Devlet kayıtsızlığının kılıfı: İntihar

Kadın Haberleri —

Rojin Kabaiş için eylem

Rojin Kabaiş için eylem

  • Rojin’in otopsisine katılan doktor Hüseyin Yaviç, sürecin “intihar” senaryosu üzerinden yürütüldüğünü ifade etti: "Ne yazık ki kadın cinayetlerine yönelik devletin  kayıtsızlığı ve ihmalkarlığı mevcut.”

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişim Bölümü öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün üzerinden 1 yıl geçti. Rojin Kabaiş'in ön otopsisine katılan Wan-Hakkari Tabip Odası üyesi Doktor Hüseyin Yaviç, Kabaiş ailesi ve Wan Barosu'nun talebi üzerine tabip odasını temsilen otopsiye katıldığını belirtti. Rojin Kabaiş'in ölümü ve ardından gelişen sürecin pek çok boyutuyla tepkilere yol açtığını ifade eden Hüseyin Yaviç, MA’ya konuştu. 

İnceleme ideal koşullarda olmadı

Rojin Kabaiş'in ölümü ve ardından gelişen sürecin pek çok boyutuyla tepkilere yol açtığını ifade eden Yaviç, "Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde gerekli güvenlik önlemlerinin alınmamış olmasının bu süreçteki rolü üzerinde çok duruldu. Özellikle Rojin'in kaybolduğu süreçte üniversitenin uzunca bir süre bu olaya karşı kayıtsızlığı söz konusuydu" ifadelerini kullandı. 

Cenazenin Wan Gölü'nde 18 gün kalmasından dolayı bozulmalara işaret eden Yaviç, cenazenin deforme olduğuna bundan dolayı da incelemenin ideal koşullarda yapılmadığına dikkat çekti. Ön otopside ölüm nedeninin "boğulma" olduğu yönünde rapor düzenlendiğini hatırlatan Yaviç, daha sonra ATK'nin cenaze üzerinde 2 DNA'nın tespit ettiğine dair rapor hazırladığına ve DNA'ların vücudun hangi bölgesine ait olduğunun uzun süre açıklamadığına işaret etti: "Ne yazık ki kadın cinayetlerine yönelik devletin ve devlet kurumlarının kayıtsızlığı ve böyle bir ihmalkarlığı mevcut.”

 

 

“Diatom Testi” yapılmadı

Bir yıllık süre boyunca suda boğulma tanısında kullanılan biyolojik testlerden biri olan "Diatom Testi'nin" yapılmamasının bir eksiklik olduğunu belirten Yaviç, "Diatom Testi suda yer alan mikroskobik canlılar yoluyla boğulan vücut dokularının örnekleri ve boğulmanın gerçekleştiği suyun örneklerinin eşleşmelerinin yapılmasıyla yapılan bir test. Bu test yüzde 100, kesin sonuç veren bir test olmamakla birlikte tahkikatın diğer bulgularıyla bir arada değerlendirildiğinde kimi zaman olumlu etkilere sahip. Bu testin yapılmaması dediğim gibi ATK'nin otopsi sürecine dair bir eksiklik olarak ifade edebilirim" şeklinde konuştu. 

Bundan sonrası kolay değil

Sürecin "intihar" senaryosu üzerinden yürütüldüğünü ifade eden Yaviç, şunları belirtti: "Sürecin şeffaf yürütülmemesi de bilgi kirliliğini ortaya çıkarıyor. Öte yandan söz konusu 2 DNA'nın açıklanması süreci çok kolay bir süreç değil. Burada ancak bu kişilere ait DNA'ların farklı kriminal süreçlerde kayıt altına alınmış olması ya da 'şüpheli' oldukları için numunelerinin alınması gerekiyor. Yapılması gereken burada çemberin daraltılarak bu süreçte şüphe duyulan kişilerden numunelerin alınması. Öteki türlü Wan'daki herkesten numune alınması hem mümkün değil hem de bu durum insan haklarıyla bağdaşmaz bir süreci ortaya koyabilir. Sürecin bundan sonrası da kolay değil. Çünkü olayın başından beri yürütülen tahkikat sürecindeki eksiklikler, ne yazık ki bu süreci zorlaştırdı. İlgili tahkikatın derinleştirilmesiyle bazı sonuçlar elde edilebilir. Süreç uzadıkça toplumda daha farklı soru işaretleri ve kaygılar oluşuyor." WAN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.