Erdoğan’ın seçim hamleleri! 

Cafer TAR yazdı —

  • Ülke seçim sürecine girince bizzat Erdoğan’ın ağzından birçok sahte müjde(!) duymaya alıştık. Yine benzer şeyleri yaşadığımız bir döneme girmiş durumdayız; Erdoğan bizi sağ olsun(!) yine yanıltmadı. 

Türkiye seçim sathına girdiğinden beri hükümet kesenin ağzını açmış gözüküyor. Erdoğan rejiminin en iyi bildiği şeylerden bir tanesi hiç kuşkusuz insanların gözünü boyamak, geniş halk yığınlarını yanıltmak. 
 
Özellikle ülke seçim sürecine girince bizzat Erdoğan’ın ağzından birçok sahte müjde(!) duymaya alıştık. Yine benzer şeyleri yaşadığımız bir döneme girmiş durumdayız; Erdoğan bizi sağ olsun(!) yine yanıltmadı; her gün yeni bir müjde açıklıyor. Fakat bunlar arasında asgari ücretin önümüzdeki yıl için 8500 TL olarak belirlenmesi ve Emeklilikte yaşa takılanlarla (EYT) ilgili düzenleme en önemlileri oldu.  
 
Birçok çevre haklı olarak açıklanan asgari ücret ve EYT ile ilgili düzenlemeleri yetersiz buldu; fakat öyle anlaşılıyor ki Erdoğan tarafından bizzat açıklanan yeni asgari ücret ve EYT düzenlemesi geniş halk yığınlarında nispi bir karşılık yaratmış gibi gözüküyor.  
 
Normalde bir ülkede asgari ücreti devlet başkanları değil; bakanlar ya da Asgari ücret komisyonunda görevli bakanlık yetkililerinden biri açıklar. Fakat belirlenen asgari ücret sendikaların talebine çok yakın olduğu için bizzat Erdoğan tarafından açıklandı.  
 
Biliyorsunuz sendikalar 9000 TL talep ediyorlardı; normal beklenti belirlenen asgari ücretin bunun çok altında olmasıydı; fakat Erdoğan 8500 TL ile sendikaların talebine çok yakın bir noktada asgari ücreti belirledi. O zaman gelin yeni belirlenen asgari ücret günümüz Türkiye’sinde neye denk düşüyor, biraz daha yakından bakalım! 
 
Türkiye çok uzun bir süredir yüksek enflasyon dönemine girmiş durumda; enflasyon bir ülkedeki ücret/fiyat dengesini bozan en önemli faktördür. Enflasyon bir ekonomide mal ve hizmetlerin fiyatını sürekli artırırken ücretler fiyat artışlarına aynı oranda tepki veremezler. 
 
Şöyle düşünün; bir esnaf alıp sattığı ve üretimini yaptığı ürünün fiyatında bir atış olduğunda bunu bir oranda kendi satış fiyatlarına isterse hemen yansıtabilir. Örneğin kira giderleri artarsa o da belirli oranda kendi sattığı ürünlerin fiyatını artırarak kira artışından dolayı ortaya çıkan kaybını gidermeye çalışabilir. 
 
Ancak aynı şeyi emeğiyle geçinen bir işçi veya memur yapamaz. Örneğin bir sebepten dolayı emeğiyle geçinen bir insanın ev kirası veya diğer temel giderleri artarsa; o da ertesi gün kendi ücretini artıramaz. Modern kapitalist toplumlarda bunun olanağı yoktur.  
 
Bir ekonomide ücret belirli periyotlarda ya toplu sözleşme yoluyla ya da asgari ücret üzerinden hükümetlerin ağırlıklı olduğu kurullarca belirlenir. Dolayısıyla emekçiler, iş adamları veya esnaflar gibi piyasa koşularında ortaya çıkan gelişmelere anlık tepkiler veremezler. 
 
Toplu pazarlıklar veya asgari ücret üzerinden belirlenmiş ücret veya maaşlar belirli bir süre için sabitlenirler; o dönem içinde yaşanan fiyat artışlarına karşı savunmasızdırlar. Sözleşme sonrasında ortaya çıkan hak kayıplarını giderebilmek için bir sonraki toplu pazarlık veya asgari ücreti belirleme dönemini beklemek gerekir. 
 
Daha geniş açıdan bakarsak bir toplumda üretim faaliyeti sonucu ortaya çıkan toplam gelirin dağılımını emekçiler ve sermaye arasındaki mücadele belirler. Her iki taraf da ortaya çıkan değerden daha fazla pay almak için mücadele eder. Bazen ilk etapta kulağa yüksek gelen rakamlar bir süre sonra eriyerek karşılıksız kalır.  
 
Erdoğan Rejimi seçimlere giderken toplumda çok nispi bir rahatlama yaratmak istiyor; fakat bunu bile topluma karşılıksız vermeyecek. Bu arada birçok provokasyonla zaten çok az kalan özgürlük ve demokrasi alanını daha da daraltmaya çalışacak. HDP’ye yönelik açılan kapatma davasını ve banka hesaplarının dondurulmasını, artarak devam eden saldırıları bu kampanyanın bir parçası olarak görmek gerek. 
 
Birçok market zinciri bazı temel gıdaların fiyatlarının artırılmaması noktasında baskı altına alındı. Türk lirası birçok operasyonla değerinin oldukça üstünde tutulmaya çalışılıyor, dolayısıyla bu durum bir halk kitlelerinde bir nebze de olsa ekonomik rahatlamaya neden oluyor ve muhtemelen bu süreç seçimlere kadar devam edecek.  
 
Fakat AKP/MHP faşizmi bunlarla yetinmeyecek; bütün bunları yaparken diğer taraftan da toplumun en dinamik kesimleri üzerinde baskıları artırarak sonuç almaya çalışacak, bu noktada HDP’ye ve diğer devrimci çevrelere yönelik saldırılarda bir artış olacağını beklemek yerinde olur.   
 
Ayrıca Türk Egemen sınıfları içerisinde iktidar kavgaları da kanlı bir karakter kazmaya başladı; muhtemelen bu noktada da oldukça önemli gelişmelerin olacağı bir sürece girmiş bulunuyoruz. 
 
Bu noktada bize düşen iktidarın bütün provokasyonlarına direnmek, kirli oyunlarını halklarımız nezdinde teşhir etmek ve bu ortamda en geniş kitleleri devrime kazandırmaya çalışmak olmalıdır. Yaşadığımız süreci sadece olağan bir seçim dönemi olarak göremeyiz. 
 
Önümüzdeki dönem sadece Türkiye’yi kimin yöneteceğinin değil; Kürt Halk Önder’inin ve Rojava’nın kaderinin belirleneceği bir dönem olacak. Bu noktada, biz de çabalarımızı bu noktada yoğunlaştırmalıyız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.