Efrîn’i unutamam

Kadın Haberleri —

Hacer Hesen

Hacer Hesen

  • Hacer Hesen, Efrîn’e işgal saldırıları gerçekleştirildiğinde Newroz için diktiği kıyafeti, tülbenti ve evinin anahtarını koyduğu çantasıyla Şehba’ya göç etti. Yanında annesi, oğlu, yengesi ve iki yeğeni vardı. Şehba’ya vardıktan bir gün sonra geride kalan erkek kardeşinin şehit düştüğünü öğrendi.
  • Hacer ana, bir evde yaşamak yerine Berxwedan Kampı’nda kalıyor ve baş ucunda sakladığı anahtarıyla evine dönüp kapısını açacağı günü bekliyor. Hacer ana, “Yeni bir ev kurmam, düzenli bir hayata geçişin her an Efrîn’i unutmama neden olacağını düşündüm” dedi.

Sadece yürüyorduk. Efrîn’e döneceğimizi düşünmüştük. Sabaha doğru anladık; Dönüş yok ve yönümüzü Şehba’ya çevirmiştik” sözleriyle işgal günlerini anlatan Hacer Hesen (52), Şehba’ya gelince yeni bir sayfa açtı.

Annesi, oğlu, şehit kardeşinin eşi ve iki çocuğuyla göçün yolunu tutan Hacer ana, Şehba’da bir evde yaşamak yerine Berxwedan Kampı’nda kalıyor. “Şehba’da yerleşik hayata geçmeyi kabul etmedim. Yeni bir ev kurmam, düzenli bir hayata geçişin her an Efrîn’i unutmama neden olacağını düşündüm” diyor.

Geri döneceğiz

Hacer ana, Mabeta ilçesine bağlı Qenter köyünden. Rojava Devrimi’yle komün ve meclis çalışmalarında yer aldı. Efrîn işgalinin ardından çalışmalarına kampta devam ediyor ve topraklarına dönme umuduyla var gücüyle sonuna kadar direneceğini söylüyor.

ANF’den Nûjiyan Adar’a işgal saldırılarını ve sonrasını şöyle anlatıyor:Yolda yürüyen insanları; ekmeğini ve evinin ihtiyaçlarını almaya gidenleri hedef alıyorlardı. 7’den 70’e 58 gün boyunca direndik. Kimin elinden ne geliyorsa yapmaya çalışıyordu. Köyümüzü 7 kez savaş uçaklarıyla bombalayarak yerle bir ettiler, birçok kişi katledildi. Hayvanlarımızı bile katlettiler.

Baş ucunda umutları

Köyden çıkmak zorunda kaldık ama tümden çıkma planı yapmamıştık. Newroz için bir ulusal elbise diktirip çantama koydum. Ayrıca evimin kapısını kilitledim ve çantama koydum. Annem ve oğlumla Efrîn merkeze yol aldık. Elbisem, bir tülbentim ve anahtarım hala çantamda, baş ucumda. Bir gün Efrîn’e döneriz diye anahtarımı da hala saklıyorum. Üç günün ardından Efrîn merkezden de çıkmak zorunda kaldık ama nereye gittiğimizi bilmiyorduk.

Kardeşimi çok bekledik, gelmedi

Kardeşim, bizden sonra yola çıkacaktı. Fakat savaş uçaklarıyla şehit düşüldü. Ardından eşi ve çocukları kaldı. Çok bekledik, gelmedi; birkaç gün sonra öğrendik şehadetini. Telefonlar da çekmiyor, tanıdıklarımıza ulaşamıyorduk. Kimin nerede kaldığını bilmiyorduk. Evimiz, arabalarımız ve zeytin ağaçlarımız, emeklerimiz, alın terimizle kazandıklarımızı geride bırakmıştık. Nereye doğru gittiğimizi de bilmiyorduk.

Bir toprak yığını gibi

Şehba, Efrîn gibi yeşillik bir alan değil. Sahra misaliydi. Bir toprak yığınından ibaretti. Koklayabileceğin bir çiçek, dokunabileceğin bir yeşillik ve nefes alabileceğin bir doğa yoktu. Efrîn halkı da doğayla haşır neşirliğiyle tanınır. Dolayısıyla çadırlarının iskeletinin tamamlanmasıyla çevremizi yeşillendirdik. Köşe başımızda Efrîn de vardı ve Efrîn’e dönüş umuduyla hala Berxwedan Kampı’nda oğlumla yaşamaya devam ediyorum. Efrîn halkı, saldırı ve ambargoya rağmen kamplarda direniyor ve Efrîn’e gideceği günü bekliyor.” ŞEHBA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.