12 Eylül bu iktidarla gurur duyar

  • 12 Eylül darbesinin 41. yıl dönümünde yapılan eylem ve açıklamalarda, darbenin bugünkü aklı ve uygulayıcısı olan AKP-MHP iktidarının, cuntacıların hayalini kurduğu bütün hukuk dışılıkları sergilediği vurgulandı.

41 yıl önce darbeyi hazırlayan devlet aklının, yürürlükte olduğunu belirten demokratik muhalefet, 12 Eylül’ün temem kurumları ve zihniyetiyle sürdüğünü söyledi. Cuntacı zihniyetin ve darbe mekaniğinin ortadan kaldırılmasının yolunun, Kürt sorununun demokratik çözümü ve yeni yaşamın inşasında olduğunun altını çizen HDP, darbeci zihniyetle yüzleşmeyi halkların ortak mücadelesinin sağlayacağını kaydetti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), 12 Eylül darbesinin yıl dönümüne ilişkin yazılı açıklama yaptı. “Darbecilerin hayalleri iktidarın icraatları olarak karşımıza çıkıyor” başlıklı açıklamada, darbenin etkilerinin halen sürdüğüne vurgu yapıldı. Açıklamada, darbeden bu yana Anayasa’nın hiçe sayılması, tek adam rejimi, temel hak ve özgürlüklerin pervasızca çiğnenmesi, yargısız infazlar, başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarına karşı devam eden hukuksuzlukların katmerleşerek devam ettiği belirtildi. Açıklamada, “12 Eylül darbesinin bugünkü aklı ve uygulayıcısı olan AKP-MHP iktidarının, siyasi bekası için demokrasi, adalet, özgürlükler ve barış taleplerini şiddetle bastırmakta, 12 Eylül’ün karanlık günlerini aratacak uygulamalara imza atmaktadır. Cuntacıların hayalini kurduğu bütün hukuk dışılıklar bugün AKP-MHP iktidarının icraatları olarak karşımıza çıkmaktadır” ifadeleri yer aldı.

Çözümsüzlükle darbe mekaniği

İktidarın, Türkiye’de Kürt sorununu çözümsüz bırakarak darbe mekaniğini işletmeye devam ettiği kaydedilen açıklamada, şunlar ifade edildi: “Doğa talanı, emek sömürüsü, işsizlik, yoksulluk, kadın kırımı, sokak ortasında katledilen çocuklar, cezaevlerinde ölüme terk edilenler, belediyelerin ve milletvekilliklerinin gaspı ve kapatma davaları bugünkü darbe zihniyetinin ağır bilançosu olarak tarihin karanlık sayfalarında yerini aldı.Türkiye halklarının kâbusu haline gelen cuntacı zihniyetin ve darbe mekaniğinin ortadan kaldırılmasının yolu Kürt sorununun demokratik çözümü ve yeni yaşamın inşasındadır. Darbeci zihniyetle yüzleşmeyi halkların ortak mücadelesi sağlayacaktır. HDP olarak her alanda birlikte yürüteceğimiz ve halkların ortak iradesini hâkim kılacağımız mücadeleye bütün halklarımızı omuz vermeye davet ediyoruz. 41’inci yıl dönümünde darbeci zihniyeti bir kez daha lanetliyor, hayatını kaybeden yurttaşlarımızı saygıyla anıyoruz.”

12 Eylül sürüyor

78’liler Derneği Amed Şubesi de  insanlık dışı işkencelerin yaşandığı Diyarbakır E Tipi Cezaevi önünde açıklama yaptı. Açıklamaya, birçoğu Diyarbakır Cezaevi’nde kaldıkları dönemde işkence maruz kalan 78’liler Derneği üyeleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) vekilleri ve İl Eşbaşkanları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD FED), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği ve (TUHAYDER) yönetici ve üyeleri katıldı.

Açıklama metnini 78’liler Derneği Başkanı Hüseyin Barış okudu. 12 Eylül Darbesi’nin günümüzde de sürdüğüne dikkati çeken Barış, “Sözde demokrasiye geçildiği, 1983’den 2000’li yıllara kadar kurulan sözde sivil hükümetler, Milli Güvenlik Rejimi çerçevesinde iktidarı darbe rejimiyle bölüşürken; Latin Amerika’dan dünyaya doğru halklar, kendi darbecileriyle hesaplaşarak demokratik topumun gelişme koşullarını hazırladılar. Neticede, Türkiye toplumu ve halkı 12 Eylül darbecileri ile hesaplaşma iradesini geliştiremedi. Bu nedenledir ki 21. yüzyılın ilk çeyreğinin son yıllarındayız: 12 Eylül temel kurumlarıyla hala sürüyor” dedi.

12 Eylül darbeciliğinin güce göre şekillenen düşünce ve davranış kalıplarının toplumda içselleştiğini söyleyen Barış, şöyle devam etti: “12 Eylül darbecilerinin temel amacı; halkçı, demokratik, özgürlükçü, sosyal kazanımları tasfiye etmek, ipin askerin elinde olduğu şeklen demokrasi kisvesi altında, 1930’lardan kalma tekçi rejimi yenilemek ve kurumsallaştırmaktı. Türk Tipi Tekçi rejim, böylesi bir zemin üzerinde gelişecekti. Yeni Osmanlıcılık hayalleri adında, 1930’ların Tek Lider (Reis), Tek Millet (Türk- İslam Milleti), Tek Devlet (İslam- Türk Devleti) zuhur edecekti hem de yeşil bir görüntüyle zuhur edecekti. 12 Eylülcülerin yaptığı gibi anayasal parlamenter düzeni ortadan kaldırılacaktı. 12 Eylülcülerden daha katmerlisi olarak, yasama, yargı, yürütme yetkileri Tek Adam’da toplanacak; Tek Adam’ın ağzından çıkan her emir kanun olacaktı.”

Devlet aklı yürürlükte

78’liler Girişimi, Demokratik Alevi Dernekleri Federasyonu (DADF), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Yeşil Sol Parti, Karşı Sanat Çalışmaları, 41. yılına giren 12 Eylül darbesini, kanlı 1 Mayıs’ın yaşadığı Taksim Kazancı Yokuşu önünde protesto etti.

Polis ablukası altında gerçekleşen eyleme, HDP Milletvekili Erol Katırcıoğlu, HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, Cumartesi Anneleri’nin yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü katıldı.

78’liler Girişimi sözcüsü Celalettin Can, toplumun henüz 12 Eylül darbesiyle yüzleşmediğine işaret ederek, sosyalistlerin de bu konuyu tahlil etmekte yetersiz kaldığı eleştirisini yaptı. Can, “Yeterince hesaplaşamadık, birçok şey yarım kaldı ve bu yüzden de Türkiye hâlâ darbe rejimiyle yönetiliyor; 12 Eylül sanatıyla, edebiyatıyla, kültürüyle, kurumlarıyla, ideolojisiyle bu ülkeye oturdu. Turgut Özal’dan Tayyip Erdoğan’a kadar bütün politikacılar, tüm partiler 12 Eylül yasalarıyla bu ülkeyi idare ettiler ve ediyorlar. Bir nevi iş bölümü yaptılar” dedi.

Askeri darbeden, sivil darbeye Türkiye’nin sürekli darbeler süreciyle yaşadığının altını çizen Can, bu zihniyetle de hesaplaşılamadığı için 12 Eylül’ün tek adam rejimini yarattığını, yerel yönetimlerin kayyumlarla yönetilir hale geldiğini ifade etti.

HDP Milletvekili Erol Katırcıoğlu da 41 yıl önce gerçekleşen darbe ve zihniyetinin bugün hâlâ devam ettiğini vurgulayarak, ”Bu faşizan yönetim anlayışına karşı iki ayrı cephe olarak duran mücadele alanlarının birleşmesi lazım. Aramızdaki farklar ne olursa olsun, demokrasi talepleri ve kimlik talepleri birleşmesi ve bunları isteyenler birlikte mücadele etmesi lazım” diye konuştu.

Ortak açıklamayı okuyan Osman Zorba ise 12 Eylül darbesinin tekçi rejimi kurumsallaştırmak amacıyla yapıldığını vurgulayarak, tek adam rejimin de böyle bir zemin üzerinden geliştiğini sözlerine ekledi.  ANKARA-İSTANBUL-AMED

 

DARBE hiç bitmedi

12 Eylül darbesinin ardından binlerce hak ihlalinin yaşandığını anımsatan DİSK, darbenin sürdüğünü kaydetti. 

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 12 Eylül 1980 darbesine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Darbenin üzerinden 41 yılın geçtiği anımsatılan açıklamada, DİSK-AR’ın hazırladığı raporun güncel haline de ye verildi. DİSK-AR’ın raporunda şunlar sıralandı: 

*  Sendikalar 41 yıldır baskı altında. 12 Eylül ile lokavt ve grev yasakları anayasaya girdi, hak grevi yasaklandı, sendikalara siyaset yasağı getirildi. Sendika kurmak ve sendikal faaliyet zorlaştırıldı.

*  Sendikalaşma 41 yıldır engelleniyor. Sendikalaşma oranı 1980’de yaklaşık yüzde 40 iken, 2021’de yüzde 14’e düşmüştür. Sigortalı işçi sayısı yaklaşık 7 kat artmasına rağmen, büyük bir işçileşme süreci yaşanmış olmasına rağmen sendikalı işçi sayısı sadece 2,3 kat artmış, işçi sınıfına örgütsüzlük dayatılmıştır.

*  Toplu pazarlık hakkı 41 yıldır gasp ediliyor. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında DİSK kapalı iken sendikal faaliyetlerin yeniden başladığı 1984 yılından bu yana toplu iş sözleşmeleri kapsamındaki işçi sayısında ciddi bir gerileme yaşandı. Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi oranının 1980’lerin ortalarından günümüze ciddi biçimde gerilediği görülmektedir.

*  Grevler 41 yıldır yasaklanıyor. 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte tüm grevler yasaklandı ve grev hakkı 1984’e kadar askıya alındı. Darbecilerin yaptığı yasal düzenlemelerle örgütlenmek de grev hakkını kullanmak da zorlaştırıldı. 2,2 milyon sigortalı işçinin olduğu 1980 yılında 80 bin işçi greve çıkarken, ortalama 11 milyon sigortalı işçinin olduğu AKP döneminde ise yıllık ortalama greve çıkan işçi sayısı 6 binin altına geriledi.

*  Özelleştirmeler 41 yıldır sürüyor. 24 Ocak ve 12 Eylül ile temelleri atılan ve Özal döneminde başlayan özelleştirme politikası AKP döneminde daha da vahşi biçimde uygulandı. 68 Milyar dolarlık özelleştirmenin aslan payı, 60 milyar doları (yüzde 88’i) AKP döneminde yapıldı. Cumhuriyetin bütün ekonomik birikimi satıldı.

*  Kamunun istihdamdaki payı 41 yıldır geriliyor. 1980’de toplam sigortalı işçiler içinde yüzde 36 olan kamu işçilerinin oranı özelleştirmelere paralel olarak 2015’te yüzde 8’e geriledi.

*  Ücretler 41 yıldır eriyor. 24 Ocak ve 12 Eylül’ün temel hedeflerinden birinin ücretleri baskılamak ve ücret maliyetini düşürmek idi. 1978’de kişi başına milli gelirin yüzde 3,4 üzerinde olan asgari ücret aradan geçen 42 yılda kişi başına gelirin yüzde 35,5 altına düştü. Asgari ücret 1978’den sonra kişi başına gelire paralel olarak artsaydı asgari ücretin 2021 yılında brüt 5.726 TL olması gerekirdi. Oysa aynı dönemde asgari ücret brüt 3.577 TL olarak uygulandı.

*  Gelir dağılımı 41 yıldır bozuk. 24 Ocak Kararları ve 12 Eylül Darbesi gelir dağılımı bozucu bir sonuç yarattı. 1978’de ücretlerin milli gelir içindeki payı 35,19 iken 1990’lara doğru yüzde 14 civarına gerilemiştir.

*  Kıdem tazminatı 41 yıldır tehlikede. 12 Eylül darbesinin ilk uygulamalarından biri kıdem tazminatını ve ikramiyeleri kırpmak oldu. 1978’de asgari ücretin 7,5 katı olan kıdem tazminatı tavanı, 1982’de asgari ücret ile bağının koparılmasının ardından hızla düşmeye başladı. AKP’nin iktidara geldiği 2003 yılında asgari ücretin 4,4 katı olan kıdem tazminatı tavanı 2021 itibarıyla asgari ücretin 2,3 katına geriledi. Bunu bile çok gören hükümet ve işverenler bugün kıdem tazminatı hakkına yönelik yeni planlar peşinde.”

 

Sayılarla yıkımın bilançosu

12 Eylül Darbesi, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 12 Eylül 1980 günü emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirildi. Bu darbe, 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşen 3. darbe. Darbenin yıkım bilançosu, sayılarla şöyle:

*  1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

*  210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

*  7 bin kişi için idam cezası istendi ve 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı. Bu süreçte Milli Güvenlik Konseyi kararıyla 17 yaşındaki Erdal Eren de idam edildi.

*  71 bin kişi Türk Ceza Kanunu’nun 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı,

*  98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçlamasıyla yargılandı.

*  388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.

*  14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.

*  30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurt dışına gitti.

*  300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.

*  937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.

*  23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

* 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.

* Aynı dönem 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.