Çözüm politik/ahlaki toplumdur 

Cafer TAR yazdı —

  • Türkiye ve Kurdistan’da sorun bir parti yerine başka bir partiyi seçmek değil; politikayı başka bir bakış açısıyla ele almak; bütün toplumun yaşam tarzını politik/ahlaki tarzda yeniden inşa etmeye çalışmak olmalıdır.
  • Her şeyin merkezine çıkarlarını koymuş bir insanda vicdan olmaz; onunla konuşabileceğiniz şeyler çok sınırlıdır, onunla sadece mücadele etmelisiniz. Türkiye’de yaşanan sağırlar diyaloğunun da asıl nedeni bu olmaktadır. 

 

Türkiye’de AKP iktidarı boyunca kimi çevreler bu dünyada cenneti, diğerleri ise cehennemi yaşadılar. İlk grup neyin doğru neyin yanlış olduğunu umursamadan AKP ile sahip oldukları ayrıcalıkları devam ettirmek istiyor, diğerleri ise kendileri için bir tür cehennem dönüşmüş bu dönemin bir an önce bitmesini istiyorlar. 
 
Kamuda haksız yere önemli görevlerde bulunan birçok insan, üniversitelerde şahsi birikimleri ile hayal bile edemeyecekleri akademik unvanları elde edenler AKP’nin iktidarı kaybetmesi ile yerlerinde kalamayacaklarını biliyorlar. 
 
Bunlara bir de kamudan ihalesiz iş alanları da eklerseniz, nasıl bir saadet zinciri ile karşı karşıya olduğumuzu anlarsınız. Dolayısıyla bu insanlar için bu saatten sonra kimin bu ülke için iyi şeyler yapacağı veya hangi sorunu nasıl çözeceği çok da önemli değil. 
 
Onların bütün derdi son yirmi yılda elde ettikleri ayrıcalıkları nasıl koruyacakları olmaktadır. Bu noktada yapamayacakları şey, kullanamayacakları hiçbir değer olmayacaktır. Hiç alakasız insanların bir anda milliyetçi hamaset yaptığına veya daha yakın zamana kadar dindar olmayan bir yaşam sürdürmelerine rağmen sanki başlarına taş düşmüş ve hidayete ermişçesine Müslümanlık rolüne büründüklerine şahit oluyoruz. 
 
Bütün bunların insanların iç ikna oluşuyla hiçbir ilgisi yok; eğer öyle olsaydı işimiz daha kolay olurdu; çünkü yanlış da olsa bir şeye samimi olarak inanmış bir insanla her şeyi konuşabilirsiniz.  
 
Fakat her şeyin merkezine çıkarlarını koymuş bir insanda vicdan olmaz; onunla konuşabileceğiniz şeyler çok sınırlıdır, onunla sadece mücadele etmelisiniz. Türkiye’de yaşanan sağırlar diyaloğunun da asıl nedeni bu olmaktadır.  
 
Kendini AKP/MHP faşizmi ile tanımlayan birçok sahtekarın temel yaklaşımı yıllar içinde elde ettikleri kazanımların korunmasının ötesine gitmez. Dolayısıyla temel yaklaşım bu çevrelerle kıyasıya mücadele, bunların din/iman adına kandırdığı çevrelerle ise sabırla iknayı esas alan bir diyalog süreci olmalıdır.  
 
Burjuva siyasetinin temel motivasyonu devletin elinde toplanmış kaynakların belirli bir çevreye transferidir. Bunu yaparken de kendilerine yakın çevreleri devlet içerisinde önemli noktalara yerleştirmeye çalışırlar.  
 
Bununla hem bu çevreleri kendilerine bağlar hem de bunlar eliyle kamu kaynaklarını kendilerine ve yakınlarına transfer ederler. Bunun en görünür, herkesin gözüne sokarcasına yapılan dönemini AKP iktidarı dönemi boyunca yaşadık. 
 
Fakat bu tarzın sadece AKP ile sınırlı olduğu yanılgısına düşmemek lazım; bu yaklaşım burjuva siyasetinin esasına denk düşer. Kiminde liyakat ve işi biraz daha fazla ehline vermek ve kaynakları biraz daha dikkatli dağıtmak öne çıkarken; bazılarında ise bunlara hiç dikkat edilmez.  
 
Bütün bunlara ilaveten bir de Türkiye uzun bir süredir stagflasyon dönemine girmiş durumda; yani ülkede hem enflasyon hem de durgunluk aynı anda yaşanıyor. Bu durum bir ekonomi için çok zor bir döneme denk düşer. Durgunluğu azaltmak isterseniz enflasyonu azdırırsınız, aksine enflasyonu azaltmak isterseniz durgunluğu artırırsınız.  
 
Kapitalist toplumlarda bundan kurtulmanın yegâne yolu ise artık değer üretimini artırmaktan geçer. Yani iktidar kitleler üzerindeki kapitalist sömürüyü artırmak zorundalar. Fakat yılardır toplum öylesine zor şartlarda yaşamaya mahkûm edildi ki; bundan sonra insanlar bir kez daha katmerli bir sömürü sürecine rıza göstermek istemiyorlar.  
 
İşte bu nokta AKP’nin en büyük handikabı olmaktadır; AKP ne din/iman ne milliyetçilik ne de dış güçler yalanı ile toplumdan rıza alamamaktadır. Bu saatten sonra Türkiye’de kim iktidara gelirse gelsin normal koşullarda toplumdan rıza alamaz. 
 
Olası bir iktidar değişiminde gelen yeni iktidar da topluma amiyane tabiri ile acı reçeteyi dayatmak zorunda kalacak; bunun çok seve seve olmayacağını hepimiz kolaylıkla ön görebiliriz. AKP seçim kazanabilmek için bol keseden dağıtıyor; fakat bunun katmerlisini seçimlerden hemen sonra bütün topluma dayatacak! 
 
Halbuki politika gelişmiş bir toplumda ne AKP iktidarının ne de düzen muhalefetinin topluma dayattığı gibi olmak zorunda değildir; aksine insanların hem üzerinde yaşadıkları dünyanın hem de içinde yaşadıkları toplumun sorunlarını birlikte konuşup, birlikte çözüm aradıkları bir sürece dönüştürüle bilinir. Gittikçe gelişen ve çeşitlenen şehir hayatı insanların bir araya gelip sorunlarını tartışabilmesini ve ortak çözümler bulmasını daha fazla gerekli hale getiriyor.  
 
Bu faaliyetin kişisel ve grupsal çıkardan arındırılması ise bu çabalara ahlakilik kazandırır. Kendi çıkarlarını toplumsal çıkarların önüne koyan profesyonel politikacılar bırakın sorunları çözmeyi, aksine sorunların daha da çoğalmasına neden olurlar.
 
Dolayısıyla Türkiye ve Kurdistan’da sorun bir parti yerine başka bir partiyi seçmek değil; politikayı başka bir bakış açısıyla ele almak; bütün toplumun yaşam tarzını politik/ahlaki tarzda yeniden inşa etmeye çalışmak olmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.