Batı’nın sevgili diktatörü

  •  AİHM’in rehin tutulan Osman Kavala ile ilgili kararının uygulanmasını isteyen Batı dünyasının en önemli 10 devletinin büyükelçileri, Türk cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından "istenmeyen adam” ilan edildi. Türk Dışişleri, aldığı talimatı geciktirerek manevra yapmaya çalıştı.
  •  Karabağ’dan Efrîn’e kadar Türk devletinin önünü açan, NATO ve Avrupa Konseyi üyeliğine toz kondurtmayan, silah desteğini kimyasal silah kullanmasına sessiz kalarak taçlandıran Batı dünyası, Erdoğan’ın son çıkışını da geçiştirme telaşında. Bir tanesi bile net ve açık bir karşı açıklamada bulunmadı.

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 ülkenin Türkiye büyükelçilerinin 'istenmeyen kişi' ilan edilmeleri için Dışişleri Bakanı’na talimat verdiğini açıkladı. İlgili devletlerine büyükelçilerine öncek akşam itibarıyla resmi bir bildirim yapılmadı.

Erdoğan, önceki gün Eskişehir Millet Bahçesi, İl Halk Kütüphanesi ve Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni’nde, Osman Kavala’nın tahliye edilmesi için ortak açıklama yapan büyükelçiler hakkında konuştu. Erdoğan, “Yatıyorlar kalkıyorlar Kavala Kavala... Kavala dediğin Soros'un Türkiye şubesi. 10 büyükelçi onun için Dışişleri Bakanlığı'na geliyor. Bu nasıl terbiyesizliktir, siz burayı neresi zannediyorsunuz ya? Burası Türkiye, Türkiye. Burası bir kabile devleti değil, anlı şanlı Türkiye. Burada Dışişleri'ne gelip de talimat veremezsiniz. Ben Dışişleri Bakanıma talimatı verdim, ne yapması gerektiğini söyledim. Bunların bir an önce 'istenmeyen adam' ilan edilmesini halledeceksiniz, dedim. Bunlar Türkiye'yi anlayacaksınız, bileceksiniz. Anlamadığınız gün terk edeceksiniz."

Afrika dönüşü söylemişti

Erdoğan’ın Afrika ziyaretinden dönerken, “Bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” sözleriyle işaret ettiği 10 büyükelçinin “istenmeyen adam” ilan edilmesine yönelik talimatın, Dışişleri Bakanlığı’na aynı gün iletildiği öğrenildi. Erdoğan, 21 Ekim’de Afrika gezisinden dönerken uçaktaki gazetecilere “Söyledim Dışişleri Bakanımıza, bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz. Türkiye'ye böyle bir ders vermek haddinize mi sizin? Kimsiniz siz?” demişti.

Dışişleri formül aradı

ANKA Haber Ajansı’nın edindiği bilgiye göre; Erdoğan’ın Afrika gezisinin ardından Dışişleri Bakanlığı'na büyükelçilerin 'persona non grata' ilan edilmesi için talimat verildi. Ancak ikili siyasi ilişkileri ele alan daireler, bunu durdurmak için aksi görüş belirtti. Hiyerarşi içerisinde bu görüşler Erdoğan’a iletilmesi amacıyla Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na sunuldu. Tüm girişimlere rağmen Erdoğan talimatından vazgeçmedi.

Kendilerine tebliğ edilmemişti

Erdoğan’ın büyükelçileri göndereceğini duyuran açıklamasının ardından söz konusu 10 büyükelçilik de başta Protokol Dairesi olmak üzere Dışişleri ile temasa geçerek bilgi almaya çalıştı, ancak kendilerine (önceki akşam itibarıyla) bir tebliğ yapılmadığı öğrenildi.

Türkiye tarihinde ilk

Türkiye, tarihinde ilk kez 10 büyükelçiyi kapsayan böyle bir toplu karar alıyor. Üstelik bunu Cumhurbaşkanı’nın ağzından duyuruyor. Daha önce Libya Büyükelçisi Abdülmalik (1986) ve Suriye Büyükelçiliği Müsteşarı Baladi (1986) İran Büyükelçisi Mottaki (1989) için böyle bir karar alınmıştı. Erdoğan iktidarı sonrası ise 2012’de Suriye, 2013’te Mısır ile 'karşılıklılık ilkesi’ne başvuruldu. Mısır'ın, Türkiye'nin Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı'yı istenmeyen adam ilan etmesi üzerine, Türkiye de aynı tepkiyi vererek 23 Kasım 2013’te Mısır'ın Ankara Büyükelçisi Abderahman Salaheldin’i 'persona non grata' ilan etmişti. Hollanda ile Türkiye arasında 2017'de yaşanan gerilim sırasında da Hollanda Büyükelçisi 'persona non grata' ilan edilmese de ülkeden ayrılması istenmişti. 

Diplomasideki 'karşılıklılık ilkesi' uyarınca 10 büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilmesi halinde Türkiye’nin bu ülkelerdeki büyükelçilerinin de aynı yöntemle geri gönderilmesi gündeme gelecek.

Batı gayet sakin

Türk tarafının bu girişimlerine muhatap devletler ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda’dan net ve sert bir karşı açıklama yapılmadı. Bu devletlerin 10’u OECD üyesi, 7’si NATO müttefiki, 6’sı AB’nin temel üyeleri, 5’i Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı, 4’ü G-7 üyesi, 2’si Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisine sahip, 1’i (ABD) de bütün bunların yanı sıra stratejik partneri.

Norveç hükümetinin iletişimden sorumlu direktörü Trude Maseide, "Büyükelçimiz sınır dışı edilmeyi hak edecek bir şey yapmadı" dedi. NTB haber ajansının aktardığına göre Maseide, Ankara'nın Avrupa İnsan Hakları Konsvansiyonu'na bağlı kalma taahhüdünde bulunan bir ülke olduğunu ve ülkesinin Türkiye'ye demokratik standartlara ve hukukun üstünlüğüne uyması çağrısında bulunmaya devam edeceğini söyledi.

Reuters’e konuşan ve adı bile verilmeyen Almanya Dışişleri Bakanlığı’ndan bir kaynak, 10 ülkenin son gelişmeler hakkında aralarında görüş alışverişinde bulunduğunu öne sürdü.

Yeni Zelanda Dışişleri ise resmi kanallar aracılığıyla bir haber almadan herhangi bir yorum yapmayacaklarını ve Yeni Zelanda'nın Türkiye'yle ilişkilerine değer verdiğini belirtmekle yetindi.

Danimarka Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçi Danny Annan'ın Türkiye'yi terk etmesi yönünde kendilerine ulaşan resmi bir bilgi olmadığı aktarıldı. Açıklamada "İlkelerimiz ve ortak değerlerimiz konusunda hassas olmaya devam edeceğiz" denildi.

Avrupa Parlamentosu Başkanı David Sassoli, Twitter hesabından şunu söyleyebildi: "On büyükelçinin sınır dışı edilmesi, Türk hükümetinin otoriter yöneliminin bir işareti. Yılmayacağız. Osman Kavala için özgürlük." 

Türkiye muhalefeti tepkili

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ülkeyi uçuruma sürüklediğini belirtirken, Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanlığını yapan emekli büyükelçi Ünal Çeviköz, Türk Dışişleri Bakanlığının Erdoğan’a direnmesi gerektiğini söyledi. Çeviköz, "Ay sonundaki G-20 zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden’la görüşmeyi uman Erdoğan ne yapacak şimdi? Türkiye, Erdoğan’ın yanlışlarına mahkum olmak zorunda değildir” dedi.

Türkiye’nin eski Moskova büyükelçilerinden İyi Partili Aydın Sezgin bu hamlenin Türkiye'ye bir kazanç sağlamayacağını söyledi. Sezgin, “Dışişleri Bakanı, Erdoğan’ın sekreteri gibi çalışıyor. Bu açıklaması Türkiye’nin zaten yıpranmış, diktatör ülke, az gelişmiş Afrika ülkesi imajını daha da perçinler” diye konuştu.

DEVA Partisi Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Başkanı Yasemin Bilgel, Erdoğan’ın açıklamalarının Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve ticari tüm uluslararası ilişkilerini, iş birliklerini bozacağını savundu. Bilgel DW Türkçe’ye “İç siyasette sıkışmış bir liderin Türkiye’yi dünyadan koparabileceğini açıkça görüyoruz” dedi.

VOA Türkçe’den Yıldız Yazıcıoğlu’na konuşan AKP’nin kurucu isimlerinden ve AKP hükümetinin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, 'persona non grata’ ilanının, savaş ilan edilmesinden bir öncesindeki adım olduğunu hatırlattı. Türkiye’nin bundan zarar göreceğini belirten Yakış, “Lüksemburg’daki kararlar paralelinde Türkiye’ye karşı bir dizi önlem hali hazırda Avrupa Birliği’nin gündemindeydi” hatırlatmasında bulundu.

Türkiye’yi Avrupa nezdinde temsil etmiş deneyimli diplomatlardan emekli büyükelçi Oğuz Demiralp ise kararın Türkiye’nin Batı dünyasında izolasyonunu arttıracağını dile getirdi.

Dışişleri Bakanlığı’nın geçmişteki müsteşarlarından emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu, şunları öne sürdü: "Bu diplomatları ‘istenmeyen kişi’ ilan etmek, Türkiye için pandora kutusunu açacaktır. Avrupa Konseyi gibi tüm mekanizmalarda Türkiye aleyhine süreçler işleyecektir. Bu ülkeler ile siyasi, ekonomik, toplumsal ve askeri ilişkilerimiz var. Mesela ABD Kongresi, Türk–Amerikan ilişkilerini allak bullak edecektir.”

Nasıl başlamıştı?

AİHM’in rehin tutulan iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması kararına uymayan Türk hükümeti, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından da uyarılmıştı. Konsey her defasında Türkiye’ye verdiği süreyi uzatıyor. ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda'nın Ankara büyükelçileri, AİHM ve Konseyi kararını hatırlatarak, Kavala’nın serbest bırakılmasını isteyen bir orak açıklama yapmıştı. Kavala'nın dava sürecinin farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davalar yaratılması yoluyla sürekli geciktirildiğine işaret edilerek, bu durumun Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelediği belirtilmişti.

Bu ortak yazılı çağrıdan sonra Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmışlardı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı, büyükelçilere “Türkiye’nin iç işlerine karışamazsınız, yargıya müdahale edemezsiniz. Kavala davasını siyasallaştırıyorsunuz” uyarısında bulunmuştu. 19 Ekim'de Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Hadsiz açıklamanın kabul edilemez olduğu, hukuki süreçlerin siyasallaştırılmasına ve Türk yargısına baskı yapmaya yeltenen bu açıklamanın reddedildiği, söz konusu açıklamanın Büyükelçilerin savunduğunu iddia ettikleri hukukun üstünlüğü, demokrasi ve yargı bağımsızlığına da aykırı olduğu iletilmiştir" denilmişti. Görüşme sonrası “Biz görevimizi yapıyoruz” diyen büyükelçiler, görevlerini yapmaktan geri durmayacakları mesajını vermişti.

 

'Persona non grata’ nedir?

Bu terim, 1961 tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Konvansiyonu’nun 9. maddesinde düzenlendi. Söz konusu düzenlemenin içeriği şöyle: "Kabul eden devlet, herhangi bir zaman ve kararının gerekçesini açıklamak zorunluluğunda olmaksızın, gönderen devlete misyon şefinin veya misyon diplomatik kadrosunun herhangi bir üyesinin istenmeyen şahıs (persona non grata) olduğunu veya misyon kadrosunun herhangi bir başka üyesinin kabule şayan olmadığını bildirebilir. Bu takdirde gönderen devlet, duruma göre, ilgili şahsı geri çağırır veya misyondaki görevine son verir. Bir şahıs kabul eden devletin ülkesine gelmeden önce de istenmeyen veya kabule şayan olmayan şahıs olarak ilan edilebilir. 

Gönderen devlet bu maddenin 1. fıkrasında kayıtlı yükümlülüklerini yerine getirmeyi reddeder veya makul bir süre içinde yerine getirmezse kabul eden revlet ilgili şahsı misyonun bir üyesi olarak tanımayı reddedebilir. 

Kabul eden devletin 'persona non grata' ilanı için herhangi bir gerekçe açıklamasına gerek yoktur. Yaygın olarak, kabul eden devletin menfaatlerine aykırı davranışlarda bulunan veya işlediği suç sonrası diplomatik kurallar nedeniyle yargısal yaptırıma tabi tutulamayan diplomatik görevliler hakkında bu ilan gerçekleştirilir. 

Diplomatik görevli, henüz gönderilmeden önce kabul eden devlet tarafından yükümlülüklere ve gerekliliklere aykırı işlem ve eylemleri sebebiyle ‘persona non grata’ ilan edilebilir. 

Persona non grata ilanı diplomatik görevlinin diplomatik dokunulmazlığını kaldırmaz. Yaygın olarak diplomatik görevlisi persona non grata ilan edilen devlet, görevliyi geri çağırmaktadır fakat bu yaptırımdan doğan bir zorunluluk değil, pratik uygulamanın sonucudur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.