Kürt, Kurdistan ve Öcalan için yargılanıyorum

Selahattin Demirtaş

Selahattin Demirtaş

  • Kürt siyasetçi Demirtaş, savunmasının son gününde şunların altını çizdi: Bazıları şimdi Kürt, Kurdistan dediğimi söylüyor. Bazıları ilk defa duyuyor olabilir ama biz ilk defa Kürt, Kurdistan demiyoruz ki. Kurdistan ve Kürt dediğim için burada yargılanıyorum. 46 konuşmamdan yargılanıyorum. Bunların tamamı Kürt sorunuyla ilgili.
  • Ben 12 yıllık parlamenterlik görevimde 7 yıldır buradayım. En az bin defa konuşmam var. Sadece Kürt, Kurdistan ve Öcalan dediğim konuşmalar suçlama konusu yapılmış. Ben Soma Katliamı konusunda da çok sert konuşmuştum, niye dava açılmamış? Çünkü içinde Kürt geçmiyor. Kürt olduğumuz ve Kurdistan dediğimiz için yargılanıyoruz.

Kobanê Davası'nda savunmasını sürdüren Selahattin Demirtaş, "Bir kişinin halk tarafından önder olarak kabul edilip edilmediği siyasi eleştiri ve tartışma konusudur ama yargı konusu olamaz. Ben değil, milyonlarca insan Öcalan’ı halk önderi ilan etti” dedi. 

DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014'te düzenlenen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eşbaşkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında olduğu 108 siyasetçi hakkında açılan dava sürüyor. 18’i tutuklu 108 ismin davası, Sincan Cezaevi Kampüsü'nde Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülüyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra çok sayıda kişi, dünkü  duruşmayı izledi. Tutsak siyasetçiler Sebahat Tuncel, Günay Kubilay, Ali Ürküt, Nazmi Gür ve Bülent Parmaksız, duruşma salonunda hazır bulundu. Diğer siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Duruşma, HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın esasa dair savunmasıyla devam etti.

Milyonlarca insan, 'Halk Önderi' ilan etti

Hakkındaki fezlekeler ve birleşen iddianamelere değinen Demirtaş, 19 No’lu fezlekenin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile ilgili bir konuşması hakkında hazırlandığını hatırlattı. Demirtaş, "Amed'de Newroz hazırlıkları yapılırken Türkçe ve Kürtçe billboardlar hazırlanmış ama Valilik, Kürtçe olanları yasaklamış. Aynı zamanda Newroz’u da yasaklamaya yönelik kararı var. Uzun bir basın toplantısı yaparak, Newroz’u ve Kürtçeyi savunmuşuz; Öcalan’la ilgili tepkilerimizi ifade etmişiz. Nasıl suçluyu övmüşüz? Nasıl şiddet propagandası yapmışız? Hiçbir fezlekede somut bir yaklaşım yok. Abdullah Öcalan’a 'Sayın Kürt Halk Önderi' olarak hitap etmek nasıl suçluyu övmek oluyor; bunu tartışalım. Bir kişinin halk tarafından önder olarak kabul edilip edilmediği siyasi eleştiri ve tartışma konusudur ama yargı konusu olamaz. Ben değil, milyonlarca insan, Öcalan’ı 'Halk Önderi' ilan etti” dedi. 

Suçlama konusu yapılamaz

Hakeme yumruk atan Ankaragücü Spor Kulübü Başkanı'nın, MHP’li çete yöneticilerinin ve Kemal Kılıçdaroğlu'na yumruk atanların övüldüğüne dikkat çeken Demirtaş, şunları söyledi: "Ya da Dersim Katliamı'nı örgütleyen komutanlardan Abdullah Alpdoğan’ı övmek, suçu ve suçluyu övmektir. Topal Osman’ı övmek, suçu ve suçluyu övmektir. Biz konuşmalarımızda Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan derken, devletin muhatap olarak kabul ettiği, görüşürken devlet yetkililerinin ‘Sayın Öcalan’ diye hitap ettiği birinden bahsediyoruz. Bu bir siyasi eleştiri olabilir, saygıyla karşılarız. Biz Sayın Öcalan dedik diye, herkes bunu kabul edecek diye dayatacak değiliz ama savcı bunu suçlama konusu yapamaz. 

'Sayın' diyeceğimize bir karar veririz

Kime 'Sayın' diyeceğimize bırakın biz karar verelim. Kenan Evren’e 'Sayın' demek suç mu, Esat Oktay Yıldıran’ın ismini okula verdiler. Eğer savcı, bu fezlekeyle Öcalan, Kürt Halk Önderi mi değil mi diye tartışmasına girecekse bilirkişi raporu almalıdır. Bu konuda milyonlarca insanın verdiği dilekçeler Meclis arşivlerinde bulunuyor. Ben değil milyonlarca insan, Sayın Öcalan’ı 'Halk Önderi' olarak ilan etti. Savcıların mahkemelerin bunu suç konusu yapması travmatik bir vakadır. Özgüveni olan devlet, ‘Niye sayın dedin, niye Kürt Halk Önderi dedin, diye mi uğraşır? Ortada yüzyıllık devasa bir sorun var; bunun içeriğini tartışmak yerine ‘niye sayın dedin?

Kürt ve Kurdistan için yargılanıyorum

Bazıları şimdi Kürt, Kurdistan dediğimi söylüyor. Ben yıllardır yaptığım konuşmaları burada savunuyorum. Bazıları ilk defa duyuyor olabilir ama biz ilk defa Kürt, Kurdistan demiyoruz ki. Kurdistan dediğim için, Kürt dediğim için burada yargılanıyorum. 46 konuşmamdan yargılanıyorum. Bunların tamamı Kürt sorunuyla ilgili. Ben 12 yıllık parlamenterlik görevimde 7 yıldır buradayım. 50 defa mı konuşmuşum. Hayır, en az bin defa konuşmam var. Sadece Kürt, Kurdistan ve Öcalan dediğim konuşmalar suçlama konusu yapılmış. Ben Soma Katliamı konusunda da çok sert konuşmuştum, niye dava açılmamış? Çünkü içinde Kürt geçmiyor. Biz Kürt olduğumuz Kurdistan dediğimiz için yargılanıyoruz.

Öcalan, meşruiyetini iktidardan almıyor

Çözüm sürecinde iktidar yetkililerinin Sayın Öcalan hakkında neler söylediğini burada ifade etmek istemiyorum, çünkü meşruiyetimi onlardan ve oradan almıyorum. İki yüzlülüğün daniskası…Ne övgüler yaptılar Öcalan’a. Ben inandığım için bunları söylüyorum. Kendisi (Öcalan) ile İmralı’da görüşürken 'Başkan' dedim. Öcalan barış için uğraşıyor, buna tanık oldum. 

Mazlum Doğan'ı değil, Esat'ı savunmak suçtur

Newroz, Mazlum Doğan’la anılır; çünkü Esat Oktay işkencelerini Newroz’da protesto etmiştir. Mazlum Doğan’ın işkenceye karşı direnmenin saygıdeğer olduğunu söylemem suç ise bunun tersini savunmak işkenceyi savunmaktır. Esat Oktay’ı savunmaktır. Savcı niye Mazlum Doğan’ı savunmamdan rahatsız olmuş? Mazlum Doğan’ın suç olması işkenceye karşı hayatını kaybetmiş Karakoçanlı bir Kürt olması mıdır? Birileri yargılanacaksa Esat Oktay Yıldıran’ı savunanlar yargılanmalıdır. Burada yargılama konusu yapılan Kürtlük bilincidir. Savcıyı rahatsız eden, Newroz’un direniş ruhudur.

Birilerinin hakikati anlatması lazım

Hakikat nasıl anlaşılacak? Kimse anlatmıyor, Kürtler kendi derdini kendisi anlatıyor. Biz anlatıyoruz, bizimle hareket eden sosyalistler anlatıyor. Bizim dışımızdaki sosyalistler ve komünistler bile anlatmıyor. Birilerinin burada hakikati anlatması lazım. Biz bir halkız, ayrı bir halkız. Ezilmezsek, dilimiz ve kültürümüz baskılanmasa bunları dile getirme ihtiyacı da duymayız. Biz sürekli ‘Kürt'üz, Kürt'üz’ diye ortalıkta dolaşan meczuplar değiliz ki. ‘Kürtsen övün, değilsen itaat et’ gibi şeyler de yapmayız. Bunları konuşuyoruz; çünkü Kürtlerin dilini yasaklamışsın. Bunu bize sorma, dönüp devletine sor. Almanya, Fransa, İngiltere gibi Avrupa’nın büyük devletlerinden hariç diğer bütün Avrupa devletlerinden daha kalabalık bir nüfusa sahibiz ama ismimiz mevzuatta geçmiyor. Sadece fezlekelerde ve iddianamelerde geçiyor. Biz bunları söyleyince niye suçlu oluyoruz da Nihal Atsız gibi kafatasçı birini anınca niye ırkçılık olmuyor. Kafatasını ölçmüş ve kendisi 'ben ırkçıyım' diyor.  

Bunlar cahil, okumuyor, bilmiyorlar

Geçen ırkçı bir gazeteci ‘Demirtaş iyice uçtu, Kürt marşından bahsediyor’ vs. demiş. O marş, Mahabad merkezli Kurdistan Cumhuriyeti'nden beri var. Ben bu marşı cezaevinden bestelemedim ki, Kurdistan sınırlarını ben belirlemedim ki. O marş 80 yıldır var ama bunlar cahil. Okumuyorlar, bilmiyorlar. Kürt Milli Marşı Ey Reqîb’i ben yazmadım. Dildar, cezaevinde yazdı. Cezaevi olunca Demirtaş yazdı sanıyorlar. Kürtler var. Kürtlerin dili var. Kürtler bir onur meselesi olarak dillerine sahip çıkıyor.

Terör devletiymiş, haddi oradan!

İktidarı eleştirmek niye savcıyı rahatsız ediyor? Mesela 'sınır ötesi operasyon yap' diyen, bombaların üstüne ismini yazan belediye başkanı şiddet ve savaş propagandası olmuyor ama Demirtaş’ın 'barış elini tutun' sözü propagandaya dönüşüyor. Tam bir zulüm ve tam bir ikiyüzlülük. Kürtler orada toprağını DAİŞ’e karşı korurken sana ne oluyor? Efendim 'terör devleti' kuruluyormuş. Hadi oradan! Terörmüş! Bunu kabul etmiyoruz

Kürt düşmanlığı beyinlere işlemiş

Bu Kürt fobisi, Kürt düşmanlığı nasıl beyinlere bu kadar işlendi? 'Kürtlerle görüş' dediğimizde, 'PYD ile görüşün' dediğimizde kıyamet koparıyorlar. Yahu senin onca askerini öldüren adamı odasında dakikalarca ayakta bekledin. Blinken’in elini tutarken sorun yok ama ben PYD ile görüşün deyince ırkçılık tavan yapıyor. Çünkü Türk millet tezi, Kürt inkarı üzerine kurulmuştur. Bugün Türkiye aydının, gazetecisinin, siyasetçisinin kullandığı dili biz kullansak iç savaşın çıkması 15 günü bulmaz. Kürt’ten ırkçılık duymazsın. Hiçbir Kürt’ten ‘Kürtsen övün değilsen itaat et' lafını duyamazsın. Derdimizi biz anlatmak zorundayız. Karşı taraf cinnet halinde. 50 yılda şekillenen ırkçı kafaya anlatmak kolay değil. Kopsan kopulmuyor, İstanbul’da 4 milyon Kürt yaşıyor. Bağdat-Hewlêr gibi değil. Edirne’den biz 10 bin oy alıyoruz, Tekirdağ’dan milletvekili çıkaracak duruma gelmişiz. Ne yapacağız bu Kürtleri? Kurdistan var, kabul et. Sınırlarını çizmeye de gerek yok. Birlikte yaşamayı, mecburiyetten gönüllülüğe dönüştürelim. Bunun yolu da bizim dilimizden kimliğimizden vazgeçmemiz değil. Devlet politikalarından vazgeçmelidir.

Küfredilen Kürt'e dava açılır

Antalya’da birisi CİMER’de bana küfür etmiş. Savcı bu küfürlü şikayeti delil saymış, bana dava açmış. İşte Kürt sorunu budur. Kürt’ün anasına küfür ederler. Gelirler bu küfürlü suç duyurusuyla Kürt'e dava açarlar. Bu suçlamayı yapan kişi nerede ne yapıyor bilmiyorum ama ben gelmiş burada savunma yapıyorum.  

Tarihe olan borcumdan savunma yapıyorum

Bu savunmaları tarihe olan borcumdan yapıyorum. Kürt-Türk ilişkileri hakkında bugün cesurca konuşmamız gerekir. Bir de işin travma boyutu var. Çözüm üretmeye çalışıyoruz. Şiddet bir döngüdür. Kürt sorununun çözümü demokratikleşmedir. Kürt sorunu, mevcut eğitim müfredatı ile çözülemez. Kürt sorunu artık etnik sorunu olmayı da aşmış, bir insanlık sorunu olmuş. Türkiye toplumu ahlaki olarak çökmüş. İddianame insani değerlere saldırıdır, biz de büyük insanlığı savunuyoruz."

Kürtlerin kendini yönetmesi anayasal güvencede olmalı

Demirtaş, savunmasının sonunda şu önerilerin altını tekrar çizdi: 

 * Muhataplarıyla müzakere edilerek silahlı mücadeleye son verilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda yasal düzenleme yapılarak hızlı, etkili ve kalıcı sonuç alınmalıdır.

* Demokratik siyasetin önündeki tüm yasal, idari engeller kaldırılmalı; gösteri, grev, yürüyüş, miting, örgütlenme ve ifade hürriyeti evrensel standartlarla uyumlu hale getirilmelidir.

* Kürt sorununun nihai çözüm yeri Türkiye Meclisi'dir. Bu yönüyle de tüm siyasi partiler çözümün tarafıdır. Esas hedef yeni, özgürlükçü, sivil bir anayasa ile sadece Kürt sorununun değil, tüm toplumsal sorunların çözümü olmalıdır.

* Kürtlerin bir halk olarak kabulü, ana dilini tüm toplumsal alanlarda özgürce kullanması; tarihini, kültürünü koruyup geliştirmesi; kendi kimliğiyle örgütlenmesi; kendini yönetme hakkının tanınması hususlarının anayasal güvenceye alınması.

* Geçmişte yaşanan acıların, işlenen suçların araştırılıp hakikatle yüzleşmenin sağlanması.

* Resmi ideoloji ve resmi tarih dayatmasından vazgeçilerek bilimsel, objektif tarih ve demokratik cumhuriyet modeliyle devletin reorganizasyona tabi tutulması. Eleştirel pedagojik, bilimsel eğitime geçilmesi.

* Kürt sorununun sonucu olarak ortaya çıkmış ceza davalarının düşürülmesi. Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMKK) kaldırılması, tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması.

Demirtaş savunmasını "An tekoşîn an tekoşîn. Bijî têkoşîna azadiyê. An serkeftin an serkeftin" diyerek tamamladı. ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.