilmeyerek yapılmadığı müddetçe herhangi bir barışın inşasından söz etmek mümkün değildir” dedi.
11. Yargı Paketi'ne de bakıldığı zaman bir istisna hukukunun uygulandığının görüldüğünü savunan Özoral, özelikle Avrupa Konseyi'nin Türkiye’ye yönelik kararların uygulanması bakımından ciddi bir baskı oluşturması gerektiğini öne sürdü.
Kayyumlar zarar veriyor
Kayyum politikalarının sürece zarar verdiğini dile getiren Özoral, “Kürt halkının barışa olan umutlarının karşılık bulması için Kürt halkının iradesini tanımayan kayyum politikalarından biran önce vazgeçilmeli ve belediye başkanları biran önce görevlerine dönebilmeli. Toplumsal barışın anahtarı yerel yönetimlerden geçer” şeklinde konuştu. WAN










