Kadınlar renkleriyle kampanyada

Kadın Haberleri —

.

.

  • HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, 8 Şubat’ta startını verecekleri kampanya kapsamında kendi renkleriyle alanlarda olacaklarını belirterek, “Yaşamımızı, geleceğimizi savunduğumuz, adaletsizliğe isyanımızı yükselttiğimiz bir süreç olacak” dedi.

HABER MERKEZİ

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 8 Şubat’ta ‘adalet’ temalı kampanyalarının startını verecek. HDP Kadın Meclisi de kampanya kapsamında özgün planlamalarıyla kadınların isyanını yükseltecek. HDP Kadın Meclisi’nin gündemini, “kadın yoksulluğu, kadın katliamları, taciz ve tecavüz, toplumdaki adaletsizlik ve kadın kazanımlarına saldırılar” oluşturacak.

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, kampanyaya, kadına yönelik iktidarın politikalarına ve buna karşı yürütülen kadın mücadelesine dair Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Altan’a değerlendirmelerde bulundu.

AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana kadın özgürlük mücadelesini desteklemediğini, tam aksine mücadeleye ket vuran bir politika izlediğini söyleyen Başaran, bu politikaların en somut yansımasını da Meclis’e verdikleri kadınlarla ilgili verdikleri önergelerinin reddedilmesinde gördüklerini söyledi. Başaran, “‘Kadına yönelik şiddet için Meclis göreve gelsin’ dediğimizde, aslında manipülatif bilgilerle kadına yönelik şiddetin azaldığı iddia ediliyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bu konu kendini muhatap görmüyor. Kadına yönelik şiddetin kırım, soykırım haline geldiği bir süreçte şiddet azalmış gibi bir algıyla hakikat gizleniyor. Esas var olan hakikat şu ki, bir günde 4 kadın vahşi bir şekilde katledildi. Bunlar iktidarın politikalarıyla meşrulaştırması sonucu gerçekleşti. Çünkü erkekler, bir kadın katledildiğinde ‘iyi hal, tahrik indirimi’ ya da infaz yasalarıyla dışarı çıkacaklarını çok iyi biliyorlar” ifadelerinde bulundu. 

AKP’nin kadın tasavvuru

“Makul, makbul kadın” yaratmak istediğini söylediği AKP’nin sorgulamayan, itiraz etmeyen, kendi aile içinde konumlandıran, ekonomik özgürlüğü için mücadele etmeyen bir “köle kadın” modeli tasavvur ettiğini ifade eden Başaran, tüm ulus devlet iktidarlarının kadını köle yaşamı sürdürmesini istediğine değindi. Başaran, şunları söyledi: “Küçük devletçik olan aile içerisinde biat eden, büyük organizasyon olan devlete karşı da hiçbir zaman itiraz etmeyen, mücadele etmeyen, kendi hakkını ve yaşamını kurmayan bir kadın tasavvur ediliyor.”
AKP’nin gündemine aldığı Kadın Üniversiteler projesinin de “kadınlık” ve “cinsiyet” rollerini daha fazla pekiştirme amacı taşıdığını dile getiren Başaran, “Buna karşı çıkan kadınlar ise marjinal olarak gösteriliyor. Ataerkil sisteme karşı çıkan kadınlar tıpkı Leyla Güven ve Ayşe Gökkan’da olduğu gibi cezaevine hapsediliyor” dedi. 
 
Ayşe Gökkan yargıladı

Uzun yıllardır kadın mücadelesinde yer alan TJA Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın tutuklanmasının, kadının toplumu özgürleştirme gücünden duyulan korkudan kaynaklı olduğunu belirten Başaran, devamında şöyle konuştu: “Kürtler gerçekten bir özgürlük mücadelesi yürütüyor. Bu mücadelenin öncülüğünü yapan da Kürt kadınlardır. Kürt kadınlar bir taraftan kimliği için mücadele yürütürken, bir taraftan da kadın mücadelesi veriyor. Ayşe Gökkan bunlardan biriydi. İktidarın Kürdistan’da yürüttüğü savaş politikalarına, tecavüzün Kürdistan’da bir savaş aracı haline getirilmesine karşı çıktığı, kadınların kendi hakikatlerini tanıması için yaptığı çalışmalar nedeniyle tutuklandı. Bunlar iktidarın Kürt kadınlarına yönelik politikalarının sonucuydu. Gökkan yargılanmadığını, yargıladığını bir kez daha gösterdi. Kadın mücadelesinin yargılanamayacağı, yargı sopasıyla sindirilemeyeceğinin en büyük örneği Ayşe Gökkan’ın ifadesiydi.”
 
Erkeklik kışkırtılıyor

Savaş siyasetinin bir yansımasının da “kışkırtılmış erkeklik” olduğuna dikkati çeken Başaran, “Bir yerde eğer siz militarizmi örgütlemek isterseniz, öncelikle cinsiyeti örgütlersiniz” yorumunda bulundu. İktidar ve sözcülerinin söylemleri ve politikalarıyla “erkeklik” rollerinin daha da keskinleştiğine işaret eden Başaran, “Biliyoruz ki bir erkek bu ülkede bir kadına şiddet uyguladığında, gerçekten yargılanacağını, ceza alacağını, toplumsal olarak bir yaptırımla karşılaşacağını bilse, bunu yapamayacak. Ama erkekler şunu iyi biliyor; suç işlediklerinde bunları aklamak için iktidar her türlü mekanizmayı kullanıyor. Erkeklerin yanında olan erki savunan ve kadınları saldıran bir iktidar var. Bu nedenle zaten bu erkeklik toplum içinde kışkırtılmış oluyor” diye konuştu.
 
Sözkonusu kadın kimliği 

Türkiye’de kadın kimliğinin bir saldırı altında olduğunu belirten Başaran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda politik olarak AKP’li ve MHP’li kadınlar da bu şiddetin bir tarafı haline geliyorlar. 2020 yılında katledilen kadınlar arasında AKP’li kadınlar da vardı. AKP içerisinde çalışma yürütürken, AKP’nin politikaları nedeniyle kadınlar katledildi. İdeolojik kimliklerimiz farklı olsa da kadın kimliğimizden kaynaklı bir araya gelmekten başka şansımız yok. Bizim de, onların da özgürleşmeye ihtiyacı var. Özgürleşmediğimiz, örgütlenmediğimiz ve bir arada olmadığımız müddetçe her gün birimiz katliamla, tecavüzle karşı karşıya kalabiliriz. Böyle bir atmosfer ve siyaset toplum içerisinde var edilmeye çalışılıyor.”

Adaletsizliğe karşı kadın isyanı

Başaran, 8 Şubat’ta start verecekleri “adalet” temalı kampanyada kadınların özgün olarak kendi renkleri, sözleri ve eylem etkinlikleriyle alanlarda çalışma yürüteceğini, bu kapsamda bir planlama yaptıkları bilgisini paylaştı. Ülkenin en temel sorununun “adalet” olduğuna vurgu yapan Başaran, bu konuda en fazla mağdur edilenlerinde bir kez daha kadınlar olduğunun altını çizdi.

İktidarın politikaları nedeniyle toplumun gittikçe yoksullaştığını dile getiren Başaran, “Yoksulun da yoksulu olan kadınlar var. Cezaevlerinde başlayan süresiz dönüşümlü açlık grevleri var. Tecrit toplumsal adaleti etkileyen bir meseledir. Tecrit savaştan bağımsız değil. Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit derinleştikçe savaş derinleşiyor. Savaş derinleştikçe de kadınlar daha fazla şiddete ve yoksulluğa maruz bırakılıyor. Adaletsizliklerin tümüne karşı kadın cephesinde bir planlama koyacağız. Farklı eylem ve etkinliklerle farklı kadın kesimleriyle bir araya gelerek, itirazımızı yükselteceğiz. Alanlarda, meydanlarda kendi yaşamımızı, geleceğimizi savunduğumuz, adaletsizliğe isyanımızı yükselttiğimiz bir süreç olacak” şeklinde konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.