Kilit

Selahattin IŞILDAK Haberleri —

  • Ana sorunu ve ondan kaynaklı birçok sorunu çözmek ve toplumsal huzuru sağlamanın zorlukları vardır ama barışa giden bir yol mutlaka vardır. O yola giden kapının kilidini açmak için çalınacak kapı da bellidir.

“Hem Avrupa ana karasında, hem de (onsuz yapamayacağını bildiği) Ortadoğu ana karasında, genel olarak da dünya çapında bir dalgalanma yaşanıyor. Mücadelenin daha da sertleşeceği, dalgaların daha da büyüyeceği, daha çetin bir sürece doğru evriliyor gelişmeler. Önemli olan bu gelişmeleri öngörebilmek, gelecek olası güçlü dalgalara karşı daha güçlü dalgakıranlar örebilmektir” demiştik 22 Aralık 2023 tarihli burada yayınlanan ilk yazımızda. Aradan geçen 4 aylık zaman dilimine baktığımızda sürecin çok hızla geliştiği ve de büyüdüğü gözüküyor.

Hayatın her alanında kıran kırana bir mücadele her geçen gün daha da sertleşerek sürüyor. Bugün medya alanı da dahil olmak üzere her alanda devam ettirdikleri topyekün savaş yaklaşımına karşı asimetrik bir şekilde durarak, bütün saldırıları geri püskürterek yanıt verebiliriz, -ki veriyoruz da. Öte yandan yokluğa, yoksulluğa, yasaklarla dolu bu yaşama karşı çıkanların sesi artık daha gür çıkıyor. Ancak ortak bir kanala akamıyor henüz bu sesler. Birbirinden kopuk ya da kopuk değilse de birbirine çok zayıf bağlarla bağlı, dağınık güçler olarak varlıklarını sürdürüyor. Oysa ki metropollerdeki emekçilerin geneli evlerindeki ocaklarındaki yoksulluğun devam eden savaş olduğunu tam olarak kavrayabilmiş olsa, yani barışın ocağındaki yangını söndürecek yegane seçenek olduğunu anladığı anda çok şey köklü olarak değişecektir. O vakit kazanan emekçiler, işçiler ve halklar olacaktır.

7 Haziran 2015 seçimlerinin sonuçlarının iktidar cenahında yarattığı korku ve paniği anımsıyorum. O zaman iktidarın ilk saldırdığı kesimler arasında batıda barışın sesini yükselten akademisyenler, aydınlar, yazarlar olmuştu. Bu saldırı dalgası halkların ortak bir barış köprüsünde buluşma mayasının tuttuğunu gösteriyordu. Aslında 7 Haziran seçimlerinin sonucu buydu. İşte bu nedenle bu köprüyü hedef alarak saldırmaya başladılar. Korkuyu hakim kılmaya çalışarak, barış umutlarını yıkarak, açlıkla terbiye etmeye çalışarak, olmadı hapise atarak… Aradan geçen zaman; halkların bu barış umudunu farklı siyasi kesimlere sorumluluk olarak yüklediğini gösteriyor şimdi. Bir siyasi kesim denedi ya da denermiş gibi yaparak Sri Lanka modelini hayata geçirmeye çalıştı. Olmadı. Belki şimdi bir başka siyasi kesim, yani çoğunluğu temsil eden siyasi kesim bu sorumluluğu dürüstçe üstlenir.

Tarih öğrenmesini bilene çok şey anlatır. Sadece kısacık 100 yıllık geçmişe bakarak, yapılan yanlışlar ve hatalar kabul edilip dersler çıkararak, helalleşerek-özür dileyerek, huzur ve sükunet içerisinde savaşsız bir şekilde ortak bir yaşamı inşa edebiliriz. Belki bütün sorunlarımızı tek kalemde çözmüş olmayız ama ana sorunu ve ondan kaynaklı bir çok sorunu çözmek ve toplumsal huzuru sağlamak adına gelecek için hayırlı bir adım atılmış olur. Dünyada benzer bir çok örnek bulunmaktadır. Zorlukları vardır ama daha kolaydır. Barışa giden bir yol mutlaka vardır. O yola giden kapının kilidini açmak için çalınacak kapı da bellidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.