Çocuklarını arayan Artsakh
Nubar OZANYAN yazdı —
- Ermeniler ve tarihi Nairi ülkeleri büyük bir tehlike ve tehdit altındadır. Yegane güçleri birlik olmalarıdır. Yegane dostları mazlum halklardır, Kürtlerdir. Her iki halk ve ülke, aynı merkezli düşman ve güçler tarafından saldırı ve imha tehlikesi altındadır. Özgürlük amaçlarını birleştirmekten ve yoldaş ellerini uzatmaktan başka yolları yoktur!
Derdini rüzgara ve dostlarına yollayan, yaşadıkları tüm acılara karşın söylenecek sözleri olmasına rağmen henüz bu sözleri söyleyemeyen Ermeni Karabağ halkı, yapayalnız kalmanın acısını ve yeni bir Nisan hüznünü Eylül’de yaşıyor.
Eylül, Ermeni halkının ikinci soykırım tarihinin başlangıcı oldu. TC destekli Azeri oligarkları, dokuz aylık Artsakh (Karabağ) kuşatması ve ablukası sonucunda soykırım saldırılarının ikinci hamlesini başlattı. Karabağ’ı dört yandan ağır silah ve SİHA’larla bombaladılar. “Teröre karşı mücadele, bölgeyi silahlı terör gruplarından temizleme” gerekçesiyle tıpkı diktatör R.T.Erdoğan gibi -o, nasıl ki 22 yıldır Kürt halkına ve Kürt ulusal özgürlük mücadelesi yürüten gerillalara karşı acımasızca saldırıyorsa- Aliyev oligarkı da öğretmeninden aldığı ders ve destekle Ermeni Karabağ halkına benzer şekilde saldırıyor.
Saldırılar sonucu halkın ev, okul, işyerleri büyük hasar gördü. Korku ve paniğin yarattığı kargaşa sonucu çocuklar annelerini, anneler çocuklarını kaybetti. Kan, gözyaşı, yıkım ve göç yolları yine Ermeni halkının kaderi yapılmak istendi. Büyük bir askeri güçle saldıran işgalci Azeri ordusu, halkın direnişiyle karşılaştı. Yüzün üzerinde ölü ve yaralı bıraktı geride.
Yabancı emperyal ve yerli faşist destekli işgal ve soykırım ordusunun saldırılarını iyi okumak gerekir. Saldırılar sadece Karabağ’la sınırlı kalmayacaktır. Ermenistan’ın güney bölgesi Syunik başta olmak üzere parça parça Ermenistan’ın tümüne yayılma ve işgal etme planları devrededir. Soykırım ve işgal planının tarihsel arka planı ve ideolojik temeli olduğu gibi güncel hesap ve çıkarları vardır.
Turan ya da Türkçülük, İttihat-Terakki’nin temel ideolojisi haline geldikten bu yana Ermeniler Kemalistlerin ve günümüz TC devletinin stratejik düşmanı olarak ilan edilip, öyle görülmüş ve hareket edilmiştir. Ermeniler soykırıma ve tehcire uğratılarak; ülkeleri işgal edilip haritadan silinmek istenmiştir. Türkiye ve Türki Cumhuriyetleri’nin ortasında bir ada gibi duran tarihi Ermenistan kan ve yıkımla Türkleştirilmek istenmektedir. Büyük Turan ülkesi, Türk-İslam devleti yaratılmaya çalışılmakta, bunun için her yol kullanılmakta ve her yöntem denenmektedir. Kanlı faşist amaç budur.
TC destekli Azeri oligarklarının Turan hayali ve ülkü nedeni kadar ikinci büyük nedenleri ise Azeri petrol ve gazının Avrupa pazarlarına taşınıp pazarlanmasıdır. Açık bir gerçektir ki, tüm “uygar dünya” ve bölge gerici devletleri petrol ve enerji kaynakları uğruna saldırgan Azeri oligarkların yanında ve safında duruyor. Azeri faşistlerinin eşitsiz ve yoğun saldırıları sonucunda dünya devletlerinin diplomatik alanda yaptıkları kınama açıklamalarının hepsi sahtedir. Göz boyamadır. Halkı kandırma amaçlıdır. Hiçbir ciddiyeti ve yaptırım gücü yoktur.
Ermeniler ve tarihi Nairi ülkeleri büyük bir tehlike ve tehdit altındadır. Yegane güçleri birlik olmalarıdır. Yegane dostları mazlum halklardır, Kürtlerdir. Her iki halk ve ülke, aynı merkezli düşman ve güçler tarafından saldırı ve imha tehlikesi altındadır. Özgürlük amaçlarını birleştirmekten ve yoldaş ellerini uzatmaktan başka yolları yoktur!
Türk ve Azeri faşist basın ne derse desin! Ağzı salyalı hevesleri, kanlı elleri ne yaparsa yapsın! Karabağ’ın onurlu ve direngen evlatları silahlarını bırakmıyor. Ve mevzilerine dikilmek istenen faşist Azeri bayraklarını silahın gücüyle indiriyor. “Özgürlük namluların ucundadır” deyip mevzilerini terk etmiyor.
Karabağ Ermeni halkı yine ve yeniden bir soykırımla karşı karşıyadır. Bu durumda; TC ve Azeri faşistlerine, İsrail siyonistlerine, Britanya ve AB emperyalistleri başta olmak üzere emperyalist kapitalist patronlarına ve zalim generallerine yıllar önce Ermeni yazar William Saroyanın sözleriyle yanıt verelim:
“Varsa. Göreyim bakayım! Dünyada bir kudretli el, bu memleketi, bu kayda değmez halkın oluşturduğu küçük topluluğu yok edebilecek mi? Bu halk ki tarihi sona ermiş savaşlarının hepsini yenilgiyle kapatmış, binaları un ufak olmuş, edebiyatı bilinmez, müziği duyulmaz, duaları okunmaz. Hadi bakalım silin bakalım bu halkı yeryüzünden!
Yine 1915 olsun! Savaş sarsın dünyayı! Mahvedin Ermenistan’ı. Bakalım becerebilecek misiniz? Atın evlerinden, çöllere sürün. Ne ekmek verin ne de su. Yakın evlerini, kiliselerini. Görün bakalım, yeniden yaşama dönmeyecekler mi? Görün bakalım yine kahkahalarla gülmeyecekler mi? Görün bakalım halk yeniden canlanmayacak mı? Yirmi yıl sonra iki Ermeni karşı karşıya gelip kendi dillerinde gülüşüp sohbete dalmayacaklar mı? Hadi elinizden geliyorsa önleyin!”