• ÖHD ve TUHAD-FED, hasta tutsaklarının yerinin hastane olduğunu belirterek serbest bırakılmalarını istedi. 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED), Ankara'nın Çankaya ilçesindeki Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın metnini ÖHD Ankara Şubesi Üyesi Sidal Bayrak okudu. Bayrak, cezaevlerinde uygulanan ağır tecrit ve keyfi infaz politikalarının insan haklarına dayalı hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını belirtti. Hukukun üstünlüğü ve insan onurunun sistematik olarak ihlal edildiğini vurgulayan Sidal Bayrak, adalet sisteminin bir meşruiyet krizi içinde olduğunu ifade etti.

Tedavileri engelleniyor

Hasta tutsakların tedavi haklarının ihlal edildiğini belirten Sidal Bayrak, şöyle devam etti: “Hapishanelerde binlerce hasta mahpusun tedavisini bizzat yürüten doktor ve hastanelerin raporları, Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastane olsa bile Adli Tıp Kurumu tarafından onaylanmadıkça geçerli olmamakta ve Adli Tıp Kurumu bir tekel haline gelmiş durumdadır. Adli Tıp Kurumu, yapısı itibarıyla tarafsız ve bağımsız karar vermeye elverişli olmadığı gibi, aynı zamanda bürokratik işleyişi nedeniyle hasta mahpuslara aylarca zaman kaybettirmektedir. Bu yaklaşım, AİHM’in kararlarında tanımladığı üzere, işkence veya insanlık dışı muamele olarak değerlendirilmektedir. Nitekim, yaşamını yitiren ya da hastalıkları geri dönüşsüz ilerleyen çok sayıda mahpus, devletin sağlık hakkını ve yaşam hakkını ihlal ettiğinin somut göstergesidir.” 

Sidal Bayrak, toplumun tüm kesimlerinin eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşayabilmesi ve hukukun üstünlüğünün yeniden inşa edilebilmesi için başta cezaevleri olmak üzere tüm devlet kurumlarında bir reform sürecinin başlatılması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Hapishanelerdeki ayrımcı ve keyfi uygulamalara derhal son verilmeli; kamuoyu bu hak ihlallerine karşı duyarlılık göstermeli, demokratik hukuk devleti mücadelesine destek olmalı ve sorumluluk almalıdır”     

Ardından söz alan Dilan Kunt Ayan, "Türkiye hapishanelerinde bin 400’e yakın hasta tutsak bulunuyor ve bunun 300 tanesi ağır hasta tutsak. Bir kez daha buradan ifade ediyoruz: hastadan tutsak olmaz. Hasta tutsakların yeri, hapishaneler değil, hastanelerdir. Bizler de DEM Parti olarak bulunduğumuz her mecrada bunun mücadelesini veriyoruz” diye konuştu. 

 

* * *

Kargalardan dolayı tutsaklara hücre cezası

 Marmara Cezaevi’nde havalandırmaya düşen cisimler nedeniyle tutsaklara hücre cezası verildi. 

Marmara Kapalı Cezaevi’nde tutulan Ünal Yiğit, Dursun Er ve Celal Punar’ın kaldığı hücreye, 22 Nisan ve 24 Nisan tarihlerinde gardiyanlar tarafından arama adı altında baskın düzenlendi. Havalandırmaya kargalar tarafından taşındığı düşünülen çivi ve tel parçası gibi materyaller nedeniyle tutsaklara disiplin soruşturması açıldı. Soruşturma kapsamında tutsakların bu cisimlerle gardiyanlara saldıracağı iddiasıyla iki kere 12’şer günlük hücre cezası verildi. 

Aramalarda tutsakların mahkeme dosyalarına, savunmalarına, yazdıkları şiirlere ve diğer yazınsal üretimlerine de “Örgütsel motivasyon sağladığı” iddiasıyla el konuldu. Aynı gerekçeyle tutsaklara gönderilen mektupların da verilmediği belirtildi. 

 

* * *

Hastane yolunda tutsaklara saldırı

Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan Ronahi Sırdaş, önceki gün annesi Emine Sırdaş ile yaptığı telefon görüşmesinde adli tutuklular tarafından saldırıya maruz kaldıklarını anlattı. 

Ronahi Sırdaş, “30 Nisan’da üç arkadaşımız hastaneye gitti. Adlilerin saldırısına uğradı. İdare ile görüştük, ‘Güvenlik zafiyeti yaşanmayacak’ denildi" dedi. Rohani Sırdaş, 6 Mayıs’ta da benzer bir saldırının yaşandığını belirtti. Üç arkadaşıyla birlikte rutin hastane kontrollerine götürüldükleri sırada saldırıya maruz kaldıklarını aktaran Ronahi Sırdaş, şunlar paylaştı: “Bize sözlü hakaretlerde bulundular. Arkadaşlarımıza saldıran, tekme atan adli tutuklu yanındaki diğer tutukluya da bize saldırması için işarette bulundu. Bunun üzerine kısa süreli gerginlik çıktı. Onları kim kışkırtıyor bilmiyoruz ama örgütlü, planlı bize saldırıyorlar."