Bu gidişatı durdurabiliriz

  • Demokratik Mücadele Programı’nın 3. aşamasına Mardin ve İstanbul’da start veren HDP, Mardin’de belediyelerin gaspı üzerinde durdu. HDP Eşbaşkanı Beştaş, kayyumların sıradan devlet memurları olmadığını, kayyum sisteminin de özel bir suç mekanizması olduğunu söyledi.

Üç büyükşehir belediyesine kayyum atanmasının 1. yılında Mardin’de konuşan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, kayyum rejiminin çöktüğünü belirtirken, Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen ise ”Dünyanın kurtuluşu yerel demokrasidedir” dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Amed, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasının yıl dönümü nedeniyle ”Hep birlikte irademize sahip çıkıyoruz” sloganıyla Mardin’de açıklama yaptı. Açıklamaya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Saliha Aydeniz, HDP milletvekilleri Nimetullah Erdoğmuş, Ebru Günay, Meral Danış Beştaş, Pero Dündar, İmam Taşçıer, Dersim Dağ, Hişyar Özsoy, Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen katıldı. HDP’li belediye eşbaşkanları, Barış Anneleri İnisiyatifi ve Özgür Kadın Hareketi (TJA) üyeleri ile çok sayıda kişinin katıldığı açıklama, HDP Mardin İl Örgütü binası önünde yapıldı. 

Akıntıya karşı kürek çekiliyor

 HDP Mardin İl Eşbaşkanı Salih Kuday’ın katılımcıları selamlamasının ardından konuşan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, son 20 yılın doğru değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “20 yıl önce bugün ülkeyi yöneten siyasi anlayışın, ülkeye, Avrupa’ya, dünyaya vaadi vardı. Demişlerdi ki bizler seçilmiş valiler dönemine geçeceğiz. Bırakın seçilmiş valiler dönemini, atanmış belediye başkanları ile yönetilmeye en azından bu bölgede 4 milyon kişi mahkum edilmeye çalışıldı. Bu yaklaşım akıntıya karşı kürek çekmektir. Pandemide bütün dünyanın gördüğü, yüzleştiği temsili demokrasilerde, Ortadoğu’daki otoriter rejimlerin de gördüğü bir gerçek var. İnsanlığın kurtuluşu demokratik yerel yönetimlerdir. Dünyanın kurtuluşu yerel demokrasidedir. Yerel demokrasinin, demokratik yerel yönetimlerin karşısında durmak, merkeziyetçileşmek aynı zaman otoriterleşmektir. Otoriterleşmek halkın iradesini tanımamaktır. Bu merkezi de çürütür. Merkezi de ülkeleri de yönetemez hale getirir. Toplumsal barışı ve birlikte yaşamı da tehdit eder. Bizim de yapmamız gereken ne olursa olsun siyaseti yerelleştirmektir. Halkın iradesini siyasetin merkezine koymaktır. Siyaseti toplumsallaştırmaktır. Toplumun kendi kararlarını kendisinin alacağı modelleri hakim kılmaktır.”

Böyle bir kepazelik nerede var!

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise Gever Belediye Eşbaşkanı Remziye Yaşar’ın, savaş karşıtı Tolstoy sözlerini paylaşımı nedeniyle tutuklandığını hatırlatarak, “Bu süreçte sadece belediye başkanları değil, belediye meclis üyeleri de görevden alındı. AKP, CHP, MHP’li bin 114 belediye meclis üyesinin seçme ve seçilme hakkını AKP gasp etti. Kayyum atanan belediyelerde 4 milyon seçmenin, yurttaşın iradesi gasp edilmiştir. HDP’ye oy vermiş olan 6 milyon insandan 4,5 milyonunun hakkı gasp edilmiştir. Modern dünyanın neresinde böyle bir kepazelik var. Daha çok alçalarak, daha çok yükselmeyi hedefleyen bir akımla karşı karşıyayız” dedi. 

Nefretin, kötülüğü adıdır kayyum

 Yerel yönetim deneyimlerinin 1979’lu yıllara kadar gittiğini belirten Beştaş, şöyle devam etti: “Yerinden yönetimin esas alındığı, Kürt sorununun çözümü, şeffaflık, kadın politikalarında pozitif ayrımcılık gibi toplumsal belediyeciliği büyüttük ve ilmek ilmek ördük. Bir halkın kendini yönetme, doğduğu yerde kendini doyurma refleksine nefretle karşılık verdiler. Nefretin kötülüğün adı bugün kayyumdur. MGK’de 2914”te ‘Çöktürme Planı’ kabul edildi. Barış ile nasıl yok olup gideceklerini öğrendiler. Bundan dolayı savaşın çığırtkanlığını yaptılar. Savaşın çığırtkanlığını yapanlar çok korktular. Belediyeler şu an ne durumda 4 tarafı beton duvarlarla kapalı. Neden? Çünkü hırsızlıklarını korumaya, gizlemeye çalıştılar. Bu nedenle kayyum gasptır, düşman hukukudur, dedik. Özel bir suç mekanizmasıdır aslında. Kayyumlar öylesine yapılan bir hamle değildir. Bunları planlı bir çizgiye dayanmaktadır.  Sıradan devlet memurları değillerdir, baktığınızda meselenin Kürt kazanımları ve değerlerine dönük saldırılar olduğunu görürsünüz.”

Beştaş, 152 soru önergesi, 25 araştırma önergesi ve basın açıklamalarıyla kayyum rejiminin nasıl bir soygun düzeni olduğunu anlattıklarını fakat cevap alamadıklarını belirtti.

Demokrasi modelimiz var

 “Onların kayyum modeli varsa bizim de demokrasi modelimiz var” diyen Beştaş, bu gidişatı durdurabileceklerini belirtti. Beştaş, son olarak şunları söyledi: “Bu gidişatı durdurabiliriz. 31 Mart’ta tüm dünyaya bunu gösterdik. Demokrasi mücadelemizin 3. aşamasındayız. Biz bu rejimi ve kirli siyasetini en iyi tanıyanlarız. Kendimize de gücümüze de güveniyoruz. Buradan çağrı yapıyoruz; belediye eşbaşkanlarımızı serbest bırakın, belediyelerimizi geri verin. Sizler gasp ile orada oturuyorsunuz. Bizler yerel yönetimleri aynı zamanda yakıcı sorunun çözümünde en önemli dönemeç olarak görüyoruz. Kayyum politikası bir halkı ve değerlerini küle çevirmek için canlı duruyor. Kürtler buralarda hak sahibidir. Biz bu konuda tek bir adım geri atmayacağız. Belediyelerin onlara değil, halka ait olduğunu ve halk iradesini asla teslim alamayacaklarını gördüler. Direnmeye devam edeceğiz. Asla kirpiğimizin kırpıştığını dahi görmeyeceksiniz. Bu ülkeye demokrasiyi hep birlikte getireceğiz. ‘Savaşa karşı barış, tecride karşı özgürlük’ sloganıyla 10 gün boyunca alanlarda olacağız.”  MARDİN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.