Devlet hizmet dışı!

Dosya Haberleri —

Onur Hamzaoğlu

Onur Hamzaoğlu

  • Devlet arama kurtarma çalışmalarında olduğu gibi halkın yaşamsal ihtiyaçlarını da karşılamayarak depremzedeleri ölüme terk etti. Salgın tehlikesini sorduğumuz Halk Sağlığı ve Epidemiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, “Eğer su, sabun ve hijyenik tuvalet olmazsa korkmamız gerek" dedi.

MIHEME PORGEBOL

Deprem gibi doğal afetler tarih boyunca salgınları tetikleyen en büyük etmenler oldu. Yine 6 Şubat depremlerinin yaşandığı bölge de tarih boyunca buna benzer pek çok deprem yaşadı. Özellikle Ölü Deniz Transform Fayı çevresinde, MÖ 1355 tarihinden itibaren gerçekleşen yıkıcı depremlerin varlığı iyi bir şekilde belgelendi. Bunlardan Antakya ve yakın çevresinde MS 567, 580, 634, 712 yıllarında gerçekleşen dört deprem özellikle büyük hasara yol açmıştı. Bu depremlerin hemen ardı sıra da bölgede büyük boyutlu salgınlar baş gösterdi. Tarihçiler, bu salgınların daha önce başlayan ve baskılanmış olan bir epidemi ya da pandeminin deprem koşulları nedeniyle yükselişe geçmesinden kaynaklandığını düşünüyorlar. 567 yılındaki Suriye Depremi’nin ardından ortaya çıkan salgın, bölgede en son 560 yılında görülen Justinianus Vebası’nın uzantısıydı. Metasismik hareketi bölgede tam otuz gün boyunca süren şiddetli 634 Depremi’nden hemen sonra da, Antakya’dan Filistin’e kadar hızla yayılan veba, 626 yılında baskılanan salgının devamıydı. Tarihten referanslarla mevcut olan bu bilgiler, şu an karşılaştığımız afetin nasıl bir salgına sebep olabileceğini de ortaya koyuyor.

Salgın riski büyük

Salgın tehlikesini sorduğumuz Halk Sağlığı ve Epidemiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, yeterli hijyen koşulları sağlanmazsa ciddi bir salgın tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu söyledi. “Eğer su, sabun ve hijyenik tuvalet olmazsa korkmamız gerek” diyen Hamzaoğlu, bölgede depremzedeler için barınma ve besleme gibi temel ihtiyaçlar yeterince karşılanmazsa ve yaşam koşulları düzenli hale gelmezse salgın hastalık riskinin yüksek olduğunu vurguladı.

Suyla bulaşan hastalıklar

Salgın hastalık riskini üç başlıkta sıralayan Hamzaoğlu, ihtimalleri şöyle sıraladı: “Bu hastalıklar tifo, ara tifo, amipli dizanteri, basilli dizanteri ve mikrobik sarılık dediğimiz hepatit A gibi hastalıklardır. Doğrudan doğruya tuvaletten sonra eller tam olarak sabunla yıkanmadığında, elin doğrudan ağıza gitmesiyle ya da gıdalar üzerinden ağız yoluyla bulaşan hastalıklar bunlar. Deprem bölgesindeki koşullarda suyla bulaşan hastalıkları engellemenin en önemli yolu yeterli içme ve kullanma suyu, seyyar tuvaletler ve sabun tedarikini yeteri oranda sağlamaktan geçer. Seyyar tuvaletler hazır temin edilebileceği gibi oralarda doğrudan doğruya toprağı kazarak da gerçekleştirilebilir. 75 cm derinliğinde 45 cm eninde çukurlar kazılıp ayaklarla basmak için iki tane tahta veya dengeyi bozmayacak şekilde taşlar konulabilir. Mahremiyet için etrafı örtüyle örtünebilir. Temizlik için su veya olumlu koşullar varsa tuvalet kağıdı konulabilir ancak dışarda da uygun bir mesafede yine bir su kaynağı ve sabunun bulunması gerekir ki tuvaletten çıkanlar ellerini yıkayabilsinler. Ancak suyun da aktığın yerde mutlaka bir çukur kazılmış olması gerekir ki kirli su etrafa yayılıp o alanı çamura dönüştürmesin.

Solunum yoluyla bulaşan hastalıklar

Depremzedeler deprem koşulları nedeniyle şu anda çok sıkışık ve kapalı alanlarda topluca bulunuyorlar. Bu bakımdan bu dönemde solunum yoluyla bulaşan grip gibi COVID-19 gibi hastalıkların hızlıca bulaşma riski bulunmakta. Üst solunum yolu enfeksiyonu gibi hastalıkların bulaşma riski var. Bunları engellemenin yolu insanların grip aşısını ve eksik kalan COVID-19 aşılarını yapmaktan geçer. Bu anlamda öksürük, aksırık gibi burun akıntısı gibi belirtisi olan kişilerin maske kullanmasını sağlamak önemli.

Aşıyla önlenebilir hastalıklar

Aşıyla önlenebilir hastalıklar derken şunu kastediyorum: Özellikle bebek ve çocuklarımız için aşı yapılması lazım. Maalesef Sağlık Bakanlığı deprem öncesinde Aile Sağlığı Merkezlerine bazı aşıların tedarikini yapamıyordu. Tetanos, verem ve çocuk felci gibi hastalıkların aşısı yeterince temin edilmedi. İşte bu dönemde eğer bu aşılara çocukların yaşlarına uygun bir biçimde devam edilmezse kızamık ve çocuk felci gibi salgınlar hızlıca görülebilir. Bunun dışında deprem koşulları nedeniyle gebelerin de tetanos aşılarının mutlaka sağlanması gerekir. Çocuklarımızın aşı programında olan aşılarının kaldığı yerden devam etmesini sağlamamız gerekir bu dönem itibariyle. Dolayısıyla o bölgedeki Aile Sağlığı Merkezlerinin hızlıca çalışır hale getirilmesi gerekir. Aynı şekilde gebe insanlarımızın mutlaka tetanos aşılarının tamamlanması gerekir. Ama en önemli şey temiz içme ve kullanma suyu, tuvalet ve sabun."

Devlet hastaneleri hizmet dışı

Şu ana kadar Sağlık Bakanlığı’nın üzerine düşenleri yapamadığını da ifade eden Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, “Henüz herhangi bir bakanlığın yapması gereken düzeyde bir organizasyonla hizmet sunumu gerçekleştiremediklerini görüyoruz. Eğer gerçekleşmiş olsaydı zaten devlet hastaneleri bugün yıkılmamış olurdu. Devlet hastaneleri bugün gördükleri tahribat nedeniyle hizmet sunumunun dışında kalmazlardı. Devlet hastanelerinin birçoğu yıkıldı birçoğu da kullanılamaz hale geldi. Sağlık Bakanlığı’nın ve hükümetin durumu budur” dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.