Hay gin

Nubar OZANYAN yazdı —

  • Elbis Gesaratstyan, Sırpuhi Düsap, Zabel Asadur, Zabel Yeseyan, Hayganuş Mark, Mari Beyleryan adalet eşitlik, özgürlük uğruna mücadelenin öncü feminist-sosyalist Ermeni kadın isimleri olmuştur. Sayısız öykü, roman ve makale yazarak çok sayıda kadın dergisi çıkarmışlardır.

Kadın özgürlük mücadelesinin yolu her dönem defnelerle değil dikenlerle dolu olmuştur. Eğer bu yolda Ermeni-Rum-Kürt-Êzîdî kadınları yürüyecekse, bu yol tel örgülerle, zincir ve kırbaçlarla dolu olmuştur. Büyük bedeller ödenerek tanımı zor engeller aşılarak yürünmeye çalışılmıştır. Sömürü ve zulmün olmadığı ırkçılığı ve ataerkiyi tanımayan eşit, adil bir dünya ve onurlu yaşam yaratılma mücadelesinde, zeki ve kararlı olmak her zaman tehlikeli olmuştur. Tarih fazlasıyla tanıktır ki sınıflara bölünmüş dünyada kötülerin gücü her zaman uzun süreli; özgür yaşamı yaratmak isteyen iyinin gücü ise her zaman kısa süreli olmuştur.

Kadın özgürlük mücadelesi her alanda elde ettiği kazanımların ve hakların tümünü büyük bedeller ödeyerek, muktedirlerin ellerinden zorla almıştır. En kolay görünen edebiyat ve kültür alanı da buna dahildir. Egemen ve üst olan sınıf ve temsilcileri her alanı kendi özel mülkiyet ve egemenlik alanı olarak görmüş ve öyle hareket etmiştir. Vasat erkek yazar, edebiyat alanında yaşam ve var olma hakkı bulabilir ancak kadının asla bu lüksü yoktur. Ezenle ezilen arasında eşitsizliğin uçurumlar kadar derin olduğu yaşamda, kadınlar özgürlük mücadelesinde olduğu gibi edebiyat ve şiir alanında da eşit ve adil olarak sürece girmiyor. Zekasının, elinin becerisi ve iradesinin gücüyle mücadele edip yarışıyor, kendine yaşam ve var olma alanları açıyor.    

Gerek Osmanlı döneminde gerekse faşist cumhuriyet sürecinde Ermeni kadınlar hiçbir dönem kul-tebaa olmaktan kurtulamadı. Bu ilişki hem egemen üst Türk’le hem ulusal hem dinsel-inançsal-cins olarak alt-kul olan Hay Gin (Ermeni Kadın) tarzında şekillendi. Ermeniler hiçbir dönem güvenilen, istenilen ve kabul görülen olmadı. Her dönem “dış güçler-batılılar” tarafından kullanılacak olan maşa olarak bakıldı ve görüldüler. Ve her dönem aşağılan, horlanan, dışlanan, yok sayılanların en dibinde anıldılar.

Ermeni kadınların kaderi tehcirle, soykırımla sınırlı kalmadı. Zorla Türkleştirilip- Müslümanlaştırılarak beylerin, ağaların, şeyhlerin, Türk subayların haremlerinde cariye olarak kullanıldılar. Utanç dolu bir zulümle kimliği, iradesi, cinsiyeti zincirlenip köleleştirildi.

Soykırım sadece insan ve kadın kırımı olarak yaşatılmadı. Aynı zamanda kadın özgürlük mücadelesinin bilgi, birikim ve tecrübelerin, yaratılan değerlerin kesintiye uğratılması ve budanması oldu. Kabul etmek gerekir ki, Osmanlı döneminde ilk kadın özgürlük mücadelesinin öncüleri Ermeni kadınlar olmuştur. İlk silahlı kadın direniş gruplarını örgütleyen, ilk kadın fedai hareketini oluşturan, Osmanlı subay ve askerlerine karşı eylemler gerçekleştiren Mariam Çilingiryan, Hanım Ketenciyan, Aguli Tatul, Sultan Simyan olmuştur. Keza ilk kadın tiyatro (Arusyak Papazyan) ve sinema oyuncuları, ilk kadın doktorlar (Zaruhi Kavalcıyan) hep Ermeni kadınlar olmuştur.

Elbis Gesaratstyan, Sırpuhi Düsap, Zabel Asadur, Zabel Yeseyan, Hayganuş Mark, Mari Beyleryan adalet eşitlik, özgürlük uğruna mücadelenin öncü feminist-sosyalist Ermeni kadın isimleri olmuştur. Sayısız öykü, roman ve makale yazarak çok sayıda kadın dergisi çıkarmışlardır.

Yaşadıkları dönem boyunca en az kırk, elli kadın bir dizi feminist hareket saflarında mücadele yürütmüştür. Nasıl ki özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde Ermeni devrimciler, öncüler sürekli görünmezlik içinde yok sayılmaya çalışılıp inkar edilmeye çalışılmışsa aynı yok sayma ve inkar etme kadın özgürlük hareketi için de geçerlidir. Sahte Türk tarih yazımı gibi her şeyi Müslüman Türklerle açıklayan ve başlatan ciddi bir inkarcılık ve yok sayma vardır. Ancak inkar ve yok sayma yazılı tanıklar, belgeler karşısında hükümsüz kalmaktadır. Hakikat bakidir.  

Bilinir ki, korku ve zulüm önce düşünceleri tutsak alıp köleleştirmeye çalışır. Eğer bugün dünyanın dört bir yanında kadın özgürlük mücadelesi ve yürüyüşü rengi ve görkemiyle kitleselleşerek gökyüzünü kucaklıyorsa direniştir kadınları koruyan ve yaşatan.  

Kabul etmek gerekir ki dün faşizme, soykırıma, ataerkiye karşı silah ve kalemle mücadele etmede örnek rolü Ermeni kadınlar oynuyorduysa bugün Kürt kadınları bu rolü oynuyor. Kürt kadınları dağlarda, meydanlarda ve yaşamda özgürlük mücadelesinin en zirvesinde kırılan kadınların onurunu onarıyor. Türkiyeli işçi, emekçi kadınları ellerini Kürt kadınlarına güçlü uzatırlarsa yeryüzü emeğin ve onurun rengini alacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.