Çocuk korunursa toplum da korunur

Kadın Haberleri —

cezaevi/çocuklar

cezaevi/çocuklar

  • Avukat Süreyya Kardelen Yarlı, toplum güvenliğinin, çocukları cezaevine kapatılarak sağlanamayacağını belirterek "Gerçek güvenlik, sosyal destek mekanizmalarını güçlendirmek, şiddet ve istismar döngüsünü kırmakla mümkündür” dedi.
  • “Ülkedeki tüm suçların patlamasının sebebi sadece çocuklarmış gibi gösterilmeye başlandı. Ağır suçlarda toplum vicdanı yaralanırken, sadece çocuklara karşı ağır cezalandırıcı refleksin işletilmesi de ayrı bir çelişki.”

Türk Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ‘suça sürüklenen’ çocuklarla ilgili bazı kanunlarda yeni düzenleme yapılacağını açıklayarak, “Çocuk adalet sisteminde cezai indirimler gözden geçirilecek" dedi. Tunç, bunları 7 madde açıkladı. Açıklanan maddelerin biri de şu şekildeydi: “15-18 yaş grubu çocuklar için, TCK’nın 31. maddesinde öngörülen ceza indirim oranlarının gözden geçirilmesi.” Aylardır ‘suça sürüklenen’ çocuklara ilişkin tartışmalar farklı biçimleriyle devam ediyor. İstanbul Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Merkezi Üyesi Avukat Süreyya Kardelen Yarlı konuya dair Ekmek ve Gül’e konuştu.

Süreyya Kardelen Yarlı 

 

Çözüm çocuk odaklı değil

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’sine dikkat çeken Süreyya Kardelen Yarlı şunları söyledi: “Biliyoruz ki özellikle son yıllarda hukuki süreçlerde ne yazık ki; uygulamada çoğu zaman ‘toplum güvenliği’ argümanı öne çıkarılarak çocuğun üstün yararı ikinci plana atılıyor. Sözleşmenin 3. maddesi, devletin tüm yargısal ve idari işlemlerinde çocuğun üstün yararını öncelikli olarak gözetmesini zorunlu kılar. Çocuğun üstün yararı, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir menfaati de temsil eder. Çünkü çocuk korunursa toplum da uzun vadede korunur. Tabii ki ölen, yaralanan mağdur çocuklar da bizim çocuklarımız. Her iki tarafı dikkate alarak düzenleme yapmak şart. Sadece cezalandırma ve ‘cezaevine kapatma’ yöntemleriyle  çocuklar üzerinde yarar görebilmek mümkün değil. Bu çözüm çocuk odaklı bir çözüm değil.”

Ceza yöntemi sorunları çözmez

“Toplum güvenliği, çocukları cezaevine kapatarak ya da cezai sorumluluk yaşını düşürerek sağlanmaz” diyen Süreyya Kardelen Yarlı, “Gerçek güvenlik, çocuğun okula devam etmesini sağlamak, sosyal destek mekanizmalarını güçlendirmek, şiddet ve istismar döngüsünü kırmakla mümkündür. Çocuğu topluma yeniden kazandıracak programlar, bağımlılıkla mücadele, psikososyal destek ve mesleki eğitim politikaları olmadan hiçbir düzenleme toplumsal güvenlik inşa edemez. Çocuğun üstün yararı gözetildiğinde toplum da korunur. Çünkü rehabilite edilen çocuk tekrar suça yönelmez, tam tersine üretken bir birey haline gelir.”

Adalet sistemindeki çelişkiler

Adalet sistemindeki çelişkilere değinen Süreyya Kardelen Yarlı,

“Türkiye’de adalet sisteminin en ciddi çelişkilerinden biri de; kadın cinayetlerinde ve çocuk istismarı davalarında failler ‘iyi hal indirimi’, ‘haksız tahrik’ veya aflarla kısa sürede serbest bırakılabilmesidir. Hangi mükemmel düzenlemeyi getirsek de uygulamada ve uygulayıcılardaki zihniyeti değiştirmedikten sonra yapılan düzenlemeler hiçbir işe yaramayacaktır. Bu ağır suçlarda toplum vicdanı yaralanırken, sadece suça sürüklenen çocuklara karşı ağır cezalandırıcı refleksin işletilmesi de ayrı bir çelişki. Zira ülkedeki tüm suçların patlamasının sebebi sadece çocuklarmış gibi gösterilmeye başlandı” dedi.

Nedenler ortadan kaldırılmalı

“Çocuk suç işlemez, suça sürüklenir” diye sözlerine devam eden Süreyya Kardelen Yarlı, şöyle devam etti: “Bu ifade, bizim yeni çıkardığımız bir ifade değildir. Kanunda yer alan ve yine AKP döneminde kabul edilen kanun değişikliğiyle uluslararası normlara da uygun olarak hukuk sistemine girmiş ve yasalarda yer alan bir ifadedir. Sadece çocuğu cezalandırmak yerine, onu suça sürükleyen nedenleri ortadan kaldırmadıkça yani koruyucu, önleyici tedbirleri arttırıp, risk altındaki çocukluları tespit edip, suç işlenmeden risk altındaki aile ve çocuklara sosyal, psikolojik ve ekonomik destek uygulanmadıkça bu durum ne yazık ki değişmeyecektir. Adaletin ölçütü, çocuğun yaşamını iyileştirmek olmalıdır.”

İhmal ve istismar etkeni

“Çocuklar için mesele ‘ceza mı, cezasızlık mı’ ikilemi değildir. Hukuki açıdan asıl mesele, sorumluluğun nasıl tanımlandığıdır” diyen Süreyya Kardelen Yarlı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hiçbir çocuğu kaybetmeden, yok saymadan, ötekileştirmeden, kayıp gitmesine izin vermeden insani çözümler bulmamız şart. Ne yazık ki Türkiye’de suça sürüklenen çocukların büyük çoğunluğu ihmal ve istismar mağduru, eğitim hakkından mahrum, yoksulluk içinde büyüyen çocuklardır. Eğer düzenlemeler cezalandırma odaklı olursa, çocukların geleceği karartılır ve toplumun güvenliği de aslında daha büyük bir risk altına girer. Elbette ki çocuk, eylemlerinin sonuçlarını anlamalı ve sorumluluk almalıdır. Bu sorumluluk, hapis ya da ağır yaptırımlarla değil; eğitim, psikososyal destek, danışmanlık, toplumsal hizmet gibi onarıcı yollarla sağlanmalıdır.” İSTANBUL

***

Sayılar her geçen gün artıyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), çocukların karıştığı güvenlik olaylarına dair 2024 istatistiklerini yayımladı.

* 2024'te suça sürüklenen çocuk sayısının bir önceki yıla kıyasla yüzde 13 arttığını bildirdi:

* 2023'e kıyasla çocukların karıştığı olay sayısı yüzde 9,8 oranında artarak 612 bin 651 oldu.

* Bu olaylarda çocukların 279 bin 620'si mağdur konumunda yer aldı.

* Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla yani suça sürüklenme sebebiyle güvenlik birimlerine getirilen çocuk sayısı 202 bin 785 oldu.

* 2024'te, hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan çocukların sayısı ise 18 bin 561 olarak kayda geçti.

* Suça sürüklenen çocukların yüzde 40,4'üne yaralama, yüzde 16,6'sına hırsızlık, yüzde 8,2'sine uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, yüzde 4,6'sına ise tehdit suçları isnat edildi.

* 2024'te 279 bin 620 çocuğun 26 bini cinsel suç mağduru olarak kayıtlara geçti. Bunların 22 binden fazlasını kız çocukları oluşturdu.

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.