Gazze’nin tozu Tahran’a ulaştı

Selahattin IŞILDAK Haberleri —

  • Beyrut’daki SİHA saldırısı öncesinde İsrail ordusunun 3 tugaylık askerini Gazze’den çekme kararını, aslında yeni açılabilecek bir cephe (Lübnan cephesi) için hazırlık anlamında okumak gerekir.

SELAHATTİN IŞILDAK

Makarayı biraz geri sararak başlayalım bu yazıya. 7 Ekim tarihinde Hamas’ın düzenlediği askeri eylem, muhtemelen kendilerinin de hiç beklemediği bir durumla sonuçlandı. Rehin aldıkları insanların bir çoğu, çölün ortasında bir festivale giden insanlardan oluşuyordu ve bu festivale dünya çapında 50’den fazla ülkeden insan katılmıştı. Yani Hamas kendisini, bu eylemi ile dünya genelinde bir çok ülkeyi karşısına almış olarak buldu.

 ***

İsrail’in yanıtı insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir oranda şiddet ve vahşet dolu saldırılar ile oldu. Büyük çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan 20 binin üzerinde insanı ağır bombardımanlarla katleden bir soykırım saldırısı başlattı. Başta ABD olmak üzere bütün müttefiklerini “Yenikapı Ruhu”na davet ederek, saldırılarını kesintisiz bir şekilde sürdürdü. ABD kongresinin onayı olmadan, Beyaz Saray Kogreyi bypass ederek “olağanüstü durum” gerekçesi ile İsrail’e askeri desteğini anında sundu ve Doğu Akdeniz’e savaş gemisi göndermekten tutun, başta askeri mühimmatlar olmak üzere her türden desteği İsrail yönetimine sağladı.

 ***

Güney Yemen yönetimi, (yani Husi’ler), Kızıldeniz’deki ticari yolu düzenledikleri bir çok askeri eylemle bloke etti, fiilen güvenli olmaması nedeni ile bu yol devre dışı kaldı. Artık Çin ve Hindistan gibi Uzak Doğu ülkelerinden dünyaya taşınan emtialar, 28-30 günde değil, 48-50 günde ve daha masraflı olarak Avrupa ana karasına ulaşır duruma geldi. Bu sebeple ABD ordusu bir savaş gemisini Kızıldeniz’e göndermiş olsa da Batılı müttefikleri bu plana pek sıcak bakmadı ve temkinli olmayı seçti. İran bir karşı hamle ile aynı bölgeye kendi savaş gemisini gönderme kararı aldı.

İran genel olarak bölgede yaşanan gelişmelere resmi anlamda temkinli yaklaşırken, vekâlet savaşı yürüten gruplarına askeri eylemlerini yükseltmeleri ancak bölgesel bir savaşa da evrilmemesi konusnda temkinli bir tutum gösterdi. Yani İsrail’in Gazze’yi yerle bir etme saldırıları sürerken, durumun bölgesel bir savaşa evrilmesini istemeyen ama sessiz de kalamayız diyen bir tavır içine girdi. Benzer bir tutumu Lübnan Hizbullah’ının da sergilediğini söylemek yanlış olmaz.

Öte yandan İsrail Gazze’de toplu bir soykırım politikası izleyerek, kenti yerle bir etmeye devam etti, Beyrut’daki SİHA saldırısı öncesinde İsrail ordusunun 3 tugaylık askerini Gazze’den çekme kararını, aslında yeni açılabilecek bir cephe (Lübnan cephesi) için hazırlık anlamında okumak gerekir. Yani, Beyrut’da Aruri’nin de aralarında bulunduğu üst düzey Hamas yetkililerinin katledilmesi planını yapanlar, olası bir Lübnan cephesi açılmasına karşı askeri konumlanışını da değiştirmek amacı ile o 25 bin askeri geri çekmiş gözüküyor.

Bütün bu gelişmelerin akabinde Kasım Süleymani’nin ölüm yıldönümünde İran’da Süleymani’nin türbesine giden yolda ard arda yaşanan patlamalar, yeni bir dönemin kapısını aralayabilecek gelişmeler olarak tarihe geçti. 

Kirman kentinde yaşanan patlamaların arkasında hangi güçler olabileceğine dair bir çok spekülasyon yapılabilir, İran da bu saldırıların arkasındaki güçleri açığa çıkaracaklarını duyurdu. Ancak bu saldırının çok açık bir şekilde İsrail ve Filistin arasında yaşanan çatışmalı duruma İran’ı da dahil etmek amacı güttüğünü söylemek yanlış olmaz.

***

Öte yandan Türk devletininİran ve onun Proxy (vekil) güçleri ile yeni bir ilişki geliştirme amacında olduğunu da gördük. KDP’nin istihbarat güçlerinin yanı sıra, Haşdi Şabi güçlerini de Ankara’da ağırlamasının başka bir açıklaması olamaz.İran cumhurbaşkanı Reisi’nin patlamalar sonrası Ankara ziyareti ertelendi ancak bunun yanısıra hafta sonu ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Türkiye’ye yapacağı ziyareti ve sonuçlarını da yakından izlemek gerekir. Muhtemeldir ki Blinken, selefi üzerinden ince bir ayar verecektir.

***

Uzun lafın kısası şudur ki; Yeni enerji koridorları-yeni ipek yolu hatları savaşında herkes konumlanma ve ona göre tutum alma tavrını netleştiriyor. 3. Dünya Savaşı’nın gelmiş olduğu bu koşullar altında; çiçeği burnunda yeni Türk dışişleri bakanı yaptığı son açıklamalarla İran ile ortak bir hat oluşturma konusunda ABD’ye rağmen bir çizgi izlemeye meyilli gözüküyor. Türk Dışişleri bakanlığındaki “sözde Kürt” vatandaş olan zatın, "savaşmaya devam edeceğiz" dediği açıklamalarına bakılırsa, bölgede gerilimi tırmandırma ve savaş politikalarında ısrar devam edecek. Bu durum, hem Türkiye’yi hem de bölgeyi daha fazla istikrarsızlığa sürükleyecektir. Engellemeye çalıştıkları Kürt halkının mücadelesi ise her geçen gün daha da büyüyecek ve tarihin çarkı, haklı olanların yanında dönmeye devam edecektir. Bu hakikati de herkes yaşayarak görecektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.