Çifte Tece yalanı

  •  Mersin'in Mezitli ilçesindeki Tece Polisevi'ne yönelik eylemin ardından Türk İçişleri Bakanlığı kurgusuyla devreye konulan çifte amaçlı algı operasyonu, HPG'nin açıklamasıyla çöktü. 

 

Türk İçişleri Bakanlığı, eylemin hemen ardından Dilşah Ercan'ı (Zozan Tolan) 'ölen terörist' olarak duyurdu. Ercan Ailesi'nin üyeleri dahil onlarca kişi evler basılarak gözaltına alındı. İktidar medyası, gerillaya katılmadan Azadiya Welat'ta çalışırken tutuklandığı için ismi CHP'nin 'tutuklu gazeteciler listesi'ndeki Ercan üzerinden tek manşetle CHP'yi hedef aldı. Türk Cumhurbaşkanı da operasyondaki rolünün gereği "Bu teröristlerin hangisinin izini takip ederseniz edin ucu ya HDP'ye ya CHP'nin 'gazeteci', 'siyasetçi', 'sivil toplum temsilcisi' çıkıyor" dedi. CHP'li Büyükşehir Belediyesi'ni hedef alan bir operasyon başlatıldı. AA ve TRT kamerası eşliğinde evi basılan Büyükşehir bürokratı Bedrettin Gündeş gözaltına alındı. Toplam gözaltı 50'yi aştı.HPG BİM, dünkü açıklamasıyla gerçeği paylaştı. Buna göre; eylemi, tüm istihbarat ağını aşan Sara Tolhildan (Dilara Ürper) ve Rûken Zelal (Emel Feremez Hisên) gerçekleştirdi. Türk devleti, eylemi kimlerin yaptığı bilmiyor ama Dilşah Ercan olmadığını biliyor. İsmini kullandığı Dilşah Ercan (Zozan Tolan) bu eylemde yer almadı ve hala görevinin başında. 

Mersin’in Mezitli ilçesi Tece Mahallesi’ndeki polisevine 27 Eylül günü saat 23.00 sıralarında eylem düzenlendi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Mersin ili Mezitli ilçesi Tece Polisevi'ne yapılan saldırıda yaralanan polislerimize Rabbimden acil şifalar diliyorum. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, adli soruşturma başlatmıştır. Saldırı bütün boyutlarıyla araştırılmakta ve soruşturulmaktadır” şeklinde açıklama yaptı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Mersin'in Mezitli ilçesine giderek açıklamalarda bulundu. Soylu, şunları söyledi: “İki kadın terörist çantalarıyla birlikte anlaşılıyor ki daha önce tespit ettikleri bir şekilde hemen orada polisin nöbet tuttuğu kulübeye yönelerek ateş ediyorlar. Orada bir çatışma çıkıyor. Çatışma devam ederken bu bölgeye yakın 4 bekçi arkadaşımız bir araçla acil bir şekilde intikal ettikten sonra iki kadın terörist bu çatışmalar esnasına yaralanıyorlar. Ardından çatışma devam ederken 2 ayrı patlama sesi geliyor. Kendi sırtlarına koymuş oldukları patlayıcıları yaralanınca kaçamayacaklarını anlayınca patlatıyorlar. O esnada bir polis memuru arkadaşımız ağır yaralanıyor. Ötekisi de yaralanıyor ama diğer polis memurumuz kadar ağır değildi. Ağır yaralanan polis arkadaşımız maalesef kurtarılamayarak şehit oldu. Bir teröristin kimliğini önemli bir ölçüde belirlediler."

Aynı gece ismi açıkladılar

Mersin Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada ise Soylu'nun açıklamasını tekrarlayarak, "ilk tespitlere göre ölen şüpheli kadın D.E'nin PKK/KCK silahlı terör örgütü mensubu olduğunun belirlendiği..." diye ekledi. Türk İçişleri Bakanlığı, ise ismin net olduğunu şu açıklamasıyla duyurdu: "Zozan Tolan  kod adlı Dilşah Ercan olduğu belirlendi."

İktidar medyasıyla operasyon

Gece yarısından itibaren başlayan iktidarın görsel medyası ve algı neferleri üzerinden operasyona tüm yazılı medyası da katıldı. Hatırlatalım:

* Yeni Şafak gazetesi, "CHP'nin gazetecisi polisi şehit etti" manşetiyle çıktı. Yeni Şafak'ın ana spotu da "Ölen teröristlerden Dilşah Ercan ile ilgili CHP detayı ise şoke etti. CHP, 2013'te hazırladığı raporda Ercan'ın gazeteci olduğunu belirterek serbest bırakılmasını istemiş" şeklinde oldu. 

* Akşam gazetesi, "CHP'nin gazetecisi" manşetini "Mersin'de bir polisi şehit edip, kendisini patlatan kadın terörist Dilşah Ercan'ın, CHP'nin 'Tutuklu Gazeteciler Raporu'nda 'masum gazeteci' olarak yer aldığı ortaya çıktı" şeklinde izah etti.

* Diriliş Postası, "CHP'nin cici teröristleri" manşetini uygun gördü. "Dilşah Ercan'ın CHP tarafından 'Hak ihlaline uğrayan gazeteci' olarak pazarlandığının ortaya çıkması, CHP-HDP-PKK 'şeytan üçgeni' ni bir kez daha gözler önüne serdi. Ercan, CHP'nin ilk 'mağdur!' teröristi değil" diyerek katıldı. 

* Aydınlık gazetesi, "O terörist CHP'ye göre gazeteci" sürmanşetiyle hizaya girdi. Aydınlık da aynı kelimelerle şu spotu yazdı: "CHP'nin 2013'te hazırladığı 'Tutuklu Gazeteciler Raporu'nda Mersin'de önceki gün polisimizi şehit eden PKK'lı Dilşah Ercan'ın serbest bırakılmasını talep ettiği ortaya çıktı."

* Akit gazetesi, "CHP'nin gazetecisi polis katili" manşetini, kendi üslubuyla süsledi: "Askere, polise, sivile kurşun sıkan eli kanlı katiller için 'Gazeteciler tutuklanıyor' şeklinde algı yürüten zillet paydaşlarının kirli dezenformasyonu masum bir cana mal oldu. Önceki gece Mersin'de 1 polisimizi şehit eden teröristlerden Dilşah Ercan'ın CHP'nin 2013'te hazırladığı 'Dünyanın En Büyük Gazeteci Cezaevi: Türkiye' başlıklı raporda 'masum gazeteci' olarak lanse edildiği ortaya çıktı."  

* Sabah gazetesi, "CHP'nin gazetecisi polisimizi şehit etti" şeklindeki net manşetle direkt CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef aldı: "CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 'Mağdur gazeteci' ilan ederek 'özgürlük' istediği Dilşah Ercan, Mersin'de polisevini otomatik silahlarla tarayarak polis Sedat Gezer'i şehit etti."

* Türkiye gazetesi, "Gazeteci dediler polisi şehit etti" manşetini, "CHP, 2013'te "Tutuklu Gazeteciler Raporu" hazırladı. İşte o listede 'mağdur' olarak 10. sırada yer alan Dilşah Ercan, Mersin'de polisimizi şehit etti" spotuyla tamamladı.  

* Takvim gazetesi ise "Terörist" gibi artistik bir başlıkla ama benzer bir spotla yerini aldı: "Kaçarken kendini patlatan hainlerden Dilşah Ercan'ın CHP tarafından 'Tutuklu Gazeteciler Listesi'nde gösterildiği ortaya çıktı."

HDP ve CHP'lilere gözaltı

Sabahın erken saatlerinde Mersin’de yaşayan Ercan’ın Ailesi'nin evi dahil onlarca eve baskın yapıldı. Ercan’ın babası Şerafettin Ercan, annesi, üç ağabeyi, üç ablası ve eşlerinin de aralarında bulunduğu 10 kişi gözaltına alındı. Toplamda ise 22 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar Mersin İl Emniyet Müdürlüğünde tutuluyor. 

Hemen aynı gün Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP'li Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin hedef alan bir soruşturma ve buna bağlı bir operasyon başlattı. “Örgüt propagandası” iddiasıyla yürütelen soruşturma gerekçesiyle 18’i Büyükşehir Belediyesi personeli olmak üzere 30 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. Kararla birlikte çok sayıda adrese polislerce baskınlar düzenlendi. Baskınlarda Mersin Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Daire Başkanı Bedrettin Gündeş ile belediye çalışanları Ömer Korhan, Filiz Özcan, Cahit Argiş, Abdullah Özklavuz, Diyar Turgut, Feyza Kaya, İbrahim Kaya, Mazlum Yüksel ve Barış Oğuz’un da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların, Mersin Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü öğrenildi. Bedrettin Güneş’in evine yapılan baskın sırasında polislerin çatışmaya hazır kıyafetler ve silahlarla donatılmasına rağmen arkasında TRT ve AA kameralarının da yer alması dikkat çekti. 

Erdoğan da rolünün gereğini yaptı

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan da Süleyman Soylu'nun başında bulunduğu Türk İçişleri Bakanlığının bu senaryosuna uygun bir nutukla rolünü oynadı. Erdoğan, "Dün gece Mersin’de PKK’lı alçaklar 1 polisimizi şehit etti, 1 polisimizi yaraladı. Bu teröristlerin hangisinin izini takip ederseniz edin ucu ya HDP'ye ya CHP'nin 'gazeteci', 'siyasetçi', 'sivil toplum temsilcisi' diyerek, sahip çıktığı kesimlere ya da Batı ülkelerine çıkar. HDP'yi allayıp pullayarak meşrulaştırma ve iktidara ortak etme peşinde koşanların ellerinde yapılan her terör saldırısında dökülen kanların izi vardır, olacaktır. Aynı durum Batılı ülkeler için de geçerlidir" dedi. 

Türk istihbaratı aşıldı

HPG Basın İrtibat Merkezi (BİM) ise dün yaptığı yazılı açıklamayla Mezitle'deki eylemi, eylemi kimlerin yaptığını ve Türk tarafının yalandan bir senaryo uydurduğunu anlattı. BİM'in açıklamasına göre; 26 Eylül gecesi iki gerilla tarafından Mersin’in Mezitli ilçesindeki düşman gücüne karşı fedai eylem gerçekleştirildi. Bu eylem, zindanlar üzerindeki baskılara, katliamlara ve gerillaya dönük kullanılan kimyasal silahlara karşı cevap olarak geliştirildi. Profesyonel fedai gerilla timi perspektifini kendileri için esas alan Sara Tolhildan (Dilara Ürper / Şirnex) ve Rûken Zelal (Emel Feremez Hisên / Qamişlo), kırsaldan harekete geçti ve düşmanın tüm istihbarat ağını aşarak başarıyla hedefine ulaştı. 

Bu açıklamaya kadar bilmiyorlardı

AKP-MHP rejiminin, sanki tüm Türkiye’ye hakimmiş, toplum hakkında her şeyi biliyormuş, her yerde ajanı varmış havası yaratıp bu temelde toplumu sindirmek istediğine işaret eden BİM, şöyle devam etti: "Ancak biz açıklamayana kadar düşman ne arkadaşlarımızın kimliklerine ne de eylemin mahiyetine dair herhangi bir bilgiye ulaşamamıştı. AKP-MHP faşist hükümeti kendi zafiyetini gizlemek için topluma sahte bir senaryo sundu. 

Sara Tolhildan (Dilara Ürper)

Otonom fedai gerilla timleri

Fedai gerilla timimiz Sara yoldaş komutasında profesyonelce hedefine ulaşmayı başardı. Sara ve Rûken yoldaşlarımızın açıkça büyük bir cesaret, özgüven, soğukkanlılık ve kararlılıkla düşman hedefinin üzerine yürümeleri tam bir fedai ruhtur. İnisiyatifi ellerinde tutarak önce tabancayla, daha sonra otomatik silahlarla düşmanı vurdular. Fedai timimiz bu eylemi, düşman üzerine tereddütsüzce gidip kesin sonuç almak ve fedai eylemi gerçekleştirme temelinde örgütledi. Aynı zamanda bu eylemi sivillerin zarar görmeyeceği şekilde en profesyonelce düzeyde ustalıkla planladı. Bu planlarını başarılı bir şekilde uygulayıp, düşman gücüyle çatıştıktan sonra düşmanı kendi üzerlerine çekip hazırladıkları patlamaları yaparak eylemlerini gerçekleştirip şehadete ulaştılar. Sara ve Rûken yoldaşlarımızın bu eylemi, profesyonelleşmiş otonom fedai gerilla timlerinin ve Apocu fedai militanların istediği yerde ve hangi düzeyde neler yapabileceğinin kanıtıdır."

Zozan Tolan görevinin başında

AKP-MHP hükümetinin, bu eylemi yapan gerillaların ismini tespit edememesinin de istihbaratta ne kadar zayıf olduklarını gösterdiğini kaydeden BİM, şunları vurguladı: "AKP-MHP hükümeti, Zozan Tolan arkadaşımızın bu eylemde yer almadığını bilmesine rağmen bilinçli bir şekilde ismini vermiş, ailesine ve farklı çevrelere karşı baskı aracı olarak kullanmak istemiştir. Zozan arkadaşımızın bu olayla herhangi bir ilgisi yoktur, görevi başındadır. AKP-MHP hükümeti bu eylemden dolayı çok sayıda kişiyi gözaltına alarak, halka baskı ve işkence uygulayarak halktan intikam almaya çalışmaktadır. Tüm bunlar fedai gerilla eylemimiz karşısındaki başarısızlığını gizlemekten ve bu olayın üstünü örtme çabasından başka bir şey değildir."

İşte o iki fedai gerilla

HPG BİM, iki fedai gerilla hakkında bilgileri paylaşarak, temel motivasyonları ve intikam alma çabalarına dikkat çekti.

Garê operasyonunun komutanıydı

Türk devleti, 2021'de Garê’ye bağlı Siyanê’den başlayarak Zap, Avaşîn ve Metîna’da gerillaya karşı 2021 ve 2022 yılı boyunca 2 bin 568 kez uluslararası düzeyde kullanımı yasaklanmış bomba ve kimyasal silahlarla saldırı düzenledi. Yasaklı bomba ve kimyasal silah saldırılarında 66 gerilla şehadete ulaştı. Herkes, Türk devletinin binlerce kez işlediği bu insanlık suçunu görmezden gelip tepki göstermedi. Sara Tolhildan (Dilara Ürper), Şubat 2021'de düşmanın Garê’de geliştirdiği işgal saldırısına karşı geliştirilen devrimci operasyonda komuta düzeyinde yer alan bir gerillaydı. Devrimci operasyonla müdahale için hemen harekete geçen, tereddütsüzce düşman üzerine yürüyen ve Türk ordusunun kimyasal silahla şehit ettiği gerillaların bulunduğu Siyanê kampına ulaşan ilk gerillaydı. Burada kullanılan kimyasal gazlardan etkilendi. Şoreş Beytüşşebap ve beraberindekilerin  şehadetinden derinden etkilenip intikamını asla yerde bırakmayacağına söz verdi ve fedai eylemini de bu temelde gerçekleştirdi. 

Rûken Zelal (Emel Feremez Hisên)

Hêzên Taybet'te görevli Rûken

AKP-MHP hükümeti, gerillaların nereden gelerek eylemlerini gerçekleştirdiğini belirleyemediği için bilinçli bir şekilde sanki eylem Rojava üzerinden yapılmış gibi yansıtmaya çalıştı. Rûken Zelal (Emel Feremez Hisên) uzun süreden beri kırsalda bir PKK militanı ve Hêzên Taybet üyesi olarak saflarda yeri alıyordu. Rojava örgütleriyle herhangi bir bağı yoktur. Dolayısıyla bu eylemin Suriye’den örgütlendiğine dair öne sürülen iddialar tamamen asparagastır, AKP-MHP hükümetince hasımlarını hedeflemek için uydurulmuş bir yalandır. 

Bu eylemden önce kimyasala bakın

HPG BİM, açıklamasını şöyle tamamladı: "Halkımızın boğazına soykırım bıçağı dayatılmışken, zindan direnişçileri üzerinde insanlık dışı uygulamalar geliştirilirken, masum Kürt halkı her gün farklı şekillerde katledilirken ve yoldaşlarımız kimyasal silahlarla şehit edilirken hiç kimse Apocu fedai militanların farklı davranmasını beklememeli. Bu görkemli eyleme dil uzatanlar, önce AKP-MHP faşist soykırımcı rejiminin gerilla güçlerimize karşı alçakça ve namertçe kimyasal silahları kullanmasına bakmalıdır. Faşist rejimin kimyasal silah kullanmasını kınamayan çevrelerin, Kürt halkını ve değerlerini korumak için kendisini feda eden fedaileri, hangi gerekçeyle olursa olsun düşman diliyle kınaması, ancak sindirilmişlikle ifade edilebilir. Kürt halkının soykırımını durdurmak için kendisini feda eden yoldaşlarımız en kutsal değerlerimizdir. Bu değerlere dil uzatanlar, ne yurtsever halkımızın ne de fedailerin hakikatini temsil ediyor. AKP-MHP faşist rejiminin zindanlar üzerindeki insanlık dışı işkenceleri, halkımız üzerindeki soykırım uygulamaları ve gerillaya dönük kimyasal silah kullanımı durmadığı müddetçe bu tür eylemlerimiz de devam edecektir."   HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.