Yaşamı yeniden örgütlemek 

Demir ÇELİK yazdı —

  • Tarihi hafızamızı ve belleğimizi kazımaya, silmeye çalışacakları bu sürece eski tarz, yöntem ve örgütlenmelerle yaklaşamayız. Artık misyonunu tamamlamış klasik dernekçilik ve cem evi örgütlülüğü ile bu sürecin üstesinden gelemeyiz.

Bilindiği üzere Türk devleti Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevleri Başkanlığı’nı kurmuş, başkanlığı Kültür Bakanlığı’ına bağlamış, başkanlığına da Ali Rıza Özdemir’i atamış bulunuyor. Devlet 2022 yılı sonunda kurduğu bu başkanlığa paralel olmak üzere 2023 yılı Ocak ayında Alevi Ocakları Federasyonu’nu kurdurmuştu. Daha önce kurulan Anadolu Alevi Ocaklar Derneği’ni de göz önünde bulundurduğumuzda, devlet, Alevileri bir bütünen kendisine bağlı kurumlar üzerinden kuşatma altına almak istiyor. Geçenlerde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı yukarda adını verdiğim dernek ile federasyon yöneticileri ziyaret etmiş, kameralar karşısına geçerek İslam’i söylemde bulunmuş, devletin attığı bu adımların yanında olduklarını beyan etmişlerdir. Devlet, fotoğraf karesine yansıyan bu ekibe, Alevilere dönük kültürel soykırımda önemli bir misyon yüklemiş görünüyor.

Alevi Ocakları Federasyonu’nun fikir babasını Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na getiren devlet, yanına kendisinin kurdurttuğu dernek ve federasyonu da konumlandırarak Aleviliği İslam içinde eritmek, yok etmek istiyor. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kuran devlet, önümüzdeki dönemde tüm Alevi Pîr Ocaxlarına, Alevi Ocakları Federasyonu’na tabi olmayı dayatacaktır. Biat etmeyenleri terörize edecek, kayyum atayacaktır. 1925’te Alevi Ocaklarını kapatan kendisi değilmiş gibi bugün Alevi Ocaklar Federasyonu’nu kurarak Aleviler elinden örgütlenme hakkını almak, onları alternatifsiz, seçeneksiz bırakmak istiyor.

Başta Raa/Reya Heq Alevi ocakları olmak üzere, Alevi ocakları, binlerce yıldır talip topluluklarının dilsel, kimliksel, kültürel ve inançsal hizmetlerini karşılamaktadırlar. Dikey olmayan yatay konumlarıyla devlet ve iktidar dışı insan toplumsallığının öz güce dayalı örgütlenmesiyle tarihe iz düşmüşlerdir. Aralarındaki ilişki alt üst ilişkisi değildir.

Dersim’in kadim tarihi coğrafyasındaki 12 Pîr Ocax’ı arasında dairesel konfederal bir ilişki söz konusuydu. Aralarındaki ilişki ezen-ezilen, yöneten-yönetilen değil, Raa/ Reya Heq inanç hakikatinin yürütülmesinde birbirini tamamlamaya dayanıyordu. Parça- bütün ilişkisiyle yürütülen ve sürdürülen bir tarihsellik söz konusuydu. Devlete ve iktidara bulaşmadan bu tarihselliğini her dönemin zalimine karşı korurken, mazlumun da yanında olmanın direnişçiliğine de referans olmuştur.

Raa/Reya Heq inancı binlerce yıl boyunca Pîr Ocakları ile aşiretler ve aşiretler konfederasyonu sayesinde yaşanmış ve yaşatılmıştır. Devlet dışı bu iki temel form üzerinden kendisini örgütleyen inanç her dönemin hakikati olarak tarih sahnesinde yer almış, mazlum ve mağdurların sesi olmuştur. Mazlumların hak, adalet, eşitlik ve özgürlük arayışına her zaman öncülük ederek peygamberlerin, evliya ve enbiyaların çıkışıyla insanlıktan sapma devletçi sisteme karşı toplumsal aydınlanma arayışında olmuşlardır Yol önderi Pîrler. Yetinmemişler, Asuri, Sasani, Doğa Roma, Selçuklu ve Osmanlı despotizmine karşı toplumsal kalkışma hareketleriyle inancı bugünlere taşırmışlardır. Devletçi sistem bu nedenle dün olduğu gibi bugün de bu hakikati öldürmek, ortadan kaldırmak istiyor. Koçgiri’de şaki, eşkıya, Dersim’de çıbanbaşı diyerek soykırımı yapanlar, bugün bu büyük toplumsallığını fiziki soykırımla bitiremeyeceklerini bildikleri için kültürel soykırımı uygulamalarına almışlardır. Devlet bir yandan Alevileri kurduğu yapay örgütlenmelere tabi kılmaya çalışırken, diğer yandan da zorunlu din dersleri ve ÇEDES projesi ile Alevilerin aklını çelmeye, onları asimilasyonla başkalaşıma uğratmak istiyor. Bununla da kalmıyor, Alevilerin kutsiyet atfettikleri şahsiyetleri ve değerlerini sembolleştirerek onlara şirin görünmeye çalışıyor, Pîrlerden devşirdiği dedelere ve kendisine bağladığı kalemşorlara Alevi inancını ilkel, geri, çağdışı olduğu, inanların da putperest oldukları propagandasını yaptırıyor. Cümle varlıkları eşit haklar sahibi gören inanç insanlarını itibarsızlaştırarak inançtan ve inanç değerlerinden kaçırtmaya bakıyor. Bu anlamda Alevileri büyük tehlike bekliyor. Büyük olduğu kadar da kirli olan kültürel soykırıma karşı herkesin dünden daha çok uyanık olması, bilinçli hareket etmesi gerekiyor. Tarihi hafızamızı ve belleğimizi kazımaya, silmeye çalışacakları bu sürece eski tarz, yöntem ve örgütlenmelerle yaklaşamayız. Artık misyonunu tamamlamış klasik dernekçilik ve cem evi örgütlülüğü ile bu sürecin üstesinden gelemeyiz.  Karmaşık ve çoklu aktörün söz konusu olduğu bu kültürel soykırım sürecinin sorun ve problemlerini aşma kapasitesine sahip, nitelikli ve etkili sonuç alan yeni bir ruha ve kimliğe ihtiyaç vardır. Bu ruhu ve kimliği sağlayacak olan dönemin ihtiyaçlarını karşılamak üzere bilinçli insan eylemselliğinin hayat bulacağı yeni araçlara ihtiyacımız var. Ne Pîrlerimiz Pîr Analarımız, ne de kendisine aydınım, sanatçı, yazar ve entelektüelim diyenler mevcutla yetinmemeli, dönemin hakikatine uygun pozisyon almak durumundalar.    

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.