Güven güvence ile olur

Mithat Sancar

Mithat Sancar

  • Güven, somut adımların ve olguların bir ürünü olarak gelişir. Şimdi devlete düşen güvencelerle güveni yükseltmek, demokratik mekanizmalarla katılımı mümkün kılmaktır.
  • Sanki bu komisyon sadece silahsızlanma için kuruluyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Komisyon çatışma ve çözüm konusunu iç içe alması gereken bir çalışma yürütmelidir. 

Barış ve Demokratik Toplum süreciyle ilgili Meclis’te komisyon kurma çalışmaları hızlanırken, İmralı Heyeti üyelerinden Mithat Sancar, sürecin hukuki güvence ve siyasi zemine taşınmasının elzem olduğuna dikkat çekti. Komisyonun sadece “silahsızlanmaya” dönük olduğu algısının yanlış olduğunu vurgulayarak, “Şimdi devlete düşen güvencelerle güveni yükseltmek, demokratik mekanizmalarla katılımı mümkün hale getirmek” dedi. 

İmralı Heyeti üyelerinden Mithat Sancar, süreç kapsamında yaşanan gelişmelere dair Mezopotamya Ajansı'ndan Mehmet Aslan’ın sorularını yanıtladı. 

Sırrı Süreyya Önder’in yaşamını yitirmesi ardından DEM İmralı Heyeti’ne dahil olan Mithat Sancar, 6 Temmuz’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la, akabinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yaptıkları görüşmeler hakkında bilgi verdi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çalışma imkanlarının artırılması ve iletişim kanallarının genişletilmesinin önemine vurgu yapan Sancar, buna dönük düzenlemelerin yakın zamanda yapılmasını beklediklerini ifade etti. 

Adalet Bakanlığı’na düşen kısım

Öcalan’ın “Yeni bir aşamaya gelindi” vurgusunda bulunduğuna dikkat çeken Sancar, bunun en önemli boyutunun silah bırakma süreci olduğunun altını çizerek, “Sürecin silah aşamasından çıkması hukuk ve siyaset zeminine taşınmasıyla sağlanacaktır. Bu zemin güçlendikçe silahların devreden çıkması süreci de hızlanacaktır” dedi. 

Mithat Sancar, Adalet Bakanlığı’na düşen kısımda çözüm bekleyen acil meseleler olduğunu da belirterek şunları söyledi:

“Adalet Bakanlığı bu sürecin çok kritik bir yerinde duruyor. Herhangi yasal düzenleme gerekmeden atılabilecek adımlar var. Mesela hasta tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılması, 30 yılını doldurmuş olanların artık sürekli tahliyelerinin ertelenmesinin durdurulması. Bu, sadece siyasal değil, aynı zamanda insani bir meseledir. Çünkü Adalet Bakanlığı'nın yasa yapma ihtiyacı yok ama yönetmelikleri ve uygulamayı düzeltme imkanı var. Ama yasal düzenlemeler konusu çok daha kapsamlıdır. Bu konuda elbette Adalet Bakanlığı ve başka birimler hazırlıklar yapacaklardır.”

Komisyon neler yapacak?

Ancak gerekli hukuki zeminin oluşmasında asıl görevin Meclis’te kurulacak komisyona düştüğünü kaydeden İmralı Heyeti Üyesi Sancar, komisyonun söz konusu yasaların uzlaşmayla, mutabakatla, daha da önemlisi kamuoyunun bilgisi dahilinde çıkması için çalışacağını söyledi. Sancar’ın komisyonun işlevi konusunda değerlendirmeleri şöyle:

“Asıl görev Meclis’te kurulacak komisyona düşüyor. Şu an bu yasaların uzlaşmayla, mutabakatla çıkması için komisyonun çalışmaya başlaması gerekiyor. Böylece çıkarılacak yasalar burada tartışılacak. Kamuoyunun da bilgisi dahilinde olacak. Onlar komisyonda görüşüldükten sonra Meclis Genel Kurulu’na gelecek. Önemli yasaları kastediyorum. O zaman sürecin hukuksal zemini daha da güçlenecek. Komisyonun bütün sorunları çözecek bir misyonda olduğunu düşünmek abartılı olur. Bu kadar zor bir meseleyi, bu kadar acı yüklü bir çatışmayı, 100 yıllık bir sorununun çözümünün önünü açmayı, bir anda hemen yapmak çok kolay değil. Ama atılacak adımlar çatışmayı bitirir. Çözümün kanallarını açar. Dolayısıyla çatışma ve çözüm konusunu iç içe alması gereken bir çalışma yürütmelidir. Sanki bu komisyon sadece silahsızlanma için kuruluyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Silah bırakma meselesinin ilerleyebilmesi için yapılması gereken düzenlemeler var. Bu düzenlemelerin de bir an önce komisyonda ele alınması ve bir sonuca bağlanması gerekiyor.”

Hukuki güvence ve demokratik mekanizma

Sürece destekle güvenin aynı oranda olmadığına dikkat çeken Mithat Sancar, güveni artırmanın yoluna şu sözlerle işaret etti:“Güven, somut adımların ve olguların bir ürünü olarak gelişir. Şimdi devlete düşen güvencelerle güveni yükseltmek, demokratik mekanizmalarla katılımı mümkün hale getirip o desteği güvenle eşit noktalara yaklaştırmak; bizlere de düşen siyasal mücadeleyi her alanda bu doğrultuda yoğunlaştırmak. Eğer bunları bir arada yapabilirsek o zaman güven de artacaktır. Tökezlemeler, tıkanmalar yaşanabilir bu tür süreçlerde. Ama demokratik mekanizmalar ve hukuksal güvenceler oluşturulursa ortaya çıkabilecek tökezlemeler de, tıkanmalar da, hatta krizler de aşılabilir. O nedenle krizleri önlemenin en etkili yolu hukuksal güvenceler, demokratik mekanizmalar birlikteliğidir. Silah bırakanlar ne olacak? Birleşmiş Milletler'in bu konuda standartları var mesela. Çeşitli ülkelerde uygulanmış önerileri var. Kürt sorunu 100 yılı aşan bir geçmişe sahip. Çatışmalarda 40 yılı aşan bir süreye varıldı. Bütün bunları çözmek için gerçekten temel şey güvenceleri adım adım oluşturmaktır. Elbette bazı konularda taraflar arasında anlaşmazlıklar, farklılıklar olacak. Önemli olan burada ortak amacı toplumsal bir destekle ortaya çıkarmaktır. Ortak amaç nedir? Barış. Ortak amaç nedir? Barıştan demokrasiye açılan yolları örmek.”

Aynı zamanda toplumsal müzakere

Sancar, sürecin diğer önemli yanına, toplumsal katılım ve mücadeleye de dikkat çekti. “Bu süreçler kolay yürümez. Sadece tarafların görüşmelerinin sonucuyla da çözülmez” diyen Sancar, aynı zamanda siyasal destek, toplumsal katılım ve mücadelenin de bir arada olmak zorunda olduğunu belirterek, “Şimdi o müzakere artık iki taraf arasında değil, çoklu bir müzakereye dönüşecek. Aynı zamanda toplum izleyecek. O zaman toplumla müzakere edeceğiz. Yani siyasal çözüm aynı zamanda siyasal mücadele gerektirir. Elbette devletten talepler olacak ve devletin yükümlülükleri var. Fakat bütün her şeyi devletten talep ederek ve o yapmadığında da ‘İşte olmuyor’ diyerek süreç yürütülemiyor. Bunun için siyasal mücadele, toplumsal destek çok hayatı önem taşıyor” diye belirtti.

Demokratik entegrasyon nedir?

Mithat Sancar, “Demokratik entegrasyon’u da iki boyutlu ele almak gerektiğini söyledi:

“Dar boyutu; bugüne kadar PKK'de yer almış insanların -ister silahlı mücadelede, ister yurtdışında, sürgünde ya da cezaevinde- toplumla demokratik bütünleşmesi olarak anlaşılmalı. Bu elbette öncelikle hukuk yoluyla olacak. Silah bırakıldıktan sonra esas olarak siyasal alana geçişin imkanlarını ve şartlarını yaratmak da gerekiyor. Hukuk ve siyaset tam da burada bütünleşiyor. Daha sonra da başka boyutları; toplumsal, psikolojik, ekonomik boyutları var. Hepsi bir arada olmalı. 

Diğer yanı Kürt sorunun çözümüne ilişkin kendi modelinin, fikriyatının içinde yer alıyor zaten. Yani ‘Demokratik Ulus’ çözümünün pratikte hayata geçmesi olarak da anlaşılabilir demokratik entegrasyon.

Sayın Öcalan'ın Demokratik Ulus, Demokratik Konfederalizm tezlerini ve yazılarını bilenler zaten bunun içeriğiyle ilgili yeterince fikre sahiptirler. Şimdi bunlar somut olarak gündeme geliyor. Bunları kabul ettirmek siyasal mücadelenin, demokratik siyasetin görevidir. Yani bunları hayata geçirecek geniş toplumsal hareketlilik, mücadele ve siyasal çalışma.”

Mithat Sancar, son olarak gerçek bir barışın kurulabilmesi için  “Kardeşlik sözleşmesi ya da kardeşlik hukukuna ve bunu sağlayacak sözleşmeye” ihtiyaç olduğunu da ekledi. Anayasanın da bunun bir parçası olduğunu söyleyen Sancar, “Bir barış hukuku gerekiyor. Barış sözleşmesi gerekiyor. ‘Demokratik Kardeşlik Sözleşmesi’ gerekiyor” dedi. ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.