Hatay tüm sorunlarıyla baş başa
- Depremde en fazla hasarın yaşandığı kentlerden olan Hatay’da aradan geçen bir yılda barınma, eğitim ve sağlık sorunları olduğu gibi duruyor. Devletin yıkıcı politikalarından kaynaklı kentte yaşayan yüz binlerce yurttaş ciddi hak ihlallerine maruz kalıyor.
ERDOĞAN ALAYUMAT / HATAY
Hükümetin açıklamasına göre; 22 bin kişi hayatını kaybetti, 12 bin 52 bina yıkıldı; 9 bin 218 bina ise ağır hasar aldı. Harabeye dönen kentte son bir yılda yaşanan insan ve doğa hakkı ihlalleri ise tavan yapmış durumda. Deprem bölgelerinde ‘zeytin yasası’ yürürlükten kaldırılarak zeytin arazileri imara açıldı. Bununla yetinmeyen iktidar, kentte orman vasfına sahip ormanlık alanları da imara açarak ihalelerini yandaş şirketlere verdi. Bölgede enkaz kaldırma işi de yine yandaş şirketlerin oldu. İktidar deprem sonrası politikalarıyla kent doğasını adeta katlederken, kentte yaşan yüz binlerin sağlığını da riske attı. Enkaz kaldırma çalışmalarında ortaya saçılan asbest ve diğer kimyasal zehirli atıkların, on binlerce nsanın önümüzdeki 8-10 yıl içinde ölümüne veya kanser olmasına sebep olacak şekilde ekosisteme karıştığı belirtiliyor.
Gazetemize konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Hatay Şube Eşbaşkanı Mürsel Tonguç Salmanoğlu, aynı zamanda bir depremzede. Bölgede bir yılda değişen bir şey olmadığını söyleyen Salmanoğlu, durumun gün geçtikçe daha da kötüye gittiğini; kentte yaşayan herkesin yaşamının 6 Şubat’ta sabit kaldığını söyledi.
Barınma kangren bir sorun
Kentte en temel sorunların başında barınma sorunu geliyor. Depremin hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “6 ay içinde yeni konutlar yapacağız” sözü havada kalırken konut sorununun çözümü noktasında herhangi bir adım atılmış değil. Salmanoğlu, binlerce insanın kendi imkanlarıyla sokakta, pazar yeri gibi açık alanlarda, sera yerlerinde, park alanlarında ve akrabalarının, tanıdıklarının yanlarına sığınarak barınma ihtiyaçlarını gidermeye çalıştığını belirtti. Salmanoğlu şöyle devam etti: “Depremden yaklaşık dört ay sonra konteyner kentler açılmaya başlandı ama standartlara uygun kurulmadı. Konteyner kentlerde faşizan bir yönetim anlayışı sürdürülüyor” dedi.
Kentte elektrik, su, doğalgaz gibi altyapı sorunlarının yanı sıra su ve gıdaya erişimde de ciddi ihlallerin yaşandığını ifade eden Salmanoğlu, son dönemde acele kamulaştırma nedeniyle İHD’ye yapılan başvuru sayısının arttığını belirtti. Salmanoğlu, “Bir gece yatıyorsunuz, sabah kalkıyorsunuz size ait bir mülk, ev, arazi, zeytinlik artık sizin değil. Devlet birkaç gün sonra hesabınıza biraz para yatırıyor; oldu bittiye getirip insanların mülklerine el koyuyor. Acele kamulaştırma sonucu çok büyük mağduriyetler yaşanıyor” şeklinde konuştu.
Yurttaşların bir yıldır sağlık hizmetine erişiminde sorunlar yaşadığını aktaran Salmanoğlu, göçe de dikkat çekti. 1 milyon 700 bin nüfusa sahip Hatay’da depremin ilk haftasında şehri 700 bin kişi terk etti. Geri dönmeyen on binlerce kişinin olduğu tahmin ediliyor. Salmanoğlu, Türkiye metropollerine göçün sürdüğünü belirtti.
Hatay’da eğitim sorunu artık kangrenleşmiş bir mesele halinde. Çocukların çoğu ya hasarlı binalarda eğitim görüyor ya da konteynerlerle yapılan geçici okullarda eğitim görmek zorunda kalıyor.
Salmanoğlu, depremden önce Hatay’ın temel gündemlerinde biri olan mülteci ‘krizinin’ deprem sonrası çok daha kötü bir boyuta geldiğini söyledi.