Kurdistanlılaşmak!

Selim FERAT yazdı —

  • Kurdistan’ın bir parçasına karşı katl var. Kurdistan’ın diğer bir parçası, bu katle sessiz kaldı. Ve sessiz kalan bu Kurdistan parçası, Almanya ve ABD tarafından "çok önemli", "özel" görüldü. Bu bir tiyatro oyunu değil… Güney Kurdistan’ı yönetenlerin yanılsamalardan arındıklarından hareket etmiyorum.

20 Haziran’da Yusra Derwêş, Lîman Şiwêş ve Firat Tuma katledildiler.

Saldırı YPG’ye karşıydı.

Hedef YPJ/kadınlardı.

Bu saldırının Neçirvan Barzani’nin Almanya’yı resmi ziyaretinden altı gün öncesine denk gelmesi not edilmesi gereken bir "tesadüf".

Alman Hükümet Sözcüsü Hopffmann, Kurdistan bölgesinin Almanya için "çok önemli bir müttefik" olduğunu belirtmiş.

Kurdistan bölgesinde yaşananların Alman hükümetinin ana önceliğini teşkil ettiğini söyleyen ses, Hür Demokrat Partisi FDP milletvekilinden.

Bu arada ABD’nin Erbil Başkonsolosu Irvin Hicks’in, Kurdistan bölgesinin ABD için "özel bir öneme sahip olduğunu" vurgulaması, Kurdistan’ın bir bölgesinin uluslararası politik pazardaki değerini arttıran bir göstergeydi.

Başa dönüyorum:

Qamişlo’ya bağlı kentlerde kümeleşen binlerce insan, Yusra, Lîman ve Tuma’ya karşı gerçekleşen suikastı protesto ettiler.

Kurdistan Bölgesi Hükümeti’nden bu katle dair bir itirazın olmamasını, "nazik bir dönemden geçişe" bağlamak, Türkiye’ye ebediyen itiraz edilmeyeceğine işaret ediyor.

Çünkü, Lozan’dan bu yana Kurdistan tüm zamanlar için "nazik bir dönemin" eşiğinden kurtulmadı.

Özellikle Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yıldönümü hazırlıklarının yapıldığı bir dönemde, daha fazla Rojavalılaşmayı, Kurdistan’a dönüş için büyük bir şans olarak görüyorum.

Bir dönem önce, Türkiyelileşmenin "dünyalılaşmak" olduğuyla ilgili bir yazı okumuş ve irkilmiştim.

Türkiyelileşmeyi daha çok Kurdistanlılaşanlar başarabilirler. Bunun tersi, devrime öncülük eden bir Türkiye’nin doğuşuna bağlı.

Eğer Kurdistan ile Türkiye halkları arasına bir denkleşmekten/birlikten bahsediliyorsa, bu iki ülkenin halklarının devrimci tansiyonundaki yükselişe endeksli, mümkün olabilir.

Son elli yıllık gelişmelere bakarsak, Kurdistan’da başlayarak (1984), Kurdistan‘ı terkedip dünyalılaşıp, Kurdistan’a yeniden dönen ve burada kitleleşen bir Gerilla Hareketi’nin Türkiye’ye özgürlük ve kurtuluş felsefesini not düştüğünü not edebiliriz.

Gelinen noktada, Türk devleti Kurdistan/Rojava Kantonu Eşbaşkanı Yusra, 38 yılını devrime adayan Lîman ve Tuma’yı katlediyor. 

Basın, katlin, Mesrur Barzani’nin Erdoğan’la görüşme yaptığı saatlerde gerçekleştiğini yazdı.

Kurdistan’ın bir parçasına karşı katl var.

Kurdistan’ın diğer bir parçası, bu katle sessiz kaldı.

Ve sessiz kalan bu Kurdistan parçası, Almanya ve ABD tarafından "çok önemli", "özel" görüldü.

Bu bir tiyatro oyunu değil…

Güney Kurdistan’ı yönetenlerin yanılsamalardan arındıklarından hareket etmiyorum.

Bozgunculuktan taraf değillerse, Türkiye’nin Rojava’daki oyununu bozmalıdırlar.

Sadece varoluşları, varılması gereken özgürlüğün teminatı değildir.

Eğer varolan Kurdistan olanaklarıyla, Kurdistanlılaşma/Rojavalılaşmaya karşı duran bir bir pozisyon seçmişlerse, varoluşlarını temelden reddeden, Türkiye’yi hak ederler.

Özellikle bu dönemde, Lozan’a giderken, Kurdistanlılaşmak, gündemin ana başlığı değil mi?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.