DEM Parti iki seçeneğe de hazır
- DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, seçim sonuçları ve önümüzdeki döneme ilişkin "Biz DEM Parti olarak, daha sert bir süreci karşılamaya da varız, diyaloga ve müzakereye de varız. Mücadele-müzakere diyalektiği DEM Parti’nin mayasıdır" dedi.
- DEM Parti olarak asla şu kişi ya da bu partiyle olur, şu kişilerle olmaz diyemeyeceklerini belirten Eşbaşkan Bakırhan, "Bizim derdimiz; önce muhatabımızı yaratıp sonra sorunu çözmek değil, çabamız sorunu çözmektir" şeklinde konuştu.
- "Çözüm için kim geliyorsa buyursun konuşalım ve çözelim" diyen Bakırhan, "Karşımızdakinin soruna yaklaşımı konusundaki samimiyetine, stratejisine, programına, planına bakarak gerekli olan adımları atarız. Biz açığız, hazırız" diye seslendi.
- Kimseye düşman olmadıklarını kaydeden Bakırhan, şunları vurguladı: "Doğru söyleyen, doğru yapan, demokrasiye kazandırmak isteyen ve bu konuda bir politikası, programı olan her siyasi parti ile yan yana gelir, konuşuruz."
Kurdistan’ın gençliği, sosyolojisi, doğası, yani her anlamda büyük oranda tahrip edildiğini; devlet orayı bir laboratuvar haline getirip zehirlemeye çalıştığını söyleyen DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, belediyelerinin yapacak çok işi olduğunu belirtti. Bakırhan, şunları altını çizdi: "O mevki ve makamlar için büyük bedeller ödedik. Arkadaşlarımız içeride. ‘Biz geldik 5 yıl otururuz’ yok, şimdi hiç olmaz. En ufak bir eksiklik konusunda dahi gereğini yapacağız. Biz halka söz verdik. Kötü bir belediyecilik pratiği varsa halk 5 yılı beklemek zorunda değil. Halkın seçim gelmeden seçtiğini çekme hakkı da var. Kararlıyız; halkımıza, demokrasiye katkısı olmayan, örnek ve model olmayan, halkı memnun etmeyen hiçbir anlayışa izin vermeyiz. Belediyeyi kaybederiz ama halkımızı kaybetmeyiz."
DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, MA'dan Selman Güzelyüz ve Fırat Can Arslan'ın sorularını yanıtladı. Söyleşinin bazı bölümleri şöyle:
Seçim sonuçları kime ve hangi anlayışa ne mesaj verdi?
Seçim sonuçları yeni bir kapı araladı. Seçime giren tüm siyasi partiler için de bir muhasebe yapma süreci başladı. Başarılı olan partilerden birisi partimiz DEM Parti’dir. İktidar bloku büyük kaybetti; bir önceki genel ve cumhurbaşkanı seçimlerdeki sonuçlar ile 10 ay sonrasında yapılan yerel seçimler sonrasındaki bu fark niye oluştu sorusunu sormak gerekiyor.
* Hükümet iyi yönetmiyor. Ciddi bir ekonomik kriz, tırmanan bir yoksulluk, demokrasi ve özgürlükler sorunu var.
* Dış politikada tutarlı bir siyaset izlemiyor.
* Tek adam sistemi olan 'Türk Tipi Başkanlık Sistemi'ne geçtikten sonra Türkiye her alanda sınıfta kaldı.
* En önemlisi de Kürt meselesi yoktur ısrarı, krizleri tetikledi, iktidar için meşruiyet sorunu yarattı. Yaşanan krizlerle sadece ekonomide değil, her alanda ciddi sorunlarla boğuşan bir çıkmaza sürüklendi.
Dolayısıyla halk 10 ay önce yapmış olduğu tercihlerden farklı bir tercih yaptı. 22 yıllık iktidara 'yeter' dedi. İktidar partisi ilk defa ikinci parti oldu.
Bizim açımızdan değerlendirecek olursak; girmiş olduğumuz tüm seçimlerde ihlaller vardı ama bu sefer daha özel bir durum söz konusuydu. Hükümet ilk defa 32 yerleşim yerine kaçak seçmen taşıdı. 32 yerleşim yerini bir mühendislik çalışmasıyla elimizde almak, o kentlerin iradesini çalmak için özel bir çaba içerisine girdi. Tüm bunlara rağmen bu kentlerin birçoğunu tekrar aldık. Bazı kentler ise büyük oranda seçmen kaydırmalarından kaynaklı elimizden gitti.
Tüm bunlara rağmen iktidar kaybetti. Sadece Kurdistan’da değil, Türkiye’de de kaybetti. Bu da Türkiye’de yeni bir kapı, yeni bir umut, yeni bir yol ve yeni bir mücadele zemini ortaya çıkarmıştır. Biz de ortaya çıkan bu yeni tablo ışığında önümüzdeki dönemde daha fazla çalışıp daha fazla sahada olacağız. Ciddi bir örgütlenme seferberliği başlatacağız. Kısacası, Kürt sorununa yaklaşımı ve kayyumcı anlayışı iktidara kaybettirdi.
Mevcut sonuçlara bakıldığında partinizin izlediği stratejinin başarılı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bu dönemin kazananı 3. Yol oldu. İki bloka da eklemlenmeden halkın, emekçinin ve yoksulun tercihin ortaya koymaktı. Biz de onu yaptık. Kurdistan’da en geniş çevrelerin katılımıyla demokratik yöntemle aday belirledik. Batıda 'Kent Uzlaşısı' ile adaylarımızı belirledik. 'Kent Uzlaşısı' ile girilen yerlerin hemen hemen tamamında kazanıldı. Dolayısıyla ne sadece tek başına kaybettiren ne de sadece tek başına kendi kazanımını düşünen bir yol seçtik… Türkiye demokrasisinin de kazanımını önemseyen bir mantıkla hareket edildi. Onun için 3. Yol başarılı oldu.
14 Mayıs seçimlerinde belirleyici olmadığımızı düşünenlere bu yerel seçimde aslında sonuç tayin eden, sonuçları değiştiren, yönetim değiştirebilecek ve yönetime gelebilecek bir kapasitede, güçte ve örgütlülükte olduğumuzu bir kez daha kanıtladık. Dolayısıyla halkımız, partimizin uygulamış olduğu stratejiye uygun davranmıştır. Hem kazanmıştır hem de Türkiye’nin birçok yerinde iradesini yönetimlere yansıtmıştır.
Wan’da eşbaşkanlara mazbata verilmek istenmedi. İktidar burada neden geri adım attı?
Van’da hem yargı hem bürokrasi içindeki klikler gasp çalışmasına girdiler. Bu biçimi ile devam ederler mi bilemiyorum, çünkü çözülme başladı, çözülüyorlar. Sebebi de Kürt meselesi başta olmak üzere kemikleşmiş sorunlar karşısında takındıkları tavırdır. Güç ilişkileri değişecek. Dışarıya yansıyan boyutlarıyla AKP içerisinde bir tartışma süreci başladı. Belki, çözümsüzlük ve yanlışlarındaki ısrarla baskı politikalarının dozajını artıracaklardır ama tutmuyor; çözüm diyalog ve müzakere ile olur. İradeyi esas almakla olur. Ben AKP’nin de bir yol ayrımında olduğunu düşünüyorum. Belki bu seçimler AKP’nin yaklaşımlarını biraz değiştirebilir ama 22 yıllık bir ezber var. 22 yıldır kurulan güç dengeleri var. Devlet İttifakı var, Ergenekon İttifakı var, MHP var, JİTEM ittifakları var… Böyle devam etmek isterlerse Kürtler direnir, halklar ve emekçiler direnir. Pes etmez. Kaybettirmek için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyar.
Biz DEM Parti olarak, daha sert bir süreci karşılamaya da varız, diyaloga ve müzakereye de varız. Mücadele-müzakere diyalektiği DEM Parti’nin mayasıdır. Başta Kürt meselesi olmak üzere Türkiye’deki sorunların müzakere ile tartışılarak çözülmesi için de üzerimize düşen tüm sorumluluğu da yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz.
Parti fark etmeksizin mi bunu söylüyorsunuz?
Biz DEM Parti olarak asla şu kişi ya da bu partiyle olur, şu kişilerle olmaz diyemeyiz. Bu yaklaşım diyalektiğe aykırıdır. Bizim derdimiz; önce muhatabımızı yaratıp sonra sorunu çözmek değil, çabamız sorunu çözmektir. Çözüm için kim geliyorsa buyursun oturup konuşalım ve çözelim. Türkiye halklarını da dahil ederek çözelim. Dolayısıyla AKP’nin yarın ne yapacağını bilmiyoruz ama biz karşımızdakinin soruna yaklaşımı konusundaki samimiyetine, stratejisine, programına, planına bakarak gerekli olan adımları atarız. Biz açığız, hazırız. Biz varız.
Seçim sonrası yeni anayasa yeniden gündeme getirildi. Yeni anayasa için öncelikle neler yapılmalı?
Bir yol temizliği yapsınlar. İşte Kobanî Kumpas Davası ortada duruyor. Kayyumcu anlayışın, bir halkı yok saymak anlamına gelen korkunç bir yöntem olduğunu bir zahmet kabul etsinler. Cezaevleri siyasi tutsaklarla dolu. Türkiye’nin bütçesi büyük oranda Kürtlerin demokratik haklarını baskılamak için kullanılıyor. Bir çaba görelim, samimiyet görelim, hiç tereddüt etmeyiz biz de.