Kürtçe benim gerçeğim

Kültür/Sanat Haberleri —

CENGIN AKAYGUN

CENGIN AKAYGUN

  • Şimdiye kadar çektiği 5 kısa film ile çok sayıda ödüle layık görülen Dersimli genç yönetmen Cengiz Akaygün yeni filmi ’Ayşa’yı (Aisha) çekiyor. Filmlerini Kürtçe çeken Akaygün, ‘’Kürtçe kendi dilim, bunu ben yapmasam kim yapacak? Bu benim gerçeğim, bizim gerçeğimiz diye düşünüyorum’’ diye konuştu.

DENİZ BABİR/STUTTGART

Almanya’nın Stuttgart kentinde yaşayan, şimdiye kadar çektiği 5 kısa film ile çok sayıda ödüle layık görülen Dersimli genç yönetmen ve yapımcı Cengiz Akaygün yeni filmi ’Ayşa’yı (Aisha) çekiyor. Akaygün, Ortadoğu’daki savaş ve mülteciliği bir anne ve iki kızının hikayesi üzerinden anlattığı filmin çekimlerini Baden Württemberg eyaletinde gerçekleştirdi.
Almanya’da doğup büyüyen sanatçı Kürtçesi yetersiz olsa da filmlerinde Kürtçe kullanımına özel önem veriyor. Akaygün ile filmlerini ve yeni projelerini konuştuk.

Sinemayla olan ilginiz ne zaman ve nasıl gelişti?
Sinemaya olan ilgim ilk olarak üniversite yıllarında başladı. Duisburg Üniversite’nde sosyal bilimlerden medya-iletişim bölümüne geçtim. Yaptığımız bir tanıtım filmi ben de hem teknik anlamda hem de proje anlamında ilgi uyandırdı. Ardından kendi projelerimi oluşturma fikri oluştu.

İlk belgeselinizi Amed'de çektiniz, o süreci biraz anlatabilir misiniz?
Duisburg Üniversitesi’nde öğrenciydim. 'Acaba Türkiye’de bir Kürt öğrenci olmuş olsaydım ne gibi zorluklar, şartlar beni bekliyor olacaktı' diye düşündüm. Kürt öğrencilerin neler yaşadığını anlatmak istedim. Avrupa'da doğan ve büyüyen gençlerin birçoğunda 'Acaba ben Türkiye’de ya da Kürdistan’da doğsaydım, nasıl biri olurdum' düşüncesi var. 'Nasıl bir Cengiz, Ahmet ya da Mehmet olabilirdim?' Bu soruyu merak ettim ve bu merak beni kısa bir film yapmaya kadar götürdü.

Çektiğiniz kısa filmler arasında yer alan Mandalina Ağacı (Mandarinenbaum) bir Kürt kız çocuğu var ve babası siyasi tutuklu. Bu filmin senaryosu nasıl çıktı?
Mandalina, aslında baba-kız arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Baba tutuklu ve kızı onu cezaevinde ziyaret ediyor. Hapishaneye giderken çizmiş olduğu bir resmi babasına götürmek istiyor ancak içeri almıyorlar. Çizdiği resim bir kuş resmi ve gardiyanlar 'anarşist bir resim' olarak tarif ederek, içeri almıyor. Kız üzülünce babası ona cesaret veriyor ve aralarında sıkı bir bağ oluşuyor. Kızı bu kez bir mandalina ağacı çiziyor ve bu ağacın içinde babasına bir mesajı var. Sadece babasının anlayabileceği bir mesaj. Hikaye bunun etrafında örülü.
Her şeyden önce global anlamda ve evrensel bir dilde, her ülkeden insanların anlayabileceği bir mesaj vermek istedim. Ben her zaman sinemayla insanların duygularına ulaşmak istiyorum. Duygu, dünyanın neresinde olursanız olun aynıdır, dokunan ve hissedendir. Türkiye’yi seçmem ise kendi kimliğimle ilgili. Bu nedenle bir Kürt baba ve bir Kürt kızını seçtim. Vermek istediğim mesaj da yerine ulaştı diyebilirim. Film dünya çapında birçok yerde gösterildi.

Sanırım filminiz çok sayıda ödül aldı…
Birçok festivalde gösterildi. Yaklaşık 60 ödüle layık görüldü ve Amerika, Avustralya, Fransa, İtalya gibi birçok ülkede yaklaşık 20 ödül aldı. Film kısa filmler kategorisinde 2020 Almanya İnsan Hakları Film Ödülü’ne (Deutscher Menschenrechtsfilmpreis) aday. Ödülün bu ay açıklanması bekleniyor. Film aynı zamanda Sdyney Flickerfest Film Festivali (Oscar Qualifying) ile Baden-Württemberg Festivali’nde (Filmschau Baden-Württemberg) de ödüle layık görüldü.

Yeni projeniz Ayşa (Aisha) bize ne anlatacak?
Ayşa filmi gördüğüm, takip ettiğim, Ortadoğu’da olup biten haksızlıklarla ilgili. Orada yaşanan savaş ve insanların zorla sürgüne tabi tutulmasını bir aile üzerinden anlatıyorum. Bir anne ve iki kızın hikayesi, bu dönem içerisinde yaşadıkları zorluklar, zorbalıklarla ilgilidir.

Filmi neden Rojava'da degil de Baden-Württemberg'de çektiniz?
Her şeyden önce film zor bir iştir. Buradan gidip Rojava’da film çekmek o kadar kolay değil. Hem coğrafi olarak bilmediğim bir yer, lojistik sorunlar ve koronayı da ekleyince burada çekmeye karar verdik. Normalde bu filmi İtalya’da ya da Mardin’de çekmeyi düşündüm. Ancak korona, devam eden savaş bunu da engelledi. Rojava’da tam olarak kestiremiyorum ama zor olacağını tahmin ediyorum. Tüm bunlardan dolayı seti burada kurduk. Bulunduğumuz eyalette film çekimleriyle ilgili önemli bir destek de aldık.

Uzun metraj bir filmin hazırlığını da yapıyorsunuz. Şu anda bu filminiz ne aşamada?
Filmin adı 'Beş taş'. İki senarist yazıyoruz. Alan Kurdi üzerinden mülteci çocukların ölümlerini konu alıyoruz. Bu olay olduğunda ben Türkiye’deydim. Orada bazı turistlerin konuşmalarından, tepkilerinden etkilenerek, empati kurulması fikriyle bu senaryoyu yazmaya karar verdim. Senaryo iki çocuğun hikayesini anlatıyor. Biri Suriye’den mülteci olarak geliyor, diğer çocuk ise Almanya’dan Türkiye’ye tatil için geliyor. Bu iki çocuğun yolları bir tatil köyünde ya da otelde kesişiyor. Suriye’den gelen çocuk denizde beş taşını kaybetmiş ve çocuklar bulmak için yola çıkıyorlar. Her buldukları taş bir hikaye anlatıyor. Böyle bir şey; biraz fantastik, biraz Ortadoğu’da olup bitenlerin nabzına dokunmak gibi.
Kimi finansal sorunlarımız var. Tam olarak çözülmedi fakat senaryoyu yazmak için Baden-Württemberg eyaletinden bir fon aldık. Şu an iki yapımcı da bununla ilgileniyor. Sorunları çözerek filmi çekmek istiyoruz.

Tüm filmleriniz Kürtçe…
Kürtçem çok güçlü olmasa da son yaptığım kısa film Arapça-Kürtçe karışımı. Kürtçeyi kullanıyorum aslında filmlerimde şematize de ediyorum Kürtçeyi, sonuçta bunu yapmak zorundayım. Yapmasam kendime ihanet etmiş gibi olurum. Kürtçe benim kendi dilim, bunu ben yapmasam kim yapacak? Bu benim gerçeğim, bizim gerçeğimiz diye düşünüyorum. Kaldı ki soru olarak bile kabul etmiyorum.

 

5 kısa filme imza attı
Ayşa’nın çekimleri bitti

Dersimli, 1979 doğumlu yönetmen Cengiz Akaygün’ün ilk eseri 2011 yılında Amed’de Kürt öğrencilerin kimlik mücadelelerini konu alan belgesel. 2014 yılında senaryosu da kendine ait olan 'Özgür Maymunlar' (Free Monkeys) isimli ilk kısa filmini çekti. Birçok ödüle layık görülen film Berlin Genrenale Festivali'nde de 'En İyi Film' ödülünü aldı. Yönetmen 2016 yapımı 'Berber' (The Barber) filminden sonra sosyal adaletsizliğe dikkat çektiği ’Mandalina Ağaçları' (Der Mandarinenbaum) isimli üçüncü kısa filmini çekti. Film, dünya çapında çok sayıda ödülün sahibi oldu. Akaygün, Ağustos 2020'de ise farklı kültürler arasındaki dinler arası çatışma üzerinden ırkçılık konulu siyah beyaz film 'Rutin’i (Die Routine) çekti. Şu anda prodüksiyon aşamasında olan film Kasım 2020'de tamamlanacak. Yönetmenin 'Ayşa’ (Aisha) isimli filminin ise, çekimleri bitti ve montaj aşamasında. Film, Ortadoğu’daki savaş ve sürgüne bir ailenin hikayesi üzerinden odaklanıyor. Akaygün bir yandan da yönetmenliğini de yapacağı ’Beş Taş' (Die Fünf Steine) isimli ilk uzun metrajlı filminin senaryosu üzerinde de çalışıyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.