30 km soykırım hattıdır

Murat Karayılan

Murat Karayılan

  • Bu devlet, 2016'da yeni savaş konsepti kararı aldı; Türkiye’yi büyütme hedefiyle Misak-ı Milli sınırlarına kadar genişleme. Bunun için Kürt halkı soykırımdan geçirilmeli.
  • Bu konsept tam olarak yerleşmedi. Efrîn'den Sidekan’a kadar 30 kilometrelik bir hattan söz ediliyor. Gayri resmi olarak ise 'Misaki Milli' deniliyor. Gizli veya iddia değil, onların konseptidir. 
  • İşgal ettikleri yerlerde ne yaptıkları ortada. Jön-Türklerin yönetimiyle Türkiye’yi büyütmek için diğer halkları soykırımdan geçirmekten kaçınmayacak. Ortadoğu için asıl tehlike budur. 


PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Türk devletinin önce Zap Eyaleti'ni, yani Rêkanî ve Nêrwe bölgelerini hedef aldığını ama orada tıkandığını; Kurêjahro ve Çiyareş’teki yenilince de savaşın yönünü batıya, Ava Zap'a çevirdiğini ve  Metîna’ya da tekrar girdiğini söyledi. Karayılan, "İlerlemek istiyor ama her zaman darbe yiyor. Gerillanın istemediği hiçbir alana henüz giremedi ama birçok yerde iç içedirler. On binlerce askeri, o kadar da hava ve kara gücü var ama irade yok; kimyasal ile sonuç almak istiyor.  Biz kendimize; yol ve yöntemlerimize inanıyoruz. Her türlü silahlarını boşa çıkaracağız ve onları yeneceğiz. Bunda da sonuna kadar kararlıyız. Riski, tehlikeleri göze alıyoruz ama mutlaka bu düşmana karşı duracağız ve yeneceğiz" dedi. 

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, ANF'nin sorularını yanıtladı. Dün yayınlanmaya başlanan uzun ve kapsamlı söyleşiden bazı bölümler özetle şöyle:

Bugün Zap Avaşîn Metîna’da çetin ve eşit olmayan bir savaş var. Yani bir taraf 10 binlerce asker, tank, top, uçak, kimyasal silah, her türlü silahı kullanıyor. Diğer tarafta ise Kürdistan özgürlük gerillaları ellerindeki bombalar, ferdi silahlarla direniyor. Bu anlamda bir eşitlik yok, ancak eşitliği irade yaratıyor. Gerillada olan irade, inanç ve savaşta uygulanan yöntem. Bu düşmana karşı 38 yıldır savaşıyoruz. Tanıyoruz. Deneyim var. Yeni yol ve yöntemlerle savaşıyoruz. Kara, hava ve kimyasal teknolojisini boşa çıkarmanın yöntemine odaklanmışız, geliştiriyoruz. Öyle olmasa orada kimse duramaz. Daima bombardıman var. Kimyasala karşı elbise giyip kimyasal kullandıkları yerdir. Gerillada inanç, iradeleşme, yurt aşkı vardır. Yurda, özgürlüğe, demokrasiye inanç var.

Düşman önce Zap Eyaleti'ne, yani Rêkanî ve Nêrwe  bölgelerini hedef aldı. Orada tıkandı. Birkaç gün sürdü. Askerleri öldü, gerilla karşı saldırı gerçekleştirdi. Kurêjahro ve Çiyareş’teki karşı saldırılarda fazla ölüleri oldu. Orada tıkandılar, esasta ise yenildiler. 

Gerillanın istemediği hiçbir alana, yani gerillayı, iradesini zorlayarak bir alana henüz giremedi ama birçok yerde iç içedirler. Bomba mesafesinde, çetin ve ağır bir savaş var. Büyük fedakarlıklar istiyor. Büyük fedakarlık olmazsa mümkün değildir. 44-45. gününe giriyor. Öyle kolay değil.

Tıkandıktan sonra savaşın yönünü batıya çevirdi. Ava Zap. Orada Girê Cûdî, Girê FM ve Girê Hakkari var. Girê Hakkari, Amediyê’nin arkasında en yüksek tepedir. Savaşı oraya çevirdi. Metîna’ya da tekrar girdi. Kaç gündür savaş oluyor ama askeri ilk indirdiği yerdedir hala. İlerlemek istiyor ama her zaman darbe yiyor. Biliyorum ki birçok helikopterleri darbe yiyor. Bazıları da belki düşüyor ama gözümüzle görmediğimiz şeyi 'düştü' demiyoruz. Zap kenarında Girê Cûdî var, oradaki arkadaşlar bugün iki Skorsky helikopteri vurmuşlar. Arkadaşlar, 'Birini vurduk duman çıktı. Sınır üzerinde Çelê’ye yakın tepe karakoluna gitti, çok büyük bir patlama sesi geldi' diyor. Yani mümkündür, patlamıştır, içindekilerle birlikte yok olmuştur ama gözüyle görmediği için 'imha oldu' yerine 'darbe yedi' deniliyor. 

Türk devleti bu savaşta büyük zarar görüyor fakat kamuoyuna açıklamıyor. Ölüleri çoktur. İnsanları ölsün de sonuç alsın istiyor. Erdoğan-Bahçeli, kendi iktidarları için Türk halkının, Kürt halkının çocuklarının öldürülmesini istiyor. Kan üzerinden kendi iktidarlarını kurmak istiyorlar.

Şu an ağırlık verdikleri şey kimyasaldır. Arkadaşlar, şimdiye kadar renklerine göre 7 çeşidini tespit etti; 
* Siyah, zift gibi.
* Sarı
* Gümüş rengi
* Yeşil ve kokusuz 
* Kahverengi
* Kırmızı ve sabun suyu kokusu var
* Beyaz 

Biz ancak renklerle izah edebiliriz. Bize karşı çeşit çeşit kimyasal gazlar kullanılıyor. On binlerce askeri, o kadar da hava ve kara gücü var ama irade yok; kimyasal ile sonuç almak istiyor. Yani savaşın durumu biraz öyledir. 

Biz kendimize; yol ve yöntemlerimize inanıyoruz. Her türlü silahlarını boşa çıkaracağız ve onları yeneceğiz. Bunda da sonuna kadar kararlıyız. Risk alıyoruz, tehlikeleri göze alıyoruz ama mutlaka bu düşmana karşı duracağız ve yeneceğiz.

 

30 kilometreden kasıt nedir?

Bu devlet, 2016'da yeni savaş konsepti kararı aldı. Türkiye’yi büyütme hedefiyle Misak-ı Milli sınırlarına kadar genişleme. Osmanlı gibi bölgede büyük bir devlet olmalı; Irak, Suriye, hatta Libya’yı himayesine almalı. Burada varlığı tehlike olarak görülen Kürt halkı soykırımdan geçirilmeli. Ya tamamen eriterek Türkleştirme ya da öldürmedir. Bu, Kemalizm de değil, İttihat Terakki hattıdır. İçinde Kemalistler de var ama İttihat Terakki düşüncesidir, Turancılıktır, Turanizmdir. Türkçülüğü her yerde egemen kılma hayalidir. Şu an bu konsept tam olarak yerleşmedi. Örneğin Cumhurbaşkanı ve bakanları, 'sınırlarımızın güneyinde tampon bölge oluşturmak istiyoruz. 30 km yapalım' diyor. Bakınız, Rojavayê Kurdistan değil, 'güney sınırları' diyorlar. O halde Başûrê Kurdistan da içindedir. Efrîn, Halep’ten Sidekan’a kadar Diyana da içinde olacak 30 kilometrelik bir hat. Gayri resmi olarak ise her gün televizyonlarda 'Misaki Milli sınırları işgal edilmelidir, başka yolu yoktur. Gidip almalıyız' diyorlar. Bu, artık gizli veya bizim bir iddiamız değil, onların konseptidir. 

İşgal ettikleri yerlerde ne yaptıkları ortada. Efrîn’de soykırım uyguladılar. Kürtleri oradan çıkardılar, çeteleri yerleştirdiler. Halkımızın bağ bahçelerini, mallarını kendilerine paylaşmışlar. Aynı şeyi bugün Başûr, Rojava'nın diğer bölgelerinde uygulamak istiyor. 

Jön-Türklerin yönetimiyle Türkiye’yi yenileyip büyütmek için diğer halkları soykırımdan geçirmekten kaçınmayacaklar. Tüm Ortadoğu için asıl tehlike budur. 
 

KDP tamam, ya diğerleri?

Kuşkusuz kendimizi tüm Kürdistan’ı savunmada sorumlu görüyoruz fakat bizim dışımızda da birçok çevre var. Geride kalan 6 yılda KDP ile de tartıştık. Bu süreçte kararını Türkiye’den yana verdi, Türkiye ile ortaklaşmayı esas aldı. Peki Başur’da sadece KDP mi var, her şeyi KDP ile izah edemezsiniz ve kimsenin kendini KDP’nin gölgesi altında tutmasına gerek yok, başka partiler de var. 

Türk devleti her yönüyle insanlarımızı öldürüyor, terör uyguluyor, zulüm ediyor. Sadece öldürmekten anlıyor, herkesi önüne katıyor, vahşi bir devlettir, niyeti kötüdür. Teröristçe yöntemlerdir ama bunu dünyaya istenildiği gibi anlatamamazın nedenleri var;
* KDP’nin iş birliği. Bu vahşi milliyetçi Kürt düşmanı zihniyet ile iş birliği. 
* Başûrê Kurdistan siyasetinin sessizliği. Yani YNK ve Goran gibi. Hükümette yer almıyorlar mı? 

Başûr siyasetinin duruşu, KDP’nin iş birliği ve diğer çevrelerin sessizliği, Türk devletinin kirli yüzünün görülmesine engel oluyor, önüne bir perde gibi çekiliyor. Bu şekilde Türk devleti Başûr’a rahatça girebiliyor.

Düşünün, henüz Şikefta Birîndara’yı alamamış ama yol yapıyor. Türk devletinin girdiği bir yerden çıktığına dair bir örnek verebilir misiniz? Türk devleti oradan çıkmaz. Bu stratejik yerleri alırsa yarın şu an onunla onunla iş birliği yapan bu insanları da kendi kontrolü altına alır. Özellikle Türkiye ile iş birliği yapan siyasetçilere öneriyorum; Türk devletinin tarihini biraz okuyun. Şu an onunla birlikte hareket edenlerin de yarın boğazına çökecek. 

Türk uçakları pikniğe giden halkı bombaladı, çocuklar katledildi. Dihok Valisi ’PKK yaptı’ dedi. Amediyê’deki KDP’nin birinci düzeydeki sorumlusu, saygısızca yaklaşarak birçok şey söyledi ve ’bu PKK’nin işidir, PKK havan attı’ dedi. Ayıptır ya! Utanın ya! Türkiye’nin pisliklerinin üstünü örtmek size mi kalmış? Bu kadar da değil ya... Biz niye bu halkı vuralım? Biz bu halk için canımızı vermiyor muyuz? 

Başûr siyasetine çağrı

YNK’ye, Goran’a, Yekgirtu-İslam’a, Komeleya Dadveri’ye, Hizbi Şiu-Kürdistan’a, Zahmetkeşlere, Tevgera Azadî’ye ve tüm siyasi çevrelere çağrımdır; Türkiye’nin bu uygulamalarına, bu konsept ve tehlikeli işlerine karşı sorumluluklarınıza sahip çıkın. Başûrê Kurdistan’ın tüm aydınlarına çağrımdır; Kürdistan’ın kazanımlarının ortadan kaldırılmasına sessiz kalmayın, karşı çıkın.

Dört parça Kürdistan’a çağrımızdır; Rojhılatê Kurdistan, Rojavayê Kudistan, Bakurê Kurdistan ve Başûrê Kurdistan’ın siyasetçileri, bu çağda var olan tehlikeyi görmeli, sorumluca yaklaşmalı. Hiç kimse iş birliği yapmamalı, iş birliğine karşı da tutum almalı, ulusal duruş arayışı içinde olmalı. Eğer bunu yapmazsak Kürt halkının geleceği için tehlike büyüktür. 

Çağrıyla yetinmiyor, 
canımızı da veriyoruz

Biz sadece çağrı yapmıyoruz, canımızı da veriyoruz. Her şeyi göze alıyor, bu düşmana karşı direniyoruz. Bu direnişler görülmelidir. 

Zap direnişi önemlidir, çünkü bu konsepti başarılı olursa kimse önünü alamaz, tren yola çıkarsa kimse trene yetişemez. Henüz ten yola çıkmadan, daha yavaş yavaş giderken ona yetişelim, durduralım, bu tehlikenin önünü alalım. 

Biz bize yardımcı olun, demiyoruz. Hayır, biz kendimize yetiyoruz. Savaş alanında biz ve Türk devleti baş başa kalırsak kendimize yeteriz. Ancak buna karşı siyasi ve ulusal bir tutum alalım. Türk devletine karşı birileri yanımızda yer alsın, demiyoruz ama kimse onunla iş birliği yapmasın, ona yardım etmesin, tarafsız olsun. Yurtseverler yurdu savunsunlar, yurt savunmasını ideolojik, politik ve kültürel alanda yapsınlar, siyasi tutum alsınlar. Beklentimiz budur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.