Yerel seçimler ve ittifaklar

Fehim IŞIK yazdı —

  • Her ittifak geleceğe yatırımdır ve bir getirisi vardır. Bu ittifaklar verimli bir biçimde işletilirse uzun vadede ciddi kazanımları da beraberinde getirebilir.

Seçimler yakınlaşıyor. Partiler adaylarını açıklamaya başladı. DEM Parti güçlü olduğu kent ve ilçelerde adaylarını ön seçimle belirliyor. Diğer yerlerde, özellikle Türkiye kentlerinde ise adaylarını ‘kent uzlaşısı’ ile belirleyecek.

Her ne kadar birçok parti adayını açıklamış olsa bile seçimlere iki parti, CHP ve AKP korku ile giriyor. Korkuyorlar. Çünkü birçok bölgede yapılacak seçimde bu iki parti dışındaki irili ufaklı diğer partilerin tutumu da belirleyici olacak.

Bilindiği gibi 2019 yerel seçimlerinde AKP birçok büyükşehirde seçimi kaybetmişti. Bunun temel nedeni HDP’nin belirlediği seçim tutumuydu. HDP, 2019 seçimlerinde AKP’ye kaybettirmeyi esas aldı ve birçok büyükşehirde aday çıkarmayarak CHP’nin adaylarını destekledi. HDP’nin bu tutumu sonrasında başta büyükşehirler olmak üzere birçok yerde seçimleri CHP adayı kazandı, AKP kaybetti. Ancak görünen o ki şimdi durum pek eskisi gibi olmayacak. DEM Parti, “Biz Kurdistan’da da, Türkiye’de de kazanacağız” diyor. Elbet ‘Türkiye’de kazanacağız’ derken seçimin siyasi sonuçlarından söz ediyor. Siyasetini de bu söyleme göre inşa ediyor. Türkiye adaylarını henüz açıklamadı ama aday göstereceği yerlerin adını açıkladı. Bazı kentler için ise aday gösterilip gösterilmeyeceğine dönük tartışmalar sürüyor.

AKP’nin 31 Mart seçimlerinde bir umudu da Fatih Erbakan’dır. Türkiye’de siyasal İslam’ın etkileyici isimlerinden olan Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah Partisi, son genel seçimlerinde Cumhur İttifakı ile birlikte hareket etti. Ancak 31 Mart seçimleri için bu ittifaka dahil olmadı. AKP ile pazarlıklara girişti. Görünen o ki bu pazarlıklarda Fatih Erbakan’ın taleplerini karşılamayan AKP henüz istediğini elde edebilmiş değil. Sonuç ne olur bilinmez ama Fatih Erbakan tutumunu devam ettirirse bu AKP’yi zorlar. Bir diğer durum da şu ki, AKP ile Yeniden Refah Partisi birbirlerinin tabanlarından oy alıyorlar. Eğer Erbakan’ın partisi AKP ile uzlaşmaz aday çıkarırsa bu AKP’nin oylarının azalacağı anlamına gelir.

Millet İttifakı partileri birkaç seçime birlikte girdi. Ancak son genel seçimlerin hemen ardından bu ittifak dağıldı. Bu durum en çok CHP’yi etkileyecek görünüyor. Elbet bu AKP’nin de işine yarayacak bir gelişmedir. Bu nedenle olacak ki CHP önceki seçimlere nazaran DEM Parti’ye daha fazla yanaşıyor. Sütten ağzı yanan DEM Parti ise bu kez yoğurdu üfleyerek yiyor. Daha ince hesaplar yapıyor. Açık olarak dediği ise, “Kazanamayacağımız bir ittifakın içinde olmayacağız.” Bu tutum karşısında geçmişte DEM Parti öncelleriyle bir fotograf vermemek için 50 takla atan CHP, şimdi her türlü fotografı vermeye hazır. Buna rağmen DEM Parti’nin öyle çok kolay bu parti ile bir ittifak geliştirmeyeceğini görmek gerekir. DEM Parti, CHP ile ancak güçlü bir kazanç elde edebilirse bir ittifaka değil ama seçim işbirliğine girebilir. Bunu bile çok ince hesaplarla yapar ve işbirliğinin şeffaf olması durumunda düşünür.

DEM Parti’nin başka çabaları da var. Çok net ifade edersek, DEM Parti Türkiyeli sol, sosyalist ve devrimci kesimlerle geliştireceği ilişkileri dönemsel olarak değerlendirmeyip stratejik bir temelde ele alıyor. Türkiye’nin birçok kentinde de bu stratejik bakış açısını esas alarak hareket edecek. Türkiyeli devrimcilerle bir ittifak temelinde yürümeye açık olacak. Bu bakış açısı ile söylemek mümkün ki bazı kentlerde aday çıkarmayıp Türkiyeli sol, sosyalist, devrimci güçlerin adaylarına destek de verebilir.

Bu tutumu eleştirenler çıkabilir. Ancak unutmamak gerekir ki bu yaklaşımın mimarı sayın Abdullah Öcalan’dır. DEM Parti bu bakış açısını bu temelde stratejik bir biçimde ele alıp adım atıyor. Türkiyeli sol, sosyalist, devrimci güçler yeni TKP gibi açıktan Kürt düşmanlığı yapmadığı, Kürt halkının demokratik taleplerine karşı çıkmadığı sürece de bu bakış açısı değişmez.

Yine hatırlamakta yarar var ki bu strateji etkili olsun diye şimdiye kadar birçok adım atıldı ve nihayetinde HDP ile HDK de bu temelde kuruldular. HDP’nin ve ardılı DEM Parti’nin kendilerini ‘Türkiye Partisi’ olarak tanımlamalarının altında da bu bakış açısı vardır. Bir kez daha diyelim; DEM Parti bu bakış açısını 31 Mart seçimlerinde de esas alacaktır.

Görünen o ki 31 Mart seçimleri konusunda sorun daha çok Kurdistani İttifak siyasetinde yaşanıyor. 2019 yerel seçimlerine HDP Kurdistani İttifak ile katılmıştı. Tamam, bazı partiler 31 Mart yerel seçimlerinde bu ittifakta yer almadı. Ancak ittifakta yer alan partilere seçimlerde temsiliyet hakkı verildi. Bazı partilerin adayları HDP çatısı altında eşbaşkan veya belediye meclis üyesi olarak seçildiler. Ancak AKP’nin kayyum gasplarının başlamasından sonra bu seçilenlerden bazıları yan çizip AKP’nin ekmeğine yağ sürmeye başladılar. Hatta bunlardan AKP’ye katılanlar bile oldu. Yine eşbaşkanlık konusunda da bazı sorunlar yaşandı. Bu nedenle olacak ki DEM Parti bu kez daha ihtiyatlı davranıyor. Kurdistani İttifak konusunda çağrılar olmasına rağmen henüz elle tutulur bir sonuç elde edilememesinin altında yatan bir neden de bu.

Şunu açık belirtmekte yarar var. Bu konuda yaşanacak her gecikme Kürtlerin aleyhinedir. Bir önceki yerel seçimlerde yol kazası yaşanmış olması, bu konudaki gecikmeye bir gerekçe olamaz. DEM Parti bu konuda daha seri olmalı ve Kurdistani İttifak ile seçimlere girme konusunda işi oluruna bırakmamalı, zamana yaymamalı. Doğrudur. Kurdistani İttifak’ın Kurdistan’ın birçok kentinde ezici bir oy çoğunluğuna sahip olan DEM Parti’ye ciddi bir oy katkısı olmayabilir. Bu belli. Ancak yine de unutulmamalı ki her ittifak geleceğe yatırımdır ve bir getirisi vardır. Bu ittifaklar verimli bir biçimde işletilirse uzun vadede ciddi kazanımları da beraberinde getirebilir. Tam da bu temelde ele aldığımızda anlaşılır olan şu ki ittifakta yer alan siyasi güçlere de bu anlamda bir temsiliyet mekanizması sağlanmalıdır. Eğer ittifak içindeki güçler kendilerini temsiliyet mekanizmasının içinde görmezlerse bu bir ittifak olmaz, çalışmaları da olumsuz etkiler. Dayanışma bir yere kadardır. Nihayetinde önceki seçimlerde temsil edilmeyip açıktan HDP’yi veya Yeşil Sol Parti’yi destekleyenler oldu. Ancak temsiliyet mekanizması içinde yer almaları durumunda bu, daha etkili bir sonucun alınmasını ve Kürtler arası ilişkileri gelecekte daha olumlu bir noktaya taşımasını da mümkün kılabilir. Olması gereken budur.

Daha zaman var. İstenen, Kürtlerin 31 Mart seçimlerine en güçlü Kurdistani İttifak çatısı altında girmesidir. Tüm Kurdistani partiler bu ittifakta yer almasa bile mutlaka en geniş kesimin katılımının sağlanması için çaba harcanmalıdır. Kurdistani İttifak’ın oluşumunu savunmak ‘ilkel milliyetçilik’ dürtüsü değildir. Türkiyeli devrimcilerle geliştirilecek bir ittifak Kürt halkının özgürlük mücadelesi için ne kadar stratejik ise Kurdistani İttifak’ın oluşumu da o kadar stratejiktir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.