Korkutma ve yıldırma politikası devrede

Kadın Haberleri —

Mizgin Çiçek

Mizgin Çiçek

  • Şakran Cezaevi’nden çıkan Mizgin Çiçek, yer sorundan dolayı tutsakların yerde yattığını, “disiplin cezası” gerekçe gösterilerek infazların ertelendiğini, korkutma ve yıldırma politikasının devrede olduğunu söyledi. 

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünü okuyan Mizgin Çiçek, dijital medya paylaşımlarından dolayı gözaltına alındı ve sonrasında “örgüt üyeliği” iddiasıyla hakkında açılan davada 5 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Çiçek, normal koşullarda, 4 yıl 8 aydan sonra şartlı tahliye ile serbest bırakılması gerekirken, 21 Kasım 2021’de İdari Gözlem Kurulu’nun kararı ile tahliyesi 10 ay ertelendi. Jinnews’ten Melike Aydın’a konuşan Mizgin Çiçek cezaevi koşullarını anlattı.

Bir sindirme politikası: İnfaz erteleme

Tutsaklara yönelik ceza yönetmelerinden birinin infaz ertelemesi olduğunu belirten Çiçek, “Bulunduğun koğuş sorun ediliyor, çıkabilmen için siyasi koğuştan bağımsız koğuşa geçmen gerekiyor” dedi. Ayrıca “disiplin” cezaları, açlık grevine girmek gibi şeyler de ertelemeye neden olduğunu ifade eden Çiçek, hukukun çiğnendiğini kaydetti.

Sindirme ve baskı politikalarının devrede olduğunu dile getiren Çiçek, tutsalardan Hürriyet Doğan’ın 10 ay Berivan Aydın’ın ise 9 ay tahliyesinin ertelendiğini belirtti. Tahliyesi beklenen tutsakların da ceza alma riski olduğunu dile getiren Çiçek şöyle dedi: “Önceden gardiyanlarla bir sorunu çözmek için olanağınız vardı ancak şimdi yok. Diyalog yolunu hemen ‘tutanak tutacağım, soruşturma açacağım’ diyerek tehditle karşılıyorlar. Yani burada ‘güç benim’i göstermeye çalışıyorlar.”

Komisyon cezaevi müdürünü esas aldı

Tutsakların sivil toplum örgütlerine mektuplar yazdığını, cezaevi müdürlerine konuşma taleplerinde bulunduklarını ifade eden Çiçek, taleplerinin karşılık bulmadığını söyleyerek, “Cezaevinde aylarca muhatap bulamadığımız oluyor” dedi.

İzmir Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nun ve Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’ndan yetkililerin cezaevi ziyaretlerinde kendisi ile görüştüklerini belirten Mizgin Çiçek şunları söyledi: “Denetimli serbestlikle ilgili şikayet dilekçemi işleme koymadıklarını söyledim. Bir tutuklunun en temel hakkıdır. Kabul etse de etmese de işleme koyması gerekir. Gerekçe de bağımsız koğuşa geçmemiş olmam. Bu da yazılı söyleniyor. Ben de ‘bunu yazılı şekilde verin ben de itiraz hakkımı kullanayım’ dedim ama verilmedi. Ama hem dilekçe hakkım hem de itiraz hakkım engellendi. İnsan hakları komisyonlarından gelenler benim anlattıklarımı değil, cezaevi müdürünü esas aldı. Böylece mağduriyeti yaşayan kişinin şikayeti havada kalmış oluyor. Beni dinleyen kişilerin çözüm üretme çabası yok, cezaeviyle benzer tavrı gösteriyor. Yani formalite icabı oraya gelmiş ve idare de bundan güç alıyor.”

Tutsaklar yerde yatıyor

Cezaevinin koşullarına da değinen Çiçek, bir koğuşta 38 kişinin kaldığını, tutsakların yerde yattığını, koğuşun kapasitesine göre yemek verilmediğini dile getirdi. “Tehdit eder tarzda konuşuyorlar ve ‘devlet sizi besliyor’ gibi şeyler söylüyorlar” diyen Çiçek, sevklerinde aylarca sürdüğünü söyledi.

’60 yaşını aşkın annelerimiz var’

Hasta tutsakların durumuna da dikkat çeken Mizgin Çiçek, kronik hastalıkları olan arkadaşlarının durumuna değinerek şunları kaydetti: “Cezaevinde Fatma Özbay kanser hastası, Gülser Özbay, Güler Bilen, Hayriye Yağbasan’ın kronik hastalıkları var. Bu arkadaşlarımız 30 yıldan fazla süredir cezaevinde. 60 yaşını aşkın annelerimiz var; Hanse Bulut sürekli öksürüyor, gözlerinden katarakt ameliyatı olması gerekiyor, şeker hastası sürekli diyet yemek yiyor. Son dönemde hep anneler getirildi. Uzun süre cezaevinde kaldığı için hastalanan arkadaşlarımız oluyor. Tutsak arkadaşımız Esmer Ayaz, dişi için hastaneye gitti. Burada iğne yapan doktor bir süre uzanması gerektiğini söylüyor. Ancak jandarma kelepçe takmaya zorluyor. Esmer kelepçeyi kabul etmediği için zorla kelepçe takılıyor. Eli yaralanmıştı hatta bununla ilgili revirden darp raporu aldı. Buna rağmen bunla ilgili soruşturma açıldı ve savunma istendi.” 

‘Amaç yıldırma korkutma’

Yeni telefon sisteminin internet altyapısı ile sağlandığı için bağlanmada sorunlar yaşandığını ve kaybedilen zamanın telafisinin yapılmadığını söyleyen Çiçek, siyasilere görüntülü telefon hakkının verilmediğini belirtti. Cezaevinde tutsaklara yönelik tam bir izolasyon halinin olduğunu ifade eden Çiçek, görüşler sırasında gardiyanların hakaretlerine maruz kaldıklarını belirtti. 

Tutukluların hak gasplarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Çiçek şöyle devam etti: “Dışarıdan bize gönderilen kartlar, mektuplar verilmiyordu. Vekillerin gönderdiği kartlar verilmiyordu. Sırf vekillerden kart geldiği için soruşturmaya tabi tutulan arkadaşlarımız oldu. Bunun üzerine dava açtık ve kazandık. Karantina koğuşunda açık alana takılan kamerayı kıran arkadaşlarımıza hücre cezası verildi. Arama yapıldı her yer talan edildi. Bizi provoke etmeye çalıştılar. Mesela Türkçe slogan attık, hiç Türkçe bilmeyen anne Xanse Bulut hasta yatağında olmasına rağmen ona soruşturma açıldı. Amaç yıldırmak, korkutmak…” 

‘Hayatı nasıl zorlaştırırım çabası var’

Tutsakların olabildiğince toplumdan soyutlandığını, insanlıktan çıkarılmaya çalıştığını ifade eden Çiçek, kişiye iyi gelebilecek aktivitelerden soyutlamak için psikolojik bir işkence uygulandığını dile getirdi. Çiçek, “Duvara resim asmak, boyamak, çizmek soruşturma açmak için neden. Kürtçe kitapların alınması için bin dereden su getiriyoruz. Örneğin ‘dağ’ kelimesi nedeniyle kitap verilmiyor. İtiraz etmişiz infaz hakimliği olumlu karar vermiş ama vermemek için elinden geleni yapıyor cezaevi idaresi. Tutsakların hayatını nasıl zorlaştırırım çabası var. Cezaevinde şartlar her geçen gün zorlaşıyor. Bu konuda herkesin duyarlılık göstermesi gerekiyor” dedi.

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.