Fransa derin devletiyle hesaplaşmalı!

Yurt Dışı Haberleri —

Selma Akkaya

Selma Akkaya

  • İki Paris katliamının da tesadüf olmadığına vurgu yapan gazeteci Selma Akkaya, "Fransa'da derin devletin içerisinde katliamlara zemin olan güçler var. İki katliamın aydınlatılması, Fransa’nın kendi derin devletiyle hesaplaşması anlamına gelecek" dedi.

PERVİN YERLİKAYA / PARİS

İki katliamın da gerçekleştiği 10. Paris, 1980 darbesi sonrası politik ilticanın ve göçün en yoğun yaşandığı, Kürtlerin ilk yerleştiği semtlerden biri. Ve yine Fransa’da ilk politik afişin Kurdistanlılar tarafından basıldığı, ilk derneğin kurulduğu, ilk şehitlerin verildiği yerdir Paris. Nazif Aktaş, 23 Aralık 1985’te Paris’te ırkçı bir saldırı sonrası şehit düştü. Yıllar sonra Kürtler bir suikastle karşı karşıya kaldı. Yer yine Fransa'nın başkenti Paris'ti. PKK kurucularından Sakine Cansız (Sara), Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn) ve Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in (Ronahî), 9 Ocak 2013 tarihinde Türk devletinin MİT elamanı tetikçi Ömer Güney tarafından suikastle katledildi. Daha bu katliam aydınlatılmamışken Kürtler bir katliam ile daha yüz yüze bırakıldı ve 2. Paris Katliamı Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'nde yaşandı. Kültür Hareketi üyesi Mîr Perwer (Mehmet Şirin Aydın) ve Kürt yurtsever Abdurrahman Kızıl’ın ile KCK Yürütme Konseyi Üyesi Evîn Goyî (Emine Kara) katledildi. Gazeteci Selma Akkaya iki Paris katliamına da tanıklık etti. Bizde süreci en yakından takip edenler gazetecilerden biri olan Akkaya ile iki katliamın benzer noktaları üzerine konuştuk.

Sembol iki kurum hedef alındı

10. Paris'in Kürtlerle ve Türkiyeli devrimciler ile anıldığına dikkat çeken Akkaya, "Türkiyeli ve Kurdistanlı devrimcilerin burada bıraktığı bir sürü iz var. 2013’te yaşanan katliama bakıyoruz, 10. Paris. Kürtlerin diplomatik yüzünün olduğu bir büro hedeflenmişti. 2022 yıl sonuna geldiğimizde Fransa’ya gelip iltica eden Kürtlerin ilk uğradığı hem halk hem de kimlik boyutu ile hedef alınan bir kurum söz konusu. 2013 ve 2022’te Kürtler için önemli ve sembol olan iki kurum hedef alındı. Birbirinden bağımsız olmadığının ilk kanıtlarından biri. Mekan, yer, seçilen kişiler diyebiliriz" ifadelerini kullandı. 

İçişleri Bakanı olay yerinde!

Her iki katliamın tesadüf olmadığının altını çizen Akkaya, benzerlikleri aktarmaya devam etti: "23 Aralık günü bu sokakta polisin arasında yürürken, 9 Ocak’ı yeninden yaşadım. Ne katil profili ne de son gelişmeleri bilmeksizin aynı duyguyu taşıyordum, aynı yoldan geçiyor gibiydim. Sonraki gelişmelere baktığımızda birbirinden bağımsız olmayan aynı zeminden gelen bir saldırı olduğunu görüyoruz. Neden aynı zemin? 9 Ocak’ı hatırlayın ilk önce Kürtler 3 kadından haber alamamıştı ve gece geç saatlerde katledildikleri öğrenilmişti. İlk katilin tutuklanma sürecinde olan belirsizlik bugün de var. O gün katili Kürt olarak yansıtmak isteyerek, iç hesaplaşma gibi konular konuşuluyordu. Bu yüzden ‘terör’ kapsamında soruşturma yaptılar. O zamanda olay yerine ilk gelen İçişleri Bakanı yine Kurdistani kurumları muhatap almamıştı ve ‘Ülke toprakları üzerinde 3 kadın öldürülmüştür. Bu olayın sonuna kadar arkasındayız, araştıracağız ve açığa çıkartacağız' demişti. Hemen arkasından Paris Elçiliği ile yaptığı görüşmede ’Sonuna kadar PKK ile savaşacağız’ demişti. 2. Paris Katliamı'nda olay yerine saatler sonra gelen İçişleri Bakanı, katilin ırkçı bir profili olduğunu belirtiyor ve yine Kürtleri muhatap almayan bir yerde.” 

Politik cinayetler ülkesi Fransa

Tetikçinin suikast için Kürt Kadın Hareketi’nden önemli bir figürün dernekte bulunduğu bir saati seçmesinin de tesadüf olmadığına vurgu yapan Akkaya, 1. Paris Katliamı'nda PKK'nin ilk kurucuları arasında yer alan Sakine Cansız hedef alındığının altını çizerek şöyle devam etti: "Ailesi ve arkadaşlarının yaptığı açıklamalarda Sakine Cansız’ın Almanya devleti tarafından yakından izlendiğini biliyoruz. Katil Ömer Güney’in Hollanda’da gençlerle birlikte bir gözaltısı var. Hollanda veya Almanya’nın bugüne dek siyasal cinayetlere zemin olmamak için kendinden uzaklaştırma hallerine bakalım. Bugün, Almanya’da Kürt kurumlarına katliamdan bir gün önce baskın yapılması, evlerin kapılarının kırılması, Kürt siyasetçi Tahir Köçer’in tutuklanmasının da tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Fransa’ya baktığımızda ise burada bir derin devletin olduğunu ve başka şeylere zemin olduğunu hep görüyoruz. Dulcie September’dan (Mandela’nın yakın arkadaşı), yine birçok Filistinli, Tamilli ve Lübnanlı politik kimliğin burada katledildiğini biliyoruz. İran muhalefetinden insanların saldırıya uğradığını biliyoruz."

Fransa'da derin devlet ağları var

Fransa devletinin iki katliamı da aydınlatması gerektiğinin altını çizen Akkaya, "İki katliamın aydınlatılması, Fransa’nın kendi derin devletiyle hesaplaşması anlamına gelecek. Kendi derin devleti içerisinde katliamlara zemin olan güçlerin varlığını da gösteriyor. Hiçbir ülke bir başka ülke sınırları içerisinde bu kadar rahat katliamlar gerçekleştiremez. Bunu yapmasının zemini yoktur. Eğer bugün Güney’de yapılıyorsa, Güney’in katliama zemini vardır. Fransa’da yaşanıyorsa da Fransa’nın belki ilgili hükümetinin veya herhangi bir servisinin değil ama derin devletinin içerisinde buna zemin olan bir güç veya güçler ağı vardır” dedi.

Macron'un Erdoğan'a bakış açısının bilindiğini kaydeden Akkaya, “Bunu Macron bile değiştirememiştir. Fransa bugün bununla yüzleşebildiği ve bunu değiştirebildiği durumda her iki katliamı aydınlatırsa kendi topraklarında başka katliamların da zemini olmayacaktır. Kendi dış siyasetinde de daha sağlıklı ilerleyecek, Ortadoğu'da farklı bir politika izleyebilecektir. Kürt siyasetine, Kürtlere yaklaşımını, Kürtleri katleden güçlere karşı tutum ve davranışı aynı zamanda bu katliamın aydınlatılması Fransa'nın geleceği açısından da büyük bir öneme sahiptir" diye konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.