Babamın parçalanan bedenini topladım
- Babası Necmi Çaçan’ın 31 yıl önce işkence edilerek katledildiğini hatırlatan Pınar Yılmaz, "Babamı öyle görünce kilitlendim. Ne ağlayabildim ne de çığlık atabildim. Babamın bedeni paramparça edilmişti. Parçalanmış bedenini bir araya topladım" dedi.
Bedlîs’in (Bitlis) Tetwan (Tatvan) ilçesine bağlı Düzce alan köyüne 29 Aralık 1993’te baskın yapan Türk askerlerinin ağır işkenceler sonucu katlettiği Necmi Çaçan’ın kızı Pınar, 31 yıldır adalet ve hukuk mücadelesi veriyor. İHD Colemêrg Şubesi’nin yönetiminde de yer alan Pınar, JINEWS'ten Rabia Över'e konuştu.
Baskın yapan Türk askerlerinin köyü tarayıp evleri yaktığını belirten Pınar Yılmaz, “Köy tarandığı esnada babam, bizleri taş duvarın olduğu yere götürüp korumaya çalışıyordu. Köy yakıldığı esnada kadınların, hayvanların ve çocukların çığlıkları yoğundu. Saat 01.00 sıralarında evimiz önce yaklaşık 15 dakika boyunca tarandı, sonra kapımız çalındı. 5 kardeştik, annem 6. kardeşimize hamileydi. Ben 12 yaşlarındaydım. Başımıza neler gelebileceğini kestiremiyordum” dedi.
Son sözü: Korkma kızım
Annesinin kapıyı açmasıyla birlikte askerler tarafından darp edildiği için bayıldığını kaydeden Yılmaz, babasının kucağındaki kardeşinin yere atılıp darp edildiğini söyledi. Yılmaz, şöyle devam etti: “12, 14, 15 yaşlarında olan bizlerin ağzına silah soktular. Sonra babamın koluna girdiler, babam ayakkabısının bir tekini giydi, ikincisini giymesine izin vermediler. Babamın ifadesinin ve gözaltı kararının olduğu için götürdüklerini söylediler. Annem o sırada hala baygın, ben de babamın arkasından bağırıyorum, ‘baba gitme’ diye. Babam arkasını döndü, ‘Korkma kızım, geleceğim’ dedi. Askerler, babamı zorla götürdüler. Hala gözümün önünde.”
Her şey yanıyordu
Annesinin ayıldıktan sonra babasını aramak için evden çıkmaya çalıştığını fakat çıktığı sırada askerler tarafından evin tarandığını belirten Yılmaz, şunları söyledi: “Annem o korkuyla tekrar eve geldi, sabaha kadar ne olduğunu bilmeden bekledik. Evler, ahırlar, bahçeler ve hayvanlar yanıyordu. Bizim tek derdimiz, babamın nerede oluşuydu, ölmemiz değildi. Sabah herkes evinden çıkıp köy meydanında toplandı. O sırada babamın eksik olduğunu fark ettik. Hemen aramalar başladı, abim geldi, elinde ayakkabı ve babamın puşisi vardı. Aklı dengesini kaybetmiş şekilde tutarak halay çekip geliyordu. O sırada bir şeylerin koptuğunu fark ettik.”
Parçalanmış bedeni
Ağabeyinin gittiği yere kendisinin de hemen gittiğini ve babasına ait olup olmadığını bilmediği halde ceviz ağacının altında bir beyin görüp yanına aldığını kaydeden Yılmaz, “Babamın beyni olabileceğini düşünmedim, bu kadar vahşi olacaklarını düşünmedim. Topladığım beyni eteğimin içine koydum. Bir süre ilerledikten sonra babamı gördüm. Babamı öyle görünce kilitlendim. Ne ağlayabildim ne de çığlık atabildim. Annem hasta olduğu için babamı böyle görsün istemedim, parçalanmış bedenini bir araya topladım. Babamın bedeni paramparça edilmişti” diye konuştu.