Erdoğan’lı bozkurt sahada kaybetti

Selim FERAT yazdı —

  • Oyuncu, Türk bayrağı mı taşımalı, Mehter marşının işgalci ritmini topa mı yüklemeli, yoksa tüm zamanların parlayan Osmanlı paşası ruhuyla tribüne oturan Erdoğan’ın hükmeden gölgesinde topa yön mü vermeli?
  • Bozkurtlar’ı temsilen Berlin’i "kuşatmak“ için yola çıkan Erdoğan’ın desteklediği Türk takımı, Türk ırkçılığının dayanılmaz baskısı altında, kaybetti. Erdoğan boynu bükük gitti, sevilmeden, övülmeden. Hoş gelmedi; kovuldu mu sorusuna cevabı ben de arıyorum.

Milliyetçi duygu yüklü bu kadar adam görmedi Berlin.

Türkiye Hollanda maçı öncesi yollardayız.

"Ölürüm Türkiyem, ölürüm Türkiyem, hey, hey, hey“.

Maç için deyim yerindeyse Berlin’i kuşatmaya gelen gençler, çılgınlık nöbeti geçiriyor.

Türk’ün gücünü dünyaya göstermek için yollara çıkan, çoğunluğu Almanya’nın diğer kentlerinden gelen Türkler, Viyana Bozgunu‘yla (1683) yenilen Türkler’in intikamını alarak, Avusturya takımını yenmenin gururuyla, caddeleri işgal edercesine yürüyorlar.

Buna bir yerde "Türkler’in Berlin Çıkarması“ demek mümkün.

"Ülkede mülteci istemiyoruz“ diyenler, sahneye yüklü olanın futbol değil de, Türk ırkının üstünlüğünü ispatlamak için tırmanan politika olduğunu dikte ediyor.

Kurt’un Demiral’ın pozuyla sahneye inmesinden sonra, başlayan mizansen bir yerde, Avrupa’da istenmeyen adam Erdoğan’ın yeniden sahne alması için verilen bir "start“ olduğunun işaretlerini içeriyordu.

UEFA bunu, yumuşak bir tanımla: "sportif olmayan nitelik taşıyan davranış“ olarak betimlemişti.

Almanya Federal İçişleri Bakanı Feaser’in: "Avrupa Futbol Şampiyonası'nın ırkçılık platformu olarak kullanılması kesinlikle kabul edilemez“ açıklaması, Türk ırkının "üstün öncüsü“nü durduramadı.

Erdoğan, Bozkurt pozu halkasını yakalayarak, Berlin’e çıkarma yapmayı planlamakta gecikmedi.

Bir yorumcuya göre Erdoğan "Almanya’ya tipik Osmanlı ruhunu göstermek“ için gelecekti.

Böylece futbola, yerini hızlı bir şekilde politikaya bırakma opsiyonu dışında seçenek bırakılmamış oldu.

Bu da Türk milli takımının sahneye çıkacak her oyuncu için taşınması zor bir yük oluyordu.

Oyuncu, Türk bayrağı mı taşımalı, Mehter marşının işgalci ritmini topa mı yüklemeli, yoksa tüm zamanların parlayan Osmanlı  paşası ruhuyla tribüne oturan Erdoğan’ın hükmeden gölgesinde topa yön mü vermeli?

 "Türk ırkı kimliğiyle övünenlerle futbol oynayanlar mı karşı karşıya gelecekler“ sorusu Erdoğan’ın geleceği haberleri basına yansıdıktan sonra, gündeme oturmuştu.

Frankfurter Allgemeine Gazetesi yazarı Sippel geçen Pazar günü yayınlanan makalesinde: "Ateşlenen motorlar, hararetli zihinler, müzik gürlüyor, bayraklar dalgalanıyor: Futbol milliyetçiliği nasıl körüklüyor“‘a cevap arıyor.

Aynı sayıda yazar Hecker, Erdoğan’ın Berlin’e gelişini "Türklerin Hollanda'ya karşı oynadığı oyun çoktan mahvoldu. Rezalet“ olarak yorumladı.

“Türk Ultraları” lakabı Türkler tarafından pek te yadırganmadı ve Erdoğan Berlin’e geldi.

Gelişi saklı tutulan ve UEFA’nın tribünlerdeki görüntüsünü engellediği Erdoğan bir yorumcuya göre, Berlin’e illegal geldi, illegal de gitti.

Ancak Bozkurt Erdoğan sahada kaybedince, Bozkurtlar Berlin merkezinde, hedefsiz fiziki saldırı başlattı.

Türk bayrakları taşıyan Bozkurtlar, "kurt" işaretiyle Londra’daki Kürt Toplum Merkezi’ne, başarısız kalan bir saldırı gerçekleştirdi…

Avrupa’da bir futbol serüveni yaşandı.

Ve spor sahalarında, tribünlerde:

Milliyetçi marşlar çalındı, bayraklar taşındı.

Futbol da oynandı.

Vitrindeki resimde diktatörler de demokratlar da vardı;  hükümdarlar hükmedemedi.

Ve Bozkurtlar’ı temsilen Berlin’i "kuşatmak“ için yola çıkan Erdoğan’ın desteklediği Türk takımı, Türk ırkçılığının dayanılmaz baskısı altında, kaybetti.

Erdoğan boynu bükük gitti, sevilmeden, övülmeden.

Hoş gelmedi; kovuldu mu sorusuna cevabı ben de arıyorum.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.