Böğürtlen Zamanı sinemada
Kültür/Sanat Haberleri —
- Yönetmen Haşim Aydemir: Kitapların dünyası sinema dünyasından apayrıdır. Bu kitabın hakkını en iyi şekilde verebilmek için çok çalıştık.
MIHEME PORGEBOL
Türk cezaevlerinde 26 yıldır tutsak olan yazar Murat Türk'ün gerilla anılarından yola çıkarak kaleme aldığı ve yaralı bir gerillanın hayata tutunup arkadaşlarına yetişme çabasının anlatıldığı Böğürtlen Zamanı (Dema Dirîreşkan) adlı roman sinemaya uyarlandı.
Gerçek olaylara dayanan hikayenin kahramanı Şervan, bir çatışmada yaralanır ve tek başına kalır. Film, Şervan’ın 45 gün süren yaşamda kalma mücadelesine odaklanıyor. Köy baskınları, faili meçhuller ve JİTEM suikastlarının en yoğun yaşandığı 90'lı yılların anlatıldığı uyarlama filmin çekimleri Güney Kürdistan'ın Silêmanî kentinde yapıldı.
Daha önce Diyarbakır 5 Nolu zindanında yaşananları beyaz perdeye taşıdığı "14 Temmuz" filmiyle de bilinen Haşim Aydemir'in yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosunu ise Erol Balcı yazdı. İlk gösterimi 17 Ekim Pazar günü İspanya’da Mostra de València Film Festivali'nde gerçekleştirilecek olan film, Rojava Film Komünü, Fransa’dan MED Film ve Güney Kürdistan’dan Demkat Film ortak prodüksiyonu olarak izleyiciyle buluşacak. Filmin yapımcılığını Serhat Hulaku üstlenirken müziklerini de son zamanlarda adından sıkça söz ettiren Mehmûd Berazî yaptı.
Filmde rol alan oyuncuların çoğu ise 1990’lı yıllarda Kuzey Kürdistan’da köyleri boşaltıldığı için topraklarını terk ederek Mexmûr Mülteci Kampı’na yaşayanlardan seçildi.
Hakkını vermek için çok çalıştık
Filme ilişkin görüştüğümüz yönetmen Haşim Aydemir, Murat Türk'ün yayımlandığı günden beri işaret ettiği Kürdistan gerçekliğiyle sık sık gündeme gelen Dema Dirîreşkan adlı romanının hakkını vermeye çalıştıklarını söyledi. "Kitaplar, yaşanmışlıkların tadını filmlerden daha iyi yansıtır. Böğürtlen Zamanı'nı 2013 yılında okudum ve okuyan herkes gibi ben de çok etkilendim. Bir sinemacı refleksiyle bunun filmini çekmeyi düşündüm. Bu fikri senaryoyu yazan Erol Balcı'yla paylaştığımda o da fikri beğendi ve zorlu bir çalışma sürecine girdik. Kitapların dünyası sinema dünyasından apayrıdır. Bu kitabın hakkını en iyi şekilde verebilmek için çok çalıştık" diyen Aydemir, filmin yapım sürecinde bile işgal gerçekliğinin kendilerini nasıl zorladığını anlatıyor.
Filmi Saddam’ın yıktığı köylerde çektik
Film fikrinin oluşum sürecinde Kuzey Kürdistan'daki koşulların film yapmaya uygun olmadığını, bu yüzden de filmi Silêmanî (Süleymaniye) kentinde çekme ihtiyacı doğduğunu aktaran Aydemir, "Silêmanî'de çekme zorunluluğu bizde mekânı doğru kurmak konusunda kaygılar uyandırdı. Çünkü hikayenin odağında Türk ordusu tarafından yakılan köyler vardı. Böyle mekânlar bulamayacağımız kaygısı taşıyorduk. Oysa bu kaygımız boşunaymış. Çünkü egemenler her yerde işlerini yapıyor. Film için alan araştırması yaptığımızda tıpkı Türk devletinin yaktıkları gibi Güney Kürdistan'da da Saddam’ın yaktığı köyler vardı. Biz filmi o köylerde çektik. Kürtlerin gerçekliği her yerde aynı" diyor.
Benim de köyüm yandı
”Dema Dirîreşkan köy yakmalarının en yoğun gerçekleştiği 90’lı yıllarda geçiyor. O yıllar Kürt Özgürlük Hareketi'ne yoğun katılımların yaşandığı bir dönemdi" diyen Aydemir, romanın yazarı Murat Türk'ün de o süreci en yoğun yaşayanlardan biri olduğunu hatırlatıyor. Aydemir, "O yıllarda benim de köyüm yandı. Eser, köy baskınlarını, JİTEM’i, insanların yaşama tutunma çabasını; daha geniş bir ifadeyle o dönemin bir panaromasını sunuyor bize. Tüm bunlara karşı bir bireyin direnişi ve bu direniş sonucu elde edilen zaferi anlatıyor. Biz de filmimizle romanda çizilen bu perspektifi yansıtmaya çalıştık" diyerek yazarından yönetmenine, Amed'den Silêmanî'ye gerçekliğin ortak olduğuna işaret ediyor.
Sanatçılar hafıza kaydedicileri
Sanatçıların toplumlar için birer hafıza taşıyıcısı olduğunu söyleyen Aydemir, "Biz Kürtler olarak sözlü bir kültür geleneğine sahibiz. Bizim kayıt geleneğimiz yok fakat çağın imkanları bize bunu zorunlu kılıyor. Kimliğimizi ve varlığımızı koruyabilmek için hafızamızı diri tutmalıyız. Biz de bu film aracılığıyla bu yaşananları sinemanın diliyle ifade etmeye çalıştık" ifadelerini kullanıyor.
Anlatacak hikayelerimiz var
Kürt sinemasının henüz çok yeni olduğunu, bu yüzden de kendi özgünlüğünü yaratması gerektiğine değinen Aydemir, "Biz özgürlüğünü arayan, bunun için mücadele eden bir halkın sanatçılarıyız. Kürt sinemacılar olarak biz de özgür sinemayı yaratmaya çalışıyoruz. Dünyadaki sinema birikimiyle kıyasladığımızda bizim sinemamız henüz emekleyen bir pozisyondadır ama hedeflediğimiz özgür insanı yaratma konusunda sinemayı da olabilecek en doğru şekilde üretmeye çalışıyoruz" diyor ve ekliyor: "İddiamız büyük, çünkü bizim tarihin başından beri kimseye anlatamadığımız hikayelerimiz, kimseyle paylaşamadığımız hayallerimiz var. Sinema bu yüzden bizim için çok değerli."
Filmin Künyesi
Yazan: Murat Türk
Yönetmen: Haşim Aydemir
Senaryo: Erol Balcı
Yapımcı: Serhat Hulaku
Fotoğraf Yönetmeni: Semih Yıldız
Müzik: Mehmûd Berazî
Kurgu: Erhan Örs
Sanat Yönetmeni: Jhalal Saedpaneh, Sedat Barış
Oyuncular: Şemzîn Şîn, Mehmet Emin Yalçınkaya, Abdullah Tarhan, Leyla Çelik, Remziye Aktan, Serhat Hulaku.