Her örgütlü bir başkasını örgütlemeli

Kadın Haberleri —

Suzan İşbilen

Suzan İşbilen

  • Kadın ve çocuğa yönelik şiddeti değerlendiren Rosa Kadın Derneği yöneticisi Suzan İşbilen özgürleşmenin kolay olmadığını belirterek, “Her örgütlenen yanında bir başkasını örgütlemeli. Bir bütün kadın örgütlülüğü ile bu sorunların üstesinden gelebiliriz” dedi.

Kadın ve çocuğa yönelik şiddetin olağan hale geldiği Türkiye’de kadın katilleri ve çocuk tecavüzcüleri ya yakalanmıyor ya yargı sürecinde cezasız bırakılıyor ya da  hafif cezalarla ödüllendiriliyor. Bu da şiddetin devlet eliyle teşvik edildiğini ortaya koyuyor.  

Mezopotamya Ajans’ından Eylem Akdağ’a konuşan Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Suzan İşbilen, kadına ve çocuğa yönelik artan şiddet, taciz ve tecavüz olaylarını değerlendirdi. Kurdistan ve Türkiye’de kadına yönelik şiddetin artmasında cezasızlık politikasının önemli bir neden olduğunu dile getiren İşbilen şiddetin yeni bir olgu olmadığını belirtti. 

Kırımın tanımı

“Şiddetin tarihi günümüzle sınırlı değil çok eskilere dayanan bir tarihi var” diyen İşbilen “kadın kırım” gerçekliğine dikkat çekti. “Kırım” kavramının ilk kez 1800’lü yıllarda ortaya çıktığını belirten İşbilen şöyle dedi: “Kırım kelimesi 1800’lü yıllarda İngiltere’de ilk kez kullanıldı. O dönem kullanılan kırım şu şekilde tanımlanmıştır: ‘Bir erkeğin düşmanca hislerle kadına dönük şiddet uygulaması ve katletmesi.’ Ama bugün bakıyoruz o düşmanca hisler bir kadına dönük değil birçok kadına uygulanıyor, yani günde birden fazla kadının katledildiğine, şiddet gördüğüne tanık olmaktayız” dedi.

Kadın kırımının boyutları

Kürt Kadın Hareketi ile birlikte kadın cinayetlerinin politik olduğu ve kadın kırımı olarak adlandırılması gerektiğinin gündeme geldiğini dile getiren İşbilen şunları belirtti: “Çünkü kadınların katledilmesi kadın cinayeti, namus ve töre cinayeti şeklinde basitleştirilerek vurgulandı, anlatıldı. Ama kadına yönelik şiddetin böylesi basit, işte bir erkeğin sinirlenip ‘ben bu kadını dövdüm, öldürdüm’ şeklinde olmadığı tamamen politik bir yaklaşım olduğu fark edildi. Bugün Kürt Kadın Hareketi’nin bunu gündeme getirmesiyle Türkiye’deki bütün kadın örgütleri de kendi gündemine aldı. Artık kadın cinayetleri bir kırım ve sistematik bir şiddet olarak adlandırılmakta. Biz ‘kadın kırımı’ derken sadece kadına yönelik fiziksel şiddetten bahsetmiyoruz, bugün kadının siyasal, toplumsal ve ekonomik alanın dışına atmak yani bir bütünen kadını hiçleştirme ve görünmez kılmak da bir kadın kırımıdır. Sonuçta kadın katlediliyor o kadın fiziken yok olurken diğer yandan da toplumda kadını yok etmeye çalışıyorlar. Bunu kapitalist modernite sisteminde şiddet ve köleleştirme etkileriyle olduğunu görüyoruz. Kapitalist sistem kadını köleleştiriyor, cinsel meta haline getiriyor, toplumun gözünden düşürüyor, ekonomik alanda da sömürüyor.” 

Örgütlü kadın şiddete karşı durabilir

Son bir haftadır Türkiye’nin gündemine oturan 6 yaşındaki çocuğun tecavüz olayını hatırlatan İşbilen, “Bugün AKP-MHP İslam’ı siyasallaştırılmış, iktidar aracı haline getirilmiş bir dinle kadının köleleştirilmesi bu şiddetin farklı bir boyutu. Çünkü bunun en bariz örneğini geçenlerde 6 yaşında cinsel istismara uğrayan kız çocuğunda görebiliyoruz. Çocuk cinsel istismara uğruyor ama O’na şu söyleniyor, ‘bu bir gelenektir, bütün evlilikler böyledir bu bir oyundur’ bu vesileyle o kız çocuğunu istismar ediyor. O kız çocuğunun bir radyodan dinlediği ‘erken yaşta evliliğin suç olduğu’ cümlesi kendini bu kölelikten kurtarmasına yol açabiliyor. Örgütlenen kadın ancak bu kırıma ve şiddete karşı durabilir” diye konuştu.  

Cesareti cezasızlıktan alıyor

Kadın katillerinin yakalanmaması ve cezasızlık ile korunmasına da değinen Suzan İşbilen, “Failler bulunmuyor, bulunsa ne olacak? Bulunsa da cezasızlık var. Cezasızlık en büyük cesarettir. Fail öldürdükten sonra kravat takıp, ‘iki üç cümle kurup hakimi etkiler serbest bırakılırım’ düşüncesine giriyor. Toplumda kadına dönük bütün olumsuz suç pratiklerini işleyen erkekler için her zaman ceza indirimi ve af vardır. Bu durumda erkekleri korkutmuyor. Gördüğünüz gibi Gülistan Doku kaybettirildi, bundan sorumlu olan şüpheli gözaltına alınıp, serbest bırakıldı. Musa Orhan bir kadının katliamına yol açtı, serbest bırakıldı. Bir fail yakalanıp yargılanmadığı zaman toplumsal refleks gelişiyor, iktidarın kendi denetimine aldığı yargıya dair eleştiriler gelişiyor. İktidarda failleri yakalamayıp eleştirilerden kurtulma düşüncesi var bu yüzden kadınların faillerini yakalamıyor. Yoksa çok rahat yakalayabilir, yargılayabilir, cezalarla caydırıcı da olabilir ama bunu yapmak istemiyor.  

Bütün bunlar erkek egemen zihniyetin kadının mücadele etmesini, örgütlenmesini kendisi için tehlike görmesinden kaynaklanıyor. Ve bu yüzden de kadının toplumsal alanda varlık göstermesini bir türlü kabullenmiyor. Çünkü kabullenmesi iktidarını sarsacak. Bu yüzden daha çok kadını susturmak, köleleştirmek tamamen erkeğe ve iktidara itaat eden bir noktaya çekmek istiyor” diye belirtti.

En büyük karşı duruş örgütlenmektir

Tüm bu olumsuz tabloya karşı kadınların mücadeleden geri adım atmadığını vurgulayan İşbilen şöyle dedi: “En büyük karşı duruş örgütlenmektir. Örgütlenerek kadınların ortak dayanışma yoluyla ortak güç oluşturmaktır. Bilinçlenme de aynı şekilde çok önemlidir, 6 yaşındaki çocuk bir radyoda aydınlanmasaydı hala o köleliği yaşayacaktı. Ama o bir kelime onu aydınlattı. Yine kadın mücadelesi ve toplumun tepkileri o olayın faillerine dönük mahkemenin erken tarihe çekilmesine neden oldu. Bu mücadelenin ve örgütlülüğünün bir etkisidir. Her örgütlenen yanında bir başkasını örgütlemeli. Bir bütün kadın örgütlülüğü ile bu sorunların üstesinden gelebiliriz.

Bir amaç ve hedefimiz var. Bugün örgütlü kadın sayısı artıyor, kadının eşitlik mücadelesi de artıyor. Şiddetin artmasında bunun da etkeni var çünkü erkek egemenin kadına biçtiği o rolü ve elbiseyi artık kadın kabul etmiyor, dar geliyor. Kadın buna karşı direniyor, direndikçe şiddet artıyor. Doğalında özgürleşmek kolay değil, bedel isteyen bir şey, biz kadınlar da bu bedeli göze alıyoruz. 6 yaşında evlendirilen kız çocuklarının geleceği için bu iş sonuçlanana kadar örgütlülüğümüze de mücadelemize de devam edeceğiz.”

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.