Bağımsız sağlık kuruluşları baksın

İHD Cezaevleri Komisyonu Üyesi Ercan Yılmaz

İHD Cezaevleri Komisyonu Üyesi Ercan Yılmaz

  • Hasta tutsakların hiçbir pazarlık konusu yapılmadan serbest bırakılması gerektiğini belirten İHD Cezaevleri Komisyonu Üyesi Ercan Yılmaz, bu sorunun ancak oluşturulacak bağımsız sağlık kuruluşlarıyla çözülebileceğini söyledi. 

İHD’nin son verilerine göre, Türk cezaevlerinde 2 bine yakın hasta tutsak bulunuyor. Ceza İnfaz Kanunu’na göre, hasta tutsakların tedavilerinin hastanelerde yapılması ve koşullu salıverilmeleri için Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) raporu, bulunduğu yerin savcısının onayı gerekiyor. Ancak bu mekanizma işletilmezken, kimi zaman ATK’nin “cezaevinde kalamaz” şeklinde verdiği rapora rağmen tutsaklar tahliye edilmiyor. Savcılık ise tahliyenin reddedilmesi kararına, “toplum için tehlikelidir” gerekçesini öne sürüyor. 

Bugüne kadar bu uygulamalar nedeniyle onlarca hasta tutsak cezaevinde yaşamını yitirdi. İHD Amed Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Ercan Yılmaz, sorunun tek çözümünün yasal prosedürün işletilmesi olduğunu söyledi. Ceza İnfaz Kanunu’nun 17. maddesinin hastalıklar nedeniyle infaz ertelenmesini düzenlediğini, ancak bu maddeye yapılan ekleme ile infaz ertelemenin zorlaştırıldığını vurgulayan Yılmaz, “Bu maddenin ilk oluş şekli, hastalıkla ilgili cezaevinde kendi başına kalamayacaklarına dair rapor alması halinde mahpusların serbest bırakılmasına ilişkin maddeydi. Bu madde muhafaza edildi ancak eklemeler yapıldı. Nasıl eklemeler yapıldı? Şu anda bir mahpus, cezaevinde tek başına kalamayacağını iddia ettiği zaman öncelikle yereldeki tam teşekkülü bir hastaneye gönderilir. O hastaneden lehine bir rapor gelirse yani o mahpusun cezaevinde yaşamını idame ettiremeyeceğine dair bir rapor gelirse de savcılık bununla yetinmiyor. ATK’ye gönderiyor” dedi.  

Tahliyeye ‘Emniyet’ engeli

ATK’nin de “cezaevinde kalamaz” yönünde rapor vermesi durumunda bu sefer savcılığın Emniyet’in görüşünü aldığını belirten Yılmaz, “Emniyet’e ‘Bu kişi toplum için risk teşkil ediyor mu?’ diye soruyor. Bu uygulamanın tek bir amacı var. Hasta mahpusların belki de hayatlarının son evresini aileleriyle geçirmesine engel olmak. Emniyet’in hazırladığı raporları görüyoruz. Bir hasta mahpusla ilgili ‘Şahsın ailesiyle ilgili bir değerlendirme olmaksızın şahsın yaşadığı bölgede PKK’nin tabanı var. Eylem ve etkinliklerin yoğun bir semt. Bu hasta mahpus dışarıya çıkarsa orada bir zafer halinde karşılanabilir, kutlama yapabilirler. Bu da toplum için bir risk oluşturuyor’ şeklinde değerlendirme yapıyor. Durum bu şekilde polisin inisiyatifine bırakılmış durumda. Bu şekildeki raporlara rağmen savcılık serbest bırakabilir ama bunu yapmıyor” diye konuştu.

Hasta tutsakların tahliyesi için Cumhurbaşkanı’nın da “af yetkisi”nin olduğunu anımsatan Yılmaz, bu yetkinin tarafsız kullanılması gerektiğini belirtti.

Bağımsız bir ekip olmalı

 Tahliyelerin önündeki ATK engeline işaret eden Yılmaz, “Hasta tutsağın dosyası ATK’nin önüne geldiğinde hangi suçtan yargılandığı belirtiliyor. Bu yanlış bir şeydir. Çünkü orada değerlendirilmesi gereken eylem ve fiillerden ziyade sağlık durumudur. ATK tutsağın neyden yargılandığını gördüğü için siyasi iktidara muhalif biri hakkında olumlu bir karar veremiyor” dedi. Bu nedenle hak savunucuları olarak ilk taleplerinin suç türünün ATK’ye gönderilmemesi olduğunu aktaran Yılmaz, ikinci taleplerinin ise ATK dışında da nihai kararı verecek bağımsız kuruluşun, sağlık ekibinin olması gerektiğini söyledi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.