
- Avukat Selma Benkhelifa, AİHM’in sistematik olarak SİHA’larla Şengal ve Mexmûr’a saldıran Türkiye’yi “yargısız infaz", "fiili idam", "yasa dışı hava sahası ihlali" ve "savaş suçundan" yargılaması gerektiğini söyledi.
MAXİME AZADÎ/BRÜKSEL
Belçikalı avukatlar, Türk devletinin SİHA’lı saldırılarına karşı AİHM’e başvurmaya hazırlanıyor. Şengal ve Mexmûr’da incelemelerde bulunan avukatlar şimdi de Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara karşı bir dosya hazırlıyor.
Ağustos sonunda üç Belçikalı avukat, sistematik bir şekilde Türk devletinin SİHA’lı saldırıların hedefi olan Mexmûr Mülteci Kampı ve Şengal’in Xanesor kasabına giderek Türk devletinin SİHA’lı saldırı mağdurlarıyla bizzat görüştü. Avukatlar Selma Benkhelifa, Joke Callewaert ve Georges-Henri Beauthier, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmak için saldırılarda yaralanlar ile hayatını kaybedenlerin ailelerinden vekaletname de aldı. Ancak başvuru tarihi henüz belli değil. Zira avukatlar halen Türk devletinin savaş suçlarına dair delil toplanıyor.
3 aileyi temsil ediyor
Hukuki girişimlerine dair görüştüğümüz Brüksel Barosu’ndan Avukat Selma Benkhelifa, Şengal ve Mexmûr’dan şimdilik 3 aileyi temsil ettiğini söyledi. Benkhelifa, “Türkiye yıllardır insanları katletmek için Irak’ın hava sahasını dronlar ve jetlerle ihlal ediyor” diyerek, bu saldırıları yargıya taşımak istediklerini ifade etti. Benkhelifa, Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara ilişkin bir dosya hazırlayacaklarını da aktardı.
SİHA saldırıları yargısız infaz
Türk devletine karşı AİHM’de özellikle “yargısız infaz”, “fiili idam cezası”, “yasa dışı hava sahası ihlalleri”, “savaş suçları” gibi suçlamaların yöneltilmesi bekleniyor. Nitekim, Belçikalı avukatlar SİHA’lı saldırıları “idam” ve “yargısız infaz” olarak nitelendiriyor. Benkhelifa da dron ve jet saldırıları için “Bunlar yargısız infazdır. Êzîdîlerin Türk devletine karşı hiçbir terörist saldırısı olmadı. Hiç kimseye hiçbir zaman saldırmadılar. Ancak dron saldırılarının açık hedefiler” dedi.
Türkiye intikam alıyor
Benkhelifa, Xanesor’da görüştükleri Êzîdîlerin Türk devletinin saldırılarını DAİŞ’in soykırım saldırılarının bir devamı olarak gördüğünü aktardı. Türk devletinin istihbarat teşkilatı MİT tarafından verilen bilgilerle insanların ‘terörist’ olarak suçlandığına dikkat çeken Benkhelifa, sözlerini şöyle sürdürdü: “Êzîdîler Türk devletine karşı değil, DAİŞ ile mücadele etmek için silah aldılar. Şengal, Türkiye’den coğrafi olarak da uzak. Êzîdîler, ‘DAİŞ’e karşı kendimizi savunmak için silahlandık. Ama dronlar gökyüzünden saldırıyor, buna karşı bir şey yapamıyoruz’ diyorlar. Türkiye’nin DAİŞ’in intikamını aldığını söylüyorlar. Onlara göre, bu çok açık: Türkiye’nin intikamıdır.”
Temsilcileri hedef alıyorlar
Şengal Özerk Yönetimi Meclisi Eşbaşkanı Merwan Bedel’in 7 Aralık 2021’de SİHA saldırısı sonucu hayatını kaybettiğini hatırlatan Benkhelifa, “Oğlu, evlerinde kutlamanın olduğunu ve babasının dört çocuğu ile birlikte bayram için yeni kıyafetler almaya çıktığını anlattı. Bir Türk dronu onun aracına saldırdı ve Bedel’i katletti” dedi.
Hastaneyi bombaladılar
Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) komutanlarından Said Hasan’ın 16 Ağustos 2021’de YBŞ üyesi yeğeni ile birlikte MİT’in dron saldırısında katledildiğini hatırlatan Belçikalı avukat şöyle devam etti: “Irak Cumhurbaşkanı ile bir görüşmeden dönerken Hasan’ın konvoyu saldırıya uğradı.
Türkiye konvoydakilerinin tümünün öldüğünden emin değildi. Bir gün sonra, yaralıların götürüldüğünü düşündüğü hastaneyi bombaladı. Oysa Said Hasan, aynı gün hayatını kaybetmişti. Ama Türkiye bunu bilmiyordu. Bu kez hastaneyi bombaladı. Türklerin Said Hasan’ın öldüğünden emin olması için bu saldırılarda aralarında 2 doktor, 1 tıp öğrencisi ve 3 hastanın da olduğu toplam 8 hayatını kaybetti. Bu her şeyden önce Cenevre Sözleşmesi’nin ihlalidir.”
Türk devletinin buna benzer birçok savaş suçu işlediği kaydeden Benkhelifa şu örnekleri verdi: “Türk devleti 15 Haziran 2022’de Şengal’e bağlı Sinun ilçesi Halk Meclisi’ni de dron ile hedef aldı. Biri çocuk iki kişi hayatını kaybetti, biri gazeteci 6 kişi yaralandı. 22 Ağustos’ta bu kez YBŞ’ye ait bir araç Türk dron saldırısına uğradı. İki YBŞ savaşçısı yaralandı.”
Hewlêr, Bağdat ve BM sessiz
Bu saldırılara karşı sessiz kalan KDP, Irak hükümeti ve Birleşmiş Milletler’e tepki gösteren Avukat Benkhelifa şunları söyledi: "Barzanilerin hakimiyetindeki Kürt otoriteler saldırılar konusunda tamamen sessizler. Bu insanlara karşı tam bir kayıtsızlık var. Irak makamları da umursamıyor. Bağdat yetkilileri Türk insansız hava araçları Araplara saldırdığında ancak şikayet ediyor. BM ise Mexmûr Kampı’nda yaşayanlara sadece kimlik kartı vererek, yardım ediyor.”
Cezasızlık teşvik ediyor
Dayanışma göstermek ve uluslararası alanda bir şeyler yapabilmek için harekete geçtiklerini vurgulayan Benkhelifa, "Hiç kimse umursamadığı için Türkiye’nin tam bir cezasızlık içerisinde insanları katletmesi normal değil. Bu insanlar neredeyse vatansız olduklarından, onları temsil edecek bir devlet olmadığı için Türkiye cezasızlıktan faydalanarak bu insanları öldürebiliyor" diye konuştu.
MİT’in ölüm fermanı
Türk devletinin savaş suçlarına karşı uluslararası yargının harekete geçmesi gerektiğini söyleyen Belçikalı avukat, “AİHM içtihatları yargısız infazları yasaklamakta. Hiçbir devlet insanları öldüremez ve idam cezası uygulayamaz. Türkiye buna rağmen başka ülkelerde fiili idam cezası uyguluyor. Yargılama yok, hiçbir şey yok. Bu saldırılar kararı MİT tarafından verilen ölüm cezalarıdır” tespitini yaptı.
Yargı Erdoğan’a 'dur' demeli
Uluslararası yargının buna karşı harekete geçmesi gerektiğinin altını çizen Benkhelifa “Birbirinden korkunç hikayeler dinledik. Mexmûr'da tanıştığımız bir kadın, koyunun doğum yapmasına yardım ederken savaş uçakları tarafından öldürülen 73 yaşındaki Asya Ali Muhammed’in fotoğrafını bize gösterdi. 73 yaşındaki bir terörist mi? Ciddi olalım! Çok ciddi ihlaller var ama kimse bunlardan bahsetmiyor. Bunu kesinlikle konuşmamız ve uluslararası yargının Erdoğan'ın Türkiye'sine dur demesi gerekiyor” dedi.
8 ayda en az 77 SİHA saldırısı
Türk devleti SİHA’ları hem Kürt savaşçılara yönelik hem de sivillere yönelik giderek daha sık bir şekilde kullanılıyor.
Demokratik Suriye Güçleri (QSD) tarafından açıklanan aylık bilançolara göre, Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı bölgelere yönelik onlarca kez SİHA’lı saldırılar gerçekleşti. Sadece Ağustos ayında bölgeye en az 1920 kez bomba atıldı. Bu saldırıların 17’si dronla gerçekleşti ve toplamda 18’si sivil olmak üzere 39 kişi hayatını kaybetti. Yılın ilk 8 ayında binlerce kez saldırı gerçekleşirken, 60 dolayında kişi ise hayatını kaybetti. 10’u Haziran’da, 18’si Temmuz’da ve 17’si Ağustos’ta olmak üzere 8 ay içerisinde en az 77 kez SİHA saldırısı düzenlendi.
Türkiye’ye karşı sessizler
Benzer saldırılar Güney Kürdistan’daki Mexmûr Mülteci Kampı ve Şengal’i de düzenli bir şekilde hedef alıyor. Saldırılar çoğunlukla sessizlik içerisinde geçiştiriliyor. Bölgesel Kürt otoriteleri ile Bağdat yönetimi, Türkiye’nin saldırıları karşısında caydırıcı herhangi bir tepki göstermiyor.
Uluslararası kamuoyu ise Temmuz ayı sonunda Zaxo’da düzenlenen bir saldırıyı ancak duyabildi. Zira bu kez Türk devleti turistik bir köyde bulunan Arap turistleri hedef almış, aralarında çocukların da olduğu 9 sivili katletmişti. Bağdat yönetimi bu saldırıya sert tepki gösterirken, birçok siyasi parti Türk devletinin Irak’taki askeri varlığına son verilmesini istemişti.