Çocukları koruyamadılar

Kadın Haberleri —

.

.

  • SES Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Eylem Kaya Eroğlu deprem sonrası devletin sorumluluk ve ihmallerine işaret etti. Eroğlu, refakatsiz çocukların tarikatlara verilmesine ilişkin de, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bu çocukları koruyamadığını söyledi.

Mereş merkezli 6 Şubat depremleri ardından meydana gelen yıkımın yarattığı sonuçları, devletin yıkım ve arama kurtarmadaki sorumluluğunu değerlendiren Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Eylem Kaya Eroğlu, NÛJINHA’dan Sarya Deniz’e konuştu.

 Devlet olanaklarını kullanmadı

“Depremin başından bu yana devletin olanaklarını kullanmadığını herkes gibi biz de gözlemledik” diyen Eroğlu, CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın göçüklerde tecrübeli olan madencileri Hatay’a ya da deprem bölgesine ulaştırılmak için verdiği çabayı hatırlattı. Eylem Kaya Eroğlu konuşmasında bu madencilerin bölgeye devletin uçağı, helikopteri ile seferber edilmesi gerekirken, bunun önüne bürokrasinin engel olarak nasıl konulduğunu “hep birlikte izledik” dedi. “Devlet vinçleri, vinç kullanıcılarını hepsinin ruhsatlı olduğunu bunların kayıtlı olduğu bilinmesine rağmen neden bunların harekete geçirilmediğini herkes gibi biz de merak ediyoruz” diye soran Eroğlu devamla şunları belirtti: “Bu ülke inşaat sektörü ile övünen bir ülke ve inşaat sektöründe en çok kullanılan araçlar depremde enkaz kurtarmak için kullanılabilecek araçlardı. Bu ülkenin olanaklarının aktarıldığı bir sektörün böylesine bir depremde neden harekete geçirilmedi? Evet devlet tüm olanaklarını kullanmadı. Ellerde bulunan her türlü malzeme ile deprem bölgesine gönüllüler, akut kurtarma ekipleri hepsi ulaştırılabilirdi. Ama maalesef bunlar yapılmadı. Bina enkazlarından daha fazla insan çıkarılabilirdi.”

Hafriyatların kimin dökeceği hesabı yapıldı

Arama kurtarma çalışmalarının erken bitirilmiş olması ile ilgili de kimi yerlerde hiç çalışma yapılmadığına işaret eden Eroğlu, “Şunu biliyoruz ki; 15 güne kadar enkaz altından canlı çıkabilir. Bu süre uzatabilirdi. Neden bu kadar acele edildiğini biz de merak ediyoruz. Ama bu süre içinde ihalelerin, hafriyatları kimin dökeceğine dair hesapların yapıldığını da biliyoruz. Belki de bir şeyleri gizlemek bir şeyleri karartmak belki de gerçeklerin görünmemesi üzerine arama kurtarma çalışmalarının erken bitirildiğine şahit olduk” diye belirtti.

Salgın hastalıklar baş gösterdi

Salgın hastalık riskinin arttığı deprem bölgesindeki durumu aktaran Eylem Kaya Eroğlu şunları ifade etti: “Bölgede salgın hastalık olasılığı çok yüksek. Çadırlar, çadırların kurulma şartları, hijyen şartlarının oluşturulması çevre kirliliğinden tutunda çadırların uzun süre boyunca yaşamı idame ettirecek özellikte olmasına kadar birçok faktör salgın nedeni olarak görülebilir. Çadırlar çok iç içe ve çok kalabalık. Özel ihtiyacı olanlar için bir düzenleme yapılmadığını görüyoruz. Dezavantajlı gruplar var, hastalar, gebeler, engelliler, psikiyatrik hastalığı olanlar… Bunlar için özel bir alan düşünülmemiş. Tuvaletlere yönelik hiçbir düzenleme yapılmadığını gördük. Var olan tuvaletlerin işlevsel ve hijyenik açıdan uygun olmadığını gördük. Üstelik bu tuvaletlerde ya su yok ya sabun ya da  herhangi bir hijyen ürünü. Var denilen şeylerinde işlevsel olmadığına ya da bozuk olduğuna şahit olduk. Yine duş sayılarının da yeterli olmadığını gördük. Dolayısıyla su ve hijyen sağlanmadığı zaman uyuz, bitlenme ya da ishal gibi hastalıkların olmaması mümkün değil. Bunlar ilerleyen süreçler de mutlaka görülecektir. Çadır taramalarında yine bu hastalıkların münferit olarak yaşandığını gördük. Evet hastalıklar başladı ama henüz salgın şeklinde değil.”

Sağlık hizmeti önündeki engeller kalkmalı

Deprem bölgesinde birinci basamak sağlık hizmetlerinin verilemediğini ifade eden Eylem Kaya Eroğlu, bölgedeki çoğu Aile Sağlığı Merkezi’nin de depremde yıkıldığını söyledi. Tüm engellere rağmen gönüllü sağlık emekçilerinin bölgeye gittiğini kaydeden Eroğlu, “OECD ülkelerine göre doktor ve hemşire sayılarının en az olduğu ülkelerden biriyiz. Fakat bu eksiliğe rağmen fazla iş yüküne alıştırılmış bir ekibiz; sağlık emekçisinin yaşamını yitirdiği ya da depremzede olduğu bir dönemde sağlık hizmetini yürütmek için zorla, baskıyla sağlık emekçilerinin çalıştırıldığı bir yerde yetkililer; ‘biz yetiyoruz’ cümlesini kurmamalılar. Biz yetemiyoruz bunu bilmeliler. Sağlık hizmetlerinin ilk elden geliştirilmesi için bizlerle işbirliği yapılmalı ve koordinasyon sağlanmalı. Bize ihtiyaç var ve şu anda deprem bölgesinde bu koordinasyon sağlanmalı” dedi.

Sağlık emekçileri de depremzede

Deprem bölgesinde sağlık emekçilerinin aynı zamanda depremzede olduklarına ve yaslarını bile tutamadıklarına işaret eden Eroğlu şunları aktardı: “Sağlık emekçileri yaslarını tutamadıkları gibi baskı ve mobingle göreve çağrılıyorlar. Oysa çok fazla gönüllü ekip var bölgeye gitmek isteyen ama bu görevlendirilmelerin durdurulduğunu ve ihtiyaç olmadığını söylendiğini arkadaşlarımız ile iletti. Başını sokacak bir evi çadırı olmayan halen arabada yatan sağlık emekçileri var. Normal bir dönemde değiliz. Sağlık emekçilerinin depremzede ihtiyaçları giderilmeden çalışmaya zorlanmaları kadar vicdansız bir durum olamaz. Bununla ilgili de Sağlık Bakanlığı ile sendika olarak girişimlerimiz var ama bu bir vicdan sorunu. Bu  aynı zamanda yönetememe ve organizasyonu sağlayamama sorunu.”

Kadın ve çocuklar her türlü istismara açık

Özel olarak kadınlar ve çocukların durumuna da dikkati çeken Eroğlu, “Kadınlar ve çocuklar depremden fazla etkilenen grup. Depremin yükünü erkeklerden çok daha fazla hissediyorlar. Kadınların çadırlarda güvenliklerinin sağlanması da bir mesele. Özellikle ıssız yerlerde. Tecavüz haberlerine rast gelmedik ama bunun olmayacağını da söyleyemeyiz. Buna karşıda tedbir alınması lazım. Güvenlik açısından yaşam kültürünün yeniden oluşturulması için güvenliğin sağlanması lazım çünkü her türlü istismara açık alanlar buraları. Bu konu ilgili özel bir dikkat gösterilmesi gerekiyor” diye uyardı.

Bakanlık çocukları koruyamadı

Refakatsiz çocukların durumuna da değinen Eylem Kaya Eroğlu, “Refakatsiz çocuklar için çok ciddi bir sıkıntı var. Ortada fotoğrafları dolaşan akıbetlerinin ne olduğu bilinmeyen çocuklar var. Valilik eliyle çocukların kimi tarikatlara verildiği ile ilgili haberler var. Bu haberler de teyitli haberler. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bu çocukları koruyamadığı sonucu ortaya çıkıyor. Organ mafyası, çocuk kaçırma ve tarikatlarda dahil olmak üzere depremzede çocukların tekrar tekrar travma yaşayacakları ortada. Bu konu ile ilgili açıklamaların da yetersiz olduğunu görüyoruz. Bu çocuklara ne olduğunu kimse açıklayamıyor. Ancak gazetecilerin emekleri ile kurtarılan çocukların tarikatlarda barındırıldığı, oralara devredildiği görülüyor. Bunun valilik eliyle yapılması çok acı bir şey. Bu konunun da takipçisi olacağız sendika olarak. Biz aile ve sosyal hizmetler alanında da örgütlüyüz. Bu alanda da yetkili arkadaşlarımız var. Kamuoyunda farkındalık yaratmak ve harekete geçirmek için çalışmalarımız olacak” diye konuştu. 

Yaşanan tüm ihlallerin takipçisi olacaklarını dile getiren Eylem Kaya Eroğlu, hastanelerde yaşamlarını yitiren sağlık emekçilerinin olduğunu ve onların ölümleri ile ilgili de suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Eroğlu, “Bir baskı unsuru olmak zorundayız ve yaşananları hiçbir zaman unutmadan yaşamı yeniden hep birlikte örgütlemek zorundayız” dedi.

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.