Kürtçeye statü için kampanya

Ana dil eylem

Ana dil eylem

  • ÖHD, Kürtçeye anayasal güvence için imza kampanyasını, 1 Ekim'e kadar sürdürecek. Toplanan imzalar, Ekim'de Meclis’e sunulacak.

ÖHD İstanbul Şubesi Dil Komisyonu'ndan avukat Aslı Gülseren, ana dilde eğitim hakkının, üniter yapıya aykırı değil, temel bir insan hakk olduğunu söyledi. 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Kürtçeye resmi statü tanınması ve ana dilde eğitim hakkının güvence altına alınması için 15 Ağustos'ta başlattığı ve hukuçları kapsayan imza kampanyasını, 1 Ekim'e kadar sürdürecek. Kampanyaya dair konuşan ÖHD İstanbul Şubesi Dil Komisyonu'ndan avukat Aslı Gülseren, Kürtçeye statü tanınması ve ana dilde eğitimin sağlanması gündemiyle Meclis’te bir komisyonun oluşmasını talep ettiklerini ifade etti.

Gerçek duruma uygun model

Aslı Gülseren, şunları söyledi: “Kurulacak komisyonun Türkiye'nin mevcut siyasi, sosyal, ekonomik, iktisadi ve kültürel yapısına uygun bir şekilde, özellikle Kürtlerin yoğunluklu olarak bulunduğu bölgeleri göz önünde bulundurarak Türkiye'ye uygun ana dilde eğitim modelinin üzerine çalışmalar yürütülmesini sağlaması için kampanyayı başlattık. Hukuki engeller, Anayasa’nın 42. maddesinde var. Birkaç akademisyen, 42. maddenin Türkçe dışındaki farklı dillerde eğitim ve öğretim faaliyetlerinin görülmesine engel teşkil etmediğini düşünüyor. Yine de temelde 1923'ten bu yana sürekli olarak Anayasa’nın 42. maddesi engel olarak gösterilir. Bu madde, Türk vatandaşlarının Türkçe dışında eğitim ve öğretim kurumlarında farklı bir dilde eğitim öğretim göremeyeceğine dair bir madde. Öncelikle bu maddenin değiştirilmesi lazım.”

Üniter yapı engel değil

Yasal engeller kaldırıldıktan sonra ana dilde eğitim modelinin tartışılması gerektiğinin altını çizen Aslı Gülseren, dünya üzerindeki çok dilli eğitim sistemine sahip olan ülkelerin bu konuda örnek teşkil ettiğini kaydetti. Aslı Gülseren, şöyle devam etti: “Türkiye, ana dilde eğitim konusunda sürekli olarak üniter yapısını sebep olarak gösterir. Üniter yapılı devletlerde resmi dil dışında ana dilde eğitim olamaz gibi ezberleri var. Oysa ki biz dünya üzerindeki örneklere baktığımızda ana dilde eğitim hakkının temel bir insan hakkı olduğu ve üniter yapıyla bir ilgisinin olmadığını görüyoruz. Üniter yapıda örgütlenen devletlere örnek olarak da Finlandiya'yı, İsveç'i, Slovenya'yı gösterebiliriz. Federatif bir şekilde örgütlenen Belçika, Almanya, İsviçre, bu tür ülkelerde birden fazla resmi dil var ve yine aynı şekilde okullarda birden fazla dille eğitim veriliyor. Bölgeli devlet olarak da İspanya'yı örnek gösterebiliriz. İspanya'da bölgeli devlet şeklinde örgütlenen bir devlet ve ülke genelinde resmi dil İspanyolcadır. Ancak özel bölgelerde İspanyolcanın yanı sıra diğer diller de resmi dil olarak kullanılıyor.”

Ana dilin önemi

Bir ulusun kendi varlığını, kültürünü, geleneğini devam ettirebilmesi ve gelecek nesillere aktarabilmesi için kendi dilinde eğitim görmesinin önemini vurgulayan Aslı Gülseren, “Dil bir araç ve siz bu aracı zayıf bıraktığınızda, sizin varlığınız da, kültürünüz de, sanatınız da zayıf bırakılmış oluyor. Dolayısıyla giderek küçülürsünüz ve yok olmaya doğru gidersiniz. Bu düşünceyi biz üretmedik özellikle ana dilde eğitimle alakalı birçok hukuki, pedagojik, psikolojik çalışmalar var ve ana dilinde eğitim görmeyen çocukların, azınlıkların, daha sonradan çok ciddi problemlerle karşılaştığına, sosyal, zihinsel, kültürel olarak gelişimlerinin çok geride kaldığına yönelik birçok çalışma var” şeklinde konuştu.

İmzalar Meclis’e sunulacak

Barış süreciyle amaçlanan demokratik bir toplum yaratmak olduğunu işaret eden Gülseren, şunları ekledi: "Kendi dilinizi bile konuşamayacak bir ortamdaysanız barıştan, demokratik bir toplumdan asla bahsedilemez. Bu zemin sağlanmadığı sürece zaten Kürt sorununun çözülmesi yolunda herhangi bir adım kat edilemez. İlk önce bu ortamın sağlanması lazım. Biz kampanyayı sadece hukukçular arasında başlattık. Sivil toplum kuruluşları da bu şekilde bir kampanya başlatabilir. Sivil toplum kuruluşları da buna ne kadar yardımcı olursa o kadar gündemde olur. Meclis’in gündemine sokmak da o kadar kolaylaşmış olur. Kampanya, Meclis’in açılışına kadar sürecek. Ardından imzalarla beraber Meclis’e bir başvuru yapmayı düşünüyoruz.” İSTANBUL

 

* * *

Kürtçe kurslarına davet

 

 

ARÎ-DER yöneticisi Leyla Kaymaz, Kürtçe dil kursu kayıtlarının 20 Eylül'de sona ereceğini belirterek, "Gelin hep birlikte burada Kürtçemizi geliştirelim" davetinde bulundu. 

Êlih'te 2018'de kurulan Mereto Dil Araştırmaları ve Kültür Derneği'nin devam olan Arî Dil Araştırmaları ve Kültür Derneği'nin (ARÎ-DER) 5 Eylül'de başlattığı yeni dönem Kürtçe kurs kayıt başvuruları, 20 Eylül'de sona erecek. Cegerxwîn ve Ehmedê Xanî adında iki sınıfı bulunan dernekte, her biri üç ay devam eden ve 1, 2, 3 seviyelerinden oluşan Kürtçe kursların tamamını bitiren öğrenciler ise 9 ay süren öğretmenlik eğitimine hak kazanabilecek. İki sınıfta dört atölye şeklinde eğitimlerini sürdüren derneğin yeni dönem kurs kayıtları, 20 Eylül'de sona erecek. 

Asimilasyona karşı

Dernek Eşbaşkanı Meral Kaptan, başvuruların sayısına göre yeni atölyeler açacaklarını belirterek, açtıkları atölyelerde katılımın önemli olduğunu söyledi. Meral Kaptan, "Asimilasyon politikalarına karşın dil mücadelesini, yaşamın her alanında verelim. Kürtçe resmi ve eğitim dili olmalı. Sadece evde değil, her yerde konuşulmalı. Herkes, Kürtçe okuyup yazmalı" dedi.

Kürt diliyle de barışmalı

Meclis'te kurulan komisyonda Kürtçeye dönük taleplerini dile getireceklerini kaydeden Meral Kaptan, şunları söyledi: "Taleplerimizin başında Kürtçenin resmi dil ve eğitim dili olması geliyor. Kürtçeye statü verilmesi de var. Yeni eğitim ve öğretim yılında yüz binlerce Kürt, ana dilinden yoksun bir şekilde eğitim görüyor. Bunun giderilmesi gerekiyor. Kürt halkı ile barışmak isteyen devletin halkın diliyle de barışmasI ve bunun için artık somut adım atması gerekir."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.