Zalimin karşısında eğilmedi

Mele Hasan Sanır’ın eşi Ayşe Sanır

Mele Hasan Sanır’ın eşi Ayşe Sanır

  • Silopiya'da ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında katledilen ve 13 gün cenazesinin defnedilmesine izin verilmeyen Mele Hasan Sanır’ın eşi, "Çok zulüm gördü ama eğilmedi, toplumun öncüsüydü" dedi.

Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinde 14 Aralık 2015'te ilan edilen ve aralarında çocuklarında olduğu 68 kişinin katledildiği 38 günlük sokağa çıkma yasağının üzerinden 7 yıl geçti. Polis ve asker kurşunuyla öldürülen kişilerin soruşturma dosyalarımda 7 yıla rağmen ilerleme sağlanmazken, birçok dosya “daimi arama” kararlarıyla kapatıldı. Yasak sırasında polis kurşunuyla katledilenlerden birisi de 71 yaşındaki Mele (imam) Hasan Sanır'dı.

Şirnex merkeze bağlı Spîndarok köyünden olan Sanır, 1990’lı yıllarda köylerinin boşaltılması üzerine ailesiyle birlikte Cudi Dağı eteklerinde bulunan Nerex köyüne yerleşti. Burada kaldığı iki yıl boyunca imamlık yapan Sanır, daha sonra tutuklandı ve 11 ay cezaevinde kaldı. Bu süreçte birçok hak ihlali ve kötü muameleye maruz kaldı. Nerex köyünde kendisi ve ailesine dönük baskıların artması üzerine 1992’de Silopiya’ya göç etmek zorunda kaldı. Zulme boyun eğmeyen ve Kürtçe hutbe okumaktan vazgeçmeyen Sanır, sivil Cuma namazlarında da ön saflarda yer aldı. Sanır, Aralık 2015'te ilan edilen yasak sürecinde polisler tarafından katledildi. Cenazesinin defnedilmesi 13 gün boyunca engellendi. Aradan 7 yıl geçti ve halen Sanır'ın hedef alan kurşunların izleri evinin duvarında duruyor.

Oğluna 15 yıl hapis

Sanır'ın katledilmesinin ardından aile üzerindeki baskılar da son bulmadı. Eşi Ayşe Sanır, “PKK’nin gönderdiği parayla geçimini sağlıyor” iddiasıyla gözaltına alındı. Sanır’ın tek çocuğu olan Mahmut ise bir yıl önce gözaltına alınarak tutuklandı. Mahmut Sanır’a 15 yıl hapis cezası verildi. 

Evimizi bırakıp gitmeyiz

Sanır'ın eşi Ayşe Sanır, eşini ve yaşananları anlattı. Eşinin haksızlığı ve zulme karşı olduğunu söyleyen Sanır, şunları ifade etti: "Mela çok zorluk gördü ve yaşadı. Her zaman bu davanın içindeydi. Çok fedakar bir insandı. Sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde 'evden çıkalım' dedim. O da ‘evimizi bırakıp gitmeyiz, Allah’ın istediği olur’ yanıtını verdi. Evin bodrum katına yerleştik. O bodrumda çok zorluk yaşadık. Tam olarak 11 gün bodrumda yaşadık. Mela hiç rahat değildi. Nerede bir ses gelse oraya doğru gidiyordu. Bir ara gelinimizle evin üçüncü katına çıktılar. Bir süre sona gelin indi ama mela yanında yoktu. Yukarıya çıktığımızda mela yerde yatıyordu. Onu öyle gördüğümde çığlık attım. O ara evimiz bombalar nedeniyle sallanıyordu. Adeta evimiz kurşuna dizildi. Mela orada hayatını kaybetti.”

Cenazesi 13 gün evde kaldı

Eşinin katledilmesi sonrası evlerinin basıldığını belirten Sanır, şöyle devam etti: "Oğlumu ensesinden tutarak evde arama yaptılar. 13 gün boyunca o cenaze bu evde kaldı. Daha sonra gelip cenazeyi Şirnex Devlet Hastanesi morguna kaldırdılar. Oradan da Habur Sınır Sınır Kapısı'na kurulan seyar morga götürdüler. Oğlum oradan cenazeyi alıp üç kişinin katılımıyla defnetti. Mela ile gurur duyuyorum. O toplumun öncüsüydü. Hutbeleri Kürtçeydi. Mela o zaman çok işkence gördü. Devlet ona öfkeliydi. Halk onu seviyordu. Kürtlerin haklarını alması ve bu işkenceden kurtulması onun derdiydi ama o yara, içinde kaldı ve aramızdan ayrıldı.”

Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz

Eşinin Kurdistan'ın özgürlüğünü istediğini söyleyen Sanır, failler bulunana kadar mücadelesinden vazgeçmeyeceğinin altını çizdi. Sanır, şunları ekledi: “Benim tek bir oğlum vardı onu da tutukladılar. Onun çocuklarına da bakıyorum. İftira sonucunda tutuklandı ve 15 yıl hapis cezası verildi. Yaşadığım sürece melenin davasının sürdürücüsü olacağım. Tek talebim Kürtler üzerinde ki bu saldırıların son bulmasıdır. 40 yıldır bu yara ile yaşıyoruz. Bu yaranın artık iyileşmesini istiyoruz.” ŞIRNAK

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.